7 Ekim 2008

Bu Yasa Halka Rağmen Yürürlüğe Sokulamaz


 Bu Yasa Halka Rağmen
Yürürlüğe Sokulamaz


Pazartesi, 06 Ekim 2008

Gündeme geldiği günden bu yana başta emek ve meslek örgütleri olmak üzere, toplumun büyük bir kesiminin tepkisiyle karşılanan Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası, 1 Ekim 2008 tarihinde yürürlüğe girdi. Sağlık ve sosyal güvenlik alanının tamamıyla ticarileştirilmesi anlamına gelen bu yasa, AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında hazırladığı Acil Eylem Planı ile gündeme gelmiş, aradan geçen 6 yıl boyunca büyük tartışmalar yaratmıştır.

Bilindiği gibi yasanın ilk hali toplumsal kesimlerin tüm karşı çıkışına rağmen 2006 yılında Meclis’ten geçirilmiş, fakat önce dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından veto edilmiş, ardından da Anayasa Mahkemesi tarafından bazı maddeleri iptal edilmişti.
Anayasa Mahkemesinin bazı maddelerini iptal etmesi üzerine, hükümet önce yasanın yürürlüğe girmesini ertelemiş ardında da, değişiklikte bulunmuştur. Fakat, bu değişiklikler, kamuoyunun beklentilerini karşılamaktan uzak olduğu için, gündeme geldiğinden itibaren büyük bir toplumsal muhalefetle karşılaşmıştır.
2008 yılı başında doruğa çıkan bu toplumsal muhalefet sürecinde Emek Platformu uzun bir aradan sonra bir araya gelerek ortak iş bırakma eylemi düzenlemiş ve yurdun her tarafında geniş eylemler örgütlenmiştir. Bu süreçte, AKP Hükümeti, yasanın bazı maddelerinde esnemeye gitse de özünü muhafaza ederek toplumsal muhalefet rağmen yasayı meclis genel kurulundan geçirmiştir. Genel Kurul sürecinde neyi oyladığının farkında bile olmayan milletvekillerinin kaldırdıkları parmaklarla, emekçilerin ve ülkemizin geleceği karartılmıştır.
Meclis Genel Kurulu’nda kabul edilen yasa, beklenildiği gibi Cumhurbaşkanı Gül tarafından hızla onaylanmış ve 1 Ekim 2008 tarihinde yürürlüğe girmek üzere Resmi Gazete’de yayınlanmıştır.
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası, Ramazan Bayramının 2. gününde yürürlüğe girerek, bu ülkede yaşayan herkes için bayramın tadını kaçıracaktır. Bu yasa, sadece yaşayanların değil ve doğacak kuşaklarımızın da sağlık ve sosyal haklarını gasp etmektedir. Bu yasa AKP’nin “sosyal devlet” anlayışını tasfiye ederek yerine ikame etmeye çalıştığı “sadaka devleti” anlayışının en önemli kurumsal adımlarından biridir.
1 Ekim tarihinden itibaren;
Emeklilik yaşı kademeli olarak 65 yaşına, Prim Ödeme gün sayısı ise 7200 güne çıkartılarak emeklilik pek çok kişi için hayal haline gelecektir.
• Emekli aylık bağlama oranı, emekli maaşı güncelleme katsayısı ve emekli maaşı alt sınırı düşürülerek zaten yoksulluk sınırının altında olan emekli aylıkları iyice düşürülecektir.
• Başta basım ve gazetecilik işlerinde çalışanlar olmak üzere, çok sayıda meslek grubunun “yıpranma payı” ortadan kaldırılacaktır.
• 18 yaşını dolduran herkesten 25 ila 153 YTL arasında GSS primi alınmaya başlanacaktır.
• GSS primini ödemeyenlerin sağlık hizmetlerinden yararlanması mümkün olmayacaktır.
• GSS primi karşılığında yalnızca belli bir teminat paketi kapsamındaki sağlık hizmeti alınabilecektir.
• Bu paketin dışındaki sağlık hizmetleri için katılım payı alınacaktır.
Görüldüğü gibi, 1 Ekim’den itibaren yürürlüğe girecek bu düzenlemelerle, sağlık hizmetleri tamamen paralı hale getirilmekte, emekli olmak güçleştirilmekte ve emekli aylıkları düşürülmektedir.
Bu durumu kabullenmemiz mümkün değildir. Bu yasa, önümüzdeki dönemde geri dönüşü mümkün olmayan büyük toplumsal sonuçlar yaratacaktır. IMF ve Dünya bankasının direktiflerini yerine getirmek adına geleceğimizi tehlikeye atılamaz.
Aldığı oy oranı ne olursa olsun, hiçbir hükümet, halkın yaşamını bu denli yakından ilgilendiren bir konuda tek başına karar alamaz. Bu tutum, demokratik teamüllerle bağdaştırılamaz.
Hakkında anayasa mahkemesinde davası görülmekte olan bir yasayı, dava sonucunu beklemeksizin yürürlüğe sokmak, hukuk devleti anlayışıyla bağdaştırılamaz. Anayasa mahkemesi kararı sonrasında yaşanacak kaotik durum, sağlık gibi en hayati konuda telafisi mümkün olmayan aksaklıklara yol açabilir.
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası yasası, gündeme geldiği günden bu yana toplumun büyük bir tepkisini çekmiştir. Bu yasa toplum vicdanında aklanmadan yürürlüğe sokulamaz. Hükümet yasayı referanduma götürmelidir. Referandumda çıkacak sonuca herkes saygı göstermelidir.
Yasa meclis Genel kurulundan çıktıktan sonra yaptığımız açıklamalarda, bu yasa yürürlükte olduğu sürece yasaya karşı muhalefetimizi sürdüreceğimizi dile getirmiştik. Sözümüzün gereğini yerine getireceğiz ve bu yasa tümüyle hayatımızdan çıkana değin mücadelemizi sürdüreceğiz.
“Sağlıkta Dönüşüm Programı” adı altında IMF talimatıyla yapılandırılan Sosyal Güvenlik Kurumu, yaşadığımız süreç boyunca, emekçilerin haklarını koruyup, çıkarlarını gözeten demokratik bir kurum olarak işlev görmemiş, hükümetin tüm talimatlarını harfiyen yerine getiren bir işleyişe sahip olmuştur. Bilindiği gibi, Sosyal Güvenlik Kurumu yönetim kurulunda hükümet yetkilileri yanı sıra, sosyal tarafları temsilen de işçi, işveren, esnaf, kamu emekçisi ve emekli örgütlerinin de birer temsilcisi yer almaktadır. SGK Yönetim Kurulunda kamu emekçilerini Konfederasyonumuz temsil etmektedir. Aradan geçen 2 yıllık süreçte, çalışanların hak ve çıkarlarını korumak doğrultusunda SGK yönetim kurulu içinde gösterdiğimiz çabalar maalesef sonuçsuz kalmıştır. Bu noktada bu antidemokratik kurumda ve onun yönetim kurulunda olmak bizim açımızdan anlamını yitirmiştir. AKP’nin sosyal yıkım planlarına ortak olmamak için yasanın yürürlüğe girdiği 1 Ekim 2008 tarihinden itibaren, SGK Yönetim Kurulundaki temsiliyetimizi sonlandırıyoruz.
Önümüzdeki aylarda, toplumun değişik kesimleriyle birlikte oluşturacağımız sosyal program çerçevesinde yapacağımız tüm eylem ve etkinliklerde SSGSS yasasına karşı tepkimizi ve alternatifimizi ortaya koyacağız.

Hiç yorum yok: