Sungur Savran
“Ulusalcı sol” diye anılan ama solla hiçbir ilgisi kalmamış olan akımın baş sözcülerinden İlhan Selçuk, şimdi de “yeşil sermaye” koruyucusu kesildi!
Selçuk, 3 Ağustos günü yazdığı yazıda “milli sermaye” Cola Turka’nın 35 milyon YTL ceza almasını, Bush’un Erdoğan’a Coca Cola ve Pepsi Cola adına “rica”sına bağlıyor.
Hürriyet gazetesinden Vahap Munyar ertesi gün Cola Turka’nın “yeşil sermaye” grubu Ülker’e ait olduğunu hatırlatıp, Selçuk’un bu sermaye grubunu savunmasının tuhaflığına işaret edince, İlhan Selçuk 5 Ağustos’ta bir yazı daha yazıyor ve Cola Turka’yı bir daha savunuyor.
28 Şubat 1997’den bu yana TSK ile İslamcı partiler arasındaki çatışmanın üzerine hep TÜSİAD ile MÜSİAD’ın çekişmesinin gölgesi düştü. Batıcı-laik burjuvazinin kampında yer alan ideologlar “yeşil sermaye” olarak andıkları İslamcı hareket destekçisi kapitalist gruplara hep nefretle yaklaştılar, onlar hakkında demediklerini bırakmadılar. Halktan insanlar da bunu ciddiye alıp yeşil sermayenin en güçlü gruplarını (örneğin BİM’i, örneğin Ülker’i) kişisel düzeyde boykot ettiler.
İlhan Selçuk’un şimdi kalkıp Ülker grubunun Cola Turka’sını savunmasına herhalde epeyce bir insan içerlemiş, kendini ihanete uğramış hissetmiştir .
Selçuk, daha önce de, eskiden beri sözde özelleştirme karşıtı olduğu halde, Tüpraş’ın Koç’a satılışına sahip çıkmıştı. Ulusallığı bir takıntı haline getirmiş olduğu için şimdi “laik”-yeşil demeden her türlü “ulusal” sermayeye sahip çıkıyor.
Yalnız Vahap Munyar’ın yazısında bir ayrıntı var ki, Selçuk, her şeye cevap verdiği halde, ona değinmemeyi tercih etmiş.
Bilindiği gibi, sermayeden bağımsız olduğunu sürekli olarak iddia eden Cumhuriyet gazetesini Cumhuriyet Vakfı yönetiyor. Bu vakfın başında da İlhan Selçuk var. Vakıf başkan yardımcısı da “ulusalcılık” ve “laiklik” konusunda mangalda kül bırakmayan biri: Alev Coşkun. Munyar bu şahsın aynı zamanda Ülker Grubu’nun İstişare Konseyi üyesi olduğunu açıklıyor. Selçuk bunu duymamış gibi yapıyor.
Şimdi Selçuk’a altı soru. Birincisi, sıradan insanları “laik sermaye”-“yeşil sermaye” ayırımlarıyla zehirleyip, halkın kapitalizmin bütününe karşı tepkilerini sermaye içi mücadelelere yöneltmeyi biliyorsunuz. Türkiye’nin karşısındaki en büyük belanın İslamcılık olduğunu halkın bilincine kakıp duruyorsunuz. Sizin “ulusalcı” diye andığınız kanadın desteklediği güçlerin AKP’den bile daha Amerikancı olduğunu halktan gizliyorsunuz. Varsa İslamcılık, yoksa İslamcılık. Peki, yardımcınız neden yeşil sermaye Ülker’in ekmeğini yiyor?
İkincisi, acaba Cumhuriyet’teki köşenizin etkisini Alev Coşkun’un ricası üzerine mi Ülker Grubu’nun çıkarlarını savunmak için kullandınız?
Üçüncü soru şu: Vahap Munyar’ın yazdığına göre, Cola Turka’nın para cezası yemesinin nedeni olan glükozun Pendik Nişasta fabrikasında üretimi durdurulmuş. Peki bu fabrika kimin? Cola Turka ile birlikte % 50 hisseye sahip Cargill’in! Hani şu Amerikan gıda ve tarım ürünleri devi, 63 ülkede 149 bin işçi çalıştıran çokuluslu tekel! Hani şu çevre felâketi yarattığı için Türkiye’de yıllarca mahkemelerde sürünen Cargill! Sizin “ulusal çıkar” dediğiniz Cargill’in çıkarlarını savunmak mı? Aynen Tüpraş’ta Koç ile birlikte dünya devi Shell’i savunduğunuz gibi!
Dördüncü soru, artık ne kadar abesle iştigal ettiğinize ilişkin: Bush neden Coca Cola’yı ve Pepsi Cola’yı korumuş da Cargill’in çıkarlarının ayaklar altına alınmasına ses çıkarmamış?
Beşinci soru şu: Bütün bu tartışmanın arka planında Türkiye’deki pancar üreticilerini korumak için mısırdan elde edilebilecek tatlandırıcı miktarının yasal olarak kısıtlanması olduğundan, Ülker’in yasadaki boşluklardan yararlanarak bu hükmü ihlâl etmiş olduğundan neden söz etmiyorsunuz? Türkiye tarımının neo-liberal politikalarla mahvedilmekte olduğunu uzun bir dizi aracılığıyla günler boyu anlatan Cumhuriyet gazetesinin kendisi değil miydi?
Ve nihayet son bir soru. Siz 3 Ağustos ve 5 Ağustos’ta “ulusalcılık” adına Cola Turka’yı savundunuz. 8 Ağustos tarihli Cumhuriyet’le birlikte verilen spor ekinin ilk sayısı sanki Cola Turka’nın reklâm eki gibi çıktı. Ekin kapağındaki başlığının içine ve 3. sayfadaki “İçindekiler” bölümünün başına Cola Turka’nın logosu yerleştirilmiş. Hemen hemen her sayfanın altında Cola Turka’nın iki logosu arasında “sporun ve sporcunun yanında” ibaresi var. Cumhuriyet bunları yayınlamak için ne aldı? Anlaşmaya Cola Turka’nın sizin tarafınızdan savunulması da dahil miydi? Yani: “Cola Turka sporun ve sporcunun yanında”, İlhan Selçuk da Cola Turka’nın yanında mı?
Evet, İlhan Selçuk, bu sorulara cevap verin ki, sizi geçmişinizden dolayı solcu sanan halk, sermayeden ne kadar bağımsız olduğunuzu, laikliğinizin nereye kadar uzandığını, solculuğunuzun nasıl bir solculuk olduğunu anlasın!
Biz hem “laik” sermayenin, hem de “yeşil” sermayenin, bir bütün olarak kapitalizmin Türkiye’nin en büyük sorunu olduğu kanaatindeyiz. Coca Cola ve benzeri emperyalist sermayeye karşı mücadele ederiz, ama örgütlenmek istedikleri için işten attığı işçileri destekleyerek. Onları Türkiye’de baş tacı eden sadece AKP hükümetine değil, “ulusal sol” DSP’nin başında olduğu hükümete de, bütün öteki hükümetlere de karşı mücadele ederek. Sermayenin dini imanı paradır diye düşünenlerdeniz. Cola Turka’ya da Cumhuriyet gazetesi ile işbirliği yaparak bunu kanıtladığı için teşekkür ederiz.
Gönderen: özgür öztürk (ayvalikveteriner@gmail.com)
adına pltfrm@googlegroups.com
3 Aralık 2009
İlhan Selçuk’a altı soru
İlhan Selçuk’a altı soru
Etiketler:
AKP,
Alev Coşkun,
Cargill,
Coca Cola,
Cola Turka,
Cumhuriyet gazetesi,
DSP,
İlhan Selçuk,
kapitalizm,
laik,
Tüpraş,
Ülker,
Vahap Munyar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder