29 Temmuz 2008

Ergenekon

Ergenekon
Hasan Kaya

Ergenekon soruşturmasını Türkiye'nin darbelerden ve derin devletten kurtulması için bir şans, hem de son şans olarak görenlerle bu soruşturmanın ulusalcı güçlerin örselenmesinin aracı olduğuna inanlar gazetelerdeki köşelerinde kalemlerini konuşturup TV programlarında laf yarıştırıyorlar.

Erdoğan savcı, Baykal avukat, sonucu dört gözle bekliyoruz.
Bu arada îman ile olsa her şey çok kolay olurdu. Biz Susurluk'u gördük bundan da bir şey çıkmaz "keneler daha tehlikeli" diyen, işin dalgasında olanlar daha çoğunlukta şimdilik. Ben her şeyin bu kadar basitleştirilmesine, ucuzlatılarak, "Ergenekon" diyenin demokratlığı kapmasına gıcık oluyorum. Önde takkeli demokratlar, artlarında liberal aydınlar hep birlikte sola gelişi güzel açtıkları yaylım ateşi de hiç durmuyor.
Türban, takke, tarak, takıye Kanlı Pazarı unuttuk sanki.
Susurluk'a "fasa fiso, mum söndürdü oynuyorlar" diyenlerin elinde büyüyenlerin derin devlete uzanacak kadar cesur elleri olduğuna nedense kimse inanmıyor, ben ne diye inanayım ki...
CHP'yi el çabukluğu marifeti ile; hokkabazın şapkasından sol diye çekip çıkaranlar; sağa hep demokrat, sola statükocu demeyi unutmuyorlar. Sonrası malum: 46 Ruhu Menderes-Bayer yetmedi, Demirel sonra Özal şimdi de Tayyip Bey demokratlık payesi ile onurlandırılıyor.1 Mayısı 2008 günü İstanbul'u işçilere dar etmiş bir demokrat Tayyip Bey. Demirel ve Özal 24 Ocak kararlarının mimarları. İşçilerin direnişi karşısında pes edip; 12 Eylülcülere biz beceremedik buyurun siz uygulayın diyenler.
Kahraman demokratlarımız; işçileri sevmeyen zengin severler, işadamları ile kol kola gezenler. Salkımı yutanlar talkımı halka atanlar bunlar. Şeytanın esaslı bir dürtmesi gerek bunları, devletin; derin devletini, maşalarını açığa çıkarıp, aydınların, gazetecilerin ölüm fermanlarını yazanları açıklamamaları için. İşte o zaman dananın kuyruğu kopar. Keser döner sap döner ve elbet ucu gelir bu demokratlarımıza da değer.
O zaman hep birlikte görürüz hangi güvendiğimiz dağlara kar yağıldığını…
Çok duyduk: "nereye kadar giderse araştırılsın" diyenleri. Ne oldu, az gidildi, uz gidildi sonu bir çıkmaz sokak oldu. Her yolsuzluk sonrası yargılanan iki hamal, bir kapıcı ile bir çaycı olduğu gibi; bir iki kafadar darbeci, küçük tetikçi açığa çıkarmakla derin devlet açığa çıkarılmış olmaz. Derin devletten bu kadar söz edilip tanışma fırsatı bulamayınca olan yine bize oluyor. Hepimizin kafasında izlediğimiz Amerikan filmlerinden beslenerek aslı astarı ile ilgisi olmayan farklı bir derin devlet şekilleniyor. Örneğin benim en çok merak ettiğim ne kadar derinlerde olduğu. Kime nereye kadar uzandığı, komşularımdan hangileri var içinde, uzak yakın akrabalardan bulaşanlar oldu mu? Varsa, hiç belli etmedikleri için kesin kutlayacağım hepsini. Şaka bir yana bu aralar diken üzerindeyim. Yıllardır tanıdığım, sevdiğim arkadaşların sorularını didikliyorum. Kazara olur olmaz bir soruya muhatap olursam dört gözle bekliyorum, hangi dalgada gözaltına alınacağımı...
Yaşadığımız travmalar yetmezmiş gibi bir de paranoyak olduk.
*** *** ***
Aslı astarı nedir bu derin devletin bilen var ama diyen henüz yok. Bence çoğu sıradan vatandaş, işsiz güçsüz, mafya bozuntusu adamlar, kimi de temiz giyimli bürokrat, gazeteci, politikacı, apoletli asker ve polis. Lafın kısası ve özü; her kesimden ve her türden yurdumun insanı…
Hepsi Hıra dağı kadar Türk, Tanrı dağı kadar Müslüman'dırlar…Bir de Kemalist, bir de sonuna kadar laik cumhuriyetçi…
Derin devlet sağla yetinmez kendi solunu da yaratır. Dincisi, gericisi, İslamcısı olduğu gibi kendi Alevi'sini de ihmal etmez. Devlete yakın olanlardan başlar kucaklamaya. Kişileri denetlemekle sınırlamaz kendini o. Mevcut kitle örgütleri, sendikalar, partilerin yönetimlerine, karar mekanizmalarına adamlarını yerleştirmeye çalışır, yerleştirir. Olmadı sağda olduğu gibi solda da örgütler kurar. Uçta eylemler yaptırır bu örgütlerine ve çoğu da başarılı eylemler olur bunların. Cinayet, adam kaçırma, soygun ve bombalama eylemleri, kitlesel kıyımlar Maraş, Çorum ve Sivas, Gazi Olayları bunlardan bir kaçıdır. Örgütün çapı ile yaptığı eylem hep ters orantılı, boyunu aşan eylemler olur. En çok da kitleselleşen hareketleri bölmek, içeriden yıkmak için kullanır bu örgütlerini. Olur, olmaz tartışmalar bu örgütler tarafından başlatılır. Kendi içinde tutarlı olmayan, çoğunlukla kendi kendisi ve eylemi ile uyum içinde olmayan bir söylem ve içerik taşıyan görüşleri ortaya atan, ortalığı bulandıran bir misyon üslenirler. Maddi kaynakları haraç, soygun ve örgüt çeperinin aidat ve bağışları olur. Yetmediği yerde ise iaşesi devletten gelir, örneğin başbakanlığın elinin altındaki örtülü ödenekten gelir. Ecevit bu ödenekten yapması istenen ödeme ile derin devletle tanışmıştı. Oysa meydanlarda bize sözü vardı: "Kontur gerillayı açığa çıkaracağım" diye. Tabi sözünü tutamadı ödemeyi yaptı…
Ondan az sonraydı "Biz hükümet olduk, iktidar olamadık" deyivermesi Ecevit'in.
*** *** ***
Bu derin devlet her zaman derinlerde kalmıyor Bazen gün yüzüne çıkar. Darbe dönemlerinde elini kolunu sallar sokaklarda gezer. İdam sehpaları kurar, yargısız infazlar yapar. 12 Eylül bu pervazsızlığın en açık örneğidir. Nitekim başı orada Marmaris'te Hande Ataizi'nin mü resimlerini yapar. Anlayacağınız lafla peynir gemisi yürümüyor. Derin devleti arayanlar, kontur gerilla ile hesabı olanlar bir zahmet Anayasanın geçici maddelerini bir geçsinler de bizde görelim ne kadar demokratlar.

Hasan Kaya
28.07.2008 00:54:02
Alevionline

Hiç yorum yok: