15 Ağustos’tan bu yana devam eden toplu görüşmelerin ana gündem maddelerinden birisi ne yazık ki, Sendikalı Kamu Emekçilerine yapılan devlet desteği haline gelmiştir. 2005 yılı toplu görüşmeleri sırasında Kamu Sen’in isteğiyle 4688 sayılı yasaya ek madde yapılarak getirilen bu düzenleme, Türkiye Sendikal Hareketi açısından utanç vericidir.
En evrensel tanımlamasıyla sendika, emekçilerin, çalışma yaşamına ilişkin sorunlarını çözmek, işveren karşısında ortak çıkarlarını ve haklarını korumak, geliştirmek için kurdukları örgütlerdir. Dolayısıyla işveren ile sendika arasında herhangi bir ilişkinin olması, sendikanın doğasını tahrip etmektedir. İşveren tarafından finanse edilen bir emek örgütü, işveren karşısında asla özgür ve bağımsız mücadele yürütemez.
En evrensel tanımlamasıyla sendika, emekçilerin, çalışma yaşamına ilişkin sorunlarını çözmek, işveren karşısında ortak çıkarlarını ve haklarını korumak, geliştirmek için kurdukları örgütlerdir. Dolayısıyla işveren ile sendika arasında herhangi bir ilişkinin olması, sendikanın doğasını tahrip etmektedir. İşveren tarafından finanse edilen bir emek örgütü, işveren karşısında asla özgür ve bağımsız mücadele yürütemez.
Sendikaların bu özgürlüğü, 87 No’lu ILO Sözleşmesi ile güvence altına alınmıştır.
Nitekim 4688 sayılı yasanın 20. maddesinde de bu özgürlük ve bağımsızlığı muhafaza edebilmek için “Sendika ve konfederasyonlar kamu makamlarından maddi yardım kabul edemez, siyasi partilerden maddi yardım alamaz ve onlara maddi yardımda bulunamazlar” ifadesi yer almaktadır.
Dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde örneğine rastlanmayan bu uygulamanın Türkiye’de ortaya çıkışının kökeninde KESK’in mücadelesinin önünün kesilmesi isteği yatmaktadır.
Dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde örneğine rastlanmayan bu uygulamanın Türkiye’de ortaya çıkışının kökeninde KESK’in mücadelesinin önünün kesilmesi isteği yatmaktadır.
2005 yılı toplu görüşmeleri sırasında “sendika ödentisi” konusunun nasıl gündeme geldiğini en açık biçimiyle köşesine taşıyan dönemin Tercüman Gazetesi yazarı Emin Pazarcı olmuştur. (bkz. 3 Eylül 2005 tarihli Tercüman Gazetesi)
Pazarcının köşesinde aktardığına göre (ki daha sonra ne AKP Yönetiminden ne de Kamu Sen yönetiminden itiraz gelmediğine göre bu iddiayı doğru kabul etmek gerekir): görüşmelerin son oturumunun olduğu gün başlarında Bircan Akyıldız olmak üzere bazı Kamusen Yöneticileri AKP genel Merkezi’ne giderek AKP Genel Başkan Yardımcısı Şükrü Ayalan’ı ziyaret ederler.
Pazarcının köşesinde aktardığına göre (ki daha sonra ne AKP Yönetiminden ne de Kamu Sen yönetiminden itiraz gelmediğine göre bu iddiayı doğru kabul etmek gerekir): görüşmelerin son oturumunun olduğu gün başlarında Bircan Akyıldız olmak üzere bazı Kamusen Yöneticileri AKP genel Merkezi’ne giderek AKP Genel Başkan Yardımcısı Şükrü Ayalan’ı ziyaret ederler.
Görüşmede, Akyıldız, “KESK’e karşı mücadele edebilmek için desteğe ihtiyaç duyduklarını, bunun için de üye olan memurlara sendika ikramiyesi verilmesini ya da üye memurların ödentilerinin devlet tarafından karşılanmasını” ister. Ayalan teklife sıcak bakar ve derhal telefonla Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin’i bilgilendirir. Şahin de öneriye olumlu yaklaşır ve böylece mutabakat metnine 5 YTL’lik sendika ödentisinin devlet tarafından karşılanması hükmü girer ve Kamu Sen ve Memur Sen söz konusu mutabakat metnini imzalar.
Görüldüğü gibi, dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde örneği olmayan ve sendikal mücadele için yüz karası olan bu uygulamanın bizim ülkemizde ortaya çıkışı bile yüz kızartıcıdır.
Görüldüğü gibi, dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde örneği olmayan ve sendikal mücadele için yüz karası olan bu uygulamanın bizim ülkemizde ortaya çıkışı bile yüz kızartıcıdır.
Hükümet yanlısı konfederasyonların kadrolaşması için adeta bir teşvik niteliğinde olan bu “sendika ödentisi” sendikal özgürlüklerin ve sendikal mücadelenin yozlaşmasına neden olmaktadır.
Emekçiler hak arama mücadelesine katılmak için değil, adeta rüşvet verilerek sendika üyesi yapılmaya çalışılmaktadır.
Kamu Sen ve Memur Sen yetkilileri sendika ödentilerinin doğrudan konfederasyonlara değil, üye memurlara yapıldığını söyleyerek, meselenin özünü çarpıtmaya çalışmaktadır.
Kamu Sen ve Memur Sen yetkilileri sendika ödentilerinin doğrudan konfederasyonlara değil, üye memurlara yapıldığını söyleyerek, meselenin özünü çarpıtmaya çalışmaktadır.
Bu konfederasyonlarca, işçi sendikalarına üye olan işçilerin toplu sözleşme olanaklarından yararlanırken, sendikalı memur ile sendikalı olmayan memur arasında hiçbir fark gözetilmiyor olması gerekçe olarak gösterilmektedir.
İşçi sendikalarındaki sendikalı çalışan ile sendikalı olmayan arasındaki farkı yaratan temel faktör, sendikanın yaptığı toplu sözleşmedir. Dolayısıyla mücadele edilmesi gereken temel hak “toplu sözleşme” hakkı olmalıdır. Yıllardır toplu sözleşme hakkımızın kullanılır olması için hiçbir mücadele vermeyenlerin, sendikalı kamu emekçisine pozitif hak istemesi inandırıcılıktan uzaktır.
Hükümete adeta “biz toplu sözleşme istemeyelim, ama siz de bizim üyelerimize bunun karşılığında ikramda bulunun” denilmektedir.
Sendikalı kamu emekçilerine verilen sendika ödentisi, eşitlik ilkeleriyle de bağdaşmamaktadır. Çünkü yasalar gereği Türkiye’de sendikalara üye olma hakkı olmayan, yani kişisel tercihle değil, yasa gereği sendikalı olamayan yüz binlerce kamu emekçisi vardır. 4/C statüsündeki sözleşmeliler, yargı personel, askeri personel, polis memurları vb. sendikalı kamu emekçilerine verilecek destekten otomatikman mahrum kalacak bu kesimlere yapılan bu ayrımcılık, eşitlik ilkesine sığmamaktadır.
KESK, emeğin evrensel değerlerine olan saygısı ve sendikal mücadelenin gerekliliklerine olan bağlılığı nedeniyle, hangi isim altında olursa olsun “sendika ödenti veya ikramiyesine” karşıdır.
Sendikalı kamu emekçilerine verilen sendika ödentisi, eşitlik ilkeleriyle de bağdaşmamaktadır. Çünkü yasalar gereği Türkiye’de sendikalara üye olma hakkı olmayan, yani kişisel tercihle değil, yasa gereği sendikalı olamayan yüz binlerce kamu emekçisi vardır. 4/C statüsündeki sözleşmeliler, yargı personel, askeri personel, polis memurları vb. sendikalı kamu emekçilerine verilecek destekten otomatikman mahrum kalacak bu kesimlere yapılan bu ayrımcılık, eşitlik ilkesine sığmamaktadır.
KESK, emeğin evrensel değerlerine olan saygısı ve sendikal mücadelenin gerekliliklerine olan bağlılığı nedeniyle, hangi isim altında olursa olsun “sendika ödenti veya ikramiyesine” karşıdır.
KESK.
Kamu Emekçileri Konfederasyonu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder