6 Haziran 2008

Susurlukmu ? Devam.

ıÜüFikri Sağlar (Birgün Gazetesi'de yayımlanan Yazı )

Susurluk mu? Devam!..

Karşılaştığım kişiler bana soruyor, "Susurluk bitti mi?" usanmadan cevap veriyorum. "Hayır!" Çünkü bu "düzenin" üzerine gidilmediği için varlığını sürdürüyor... "Hukuk devleti" olma kararlılığımızdan vazgeçildiği için yerinde duruyor. "Demokrasiye" inanılmadığı için devam ediyor...

Her trafik kazası sonrası ya da her çete haberi içinde mutlaka, bu düzenin yarattığı "Susurluk olgusu" bulunuyor...

Düzen hukuk, kanun, ahlak ve devlet terbiyesi dinlemiyor... Terör, rantın kaynağı olmuş. Terörle mücadele eden "ahlaksız kesimin" de zenginlik avantajı...

"Sedat Bucak ile Veli Küçük'ün yollarının bir kez daha kesişmesine neden olan Kaldırım Operasyonundan," eski bir isim "Yalçın Tanfer" de çıktı.

Tanfer, Ankara Emniyet Müdürlüğü'nün bar ve lokantalardan haraç alan ve başını Sedat Bu-cak'ın yeğeni Veysi Çelebi'nin çektiği çete içinde yer almış.

Kaldırım operasyonunda gözaltına alınan zanlıların üzerinde sahte JİTEM kimlikleri bulundu. Verilen bu kimliklerin Susurluk olayında da kilit isimler arasında gösterilen emekli general Veli Küçük tarafından sağlandığı öne sürülürken, Sedat Bucak'ın şoförü Rıfkı Özkaya kimlikleri Yalçın Tanfer'in yardımıyla aldığını söyledi.

Tanfer, "Askerim" diyerek aşiretleri dolandırmış, iki kez cezaevine girmiş bir isim. Şimdi de Kaldırım Operasyonunda ortaya çıkan Yalçın Tanfer, birçok üst düzey komutan ve siyasetçinin yakından tanıdığı bir "haber" elemanı.

Tanfer, 1980'den bu yana birçok üst komutanla anılmıştı. Jandarmanın doğuda bir süre "haber elemanı" olarak kullandığı Tanfer, kendisini yıllarca Özel Harp Dairesi'nden emekli general ve özel istihbarat güneydoğu sorumlusu olarak tanıtıyordu.

1985'te , bir kişinin "işyerine esrar koyup sonra ihbar etmek" suçlamasıyla yargılanan Tanfer, 10 yıl hapis cezası aldı. Cezaevinden çıktıktan sonra Şanlıurfa'ya giden Tanfer, kendisini subay olarak tanıtıp, "İstihbarat karargâhı" için Urfa'daki aşiretlerden para topladı. Aşiretlerden 70 milyar TL alan Tanfer, dolandırıcılık suçundan 2004 yılında Şanlıurfa Asliye Ceza Mahkeme-si'nde 9 yıl hapis cezasına mahkûm edildi.

Tanfer üzerindeki sır perdesi bu davayla aralandı. Tutuklandıktan sonra dönemin Jandarma Genel Komutanı'na kendisini yakalayan Albay Erdal Sarızeybek'i ispiyonlayan bir mektup yazan Tanfer, Albayın da sorgulanmasını sağladı.

Tanfer ve Sarızeybek soruşturmasındaki dosyalar, Tanfer'in "yakın tanıdığı komutanlar ve siyasetçileri" de ortaya koydu.

Mahkeme dosyasındaki bilgilere göre;

"....Tanfer'in jandarma ile tanışıklığı 1980'li yıllara dayanıyor. Tanfer, bu sırada Mardin Nusaybin'de binbaşı rütbesi ile tabur komutanı olan Veli Küçük'le tanıştı. 1998-2000 döneminde Tuğgeneral Veli Küçük, Giresun'da jandarma bölge komutanı iken Tanfer de Giresun'a gitti.

Tanfer'i yakalayan ve yargılanmasını sağlayan Albay Erdal Sarızeybek, daha önce Tanfer'i askeri tesislerde ağırlamıştı. Sarızeybek, Tanfer'i kendisine dönemin Şırnak tugay komutanı Tuğgeneral İsmail Evci'nin tanıştırdığını söyledi. İsmail Evci ise Tanfer'i kendisiyle Veli Küçük'ün tanıştırdığını anlattı. Tanfer'in yakın arkadaşı Barış Onaydın ise, 2002'de üç kez Tan-fer'le birlikte Tansu Çiller'in yanına gittiklerini belirtti ve "Korumalarla ben dışarıda sohbet ederken, o içeride Tansu hanımla görüşüyordu" diye ifade verdi.


Tanfer'in Urfa'daki Bucak aşiretinin lideri Sedat Bucak'la da sıkı ilişkisi bulunuyor. Bucak'ın Ankara'daki yazıhanesine gelenlere kendisini "Jandarma Genel Komutanlığı'nın sivil görevlisiyim" diye tanıtan Tanfer'in ismi Kemal İskender ile de anıldı. Soruşturma sırasında tanıklığına başvurulan Tekirdağ Jandarma Alay Komutanı Albay Cemal Temizöz de; Tanfer'in Manisa, Ankara ve Balıkesir'de emniyet müdürlüğü yapan Kemal İskender ile yakın irtibatı olduğunu söyledi.

Albay Erdal Sarızeybek, emekli olduktan sonra kaleme aldığı "Ya Gazi Paşa duyarsa" kitabında da Yalçın Tanfer'den bahsetti. Tanfer için "köstebek" deyimini kullanan Sarızeybek, "İlk tanışıklığı, bizim elde ettiğimiz istihbarata göre, Veli Küçük zamanında başlamış. 12 Eylül 1980'den sonra, ben sıkıyönetimin adamıyım diye birçok kişiyi çarpmış. Sonra araya bir esrar olayı girmiş. O esrar olayından 18 yıl hapis almış. Bunun 4-5 yılını yatmış. Bir ara gözden kaybolmuş. Sonra Diyarbakır, Antep, Şırnak taraflarında tekrar görülmüş. Ondan sonra Evci Paşa ile bağlantısı var zaten. Ona ziyaretlere gidiyor. Zaten Veli Küçük Paşam tanıştırıyor İsmail Evci Paşamla. Beş yıllık da Evci Paşa ile bir süreci var onun" diye yazdı.....

Görüldüğü gibi "Susurluk" devam ediyor...

Çünkü, "hukuk dışı" düzen devam ediyor!.. Üstelik giderek tehlikeli bir hal aldı. Çünkü bu düzenin kadroları, mideleri ile birbirlerine bağlı, elleri de birbirilerinin cebinde!... Gözleri başka bir şey görmez oldu!..

Ne yazık ki; peşlerinde bizden başka da kimse yok!..

25.06.2007

Hiç yorum yok: