7 Temmuz 2008

Artık Türkiye 301'lik

Artık Türkiye 301’lik!
Ceren Saran 07/07/2008
301. maddedeki değişiklik eskisini aratır oldu.
Artık otobüste, sokakta, okulda, eylemde herkes 301 tehdidiyle karşı karşıya.Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) en popüler ve en ‘verimli’ maddesi olan 301’de yapılan değişiklik, gündelik hayatımızda sansasyonel olayların yaşanmasına yol açtı.
Alanlarda taleplerini dile getiren Emek Gençliği üyelerinden savcıların sigara yasağındaki tutumunu eleştiren emekli öğretmene kadar birçok kişi 301’in sınırlarına takıldı. Otobüste, savcılıkta, okulda, sokakta, devlet dairesinde, her yerde karşılaşabileceğimiz 301 artık herkesi tehdit ediyor.
Türkiye artık 301’lik!
Maddede 8 Mayıs 2008’de yapılan değişikliğin ardından sonuçlanan ilk davada, yayıncı Ragıp Zarakolu hakkında mahkumiyet kararı verilmesi, demokrasi adına hiçbir ilerleme kaydedilmediğini gösterdi.
Maddede değişikliğin yapıldığı oturumun ise MHP’li vekillerle Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in ‘Ben daha Türküm’ şovuna sahne olması da maddenin özü hakkında yeterli ipuçlarını veriyor. ‘Türklük’ şovuMeclis Adalet Komisyonu’nda yapılan oturum 12 saat sürmüştü. Kanun metnindeki ‘Türklük’ ifadesinin çıkarılmasına MHP Grup Başkan Vekili Oktay Vural tepki gösterirken, MHP Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un “Milleti haçlı zihniyetine meze yapıyorsunuz” demesi AKP’lilerin tepkisini çekmişti. MHP Mersin Milletvekili Behiç Çelik’in “Türke yasal kefen biçilmesin” sözleri üzerine Şahin MHP’lilere şöyle karşılık vermişti: “Türklüğü koruyan sadece TCK’nın 301. maddesi mi? Değerlerimizi koruyan Anayasa’dır. Anayasa’da bu kavramların hepsi var, kimse değiştiremez. Ben Türküm, Türklüğüme kimse hakaret edemez. Ben sizden de Türküm. Türklüğü koruyan sadece MHP mi? Ben de en az onlar kadar Türk milletini, Türklüğümü seviyorum.”
Kutsal devlet anlayışı.
İstanbul Ticaret Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi ve İstanbul Barosu eski Başkanı Doç. Dr. Yücel Sayman, maddenin devlet kurumlarını, kişilerin ‘düşüncelerine’ karşı koruduğunu söyledi. Bu uygulamanın ve mantığın demokrasiyle bağdaşan hiçbir yanı olmadığına dikkat çeken Sayman, maddenin var oluş amacının ancak insanları ‘hizaya getirmek’ olabileceğine işaret etti.
301. maddenin uygulanamayacak kadar abartılı olduğuna değinen Sayman, “Bir köy kahvesinde, bir aile toplantısında, otobüste söz bakımından 301. madde kapsamından ele alınabilecek bir sürü laflar ediliyor” dedi. Sayman, ‘Türklük’ ile ‘Türk milleti’ kavramları arasında entelektüel açıdan fark olduğunu, ancak pratikte bir değişiklik olmadığını vurguladı. TCK’da daha çok var. TCK’da insanların düşüncelerini belirli kalıplar içinde sınırlayan, yoğurmaya çalışan bir sürü düzenleme olduğuna dikkat çeken Sayman, bu maddelerin uygulamada daha da katılaştığını dile getirdi. Sayman, “Hele son zamanlarda savcıların ve yargıçların bir kısmı kendilerini devleti korumak, rejimi kollamak gibi misyonlar atfettikçe, kendi esas işlevleri olan ‘özgürlüklerin güvencesi olma’ işlevlerini de yitiriyorlar” diye konuştu.
Bu bir sistem sorunu “301’deki değişikliği sadece küçük bir makyaj olarak niteliyorum” diyen 301’den 19 davası bulunan Avukat Eren Keskin, sistemi rahatsız eden konularda konuşan herkesin ‘suçlu’ olduğunu belirtti. Keskin, “Kürt sorunu, Ermeni soykırımı, Kıbrıs’taki militarist işgal, bütün bunlar hakkında sistemden farklı düşünenler, demokratik bir anayasa yapılmadığı ve militarizme karşı güçlü bir ses çıkmadığı sürece istedikleri gibi konuşamayacaklar” dedi. Türkiye’nin zaten bir korku toplumu olduğuna dikkat çeken Keskin, bu maddeden açılan davalarla korkuyu daha egemen kılmak olduğunu söyledi. 301’den süren yargılamalarda bir değişiklik olmayacağını ifade eden Keskin, bunun bir sistem sorunu olduğunu vurguladı. Kesinlikle ‘demokrasi’ değil.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Avukatı Fikret İlkiz, değişikliğin kamuoyuna demokrasi yanlısı hareket olarak sunulmasının çok büyük bir hata olduğunu belirtti. Yargının ve siyasetçilerin 301’e bakışının aynı olduğunu dile getiren İlkiz, değişikliğin ifade özgürlüğünün önünü açmaktan ziyade, siyaseten kullanılacak bir mantığın ürünü olduğunu söyledi. İlkiz, “Onun için 301 değişikliğini hiçbir şekilde bir ‘demokrat yaklaşım’ ya da ‘demokrasi anlayışının sonucu’ olarak değerlendirmemek gerekir. Aksine bu değerlendirme yapılırsa şu anki hükümetin yürüttüğü demokrasi anlayışına teslim olmak anlamına gelir” diye konuştu.
Sıra kitlesel yargılamada
Türkiye Barış Meclisi üyesi Hakan Tahmaz, AB’nin ısrarı sonucu 301’de değişiklik yapan AKP’nin alaturka bir çözüm bulduğunu belirterek “Kulağını elinin tersiyle göstermeye çalışıyor” dedi. Türkiye’nin sorununun ırkçılıkla mücadele olduğunu dile getiren Tahmaz, TCK’da ırkçılığı yasaklayan maddeler olması gerektiğini dile getirdi. Tahmaz, bir sonraki adımın spor salonlarında 301’den kitlesel yargılamalar olacağını düşündüğünü belirtti.
Tozlar halının altına
Düşünce Suçuna Karşı Girişim Sözcüsü Şanar Yurdatapan, 301’in ruhunun olduğu gibi durduğunu belirterek en pratik çarenin soruşturma yetkisini Adalet Bakanlığı’na vererek, sansasyonel davaların savcı istese de açılmamasını sağlamak olduğunu söyledi. Yurdatapan, “Ama tozlar halının altına süpürülüyor, yok olmuyor. Mikrop yuvası orası, kim bilir neler üreyecek daha sonra” dedi. Yurdatapan, 301 davalarının ve soruşturmalarının sokaktaki vatandaşa açılıyor olmasını “Yukarıda tepişildiği vakit sokak da bundan nasibini alıyor” diye yorumladı.
Halk deyimleri 301’lik olabilir.
301 yargılaması sonuçlanan Zarakolu’nun duruşma sürecinin takipçilerinden Şair Sennur Sezer, konuyla ilgili soru soran bir gazeteciye, 301’in sokaktaki insanı kapsayacağına ilişkin görüş belirttiğini hatırlattı. Halk deyimlerinin bile 301’lik olabileceğine dikkat çeken Sezer, “Demokrasi, sözcüklere artı anlamlar yükleyerek yapılan yargılamalarla gerçekleşmez. Demokrasi sınırsız fikir özgürlüğüyle, ama gerçekten fikir özgürlüğüyle sağlanır” dedi.
Özgürlüklerin çevresine halka
Yazar Adnan Özyalçıner ise düşünce ve ifade özgürlüğünün kısıtlandığı bir ortamda insan hak ve özgürlüklerinden söz edilemeyeceğini belirtti. 301’in barış içinde yaşamayı ortadan kaldırdığının altını çizen Özyalçıner, “Çünkü özgürce düşüncenizi, ifade ve örgütlenme özgürlüğünüzü kullanamıyorsunuz, dolayısıyla anadil sorunu doğuyor. 301, bütün bu özgürlüklerin çevresine yeni bir halka geçiriyor” diye konuştu. (İstanbul/EVRENSEL)

Sokağı tehdit ediyor
Hükümetin ‘demokratikleşme’ olarak yansıttığı değişiklik ve kapsamının daraltıldığı iddialarının aksine, 301’in kapsamı gitgide genişleyerek sokaktaki insanı tehdit eder hal aldı. İşte yaşanan trajikomik 301 ‘vakaları’: *Urfa Kültür Sanat Merkezi tarafından 9 Mart’ta sahnelenen ‘Kurme Darê’ tiyatro oyununa 301’den soruşturma açılmış, 2 oyuncunun gerekçesiyle ifadesi alınmıştı. *Emek Gençliği üyeleri ‘Hayat 3 Saatlik Sınava Sığmaz’ kampanyası çerçevesinde topladıkları imzaları TBMM’ye gönderdikten sonra “İstanbul’da doğdu, ABD’li oldu, katil Bush’un oğlu Tayyip Erdoğan” sloganından ötürü gözaltına alınmıştı. Avukatları gençler hakkında 301’den soruşturma açılabileceğini dile getirmişti.
*Tunceli Pertek’te sigara yasağı hakkında konuşurken “Sigara öldürüyorsa savcılar görevini yapsın, görevini yapmıyor” dediği için 73 yaşındaki emekli Öğretmen Hasan Erdoğan 5 saat gözaltında tutulmuş, 301’den soruşturma açılmıştı. *İzmir’de polislerle tartıştıkları gerekçesiyle gözaltına alınıp 3 karakol gezdirilerek işkence edilen 3 çocuktan yaşadıklarını gazetecilere anlatan biri hakkında 301’den dava açıldı.
*Mayıs ayında İzmit’te bir otobüste sohbet eden iki öğretmen, yoksulların yaşadığı prefabrik evlerin oradan geçerken, “Vatandaş yoksul, hırsızlığa yöneliyor, çalıyorlar. Polisler yakalıyor bırakıyor, yasalarda boşluklar var” deyince önde oturan sivil giyimli polis tarafından otobüsten indirilmiş, gözaltına alınmış, kendilerini gözaltına alan polisin suç duyurusuyla haklarında 301’den dava açılmıştı.

Değişiklik kelimelerle oynuyor
İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch) henüz maddede değişiklik yapılmadan önce, açıklama yaparak önerilerin ‘yetersiz ve gönülsüz’ olduğuna işaret etmişti. Örgüt, nisanda değişikliğin hemen hemen kesinleşmiş haliyle ilgili şu yorumları yapmıştı:
*Değişiklik kelimelerle oynuyor, ancak maddenin sorunlu unsurları korunuyor.
*Ceza üst sınırının 3 yıldan 2 yıla indirilmesi suçu ilk kez işleyenlerin cezasının doğrudan askıya alınacağı anlamına geliyor. Ancak bu suçu ikinci kez işleyen kişi hapse girebilir
*Örgüt, Türkiye’de durumun vahim olduğuna dikkat çekerek bunu Adalet Bakanlığı’nın resmi verileriyle destekledi: “2006 yılında 1533 kişi 301. maddeden yargılandı. 2007’nin ilk 3 ayındaki sayı ise 1189’du.” İfade ve düşünce özgürlüğünü sınırlayan diğer yasalar:
*Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun (5816 sayılı kanun)*TCK’nın halkı askerlikten soğutma suçunu tanımlayan maddesi (318. madde)
*TCK’nın adil yargılamayı etkilemekle ilgili maddesi (288. madde)*TCK’nın halkı sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, dil ve bölgesel farklılıklara dayanarak kin ve düşmanlığa tahrik etme suçunu tanımlayan maddesi (216. madde)
Evrensel

Hiç yorum yok: