İlhan Selçuk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
İlhan Selçuk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

24 Haziran 2010

Cumhuriyet bilgesi son yolculuğuna uğurlandı

Cumhuriyet bilgesi son yolculuğuna uğurlandı



Cumhuriyet Gazetesi İmtiyaz Sahibi ve Başyazarı İlhan Selçuk, bugün binlerce yurttaşın katılımıyla Nevşehir'in Hacıbektaş ilçesinde son yolculuğuna uğurlandı. Selçuk, erenler diyarı Hacıbektaş'ta kardeşi Turhan ve Mahzuni Şerif ile aynı mezarlıkta toprağa verildi.

Cumhuriyet Haber Portalı

24.06.2010
********************************
Hacıbektaş- Selçuk için Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlenen törene Türkiye'nin dört bir yanından üniversite öğrencileri, sivil toplum örgütü temsilcileri, siyasi partiler ve Selçuk dostları katıldı. İlhan Selçuk'u uğurlamak için Hacıbektaş'a gelenler, Hacıbektaş Belediye Başkanı Ali Rıza Selmanpakoğlu ve belediye meclis üyeleri tarafından karşıladı. Törenin düzenlendiği Mahsun-i Şerif Dostluk Parkı'nın yanındaki Hacı Bektaş Cumhuriyet Meydanı, sabahın erken saatlerinden itibaren Selçuk dostlarıyla dolup taştı. Türk bayrağına sarılı İlhan Selçuk'un tabutu rengarenk, onlarca çiçekle donatıldı. Tören boyunca "Türkiye laiktir, laik kalacak" sloganları da atıldı. Hacıbektaş halkı İlhan Selçuk'u ve dostlarını kucakladı.

Hacıbektaş Belediye Başkanı Ali Rıza Selmanoğlu

Törende ilk söz alan Hacıbektaş Belediye Başkanı Ali Rıza Selmanpakoğlu konuşmasına, "Çağımızın en büyük aydınlarından biri olan İlhan Selçuk'u son yolculuğuna uğurluyoruz" diye başladı. Selmanpakoğlu, konuşmasında özellikle Selçuk'un bilgeliğine vurgu yaptı.

"Babamız bize patronluk yapmadı"

Miyase İlknur, konuşmasında, "O bizim babamızdı. Çok ince ruhluydu. Yaşamı boyunca ne bize ne de başka birine karşı emir kipi kullanmadı. Mütevazı ve alçak gönüllüydü. Güç odakları karşısında boyun eğdiğine bir kez bile tanık olmadık. Dünyevi hırsları hiç olmadı. Birileri akyüzüne yağlı kara sürmeye çalıştı, ancak yüzü o yağlı karayı tutmadı. Ne onun ne arkadaşımız Mustafa Balbay'ın davası divana kalmayacak. Biz bu davayı göreceğiz" dedi.

"Her iki kardeşte 'Enel Hak'a inanmıştı"

Coşkun Özdemir ise 50 yıllık dostluğunu anlatarak başladığı konuşmasında İlhan Selçuk'a saldıran solu, Ergenekon'da yargılamaya kalkışanları kınadı. "Sevgili İlhan rahat uyu pencerenden yayılan ışık hepimiz aydınlatmaya devam edecek" diyerek alkışlar arasında konuşmasını tamamladı.

Alev Coşkun, "İlhan Selçuk son manevi işkenceye dayanamadı. Bu son hoyratlığa isyan etti. Sen Uğur Mumcu gibi en son basın ve demokrasi şehidisin. Neden Hacı Bekraşı istedi. Büyük mizah ustası Turhan Selçuk'u çilehane yatırdık. Bugün ilhan Selçuk'u... Neden Hacı Bektaş çünkü her iki kardeş 'Enel Hak'ka inanmışlardı. Hacı Bektaş Veli'nin dizinin dibinde yan yana oturmalarının anlamını çok iyi biliyorlar. Hacı Bektaş halkının anlayacağını bilerek geldiler. Veli'nin himayesinde kalmak istiyorlardı." şeklinde duygularını ifade etti.

DSP Genel Sekreteri ve Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi, Selçuk’un vefatının Türkiye için büyük bir kayıp olduğunu belirterek “Bir güneş battı. Hepimiz onun yazılarıyla aydınlık düşünceleriyle büyüdük. İnanıyorum ki onun aydınlık fikirleriyle yazılarıyla yetişmiş yeni nesil, onun bıraktığı meşaleyi devralacaktır. Onun bıraktığı aydınlık yoldan gidecektir. Bugün bir güneş battı ama, o güneş ileride daha da büyüyerek doğacak ve Türkiye karanlıkta kalmayacaktır. Bu ülke O’nun aydınlık düşünceleriyle yetişmiş nice nice İlhan Selçuklar çıkartacaktır. Onun öğretisiyle büyüyenler aydınlık yarınları inşa edecektir” diye konuştu.

Erdal Erzincan
sazıyla küçük bir dinleti sundu. Işık Yenersu, Selçuk'un okurlarına yazdığı veda yazısını seslendirdi.

Sanatçı Tarık Akan, İlhan Selçuk'a sevgisini belirterek, "İlhan Abi aydınlanmanın sembolüydü" dedi.

Ahmet Gökçe'nin sunduğu, Dede Haydar Soylu'nun yönettiği törende ilk olarak 'Helalleşme' yapıldı. Ardından, dede defin işlemini gerçekleştirildi. Defin işleminin ardından Ali Rıza Selmanpakoğlu ve Selçuk'un yeğeni Murat Ertel kabrin yanı başına çınar fidesi dikti.

Selçuk, artık halk ozanı Mahzuni Şerif ve kardeşi dünyaca ünlü karikatürist Turhan Selçuk ile yanyana.

Törene Katılanlar

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Başkanvekili Kadir Özbek, HSYK üyesi Ali Suat Ertosun, eski CHP Milletvekili, eğitimci Mustafa Gazalcı, Dikili Belediye Başkanı Osman Özgüven, eski DSP Genel Başkanı Zeki Sezer, Eski Bakan Fikret Ünlü, CHP'li Eşref Erdem, Bülent Tanla, ÇGD Başkanı Ahmet Abakay, CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol, CHP milletvekilleri Durdu Özpolat, Ali Rıza Öztürk, Vahap Seçer, Derviş Günday, Ayhan Yalçınkaya, Enis Tütüncü, Rasim Çakır, DSP Genel Başkanı Masum Türker, eski Milletvekili Uluç Gürkan, Ali Rıza Gülçiçek, ADD Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Karakuş, CHP Milletvekili Oğuz Oyan, Hikmet Çetin, Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık, DİSK'in eski ve yeni genel başkanları Rıdvan Budak, Süleyman Çelebi, eski Esenyurt Belediye Başkanı Gürbüz Çapan, sanatçılar Tarık Akan, Rutkay Aziz, CHP Çanakkale Milletvekili Ahmet Küçük, Prof. Alpaslan Işıklı, Eski Bakanlar Fikri Sağlar, Yaşar Okuyan, 68'liler Birliği Başkanı Sönmez Targan, DSP Genel Sekreteri Hasan Erçelebi, Habertürk Ankara Temsilcisi Muharrem Sarıkaya, Hürriyet Gazetesi Yazarı Yalçın Bayer, TİHAK Başkanı Muzaffer İlhan Erdost.

Törene Çelenk Gönderenler şöyle:

Prof. Dr. Sebati Özdemir, UEFA Asbaşkanı Şenes Erzik, Yıldız-Müşfik Kenter, CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, Eğitim-İş, Hacıbektaş Belediye Başkanı Ali Rıza Selmanpakoğlu, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, Habetürk, Kumru-Fazıl Say, Yay-Sat, Ali Kırca, Arzuhan-Mehmet Yalçındağ, Bülent Eczacıbaşı, Tangül Bilgehan, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Mustafa Akaydın, CHP Nevşehir İl Başkanı Bülent Yumuş, Avanos İlçe Başkanı Aykut Kuş, TKP, Birleşik Kamu-İş, Yeni Parti Genel Bşkanı Tuncay Özkan, Sanatçı Edip Akbayram, Yerel-İş Sendikası, Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Rektörü Bektaş Açıkgöz, Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Alevi Vafıkları Federasyonu, Eski Milletvekili Prof. Dr. Dursun Akdemir, Dostlar Tiyatrosu - Genco Erkal, ÇGD, Mustafa Ekmekçi ve Ailesi, Türk Harb-İş, ÇYDD Genel Merkezi, CHP Milletvekili Nur Serter, Eski Adalet Bakanı Mehmet Moğultay, Erzincan Postası, CHP Beylikdüzü İlçe Başkanı Ekrem İmamoğlu, Maltepe Belediye Başkanı Prof. Dr. Mustafa Zengin, Şahkulu Dergahı, Karacaahmet Sultan Dergahı, Hacı Bektaş Veli Kültür Derneği.

http://www.cumhuriyet.com.tr/


23 Haziran 2010

İlhan Selçuk Törenlerle Uğurlandı

İlhan Selçuk Törenlerle Uğurlandı

Cumhuriyet Gazetesi Başyazarı ve İmtiyaz Sahibi İlhan Selçuk için düzenlenen törende, Mustafa Balbay'ın veda mesajı okundu.
Törenin ardından gazetenin Şişli'deki merkez binasına getirilen Selçuk'un cenazesi, yarın Hacıbektaş'ta toprağa verilecek.

İstanbul - BİA Haber Merkezi
23 Haziran 2010, Çarşamba

Yaşamını yitiren Cumhuriyet Gazetesi Başyazarı ve İmtiyaz Sahibi İlhan Selçuk için bugün Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı'nda bir tören düzenlendi. Törene, çok sayıda siyasi, gazeteci ve sanatçı da katıldı.

Törende, Rutkay Aziz, Selçuk'un "Japon Gülü" kitabından bir parça okudu. Ardından sahneye çıkan Erdal Erzincan bir türkü seslendirdi.

Selçuk anısına bir konuşma yapan Emre Kongar, "O aydınlanmanın ordusuydu, Onun çok şapkası var, filozof ve köşe yazarı şapkası var. Tam bir hümanistti" derken Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Sekreteri Önder Sav da "Aydınlarımızın baskı görmediği çağdaş bir demokraside buluştuğumuz zaman Selçuk'un ruhu şad olacaktır" şeklinde konuştu.

Ergenekon Davası'nın tutuklu sanığı ve gazetesi eski Ankara temsilcisi Mustafa Balbay'ın Selçuk için hazırladığı ve barkovizyondan yansıtılan veda mesajı salonda dakikalarca alkışlandı.

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Başkanı Süleyman Çelebi, Selçuk'u "Bütün yaşantısını mücadelesini Cumhuriyet devrimlerine ve Atatürk devrimlerine adamış bir önder" olarak niteledi.

Gazete yazarı Hikmet Çetinkaya, "İlhan Selçuk'a merhaba..." diyerek başladığı konuşmasını "Senin çizdiğin yolda Cumhuriyetçi tüm arkadaşlar devam edeceğiz. Güle güle..." sözleriyle bitirdi. Piyanist besteci Fazıl Say da Selçuk için "Kara Toprak" adlı eseri çaldı. Gazetenin diğer bir yazarı Ali Sirmen ve Erdal Atabek'in ardından söz alan Şükran Soner, "İlhan abi bugünkü gibi sahnede; bu nasıl bir güçtür ki asker, sivil herkes ondan korktu" dedi.

Törenin ardından Selçuk'un cenazesi, gazetenin Şişli'deki merkez binasına getirildi. Gazete önünde binlerce kişi, "Türkiye laiktir laik kalacak" "Gün gelecek devran dönecek AKP halka hesap verecek" "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" "İlhan Selçuk ölümsüzdür" "Yurtsevenler çıkacak hesap soracak" "Hükümet istifa" "Türkiye seninle gurur duyuyor" "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" sloganları attı.

Selçuk'un cenazesi yarın Hacıbektaş'ta, ağabeyi Turhan Selçuk'un yanına defnedilecek.

Yoğun katılım nedeniyle salona giremeyen insanlar, töreni fuayede kurulan ekranlardan izlediler. İşçi Partililer fuayede "İlhan Selçuk'un katili Gladyo" yazan bir pankart açtı.

Törene katılanlar

Törende Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı Orhan Erinç, CHP Genel Sekreteri Önder Sav, CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen, Anayasa Hukuku Profesörü. Prof. Dr. Süheyl Batum, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, DSP Başkanı Masum Türker, eski YÖK Başkanı Erdoğan Teziç, eski Türkiye Spor Yazarları Derneği (TSYD) Başkanı Onur Belge, EMEP Genel Başkanı Kamil Tekin Sürek, işadamı Rahmi Koç, sanatçılar Tarık Akan, Kadir İnanır, Genco Erkal, Işık Yenersu, Güvenç Dağdeviren, Şerif Sezer, Macide Tanır, Mehmet Güleryüz, Fazıl Say, Hikmet Altınkaynak, Cumhuriyet gazetesi yazarları Hikmet Çetinkaya, Hikmet Bila, Mümtaz Soysal, Emre Kongar, Güray Öz, Zeynep Oral, Erol Manisalı, Erdal Atabek, Ümit Zileli ile Orhan Birgit, Oral Çalışlar, Sedat Ergin, Uğur Dündar da vardı.(BT/EÖ)


http://bianet.org/

21 Haziran 2010

İlhan SELÇUK Yaşama veda etti


İlhan SELÇUK Yaşama veda etti


Cumhuriyet Gazetesi İmtiyaz Sahibi ve Başyazarı İlhan Selçuk'u kaybettik. Bir süredir Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi'nde tedavi gören Selçuk'un saat 13.30'da yaşamını yitirdi.

21.06.2010
.......................................................


Selçuk ölümüyle ilgili açıklama Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi'nde yapılacak. 1925 doğumlu olan İlhan Selçuk, 11 Mart'ta 85. yaş gününü yoğun bakımda geçirmişti.

Selçuk’un ölümü Cumhuriyet ailesini yasa boğdu. Cumhuriyet çalışanları gruplar halinde Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi’ne gittiler. Yarım asırdır Cumhuriyet’te köşe yazarlığını sürdüren Selçuk, aynı zamanda gazetenin Yayın Kurulu Başkanı'ydı. Berin Nadi'nin 2001 yılında ölümünün ardından Cumhuriyet Gazetesi İmtiyaz sahipliği görevini üstlenmiş, gazetesinin yaşatılabilmesi için yıllarca mücadele vermişti.

Cumhuriyet okuru ona "Aydınlanmanın Bilgesi" adını takmıştı. İlhan Selçuk Atatürk ilkelerinin savunucusu bir devrimci ve yurtseverdi. Adı Cumhuriyet Gazetesi'yle özdeşleşen İlhan Selçuk Cumhuriyet okurunun her sabah bir pusula gibi doğru yönü gösterdiği inancıyla izlediği bir yazardı.

İlhan Selçuk 11 Mart 1925'te İzmir'de doğdu (Nüfusunda Aydın yazılı). Babası subaydı. Bu nedenle Aydın'da başlayan, Yıldızeli ve Keskin’de süren, Şişli 43. İlkokul’da tamamlanan ilköğreniminin ardından, ortaokul ve liseyi İstanbul Taksim, Silifke ve Adana’da okudu.

1950'de İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. Kısa bir süre avukatlık yaptı. Ardından ağabeyi Turhan Selçuk’la birlikte 41 Buçuk ve Dolmuş mizah dergilerini yayımladı. İlk yazıları bu dergilerde yayımlandı. 1958’de Karikatür, 1959’da Taş_Karikatür dergilerinin yayıncıları arasına katıldı. Semih Balcıoğlu ile birlikte Ulus’un mizah sayfasını düzenledi.

1961’de Akşam Gazetesi’nde yazarlığa başladı. Aynı yıl Tanin’e oradan da Vatan’a geçti. 1962’de Doğan Avıoğlu, Mümtaz Soysal, İlhami Soysal ve Cemal Reşit Eyüboğlu’yla birlikte Yön’ün kurucuları arasında yer aldı ve burada da yazılar yazdı.

1962’de Nadir Nadi’nin çağrısı üzerine Cumhuriyet’te köşe yazarlığına başladı.

12 Mart 1971 öncesinde Doğan Avcıoğlu’nun çıkardığı Devrim dergisinde de yazan İlhan Selçuk, bu tarihlerde, geniş bir kesimin büyük ilgi duyarak okuduğu bir yazardı.

12 Mart sonrasında “Hoş Geldin Tanzimat Kafası” başlıklı yazısı nedeniyle Cumhuriyet kapatıldı. İlhan Selçuk tutuklandı. Açılan davada aklandı.

Ziverbey’de İşkence

Çok geçmeden sıkıyönetimce yeniden gözaltına alındı. “Ziverbey Köşkü”nde işkence gördü. “Madanoğlu Davası”ndan Sıkıyönetim mahkemesinde yargılandı ve aklandı. Yazdığı “Ziverbey Köşkü” kitabıyla, Ziverbey’deki işkence iddiaları ilk kez anlatılmış oldu. İlhan Selçuk, Ziverbey’de işkence altındayken verdiği ifadede akrostiş yöntemini kullanmıştı. İfadesinde, her tümcenin sondan ikinci sözcüğünün baş harfi yukarıdan aşağı sıralandığında “işkence altındayım” tümcesi çıkıyordu.

Demokrasi Ödülü

1991’de Nadir Nadi'nin ölümünden sonra gazetenin iflasa sürüklendiği, yazarlarının uzaklaşmak zorunda kaldıkları dönemde İlhan Selçuk, Berin Nadi ile birlikte Cumhuriyet yazarlarının bir arada tutulmasında önemli rol üstlendi. Ardından Berrin Nadi ile birlikte Cumhuriyet Gazetesi’nin bağımsızlığını koruyarak sürdürebilmesi için Cumhuriyet Vakfı’nı kurdu.

Türkiye İnsan Hakları Kurumu (TİHAK) kurucu üyesi olan İlhan Selçuk, “Türk basınında demokrasi için verdiği savaşımdan” ötürü 1997’de Sertel Demokrasi Ödülü’ne değer görüldü. 1989’da Çağdaş Gazeteciler Derneği’nin “Onur Ödülü”ne, 1994’te Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin “Basın Özgürlüğü Ödülü”nü aldı.

Ergenekon’dan Gözaltı

21 Mart 2008 günü saat sabah 04:30 sıralarında Ergenekon davası operasyonları kapsamında gözaltına alınan Selçuk, iki gün sorgulandıktan sonra tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.

30 Mart akşamı, göğüs ağrısıyla Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi’ne getirildi. 15 Nisan’da yaklaşık 6 saat süren bir by-pass ameliyatı geçirdi. Selçuk’un ameliyatını gerçekleştiren ekibin başı Doç. Dr. Atıf Akçevin, ameliyatın ardından basın mensuplarına yaptığı açıklamada, İlhan Selçuk’un 1978 ve 1984 yıllarında kalp krizi geçirdiği belirterek, hastalığın son seneye kadar tıbbi tedaviyle sabit seyrettiğini söylemişti. İlhan Selçuk’un doktorlarından Oryal Gökdemir ise gazetecilerin “İlhan Selçuk’un şu anki durumunda gözaltına alınmasının bir etkisi var mıdır?” sorusuna “Etkilememiş diyemeyiz, ama ‘tek neden budur’ demek de yanlış olur” karşılığını vermişti.

25 Mayıs’ta hastaneden taburcu olan Selçuk, 14 Ağustos 2009 günü yeniden rahatsızlanarak Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi’nde yoğun bakıma alındı. Selçuk’a ilk müdahaleyi daha önce kalp rahatsızlığı sırasında da tedavisini yapan ekipteki doktorlar Doç. Dr. Atıf Akçevin, Dr. Genco Yücel ve Dr. Zekiye Kural yaptı. İncelemeler sonucunda, Selçuk’un beyninin sağ tarafına bir kan pıhtısı gittiği ve bunun damarlarda beslenme bozukluğuna neden olduğu saptandı.

İlhan Selçuk, hastanede kaldığı süreçte okurlarıyla bağını sürdürdü. Hikmet Çetinkaya, 26 Kasım’dan başlayarak her hafta “Pazar Sohbetleriyle” Selçuk’un görüşlerini Cumhuriyet okurlarına aktardı.

Selçuk’u Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi’nde tedavi gördüğü süreçte kardeşi Ülfet Ertel hiç yanından ayrılmadı. Ağabeyi Turhan Selçuk ve Cumhuriyet çalışanlarının yanı sıra, aralarında politikacı, gazeteci, yazar, sanatçıların da olduğu pek çok kişi ve sivil toplum örgütü Selçuk’un ziyaretine geldi. Tarık Akan, Rutkay Aziz’in yanı sıra 14 Şubat’ta CHP Genel Başkanı Deniz Baykal da Selçuk’u ziyaret edenler arasında yer aldı.

Selçuk hastanede kaldığı sürede sıkça gazeteye gelmek istediğini söylüyordu. Hikmet Çetinkaya ile sohbetinde, “Gazetedeki çocuklarımı çok özledim. Tümünün gözlerinden öperim... Türkiye’nin önünde başka bir dönem var. Demokrasi ve temel hak ve özgürlükler mücadelesi. Onun için Deniz Baykal’ı eleştirin ama vurmayın! Bu dönemde yol haritamız demokrasi, temel hak ve özgürlükler olacaktır. Atatürk milliyetçiliği de budur zaten.” diyordu.

Selçuk, son olarak 23 Mart Salı günü Cumhuriyet Gazetesi’ni ziyaret etti. Yedişer sekizer kişilik gruplar halinde Selçuk’un odasına gelen Cumhuriyet çalışanlarıyla sohbet etti, şakalaştı. Bu “Aydınlanma Bilgesi”nin Cumhuriyet’i son ziyareti oldu.

İlhan Selçuk KİMDİR?

1925 yılında Aydın'da doğan İlhan Selçuk, Cumhuriyet Gazetesi başyazarlığını yapıyordu. Pazartesi hariç, haftanın 6 günü yayımlanan Pencere köşesini yazan İlhan Selçuk, aynı zamanda gazetenin yayın kurulu başkanlığını yapıyordu.

1950'de İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Avukatlık, matbaacılık, dergi ve gazetelerde yazı işleri müdürlüğü yaptı. İlk yazıları 1952 yılında 41 Buçuk isimli mizah dergisinde çıktı. 1963'den günümüze Cumhuriyet gazetesinde makale yazarlığını sürdürüyordu.

ESERLERİ

Uzak Komşu Rusya'dan Gezi Notları (1967) - Gezi notları

Mustafa Kemal'in Saati (1969) - Belgesel yazılar

Yüzbaşı Selahattin'in Romanı (2 cilt, 1973/1975) - Roman

Güzel Amerikalı (1976) - Gezi notları

Sovyetler, İran, Amerika İzlenimleri (1976) - Gezi notları

Yeni Kırallar, Yeni Soytarılar (1976) - Belgesel yazılar

Ağlamak ve Gülmek (1982) - Belgesel yazılar

Düşünüyorum Öyleyse Vurun (1984) - Belgesel yazılar

Görülmüştür (1986) - Belgesel yazılar

Ziverbey Köşkü (1987) - 12 Mart dönemi tutukluluğu anıları

Japon Gülü (1988) - Gezi notları

Enel Hakk'ın Hakkı - Cumhuriyet gazetesinde çıkmış, Alevi-Sünni konularında yazılmış çarpıcı yazıları içermektedir. Bazı Bektaşi Fıkraları ile okuyucu eğlenerek bilgilendiriliyor.

İskele Sancak Sol - Sağ - Şeriat

Düşünüyorum Öyleyse Vurun

http://www.haberakis.com



"Dünya; Kötülük yapanlar değil, seyirci kalıp hiç birşey yapmayanlar yüzünden tehlikeli bir yerdir."

Albert Einstein


13 Nisan 2010

İlhan Selçuk'un Ergenekon zaferi

İlhan Selçuk'un Ergenekon zaferi
VATAN
13.04.2010 Salı 12:36

Gazeteci İlhan Selçuk, kendisini “Ergenekon” soruşturmasına dahil eden savcılar hakkında, "kişilik haklarına saldırıda bulundukları" iddiasıyla açtığı davayı kazandı. Bu, savcılar hakkında açılan ve kazanılan ilk dava oldu.

Cumhuriyet gazetesi imtiyaz sahibi İlhan Selçuk, Ergenekon savcıları Zekeriya Öz, Mehmet Ali Pekgüzel ve Nihat Taşkın'ın, "iddianamedeki bazı niteleme ve değerlendirmeler ile özel telefon görüşmelerine yer vererek kendisini karalama ve küçük düşürme" amacını güttüklerini iddia etmişti.

Mahkeme, bu tür nitelendirmelerin “iddianamede yer almasının hukuka aykırı olduğuna” hükmetti.

İlhan Selçuk, tazminat yerine kararın gazetelerde yayınlanmasını istemişti.

Savcıların bu karara 15 gün içinde itiraz etme hakkı bulunuyor.

Hukuka aykırılığın ilanını istemişti

İlhan Selçuk’un avukatları, 16 Ekim 2008’de mahkemeye sundukları dava dilekçesinde, Selçuk’un kamuoyunca tanınmışlığı ve saygınlığının, birçok önemli şahsiyetle tanışıklığının ve kendisine “İlhan abi” denilmesinin dahi davalı savcılar tarafından ‘suç kanıtı’ olarak gösterildiğine dikkat çektiler. Soruşturmayı yürüten savcıların, davayla ilgisiz bilgilere yasaya aykırı olarak iddianamede yer verdiklerini belirterek, Selçuk’un özel yaşamını ilgilendiren birçok konunun, ‘özel yaşamının gizliliği hakkını’ ihlal edeceği bilindiği halde dosyaya konulduğuna dikkat çektiler. Bu uygulamanın Selçuk’u kamuoyu önünde zor durumda bırakma, karalama ve Selçuk’un özel yaşamını deşifre etme amaçlı olduğunu vurguladılar.

Savcıların Ceza Muhakemesi Kanunu ile kendilerine tanınan yetki sınırını çiğnediklerini, aştıklarını ve görevlerini kötüye kullanarak Selçuk’un kişilik haklarını ihlal ettiklerini kaydeden avukatları, ortaya çıkan durumun savcıların ‘kişisel kusurunu’ oluşturduğunu savundular. Mahkemeden Selçuk’un kişilik haklarına yapılan haksız saldırının, hukuka aykırılığın tespitini ve kararın gazetelerde ilanen yayımlanmasını talep ettiler.


http://www9.gazetevatan.com/ilhan-selcukun-ergenekon-zaferi/299580/1/Gundem

3 Aralık 2009

İlhan Selçuk’a altı soru


İlhan Selçuk’a altı soru
Sungur Savran

“Ulusalcı sol” diye anılan ama solla hiçbir ilgisi kalmamış olan akımın baş sözcülerinden İlhan Selçuk, şimdi de “yeşil sermaye” koruyucusu kesildi!
Selçuk, 3 Ağustos günü yazdığı yazıda “milli sermaye” Cola Turka’nın 35 milyon YTL ceza almasını, Bush’un Erdoğan’a Coca Cola ve Pepsi Cola adına “rica”sına bağlıyor.
Hürriyet gazetesinden Vahap Munyar ertesi gün Cola Turka’nın “yeşil sermaye” grubu Ülker’e ait olduğunu hatırlatıp, Selçuk’un bu sermaye grubunu savunmasının tuhaflığına işaret edince, İlhan Selçuk 5 Ağustos’ta bir yazı daha yazıyor ve Cola Turka’yı bir daha savunuyor.


28 Şubat 1997’den bu yana TSK ile İslamcı partiler arasındaki çatışmanın üzerine hep TÜSİAD ile MÜSİAD’ın çekişmesinin gölgesi düştü. Batıcı-laik burjuvazinin kampında yer alan ideologlar “yeşil sermaye” olarak andıkları İslamcı hareket destekçisi kapitalist gruplara hep nefretle yaklaştılar, onlar hakkında demediklerini bırakmadılar. Halktan insanlar da bunu ciddiye alıp yeşil sermayenin en güçlü gruplarını (örneğin BİM’i, örneğin Ülker’i) kişisel düzeyde boykot ettiler.
İlhan Selçuk’un şimdi kalkıp Ülker grubunun Cola Turka’sını savunmasına herhalde epeyce bir insan içerlemiş, kendini ihanete uğramış hissetmiştir .


Selçuk, daha önce de, eskiden beri sözde özelleştirme karşıtı olduğu halde, Tüpraş’ın Koç’a satılışına sahip çıkmıştı. Ulusallığı bir takıntı haline getirmiş olduğu için şimdi “laik”-yeşil demeden her türlü “ulusal” sermayeye sahip çıkıyor.

Yalnız Vahap Munyar’ın yazısında bir ayrıntı var ki, Selçuk, her şeye cevap verdiği halde, ona değinmemeyi tercih etmiş.
Bilindiği gibi, sermayeden bağımsız olduğunu sürekli olarak iddia eden Cumhuriyet gazetesini Cumhuriyet Vakfı yönetiyor. Bu vakfın başında da İlhan Selçuk var. Vakıf başkan yardımcısı da “ulusalcılık” ve “laiklik” konusunda mangalda kül bırakmayan biri: Alev Coşkun. Munyar bu şahsın aynı zamanda Ülker Grubu’nun İstişare Konseyi üyesi olduğunu açıklıyor. Selçuk bunu duymamış gibi yapıyor.


Şimdi Selçuk’a altı soru. Birincisi, sıradan insanları “laik sermaye”-“yeşil sermaye” ayırımlarıyla zehirleyip, halkın kapitalizmin bütününe karşı tepkilerini sermaye içi mücadelelere yöneltmeyi biliyorsunuz. Türkiye’nin karşısındaki en büyük belanın İslamcılık olduğunu halkın bilincine kakıp duruyorsunuz. Sizin “ulusalcı” diye andığınız kanadın desteklediği güçlerin AKP’den bile daha Amerikancı olduğunu halktan gizliyorsunuz. Varsa İslamcılık, yoksa İslamcılık. Peki, yardımcınız neden yeşil sermaye Ülker’in ekmeğini yiyor?

İkincisi, acaba Cumhuriyet’teki köşenizin etkisini Alev Coşkun’un ricası üzerine mi Ülker Grubu’nun çıkarlarını savunmak için kullandınız?

Üçüncü soru şu: Vahap Munyar’ın yazdığına göre, Cola Turka’nın para cezası yemesinin nedeni olan glükozun Pendik Nişasta fabrikasında üretimi durdurulmuş. Peki bu fabrika kimin? Cola Turka ile birlikte % 50 hisseye sahip Cargill’in! Hani şu Amerikan gıda ve tarım ürünleri devi, 63 ülkede 149 bin işçi çalıştıran çokuluslu tekel! Hani şu çevre felâketi yarattığı için Türkiye’de yıllarca mahkemelerde sürünen Cargill! Sizin “ulusal çıkar” dediğiniz Cargill’in çıkarlarını savunmak mı? Aynen Tüpraş’ta Koç ile birlikte dünya devi Shell’i savunduğunuz gibi!

Dördüncü soru, artık ne kadar abesle iştigal ettiğinize ilişkin: Bush neden Coca Cola’yı ve Pepsi Cola’yı korumuş da Cargill’in çıkarlarının ayaklar altına alınmasına ses çıkarmamış?

Beşinci soru şu: Bütün bu tartışmanın arka planında Türkiye’deki pancar üreticilerini korumak için mısırdan elde edilebilecek tatlandırıcı miktarının yasal olarak kısıtlanması olduğundan, Ülker’in yasadaki boşluklardan yararlanarak bu hükmü ihlâl etmiş olduğundan neden söz etmiyorsunuz? Türkiye tarımının neo-liberal politikalarla mahvedilmekte olduğunu uzun bir dizi aracılığıyla günler boyu anlatan Cumhuriyet gazetesinin kendisi değil miydi?

Ve nihayet son bir soru. Siz 3 Ağustos ve 5 Ağustos’ta “ulusalcılık” adına Cola Turka’yı savundunuz. 8 Ağustos tarihli Cumhuriyet’le birlikte verilen spor ekinin ilk sayısı sanki Cola Turka’nın reklâm eki gibi çıktı. Ekin kapağındaki başlığının içine ve 3. sayfadaki “İçindekiler” bölümünün başına Cola Turka’nın logosu yerleştirilmiş. Hemen hemen her sayfanın altında Cola Turka’nın iki logosu arasında “sporun ve sporcunun yanında” ibaresi var. Cumhuriyet bunları yayınlamak için ne aldı? Anlaşmaya Cola Turka’nın sizin tarafınızdan savunulması da dahil miydi? Yani: “Cola Turka sporun ve sporcunun yanında”, İlhan Selçuk da Cola Turka’nın yanında mı?

Evet, İlhan Selçuk, bu sorulara cevap verin ki, sizi geçmişinizden dolayı solcu sanan halk, sermayeden ne kadar bağımsız olduğunuzu, laikliğinizin nereye kadar uzandığını, solculuğunuzun nasıl bir solculuk olduğunu anlasın!

Biz hem “laik” sermayenin, hem de “yeşil” sermayenin, bir bütün olarak kapitalizmin Türkiye’nin en büyük sorunu olduğu kanaatindeyiz. Coca Cola ve benzeri emperyalist sermayeye karşı mücadele ederiz, ama örgütlenmek istedikleri için işten attığı işçileri destekleyerek. Onları Türkiye’de baş tacı eden sadece AKP hükümetine değil, “ulusal sol” DSP’nin başında olduğu hükümete de, bütün öteki hükümetlere de karşı mücadele ederek. Sermayenin dini imanı paradır diye düşünenlerdeniz. Cola Turka’ya da Cumhuriyet gazetesi ile işbirliği yaparak bunu kanıtladığı için teşekkür ederiz.

Gönderen: özgür öztürk (ayvalikveteriner@gmail.com)
adına pltfrm@googlegroups.com