23 Kasım 2010

Etkili protesto ve Eric Cantona

Etkili protesto ve Eric Cantona


EvcioğluHaber- Peki hükümetler halk tarafından yapılan protesto eylemlerini kaale almıyorlarsa ne yapılmalı? Manchester United’ın eski futbolcularından Eric Cantona ilginç bir çözüm önerisi sundu.

“Bunca yoksulluk varken mutlu olabileceğimizi sanmıyorum. Ama yapacak birşeyler var. Bugünlerde sokaklarda olmak ne anlama geliyor? Protesto etmek mi? Kendinizi kandırmayın. Bu işe yaramaz. Devrimi başlatmak için ellerimize silah almıyoruz, bugünlerde devrim yapmak gerçekten kolay. Sistem bankaların gücü üzerine kurulu, bankaların çökertilmesi gerekir.” diyor Eric Cantona

Ek sunulan yazı ise kibrispostasi.com/ internet sitesinde Sn; Ertanç HİDAYETTİN kaleminden yayınlanmış ve bu konuya ışık tutar niteliktedir..

22.11.2010-pazartesi


Ertanç HİDAYETTİN

Son zamanlarda İngiltere’de en çok tartışılan konuların başında koalisyon hükümetinin üniversite ücretlerine uyguladığı astronomik artış gelir.

İki yıl sonra uygulanmaya başlanacak olan bu ücret artışları yüksek öğrenimi artık varlıklı aile çocukları için mümkün kılacak.

Bunun ardından Eğitim Bakanı Gow, iki gün önce çocukları spor yapmaya teşvik etmek için okullara verilen milyonlarca sterlinin bir çırpıda kesileceğini duyurdu. Bu da Tabii ki dar gelirli aileleri olumsuz etkileyebilecek bir uygulama, ve aslında çok akılsızca, düşünülmeden verilmiş bir karar.

Birçok çocukların tek spor yapabilecekleri yer okullardır. Özel okullar bundan pek etkilenmeyecek, çünkü onların zaten hükümet fonlarına ihtiyacı yok.

Özellikle üniversite ücretlerine yapılacak zam öğrencileri sokaklara döken bir karar oldu. Zaten çalışma yaşamları başlamadan hala hazırda borç altına sokulan binlece öğrenci protesto mitingleri için sokaklara döküldü. Aralarından küçük bir grup Muhafazakar Parti merkez binasını basarak binlerce sterlinlik zarara sebeb oldu.

Şu an gerek İngiltere’de gerekse dünyanın her dört köşesinde sokaklara dökülüp isyan etmek için çok sebeb var.

İnsan hakları ve işçi hakları ihlalleri, anti demokratik uygulamalar, savaşlar ve daha birçok şeyler için belki de bu satırları yazdığım şu anda dünyanın bir yerinde binlerce kişi protesto gösterileri düzenliyor.

Sonuç?

Kocaman bir hiç.

Dünyanın en hızla gelişen ülkesi olan Çin’de yetkililere başkaldıranlara ne yapılıyor, biliyor musunuz? Bu insanlar deli diye akıl hastanelerine atılıyorlar.

Hem de uzun süreler için. Çin’in bu ekonomik kalkınmasından kendilerine rant sağlamaya çalışan özellikle batılı ülkeler bu vahşetin farkındalar, ama kıllarını kıpırdatıyorlar mı? Elbette hayır.

Üstelik habire devlet başkanlarını Çin’e gönderip bu ülkenin despot liderlerine yaltaklanma yarışındadırlar. Tianemen Meydanında cesur Çin’li öğrencilerin eylemi de sonuç verememişti.

Öğrenciler toplumun en dinamik kesimi olduğundan çoğu zaman protesto eylemlerinin başını çekerler. Ben de öğrenci iken zamanın Eğitim Bakanı Margaret Thatcher’in siyasetlerine karşı yapılan her protestoya katıldığımı anımsıyorum.

Demir Kadın Başbakan olduktan sonra 70li yıllarda madencilerin çoğu zaman şiddet dolu protesto gösterileri sanırım bugün hala konuşulan eylemlerdir. Ama tüm çabalarına rağmen madenciler yenilmişlerdi. Şimdi Britanyada çalışan hiç maden ocağı yok. Eskiden yüzbinlerce işçinin geçimini sağlayan maden bölgeleri bugün yoksulluk içinde kıvranıyor.

Güney Afrika’daki ırkçı Apartheim rejiminin sona ermesi için yapılan protesto eylemleri sanırım en başarılı eylemler olmuştur. Apartheid rejiminin sona ermeye zorlanması uzun bir zaman almışsa da.

Belki de dünyanın en büyük protesto mitingleri 15 Şubat 2003 tarihinde birçok ülkede yapıldı. Roma’daki eyleme 3 milyon civarında kişi katıldı ve bu eylem dünyanın en büyük savaş karşıtı eylemi olarak Guinnes Book of Records’da yerini aldı.

Londra’da birkaç koldan Hyde Parka 2 milyona yakın kişi yürüdük. Her ırktan, etnik kökenden, yaştan, renkten insanın bir bütün olarak gerçekleştirdiği bu gösteri neye yaradı? Blair’ın İşçi Partisi hükümeti kaale aldı mı haykırışlarımızı?

Bugün hala Irak halkı yoksulluk içerisinde yaşıyor. Çocuklar gıdasızlıktan ilaçsızlıktan dökülüyor. Üstelik Batının Afganistan serüveni de büyük bir başarısızlıkla devam ediyor.
İşin en trajikomik trafı Irak savaşının baş aktörlerinden olan Blair şu an Ortadoğu Barış Elçisi olarak görev yapıyor. Kendisine bu görevi için ne kadar maaş verildiğini bilmiyorum. Onun zaten paraya ne ihtiyacı var. Şimdiye kadar Birleşik Krallığın en çok para yapan siyasetçisi ünvanını çoktan aldı Tony.

Peki hükümetler halk tarafından yapılan protesto eylemlerini kaale almıyorlarsa ne yapılmalı?

İşte bu soruya yanıt beklenmedik birisinden geldi. Manchester United’ın eski futbolcularından Eric Cantona ilginç bir çözüm önerisi sundu. Ve ünlü bir film yıldızı veya bir futbolcunun siyasetçilerden daha söz geçirebilir olduklarını kanıtlarcasına Cantona’nın öğütlerini gerçekleştirmek için kollar sıvandı.

Eric Cantona’nın geçmişteki direkt aksiyon yöntemleri genellikle şiddete dayalıydı. Geçmişte Auxerre, Montpellier, Nimes ve Leeds United takımlarında top koşturan Fransız futbolcunun ismi birçok olaya karışmıştı. Manchester United oyuncusu iken Crystal Palace maçında hakem tarafından oyundan atılmıştı. Soyunma odasına giderken Cantona’ya bir hergele ırkçı sözler söyleyince Cantona seyircilerin arasına iki ayağıyla dalarak hergeleye bir karate darbesi vurmuştu. Bu hareketi yüzünden 9 ay sahalardan uzaklaştırılmıştı.

Şimdi 44 yaşında olan futbolcu sokaklarda yapılan protesto eylemlerini passé, modası geçmiş olarak niteliyor.

Cantona öğrencilere ve diğer protestoculara “sosyal ve ekonomik ihtilal gerçekleştirmek istiyorsanız paranızı bankalardan çekin” diye öğüt veriyor. “Sistem bankaların gücü üzerine kurulmuştur. Sistemi çökertmek istiyorsanız bunu da bankaları kullanarak yapabilirsiniz” diyor.

Bu sözleri Cantona Fransa’da bir gazete ile yaptığı söyleşi esnasında söylemişti. Aynı zamanda filme alınıp You Tube sitesine konulan klibi Observer Gazetesine göre geçtiğimiz hafta sonuna kadar 40 bin kişi seyretmiş. Bugün baktığımda 82 974 kişinin klibi tıkladışını gördüm. Bu sayı yakında çığ gibi büyüyecek sanırım.

Cantona’nın bu sözleri Fransa’da “Stop Banque” isimli bir Facebook grubunun başlatılmaına yol açtı. Grup yöneticileri Avrupa çapında bir kampanya başlattılar.

7 Aralık tarihinde herkesi bankalardaki paralarını çekmeye çağrıyorlar. Kampanya şimdiye kadar İtalya, Romanya, Bulgaristan ve hatta Göney Kore’de destek gördü.

Fransız Bankacılar Federasyonundan Valerie Ohannesian Cantona’nın çağrısını “çok aptalca bir çağrı” olarak niteledi. Bunun, para aklamak isteyenler ve hırsızlar için bir şans yaratacağını da sözlerine ekledi.

Banka sektöründen bu tür bir reaksiyon gelmesi doğal. Ama milyonlarca kişi Cantona’yı dinleyip böyle bir şey yaparsa sanırım çok etkili bir “ihtilal” olur. Önemli olan çekilen paraların nerede muhafaza edileceği. Bunun için de bir nevi işçi koperatifi olan Credit Union (İniltere’de) düşünülebilir. Eminim başka ülkelere bankalara alternatif yerler bulunacaktır. Ekonomik krize büyük ölçüde sebeb olan banka sektörüne bir ders verilmesi gerekir. Cantona’nın önerileri her ne kadar hayal mahsulü olarak görülüyorsa da, bir başlangıç olarak uygulanabilir. 7 Aralık tarihine pek az kaldı. Sonucu sabırsızlıkla bekleyip göreceğiz.

http://www.kibrispostasi.com/i

1 yorum:

Haydar dedi ki...

Bu yazıyı ve bir futbolcunun bu kadar gerçekçi bir eylem önermesi iseşimdiye kadar sendikalarda ve sol partilerde toplumsal rol sahibi kişilerden daha iyi bir öngörüye sahip kişi olduğu kanaatindeyim..
Çok teşekkür ediyorum.
Yüreğine sağlık diliyorum..