KANSERE KARŞI DİYET
Fransa'daki Uluslararası Kanser Araştırmaları Enstitüsü'nün araştırma bulguları, bazı sebze ve meyvelerle yapılan diyetin belli kanser türlerine karşı etkili olduğunu ortaya koydu.
Fransa'nın saygın gazetelerinden Le Figaro'nun haftalık dergisi, bilimadamlarının araştırmalarına dayanarak, kansere karşı nasıl diyet uygulanacağını ve kanser tedavisinde umut ışığı olan "10 yeni silah"ı açıkladı. Le Figaro, Fransa'daki Uluslararası Kanser Araştırmaları Enstitüsü'nün yayınladığı son raporu kapak konusu yaptı. Buna göre; her sebze ve meyve belli bir kanser türünü önlüyor.
Tıbbın geldiği son noktada kansere yakalanan her iki kişiden biri kurtarılıyor. Uzmanlara göre; her öğün, sebze ve meyve ağırlıklı beslenenler, kansere yakalanma riskini yarıyarıya azaltıyor.
Uzmanlar çoğu sebzenin çiğ ya da turfanda yenmesinin kansere karşı daha etkili olduğu görüşünde birleşiyor.
Sebze ve meyvelerin yararının sırrı henüz tam olarak tespit edilememekle birlikte, bazılarının belli kanser türlerine karşı etkili oldukları laboratuvar deneylerinde kesinleşti. Verilere göre kanser vakalarının üçte biri bilinçsiz beslenme sonucu ortaya çıkıyor. 15 yıldır besinlerin koruyucu etkisi üzerinde bilimadamları tarafından yapılan araştırmaları değerlendiren Fransız Profesör Elio Riboli, "Yüzlerce besin türü arasından sadece 20'sinin yararını saptanabildi" diyor. Özellikle meyve, sebze, soğan ve ceviz türü besinler içerdikleri maddelerle kansere zemin hazırlayan zehirli maddelerin vücuttan atılmasını sağlıyor.
Lifli besinlerin sindirim sisteminde ortaya çıkan kanser türlerine karşı etkili olduğu tespit edildi. E ve C vitaminlerinin kanser üzerindeki etkisi de diğer vitaminlere göre fazla.
Fransa'daki Uluslararası Kanser Araştırmaları Enstitüsü'nün araştırma bulguları, bazı sebze ve meyvelerle yapılan diyetin belli kanser türlerine karşı etkili olduğunu ortaya koydu.
Fransa'nın saygın gazetelerinden Le Figaro'nun haftalık dergisi, bilimadamlarının araştırmalarına dayanarak, kansere karşı nasıl diyet uygulanacağını ve kanser tedavisinde umut ışığı olan "10 yeni silah"ı açıkladı. Le Figaro, Fransa'daki Uluslararası Kanser Araştırmaları Enstitüsü'nün yayınladığı son raporu kapak konusu yaptı. Buna göre; her sebze ve meyve belli bir kanser türünü önlüyor.
Tıbbın geldiği son noktada kansere yakalanan her iki kişiden biri kurtarılıyor. Uzmanlara göre; her öğün, sebze ve meyve ağırlıklı beslenenler, kansere yakalanma riskini yarıyarıya azaltıyor.
Uzmanlar çoğu sebzenin çiğ ya da turfanda yenmesinin kansere karşı daha etkili olduğu görüşünde birleşiyor.
Sebze ve meyvelerin yararının sırrı henüz tam olarak tespit edilememekle birlikte, bazılarının belli kanser türlerine karşı etkili oldukları laboratuvar deneylerinde kesinleşti. Verilere göre kanser vakalarının üçte biri bilinçsiz beslenme sonucu ortaya çıkıyor. 15 yıldır besinlerin koruyucu etkisi üzerinde bilimadamları tarafından yapılan araştırmaları değerlendiren Fransız Profesör Elio Riboli, "Yüzlerce besin türü arasından sadece 20'sinin yararını saptanabildi" diyor. Özellikle meyve, sebze, soğan ve ceviz türü besinler içerdikleri maddelerle kansere zemin hazırlayan zehirli maddelerin vücuttan atılmasını sağlıyor.
Lifli besinlerin sindirim sisteminde ortaya çıkan kanser türlerine karşı etkili olduğu tespit edildi. E ve C vitaminlerinin kanser üzerindeki etkisi de diğer vitaminlere göre fazla.
Hangi sebze hangi kanser türüne etkili?
BAĞIRSAK VE GÖĞÜS KANSERİ Brokoli
Sağlık bombası. Johns Hopkins Üniversitesi uzmanlarına göre, bağırsak ve göğüs kanserine iyi geliyor. Özellikle brokolinin olgunlaşmamış turfanda hali çok yararlı.
PROSTAT VE AKCİĞER KANSERİ Domates
Harvard Üniversitesi'nden Dr. Edward Giovannucci'nin elde ettiği bulgulara göre domates, prostat, akciğer ve mide kanserlerine karşı koruyucu etki yapıyor. Ancak güçlü etkinin sağlanabilmesi için günde 10-15 domates yemek gerekli.
BAĞIRSAK VE GÖĞÜS KANSERİ Kepekli ekmek
Lifli besinlerin de kansere karşı önemli bir etkisi var. Kepekli ekmek bağırsak ve göğüs kanserine karşı koruyor.
MİDE VE BAĞIRSAK KANSERİ Yeşil çay
Japonya'da bilimadamları, ülkede yeşil çay içilen bölgelerde mide ve bağırsak kanserinden ölen insanların sayısının diğer bölgelere oranla çok daha az olduğunu saptadılar. Deneyler, yeşil çayın ayrıca cilt ve akciğer kanserine karşı da koruyucu etki sağladığını gösterdi.
MİDE KANSERİSarmısak
Fransız Inra Araştırma Enstitüsü'nde yapılan deneyler, sarmısağın mide kanserinin her aşamasında ciddi oranda önleyici etki yaptığını ortaya koydu. İçerdiği kükürtlü madde nedeniyle kansere oldukça etkili. Ayrıca alerjiyi de iyi geldiğinden özellikle tercih ediliyor.
GÖĞÜS KANSERİBalık
Göğüs kanserine karşı etkili. Balıkların içerdiği yağlar insan vücudundaki kanserli hücrelerin kendi kendisini yok etmesine neden oluyor.
Bitkisel yağlarSoya, ceviz, pamuk bitki yağlarında E vitamini var. Kansere karşı birebir. Fransa'da göğüs kanserine karşı yararlı olduğu saptandı.
KANSERİN YERLEŞMESİNE KARŞIKırmızı şarap
Kanserin yayılmasını önlüyor. Ayrıca üzümün kabuğunda bulunan bir madde, kanserin yerleşmesine zemin hazırlayan öğeleri yok ediyor.
GÖĞÜS VE RAHİM KANSERİSoya fasulyesi
Bol miktarda soya tüketen Çinli ve Japon kadınlar üzerindeki araştırmalar bu bitkinin de yararını ortaya çıkardı. Bu kadınlarda göğüs kanserine yakalanma riskinin oldukça düşük olduğu gözlendi. Soya, rahim kanserine karşı da etkili.
Tedavide 10 yeni silahİnsanlIĞIn bir numaralı düşmanı olan kansere karşı son yıllarda geliştirilen yöntemler, kanseri ölümcül hastalık olmaktan neredeyse çıkardı.
İşte kansere karşı kullanılacak "10 yeni silah..."
Kanser hücrelerini normalleştirme:Bu yöntem kanserli hücreleri öldürmek yerine eski normal hallerine dönüştürmeyi öngörüyor. Amerikan Saint Louis Hastanesi'nde 10 yıldır bu yöntem üzerinde çalışılıyor. A vitamini ve retonoid asidiyle, lösemi hastalarının kanserli hücrelerinin normale dönüşümü başarıldı. Ancak bu metod diğer kanser türlerine cevap vermiyor.
Geleceğin yöntemi gen tedavisiGen tedavisi bütün kanser çeşitlerine karşı geleceğin en önemli yöntemi olarak gözüküyor. Fransa'nın Pitie-Salpetriere Hastanesi'nde kanserli beyin hücrelerine karşı alınan sonuç ümit verici. Tedavide "intihar geni" yöntemi kullanılıyor ve kanserli hücre kendini yok ediyor.
Aşıyla tedavi ya da Atilla yöntemiFransa'nın Cochin Hastanesi'nde 20 yıldır "Atilla" denilen yöntem uygulanıyor. Tedavide kendi arasında bölünerek çoğalan bütün kanserli hücreler yok ediliyor. Ancak asıl amaç vücudun kendini savunmasına yardımcı olmak. Biyologlar bu amaçla bağışıklık sistemini harekete geçirecek aşılar üzerinde çalışıyor. Prostat, göğüs kanseri için deneysel başarılar sağlandı. Lenf ve böbrek kanserine karşı aşı geliştirildi.
Antikorları tümöre kilitlemeBilimadamları vücudun antikorlarını, tümörleri yok etmeye karşı kilitliyorlar. Bu yöntem birçok kanser türünde denendi ve etkili oldu. California'nın Gen-Tec kuruluşu bu amaçla "herseptin" denilen bir ilaç geliştirdi. İlaç, kanserli hastaların ölüm riskini oldukça düşürüyor.
Kanseri besleyen damarın kesilmesiKanseri besleyen damarların kesilmesini hedefliyor. Boston'da Prof. Judah Folkman, kanserli hücrenin yakınından geçen damarların salgıladığı ve kanserin besleyen maddeleri kesmenin yollarını buldu.
Sürekli çoğalmayı etkisizleştirmekKanserli hücre sürekli çoğalıp kendini yenilemesiyle ünlü. Tümöre bu yeteneği veren de telomeraz maddesi. Bu madde sayesinde kanserli hücre yaşlanmadan bölünüp, çoğalıyor. Massachussetts Üniversitesi uzmanları bu maddeyi etkisiz hale getirip, kanseri yenmeyi başardılar.
Hücre sinyallerini değiştirmekTümörün büyümesini sağlayan en önemli etkenlerden biri de kanserli hücrelerin birbiriyle kurduğu iletişim. Bu iletişim hücreler arasında gönderilen sinyallerle sağlanıyor. Uzmanlar bu sinyalleri değiştirerek, kanseri durdurmayı hedefliyorlar.
DNA muhafızları saldırısıDNA'nın içinde kanseri önleyen P53 geni var. "Muhafız gen" adı verilen P53 tömürün oluşmasına izin vermiyor. Ancak bazen hücrelerdeki değişimler bu geni etkisiz hale getiriyor. Connecticut'ta P53'ü yeniden harekete geçirmeyi başardılar.
Aspirin tuzaklarıAspirin kanserin basit türlerini önlüyor. Aspirin, kansere yol açan serbet radikalleri önlüyor. Bu noktada uzmanlar sebzeyle beslenmenin önemi de vurguluyorlar.
Hücreleri yapıştırmaKanserde en büyük sorunlardan biri hücrenin sıçraması. Bununla mücadele için bilimadamları, hücrelerin birbirine daha sıkı tutunmalarını sağlıyor. Bu hücreler kanseri arasından sızdırmıyor.
DİYET NEDİR ?
· Herhangibir Kardiyovasküler hastalığınız varsa, "Neler yiyeceğim ? Neler yemeyeceğim ? " diye fazla düşünmeyin. Çünkü, sağlıklı kişilerin diyetinde dikkat etmesi gereken şeylere hastalığınızla ilgili bir iki ufak eklenti dışında sizi sıkıntıya düşürecek bir şey yoktur.
· İnsanlar beslenirken, proteinler, karbonhidratlar ve yağlardan yararlanırlar. Sağlıklı beslenme kurallarında bunlardan fedakarlık edilmez. Ancak, bu ana grupların kendi arasında dengeli olmasına ve hangi protein, hangi karbonhidrat, hangi yağın seçileceğine dikkat edilmesi gerekir.
Sağlıklı Beslenme Kuralları:
· Kilonuza dikkat edin. Aşırı kilolu iseniz mutlaka ideal kilonuza inin. Kilonuz normalse kilo almamaya özen gösterin. Aşırı kilo önemli bir risk faktörüdür.
· Kilo almada önemli etken yağlardır. Beslenmenizde yağ oranını azaltın. Normal kişiler,günlük kalori ihtiyacının %30 unu yağ olarak almalıdır. Günlük kalori ihtiyacının % 30'u 9' a bölünürse gr cinsinden yağ miktarı ortaya çıkar. İhtiyaç 1800 kalori ise, bunun 540 kalorisi yağlardan alınmalıdır.Yani günde ençok 60 gr yağ yeterlidir.
· Öğün atlamayın. Yemeklerde tabağınızı tam doldurmayın. Yavaş yiyin. Öğün aralarında bir şey yemek ihtiyacı duyarsanız meyve iyi bir seçimdir. Tatlılardan kaçının.
· Bitkisel besinleri, haşlanmış, ızgara yemekleri tercih edin. Yemeklerinizi buharda ve yanmaz tavada pişirin. Hazır gıdalardan ve hayvansal gıdalardan mümkün olduğunca uzak durun.
· Kanınızdaki Kolesterolün ve tiplerinin seviyesini bilin. Kolesterol doğal olarak bünyeniz tarafından üretilen bir madde olmasına rağmen alınan besinlerle de ilgilidir. LDL olarak kısaca ifade edilen tipi " kötü huylu kolesterol " diye tanımlanır. LDL damar sertliğine neden olur. HDL ise " İyi huylu kolesterol " olarak tanımlanır ve atar damarların tıkanmasını önler. Kanda düşük LDL, yüksek HDL seviyesi iyi bir durumdur. Uygun beslenme ile birlikte egzersiz, HDL seviyesini yükseltir.
· Beslenme biçimi ve heredite, kan kolesterolünü yükselten ve tiplerinin oranlarını etkileyen faktörlerdir. Genetik olarak edinilen herediteyi değiştirmek elimizde olmadığına göre, beslenmemizi düzenleyerek sağlığımızı koruyabiliriz.
Kanser hücrelerini normalleştirme:Bu yöntem kanserli hücreleri öldürmek yerine eski normal hallerine dönüştürmeyi öngörüyor. Amerikan Saint Louis Hastanesi'nde 10 yıldır bu yöntem üzerinde çalışılıyor. A vitamini ve retonoid asidiyle, lösemi hastalarının kanserli hücrelerinin normale dönüşümü başarıldı. Ancak bu metod diğer kanser türlerine cevap vermiyor.
Geleceğin yöntemi gen tedavisiGen tedavisi bütün kanser çeşitlerine karşı geleceğin en önemli yöntemi olarak gözüküyor. Fransa'nın Pitie-Salpetriere Hastanesi'nde kanserli beyin hücrelerine karşı alınan sonuç ümit verici. Tedavide "intihar geni" yöntemi kullanılıyor ve kanserli hücre kendini yok ediyor.
Aşıyla tedavi ya da Atilla yöntemiFransa'nın Cochin Hastanesi'nde 20 yıldır "Atilla" denilen yöntem uygulanıyor. Tedavide kendi arasında bölünerek çoğalan bütün kanserli hücreler yok ediliyor. Ancak asıl amaç vücudun kendini savunmasına yardımcı olmak. Biyologlar bu amaçla bağışıklık sistemini harekete geçirecek aşılar üzerinde çalışıyor. Prostat, göğüs kanseri için deneysel başarılar sağlandı. Lenf ve böbrek kanserine karşı aşı geliştirildi.
Antikorları tümöre kilitlemeBilimadamları vücudun antikorlarını, tümörleri yok etmeye karşı kilitliyorlar. Bu yöntem birçok kanser türünde denendi ve etkili oldu. California'nın Gen-Tec kuruluşu bu amaçla "herseptin" denilen bir ilaç geliştirdi. İlaç, kanserli hastaların ölüm riskini oldukça düşürüyor.
Kanseri besleyen damarın kesilmesiKanseri besleyen damarların kesilmesini hedefliyor. Boston'da Prof. Judah Folkman, kanserli hücrenin yakınından geçen damarların salgıladığı ve kanserin besleyen maddeleri kesmenin yollarını buldu.
Sürekli çoğalmayı etkisizleştirmekKanserli hücre sürekli çoğalıp kendini yenilemesiyle ünlü. Tümöre bu yeteneği veren de telomeraz maddesi. Bu madde sayesinde kanserli hücre yaşlanmadan bölünüp, çoğalıyor. Massachussetts Üniversitesi uzmanları bu maddeyi etkisiz hale getirip, kanseri yenmeyi başardılar.
Hücre sinyallerini değiştirmekTümörün büyümesini sağlayan en önemli etkenlerden biri de kanserli hücrelerin birbiriyle kurduğu iletişim. Bu iletişim hücreler arasında gönderilen sinyallerle sağlanıyor. Uzmanlar bu sinyalleri değiştirerek, kanseri durdurmayı hedefliyorlar.
DNA muhafızları saldırısıDNA'nın içinde kanseri önleyen P53 geni var. "Muhafız gen" adı verilen P53 tömürün oluşmasına izin vermiyor. Ancak bazen hücrelerdeki değişimler bu geni etkisiz hale getiriyor. Connecticut'ta P53'ü yeniden harekete geçirmeyi başardılar.
Aspirin tuzaklarıAspirin kanserin basit türlerini önlüyor. Aspirin, kansere yol açan serbet radikalleri önlüyor. Bu noktada uzmanlar sebzeyle beslenmenin önemi de vurguluyorlar.
Hücreleri yapıştırmaKanserde en büyük sorunlardan biri hücrenin sıçraması. Bununla mücadele için bilimadamları, hücrelerin birbirine daha sıkı tutunmalarını sağlıyor. Bu hücreler kanseri arasından sızdırmıyor.
DİYET NEDİR ?
· Herhangibir Kardiyovasküler hastalığınız varsa, "Neler yiyeceğim ? Neler yemeyeceğim ? " diye fazla düşünmeyin. Çünkü, sağlıklı kişilerin diyetinde dikkat etmesi gereken şeylere hastalığınızla ilgili bir iki ufak eklenti dışında sizi sıkıntıya düşürecek bir şey yoktur.
· İnsanlar beslenirken, proteinler, karbonhidratlar ve yağlardan yararlanırlar. Sağlıklı beslenme kurallarında bunlardan fedakarlık edilmez. Ancak, bu ana grupların kendi arasında dengeli olmasına ve hangi protein, hangi karbonhidrat, hangi yağın seçileceğine dikkat edilmesi gerekir.
Sağlıklı Beslenme Kuralları:
· Kilonuza dikkat edin. Aşırı kilolu iseniz mutlaka ideal kilonuza inin. Kilonuz normalse kilo almamaya özen gösterin. Aşırı kilo önemli bir risk faktörüdür.
· Kilo almada önemli etken yağlardır. Beslenmenizde yağ oranını azaltın. Normal kişiler,günlük kalori ihtiyacının %30 unu yağ olarak almalıdır. Günlük kalori ihtiyacının % 30'u 9' a bölünürse gr cinsinden yağ miktarı ortaya çıkar. İhtiyaç 1800 kalori ise, bunun 540 kalorisi yağlardan alınmalıdır.Yani günde ençok 60 gr yağ yeterlidir.
· Öğün atlamayın. Yemeklerde tabağınızı tam doldurmayın. Yavaş yiyin. Öğün aralarında bir şey yemek ihtiyacı duyarsanız meyve iyi bir seçimdir. Tatlılardan kaçının.
· Bitkisel besinleri, haşlanmış, ızgara yemekleri tercih edin. Yemeklerinizi buharda ve yanmaz tavada pişirin. Hazır gıdalardan ve hayvansal gıdalardan mümkün olduğunca uzak durun.
· Kanınızdaki Kolesterolün ve tiplerinin seviyesini bilin. Kolesterol doğal olarak bünyeniz tarafından üretilen bir madde olmasına rağmen alınan besinlerle de ilgilidir. LDL olarak kısaca ifade edilen tipi " kötü huylu kolesterol " diye tanımlanır. LDL damar sertliğine neden olur. HDL ise " İyi huylu kolesterol " olarak tanımlanır ve atar damarların tıkanmasını önler. Kanda düşük LDL, yüksek HDL seviyesi iyi bir durumdur. Uygun beslenme ile birlikte egzersiz, HDL seviyesini yükseltir.
· Beslenme biçimi ve heredite, kan kolesterolünü yükselten ve tiplerinin oranlarını etkileyen faktörlerdir. Genetik olarak edinilen herediteyi değiştirmek elimizde olmadığına göre, beslenmemizi düzenleyerek sağlığımızı koruyabiliriz.
· Gıdalarla alınan yağlar şu şekilde sınıflandırılır:
Doymuş yağlar : Bu yağlar oda ısısında katıdır. Kolesterolü ve özellikle LDL' yi yükselten yağlardır. Etlerdeki yağlardan, yumurta, tam yağlı süt ve süt ürünlerinden, dilimize yerleşen deyimiyle fast food gıdalardan alınır.Bazı bitkisel yağlar (kakao yağı,hurma yağı,hindistancevizi yağı) da doymuş yağdan zengindir.Doymamış yağlar:Oda sıcaklığında sıvıdırlar.Kolesterolü yükseltmez. HDL seviyesini olumlu etkiler. Sıvı yağlar (Zeytinyağı, Mısırözü yağı, Kanola yağı, Artic yağ,Keten yağı,Soya yağı gibi) ile alınır. Beslenmede doymuş yağların yerine konulduğunda sağlık açısından yararı tartışılmazdır.
Aşağıdaki çizelgede yağların fraksiyonlarına göre özellikleri belirtilmiştir;
YAĞ CİNSİ
Doymuş Yağ
Çoklu doymamış Linoleik yağ
Çoklu doymamış Alfa Linoleik Yağ(Omega 3)
Tekli Doymamış Yağ
Zeytinyağı
%15
%9
%1
%75
Ayçiçeği Yağı
%12
%71
%1
%16
Mısır Özü Yağı
%13
%57
%1
%29
Kanola Yağı
%7
%21
%11
%61
Soya Yağı
%15
%54
%8
%23
Tereyağı
%68
%3
%1
%28
Hindistancevizi
%91
%2
-
%7
Keten Yağı
%9
-
%73 (Omega 3 ve 6)
% 18
· Kanola Yağı: Kanola, Brasica rapa (Polonya kanolası) ve Brassica napus (Arjantin kanolası) aşılanmasından oluşan Kanada' da yetiştirilen Kanola bitkisinin tohumlarından elde edilen bitkisel bir yağdır. İnsanların besinlerle linoleic acid alması gerekir. Çünkü vücudumuz bunu sentez edemez. Lifli sebzelerde, fındıkta, tohumlarda, anne sütü, balık (tuna,karides, somon, sardalya, ringa balığı) ve tohumlardan yapılan yağlarda (kanola yağı) bulunur. Kanola bitkisinde bu yağ asitleri diğer yağlara oranla daha fazladır. Linoleic acid merkezi sinir sistemi, göz ve trombositler için gereklidir. Kolesterol seviyesini ve trigliserid seviyesini düşürür.Kan hücrelerinin akışkanlığını artırır. Bağışıklık sistemini güçlendirir. Dolayısıyla damar tıkanıklıklarının oluşmasını engeller. Çoklu doymamış yağları daha çok yedikçe en güçlü anti oksidan olan E vitamini ni alma imkanımız artar. Kanola yağı, ayçiçek yağı gibi yağlarda,yumurta, fındıkta bulunur. Daha az miktarda meyve, sebze, et ve balıkta bulunur. 2 çay kaşığı kanola yağında 1.9 mg E vitamini bulunur ki bu da almamız gereken miktarın 1/5 idir. Kanola bitkisinin yetiştirildiği toprağın özelliklerine bağlı olarak, bazı bölgelerde elde edilen yağların, insan vücuduna zarar verebilecek bazı toksik maddeleri içerebileceği şeklinde uyarı yayınları da vardır.
· Artic Yağ: Eskimolarda kalp hastalığı,damar hastalığı, artrit, romatizma, sedef hastalığı ve astımın nadir görülmesi, eskimoların kullandığı bir tür balık( Balaenoptera Acutorostrata )yağına dikkatleri çekmiştir. Bu yağ, doymamış yağ asitlerinden zengindir. Kanın akışkanlığını artırır ve inflamasyona neden olan tümör nekrotizan faktörün seviyesini düşürür. Günde 15 ml alınması kalp hastalıklarından korunma için yeterlidir.
· Keten Yağı: LDL kolesterol ve trigliserid seviyesini düşüren Omega 3 yağ asidinin en çok bulunduğu bitkisel yağdır.Omega 3 ihtiyacı hamurişlerine keten tohumu ekleyerek, keten tohumu ile beslenen tavuklardan elde edilen yumurtalar yiyerek karşılanabilir. Keten yağı enflamasyonu engelleyerek eklem hastalıklarındaki şişme ve ağryı önler. Sedef gibi cilt hastalıklarının düzelmesinde de yararlıdır. Keten tohumu ve keten yağı preparatlarında ayrıca lifli elemanlar da bulunur. Bu lifli elemanlar, çoklu doymamış yağ asitleri ile birlikte hem kolesterol seviyesinin iyileşmesinde hem de bağışıklık sisteminin güçlenmesinde etkilidir. Keten tohumu ile beslenen deney hayvanlarında hormona bağlı kanser türlerinin(meme,rahim ve prostat) oluşmasının engellendiği gösterilmiştir.Bu olumlu etki, içerdiği fitoöstrojen ( doğal bitkisel östrojen hormonu ) sayesindedir.
· Et yerken tavuk eti (özellikle göğüs kısmı), hindi eti ve balığı tercih edin. Mutlaka kırmızı et yemek zorunluğu varsa yağlarını tamamen temizleyerek kullanın. Ne eti olursa olsun deri ve yağlı bölümlerinden uzak durun.
· Karaciğer ve benzeri sakatatlar, pastırma, sucuk, salam, sosis, jambon ve donmuş hazır yiyeceklerden sakının.
· Bitkisel proteinlerden ( bakliyat) yararlanın.
· Tam pirinç, fasulye gibi kompleks karbonhidratlar yiyin.
· Beslenmenizde fitoöstrojenden zengin lifli gıdaların oranını olduğunca fazla tutun. Lifli gıdalarla beslenen kişilerde hormonal aktiviteye bağlı tümörlerin az görüldüğü saptanmıştır.
· Keten tohumlu yemlerle beslenen tavuklardan elde edilen düşük kolesterollü yumurta yiyin. Diğer yumurtalar haftada 3 kezden fazla olmasın. Elden geldiğince yumurta sarısından uzak durun.
· Süt ve ürünlerinin yağsız olmasına dikkat edin. Krema ve tereyağ yemeyin. Yağsız peynir ve çökelik kullanın.
Kalp yetmezliği hastalarının Beslenme Kuralları:
· Yukarda yazılı kurallar, kalp yetmezliği hastaları için de geçerlidir.
· Bu kurallara ilave olarak özellikle tuzsuz beslenmeye dikkat edin.
· Sodyum sağlık için gerekli bir mineraldir. Tüm yiyeceklerde, özellikle tuzda bulunur. Çoğu insan gereğinden fazlasını alır. Vücüt fazla sodyumdan kurtulamazsa sıvı birikir. Fazla sıvı kalbin ve böbreklerin çalışmasını zorlar ve kan basıncını yükseltir. Daha az sodyum yiyerek bu kontrol altına alınır. Ekmeğiniz ve yemekleriniz tam tuzsuz pişmelidir. Yemeğe katkı olarak konan salçada da tuz olmamalıdır. Diüretikler sodyum kaybına neden olduğu için, tam tuzsuz beslenmede günlük 2 400 mg tuz alınması( silme bir çay kaşığı tuz = 1000 mg ) kan elektrolit dengesinin bozulmaması için önerilmektedir. Tuzsuz yemeklerinize bu miktarı öğünlere bölerek ekleyin. Lezzet unsuru olarak baharat kullanın. Etleri sarmısak,sirke, limonsuyu ile terbiye edin. Hazır çorbalar, hazır gıdalar, hazır yufka, turşu, patates cipsi, mayonez, ketçap, hardal ve etsuyu tabletleri tuz içerir. Bunları kullanmayın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder