|
Birgün'ün Turan Eser'le Röportajı Şimdi soru şu; mağdurlar ve mazlumlar hikayelerini, göz yaşlarını, ağıtlarını ve umutlarını nasıl buluşturacak ve ortaklaştıracaktır? Bizim arzumuz bir an önce tüm mazlum ve mağdur toplumsal kesimlerin acılarıyla baş başa kalmaları ve sadece kendi acısı için umudu örgütlemeleri yerine, bu ülkenin diğer acılılarıyla buluşmayı başarabilmesidir... »Seçimlerde Alevi topluluk içinde bir uzlaşma, belli bir sol çizgide uzlaşma olamadı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Ortada önce uzlaşma zemini sunacak güçlü sol bir seçenek yok. Birçok sol seçenek var. Her biri de kendisinin 'en doğru sol adres' olduğu iddiası üzerinden siyaset yapıyor. Alevi toplumu genel olarak soldan ve sosyal demokrasiden yana açıktan homojen bir taraftır. Fakat adres olarak, homojen değildir. Aynı zamanda Türkiye'de solun ve sosyal demokratların oluşturduğu ortak bir seçenek ve adres de yok. Bu nedenle Türkiye'nin sorunlarına ve sorunları yaşayan toplumsal kesimlerin dünyası güçlü bir sol birliktelikle akabilen bir sol adresten bahsetmek mümkün değil. Sol enerjisinin büyük bir bölümünü içine ya da diğer sol kesimlerle olan mesafeleri izah etmeye ayırıyor. Bu süreci hem içerden, hem de dışarıdan gözlemleyen Aleviler, ülkeyi sorunlar yumağından kurtaracak solun, bir seçenek oluşturmamasından, ehveni şer mantığıyla 'solda' durduğunu söyleyip, sağcılık yapan partilere yöneliyor. Diğer sorun ise solun, Aleviler ile hangi zeminde siyaset ilişkisi kuracağı zemine dair sorunlu olmasıdır. Anadolu toprakları üzerinde siyasetle uğraşan insanların, öz değerlerine yabancılaşarak, siyaseti toplumsallaştırması mümkün değildir. Anadolu toprağına hoşgörü, tolerans, eşitlik, dayanışma, kardeşlik, emek hakkı, insan hakları, barış ve özgürlük gibi evrensel değerlerin tohumlarını mücadeleleriyle eken Pir Sultan Abdal'ın, Hacı Bektaş Veli'nin, Baba İshak'ların, Nesimi'lerin, Yunus'ların, 68 kuşağının kahramanı canlarımızın, Nazım'ların, Mumcu'ların, Anter'lerin, Hrant'ların yolunda buluşmayı hedeflemeliyiz. Bu değerleri korumalı ve güncelleştirmeliyiz. Çünkü bugünün Türkiye"si bu değerlerden hızla uzaklaşıyor. Küçücük iktidarların yarattığı dağınıklık, daralma ve savrulmalar sonucu, solda güçlü bir kitlesel destek bulacak siyasi seçenek ve adres oluşturulmadığı için Aleviler ve diğer toplumsal kesimler, oy tercihlerini yüzde 10'luk baraja göre belirlediler. »Alevi toplumunda belirginleşen solda ayrışma sürecinin başlatıcısı solun krizi mi? Solun krizi dediğimiz şey , solun Türkiye"nin içinde bulunduğu krizi tarif edememesinden kaynaklanıyor. Siyasetin ve kültürel hayatımızın kendisi kriz yaşıyor. Toplumsal bir krizin etkilerini yaşıyoruz. Bu süreç çok gerilere dayanıyor. "Ne oldu da biz bu hale geldik?" sorusuna verilecek cevabı başka bir yerde arıyorum. Dini camiden, askeri de kışladan çıkarıp sivil siyasete eklemleyen süreçle başlamasına kadar götürmek gerekir. Türkiye"de "cumhuriyetin ve laikliğin korunması" için, siyaset üzerindeki dinci ve güvenlik siyasetiyle sivilleşmenin önü tıkandı. Toplumsal bilinç ve cesaret artışını değil çöküşünü hazırlayan süreç, aslında köy enstitülerini kapatıp, imam hatip liselerini açan zihniyete kadar uzanıyor. Cumhuriyet döneminde Atatürk'ün kurduğu halk evlerini kapatıp, Türk ocakları açtıran etnik yaklaşımcı zihniyetle solun yüzleşmesi lazım. Tarihsel hafızamızı oluştururken, uluslararası sol tecrübeleri ve gelişmeleri izlediğimiz kadar, Türkiye"de olup biteni algılayamadık. İnsan olarak, toplum olarak yetiştiğimiz topraklardaki farklı kimliklerin varlığına tahammül gösteremedik. Alevilerin varlığını küçümseyenlerin, bugün Alevileri solun önemli dinamiği olarak görmesi önemli bir gelişmedir. Bugün egemen olan siyaset dili, Türkiye'nin çokkültürlü yapısına uygun bir dil değildir. Ayrımcı, tekçi bir dildir. Kucaklayıcı değil, çatışmacı bir siyaset dilidir. Biri Türkiye'deki 73 milyonu bir arada tutan çimentonun Müslümanlık olduğunu, diğeri milliyetçilik kimliği olduğunu söyler. Halbuki toplumsal kesimleri bir arada tutan çimento ancak, eşitlikten, demokrasiden, laiklikten, özgürlüklerden ve sosyal hukuk devletinden yana olan sivil demokratik katılımcı anayasasıdır. Bu ise sağ, muhafazakâr ve statükocu siyasetle mümkün değildir. Bunu ancak sol gerçekleştirir. Bu nedenle sol içinde kullandığı ayrıştırıcı, "ötekileştirici" dili değiştirmelidir. Sağın bahçesindeki üzümlere baka baka kararmamalıdır. »Solun krizi nasıl aşılır? Küresel ölçekteki değişimlere rağmen, solun bu süreçte yabancılaşma ve içe kapanma hali, sol politikaların oturacağı zeminini zayıflatıyor. Sol ve sosyal demokratlar, üzerinde durdukları siyasi zeminin krizini ancak birlikte tartışabilme olanaklarını yaratarak, birlikte iş yapma üzerinden aşabilir. Tuzla tersanelerindeki sömürü katliamı karşısında, her sol, sosyal demokrat partinin, çevrenin, grubun ve yeni toplumsal hareketlerin kendi adlarına Tuzla tersaneleri işçileriyle cılız dayanışması, yüzlerce basın açıklaması yerine, ortaklaşa, güçlü ve kitlesel desteği olan iş yapması daha sonuç almaya dönük bir adımdır. Sol, grupsal bencillikleri, kıskançlıkları, ikircikliği, kini ve kibirliliği kendi bünyesinden atmalı. Sol içi ilişkilerde sövgüye kapalı, övgüye açık dostluk ve yoldaşlık atmosferi oluşturulmalıdır. Sorun sadece teorik değildir. Solun krizini aşacak adımların başında zihniyet değişimi ve toplumsallaşmayı sağlayacak siyaset dili gelir. Solun ve sosyal demokratların siyasi alanı sivilleştirmek için katılımcı ve güçlü projeleri yaşama geçirmesi gerekir. Çünkü siyaset toplumsallaşmadığı gibi, sivilleşmesi de sorunludur. Sivil olması gereken siyaset ve siyaset alanı, dincilerin ve seçkinlerin vesayeti altından kurtarılmalı. Bu nedenle güçlü ve yaygın bir kampanya ile siyaset üzerindeki ittihatçı ve tarikatçı vesayete karşı, özgürlükten, eşitlikten, barıştan, emekten, demokrasiden ve özgürlükçü laiklikten yana, insan merkezli sivil siyaset hakkını savunmalıyız. Siyasi alan üzerindeki ittihatçı ve tarikatçı işgale karşı çok kültürlü sol ve sosyal demokrat bir siyaset kültürünü yeniden açığa çıkartmak zorunlu bir görev olarak önümüzde duruyor. İmam Hatip Liseleri, zorunlu din dersleri, Diyanet İşleri Başkanlığı, günde beş kez cami içindeki dini propaganda ve makro politik dile nüfus etmiş dinci ve militarist kültür ile toplumsal dokusu değişmiş Türkiye'de solun işi kolay değildir. Bu nedenle solun krizini aşmasını sağlayacak diğer bir yöntem ise ihmal edilmiş insan ilişkisi üzerinde, siyasi iletişimi oluşturup toplumsallaşmaktır. »Alevi toplumunun haklar ve özgürlükler mücadelesi açısından Kürt hareketine bakışı nedir.? Alevi hareketinin Türkiye"nin tüm toplumsal sorunları karşısında olduğu, Kürt sorununun çözümü konusundaki duyarlılığı ortadadır. Çözümü şiddetten arındırılmış demokratik bir ortamın yaratılmasına bağlıdır. Türkiye'nin ve toplumsal kesimlerin yıllardır özlem duyduğu bir barış, huzur ortamına ihtiyacı var. Bunu ısrarla savunmak için sevgi, kardeşlik ve barış diline ihtiyacı vardır. Bu sorunun varlığından nemalanmak isteyenlere karşı, 1 Haziran'da Kadıköy mitinginde olmak lazım. Fakat; barış denilince bu kavramın salt Kürt sorununun çözümü ile daraltılmasını da doğru bulmuyorum. Bu ülkede barış özlemi olan Alevilerin, gayri Müslimlerin ve bir çok toplumsal kesimin de ihtiyacı olduğu bilinmelidir. Bu ülkede bir gerçeği hepimizin görmesi lazım. O da 6-7 Eylül olayları, Maraş, Çorum, Sivas, Gazi katliamları, Kürt köylerinin boşaltılması, Şemdinli, Susurluk, Uğur Mumcu, Musa Anter, Hrant Dink, Trabzon ve Malatya cinayetlerinin arkasındaki "derinliğin" hikayesi hiç değişmemiştir. Çünkü; devlet için kurşun sıkanlar bu ülkede kahraman ilan ediliyordu. Şimdi soru şu, mağdurlar ve mazlumlar hikayelerini, göz yaşlarını, ağıtlarını ve umutlarını nasıl buluşturacak ve ortaklaştıracaktır? Bizim arzumuz bir an önce tüm mazlum ve mağdur toplumsal kesimlerin acılarıyla baş başa kalmaları ve sadece kendi acısı için umudu örgütlemeleri yerine, bu ülkenin diğer acılılarıyla buluşmayı başarabilmesidir. Yani Madımak'ta vahşice yakılan 12 yaşındaki Koray Kaya ile Kızıltepe'de 13 kurşunla öldürülen 12 yaşındaki Uğur Kaymaz'ın acısını ortaklaştırmak ve barış mücadelesinde buluşturmak gerekir. Hiçbir acı, diğer bir acıdan daha önemli değildir. Bu topraklardaki tüm acıları hissedebilmeliyiz. Ateş sadece düştüğü yeri yakmasın diye, barışın dilini çok dilli ve çok kültürlü hale getirmeliyiz. »Solda birlik projeleri Alevi toplumuna nasıl bir katkıda bulunur? Solda birlik projesinin yıllardır en ısrarlı savunucuları olan Aleviler bu sürece bir dizi mücadele ve örgütsel tecrübesini katabilir. Alevi hareketinin sadece Türkiye'de yaptığı anma, kutlama, şenlik ve dernek etkinliklere bir yıl içinde topladığı insan sayısı 4-5 milyondur. Solda birlik projesinin en kısa zamanda yaygınlaşması ve yoğunlaşması ancak ulusal ve uluslararası en yaygın örgütlenmeye sahip olan Alevi hareketiyle daha kolay olacaktır. Çünkü; Alevileri Baykal'lı CHP'ye olan tek taraflı zorunlu aşkından, ancak solda birlik projesi kurtarır. Bu nedenle de, yeni bir sol seçenek, Alevilerin CHP'ye olan zorunlu mahkumiyetini sonlandıracaktır. İttihatçı ve tarikatçı eksen üzerinden siyasetin bir ucunda duran CHP artık sol bir parti değildir. CHP Türkiye'nin toplumsal sorunlarına yabancılaşmış ve yapay bir gündem halini almış olan statükocu, dinci eksen çatışmasından beslenmeye çalışıyor. Yani çözüm değil, çatışma partisidir. Sosyal demokrasiden yana çözüm üretmek yerine, yanlış ve sağ politik stratejilerle MHP'nin ve AKP'nin siyasal İslamcı ve neo liberal siyasi gücüne güç katmıştır. CHP sağ politikalara ve politikacılara sarılarak "taklidi aslını besler" sözünden ders çıkarmamıştır. CHP toplumsal barışa, demokratikleşmeye ve hukuksal alandaki özgürlükçü reformlara ve parti içi demokrasiye kapalı bir parti haline gelmiştir. CHP'nin bu politikalarının mağduru ise, gündelik sorunlarından ve haklarından mahrum bırakılmış halk kesimidir. Alevilerdir. Sosyal demokratlardır ve soldur. İşte;bu nedenle, solda geniş tabanlı bir birlik ve yeniden yapılanma projesi ile bu iki eksenli siyasetin karşısına Türkiye'yi kucaklayacak güçlü bir üçüncü sol seçenek konulmalıdır. Eğer solda seçenek yaratılmaz ise, Alevilerin bu seçeneksizlik ortamında, siyasi tercihleri sorunlu olmaya devam edecektir. Bu nedenle solda birlik projesi Alevilerin geleceği açısından önemlidir. Siyasetin ve solda birliğin toplumsallaşmasında en büyük köprü yine Alevi toplumunun örgütlü mücadelesi üzerinden gelişecektir. Alevi hareketi, siyasetin toplumsallaşmasını sağlayacak dil ve iletişim ilişkileri konusunda daha da tecrübelidir. Anadolu'nun en kırsal beldesinde binlerce insanı bir araya getirme potansiyeline, gücüne ve insan ilişkisine sahiptir. Yani solda en geniş birliktelikle yaratılacak sol ve sosyal demokrat bir seçenek için, Aleviler solu solmuş kırsalın ve varoşların, yeniden solla buluşmasını sağlayacak "kalemsiz yazan, kitapsız okuyan, çarıklı halk kahramanı ve bilgeleri" olarak, siyasi iklimin solun lehine gelişmesine önemli katkı koyacaklardır. Pir Sultan Abdal'ın mücadele özünü, 68 ve 78 kuşağı ile buluşturmuş bir toplumsal dinamiktir. Şimdi bu dinamiğin yeniden coşa gelmesi, solun solda ortak saadete gelmesine bağlıdır. Birgün..23.05.2008 |
24 Mayıs 2008
ABF.Başkanı Turan ESER'in Röportajı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder