18 Eylül 2008

İktisat kuramında yeni bir ürün : Atık

İktisat kuramında yeni bir ürün : Atık

Dünyanın her yerinde atıklar ya da çöpler giderek daha fazla birikiyor. İnsan ve çevre sağlığı için tehdit oluşturacak boyutlarda. Kapitalist toplumun aşırı üretim ve tüketimi doğrultusunda, özellikle kullan-at politikalarıyla, sanayileşmiş ülkeler atıklarıyla dünyayı çöplüğe çevirmekte.

Dr. İsmail Kılınç, İktisatçı

Cumhuriyet / Bilim Teknik- Bugün dünyadaki atıkların toplamı 2, 5 milyar ile 4 milyar ton arasındadır! Bu atıklara inşaat atıkları (moloz), maden ve tarım atıkları dahil değil. 2020 yılına kadar da % 40 artması beklenmekte.

Önce çöp kutumuzda ortalama olarak ne tür atıkların bulunduğuna bir göz atalım: kağıt-karton %30, cam %12, plastik maddeler %10, metal %6, tekstil %2, diğer %15, mayalanabilir maddeler %25.

Atıkların-çöplerin gelişmiş ülkelerde, özellikle belediye sınırları içinde %70-80’i denetim altına alınırken, gelişmekte olan ülkelerde bu sayı % 20-30 dolayındadır ve bu gözümüzün önüne çöplük-gecekondu ikilisinin resimlerini getiriyor. Atıkların artması, bunların saklanması, ortadan kaldırılması ya da geri kazanılması iktisat için yeni bir alan oluşturuyor: Atık Yönetimi ve İşletmesi. Geri kazanım, atıkları henüz tümüyle ortadan kaldıracak düzeyde değilse de çabalar, deneyimler, teknikler ve uygulamalar her ülkede devreye giriyor. Ayrıca atıkların bir kısmının da tehlikeli olması (nükleer, hastane, zehirli sanayi savaş atıkları) konunun daha dikkatli ele alınmasını gerektiriyor.

Zengin ve kentleşmiş ülkeler daha fazla atığa sahipken (ABD kişi/yıl=700 kg, Avrupa =520 kg) gelişmekte olan ülkelerde 150-200 kg arasında. Dünya sanayi her yıl 300-500 milyon ton arasında ağır madenleri, zehirli madde ve çamurları, çözücüleri akarsulara bırakıyor. Burada bir başka sorun da gelişmiş ülkelerin bu zehirli/tehlikeli atıklarını gelişmekte olan ülkeleri çöplük olarak kullanıp bu ülkelere yollaması ya da bu ülkelerde geri kazanımının gerçekleştirilmesidir. (Cıvalı termometreler, elektronik eşyalar, radyoaktif atıklar, asbestli gemiler gibi.)

Atığı az yaratan bir dünyaya doğru gitmek, üretimden tüketime kadar da alışkanlıklarımızı değiştirmek zorundayız. Doğanın uğradığı zararı gidermenin maliyeti üretilen ürünün maliyetinde dikkate alınmalı ki sürdürülebilir bir kalkınmanın ilk adımları atılabilsin.

Atık nedir?

Atık insanın icadıdır. İnsan kararıyla bir şey atık olmaktadır. Sahibi olduğumuz bir nesnenin artık değeri yoktur ya da eksi değer kazanmıştır ve artık bu nesnenin iyeliğine son vermek istemekteyiz. Peki nedir atık? İktisat kuramında yeni olan bu ürünü nasıl tanımlamak gerekir?

Genel anlamda çöp diyoruz. Hurda deyimini genelde madeni nesneler, arabalar için kullanıyoruz. Atığa, 20.yy’ın deyimi ile ‘çöp’ün yeni adı diyebiliriz.

Bir tanıma göre atık “kullanım yaşamının sonuna gelmiş bir nesne ya da yararsız, tehlikeli ya da yer kapladığı için kurtulmak istediğimiz bir nesne, madde”. Bale Sözleşmesi’ne göre “ulusal hukuk hükümlerine göre elden çıkarılan ya da elden çıkarılması arzu edilen ya da elden çıkarılması zorunlu olan nesne ya da madde”. Avrupa Birliği’nin tanımı da buna yakın. (5 Nisan 2006 tarihli atıklara ilişkin talimat) Fransa çevre hukukuna göre ise “bir üretim, dönüşüm ya da kullanım sürecinin atığı ya da terk edilen ya da sahibinin vazgeçtiği madde, ürün ya da genel olarak taşınır mal”. (Çevre yasası, L541-1, 3. maddeler.) İsviçre çevre koruma yasasına göre ‘sahibinin elinden çıkardığı ya da elden çıkarılması kamusal yararın lehine olan taşınır şeyler’ olarak tanımlanır. Her tanım atığın değişik yönlerini ele almıştır: Elden çıkarılması istenen ya da zorunlu, üretim, dönüşüm sürecinin sonucu, kamu yararı gibi. Üretim sürecinden, tüketim sürecinden söz edilmiyor. Ayrıca elden çıkarmak, nesneden kurtulmak, terk etmek gibi öznel birtakım ifadelerde yer alıyor. Tanım zorluğu ayrıca atığın göreceli bir kavram olmasından kaynaklanmaktadır. Atık:

1- Kişiye bağlıdır: Eski, delinmiş bir çorabı atarsan atık, onarırsan atık olmaz.

2- Tarihe bağlıdır: Eskiden şişeler daha çok camdan yapılıyordu ve atılmıyor, kullanılıyordu. Şimdi ise geri dönüşü yok ve atıyoruz.

3- Kültüre bağlıdır: Avrupa’ da bira kutusunu çöpe atıyoruz. Afrika’da ise bu kutular oyuncağa dönüşebiliyor.

4- Süreye bağlıdır: Kimi nesne hemen atık olurken (sebze atıkları), kimiler birkaç hafta, ay sonra, kimileri yüzlerce (plastik) ve hatta milyonlarca yıl (radyoaktif maddeler) atık olarak kalır ve çevre ve insan sağlığı için tehlike oluşturur.

Kimi için atık kimi için değil

İşte burada başka bir kavram ortaya çıkıyor: Geri kazanım ya da yeniden değerlendirme. Peki atık dar tanımıyla yararsız ve değersiz ise geri kazanıldığında yeniden hammadde, girdi ve bir değere sahip olursa atık niteliğini kaybeder mi yoksa bu atığın içerdiği zorunlu bir değer midir? Bir örnek verirsek, arabasının yağını değiştiren için yağ atık olmuştur ve sahibi için bir değeri yoktur. Ama milyonlarca atık yağı toplayıp yakıt amacıyla satan kişi için bir değer kazanmıştır. Ama bu da görecelidir. Çünkü tarihe ve topluma –kültüre bağlı olarak geri kazanım farklıdır.

O halde atık ürün, “üretilmiş bir malın, nesnenin ya da taşınırın, dayanıklı ya da dayanıksız olsun (tüketim ya da sanayi amaçlı olsun) tüketilmesi, yıpranması, eskimesi (özellikle teknolojisinin), kullanımdan düşmesi sonucu değerini kaybetmiş, bilerek üretilmeyen ya da üretim amaçlı olmayan, insan ve çevre sağlığına zarar vermeden kimi diğer kullanımlar için hammadde/girdi (ikincil hammadde) oluşturmak amacıyla farklı ve yeniden değer kazanan ürün, nesne, madde ya da taşınır maldır.”

Bu tanıma ek olarak şu bilgileri de vermek zorundayız: Atık hizmetler sektöründe oluşmaz. Atık ürünün değeri ilk değerine eşit olamaz. Atık ürünün tehlikeli olanlarının sadece ortadan kaldırma/saklama maliyeti vardır. (Radyoaktif maddelerin az bir kısmı yeniden işlenip plutonyum ve uranyum elde edilse de.) Atık kitle (ton) olarak ölçülür, hacim olarak değil. Çünkü, evsel atıkların ortalama yoğunluğu, çöp kutusu ve torbalarında 150-200 kg/m3 iken çöp arabalarında sıkıştırıldığında 400-600 kg/m3’e ulaşır.

Atık ürün çeşitleri

Önce çöp kutumuzda ortalama olarak ne tür atıkların bulunduğuna bir göz atalım: kâğıt-karton %30, cam %12, plastik maddeler %10, metal %6, tekstil %2, diğer %15, mayalanabilir maddeler %25.

Atık ürünleri değişik yönlerine göre sınıflandırabiliriz.

- Evsel/ sanayii atıkları (sebze atıkları ve tehlikeli ya da tehlikesiz sanayii hammaddelerinin atıkları)

- Tehlikeli/tehlikesiz atıklar (radyoaktif, hastane)

- Doğada çözülebilir/ çözülmeyen atıklar

- Hareketli/hareketsiz atıklar (hareketsiz atık genelde bozulmayan, çözülmeyen atıklar olup tehlikeli değildir ama manzarayı bozarlar: molozlar, hafriyat atıkları gibi)

- Geri kazanılan/geri kazanılmayan atıklar (kağıt, radyoaktif maddeler)

- Olağan/olağanüstü atıklar (evsel atık-radyoaktif atık)

- Özel işleme tabi atıklar/İşlem gerektirmeyen atıklar (mayın, patlamamış mermi gibi savaş atıkları, hastane ve veteriner atıkları)

- Katı/sıvı atıklar

- Organik/organik olmayan atıklar (tarım ve tarım sanayileri atıkları)

- Geri kazanılabilir atık/son atık. (Son atık bugünün teknik ve iktisadi koşullarında işlenemeyen-geri kazanılamayan atık olup çöplüklerde yaşamını sürdürür.)

Atık ürünlerin kısa tarihi

Kalkınmaya bağlı olarak atık miktarının arttığını, nitelik değiştirdiğini ve geri kazanım yolları içinde farklı yöntemler kullanıldığını biliyoruz. İlk zamanlarda atık miktarı azken doğaya atılıyor ve doğa da bu miktarı özümseyebiliyordu. Çünkü hareketsiz ve çözülebilir atıklardı. Roma ve Yunan uygarlıklarında atıklar kent dışına çıkarılır, umumi tuvaletler ve kanalizasyonlar yapılır. Ortaçağ’da yollar, akarsular, denizler kirlenmeye başlar ve özellikle hastalık nedeniyle çöpler toplanılmaya başlar, foseptikler açılır. Örneğin Fransa’nın Evreux kentinde burjuvazi çöplerin haftada iki kez toplanabilmesi için bir vergi koyar. Ama deneyim iki yıl sürer. Çünkü kentte oturanların çoğu bu vergiyi ödemezler.

20. yüzyılda ise özellikle kentleşmenin artmasıyla kentlerde atık miktarları giderek önemli boyutlara ulaşıyor, geri kazanım eskicilerle başlıyor. Su ve kanalizasyon sistemleri gelişiyor. Çöpler yerel idareler tarafından toplanıp belirli yerlerde saklanıyor.

Gelişmiş ülkelerde atık ayrımı, toplanması ve değerlendirilmesi için sistemler geliştirilirken, gelişen ülkelerde sokaklarda atık toplayıcılarına rastlıyoruz. Çöplükler kimi kişiler için geçim kaynağı oluyor ve çöp alanları ihaleye veriliyor. Atıkların işletimi, geri kazanım yasaları ve uygulamaları giderek gelişiyor ve hatta artık zorunlu oluyor. Uygarlığın bir ölçütü de atık yönetim ve işletme kapasitesine bağlıdır.

Atık ürün yönetim ve işletmesi

Bugün atık ürünlerin geri kazanılması giderek önem kazanmakta ama henüz işin başındayız. Son zamanlara kadar gömülen tüm atıklar, artık geri kazanılmakta ve atık ürün pazarı da giderek büyümekte –başta kâğıt ve hurda olmak üzere- ve dünyada 160 milyar dolarlık bir pazar var. Hammadde fiyatlarının arttığını da düşünürsek, atık ürünün kazanılması çekici ve kârlı olmaya başlamakta. Atıkları ortadan kaldırma ya da geri kazanım uygulama ve teknikleri atıkların artma hızına göre çok yavaş kalıyor.

Atık ürün yönetimi ve işletmesi, önce azaltma, sonra yeniden kullanım ve son olarak da geri kazanıma dayanmalı.

Atık ürün yönetimi şunları kapsamalı :

1- Kaynakta seçim: ev, işyeri, sanayi. Yerel yönetimler bu amaçla ev ve işyerlerine yönelik hazırlanan kutularla atıkların seçimini sağlamaya çalışmaktadırlar. Mal üretiminde ise çevreyi kirletmeyecek ve daha az atık yaratacak süreçlerin arayışına girilmelidir. Ambalajı azaltma, yeni ürün satarken eski ürünü alma gibi.

2- Yeniden kullanım: Atılan bir buzdolabını tamir edip kullanma, gübre, yakılarak enerji elde etme, metanol elde etme. Buradaki sorun da atıkların yakıldığı zaman hava kirliliği yaratmalarıdır. (dioksin salınımı)

3- Değerlendirme: Yeniden hammadde /girdi elde etme. Ama burada bir noktaya dikkat edilmesi gerekir : Elde edilecek girdi çevreyi kirletmemeli ve maliyeti düşük olmalıdır. Geri kazanım maliyetinin atık maliyetinden düşük olması gerekir. Avrupa ‘da atık ürünlerin sadece %4’ ü geri kazanılmakta, %27’i yakılıp enerji elde edilmekte, %7’i gübreye dönüşmekte, %10’u sadece ortadan kaldırmak için yakılmakta ve %52 gibi önemli bir bölümü ise çöplüklerde kalmaktadır.

Atık ürün işletimi ise şunları kapsar:

1- Ayrım: Geri kazanılan atıkların kazanılmayanlardan ayrılması yani geri kazanılan atıkların kirlenmesini önleme. Böylelikle ayrım ve dolayısıyla toplama kolaylaşır ve maliyeti azalır.

2- Toplanma: Toplayan kişi ile atığı işleyen ya da alan kişi arasında bir fark vardır. Her ikisi aynı hesabı yapmazlar. Fark brüt ve toplanan atık ile temiz ve kuru atık arasındadır. Genelde evsel atıkların ortalama %35’ı sudur. Kimi atıklar için daha yüksek olabilir.

3- Nakliyesi: Çok uzak mesafeleri içermemeli ve bu da atık çeşidine bağlıdır.

4- Depolama ve yönetimi: Temiz, ayrımı yapılmış atık değer kazandı ve yeni bir üretim süreci beklemekte.

Atık yönetimi ve işletmesini kolaylaştıracak ve ürünü en çoğa çıkaracak önlemler de devlet tarafından alınmalı: Yasa ve yönetmelikler çıkarılmalı, teşvik ve cezai önlemler alınmalı. (kirleten öder gibi) eğitim, bilgilendirme yapılıp (niceliksel atık üretimini azaltma, niteliksel atıkların zararını azaltma ya da ortadan kaldırma) kurum ve işyerleriyle sözleşmeler imzalanmalı. Üreticiler ve tüketiciler sorumluluk verilmeli. Doğa giderek artan atıklara karşısında çaresiz ve özümseme sınırlarını aşmış durumda ve zarar görmekte. O halde öncelikle doğayı korumak zorundayız. Örneğin atık kâğıdı kazandığımızda yüzlerce, binlerce ağacın kesilmesini önlemiş oluyoruz. Çevre sağlığını ve sağlımızı koruyor, yaşanılabilir bir dünyayı korumaya çalışıyoruz.

Kaynaklar: Gerard Bertolini, l’économie des déchets, technip, 2005; Science et Vie , no;243, hors série, Haziran 2008 ve değişik internet adresleri: cafe-geo, ekopedia, ac-rouen, wikipedia, quebecois libre, agora.

12 Eylül 2008

Hiç yorum yok: