23 Ocak 2009

HİTLER Mİ İSRAİL'DEN, İSRAİL Mİ HİTLER'DEN ÇIKAR?





HİTLER Mİ İSRAİL'DEN, İSRAİL Mİ HİTLER'DEN  ÇIKAR?

 Ceyhun Günal

23 Ocak 2009 04:58 

Ortadoğu'da savaş şimdilik sona erdi. Savaşın en sıcak günlerinde çok şey yazılıp çizildi. Ama benim en çok dikkatimi çekeni, tek bir soruydu. Aslında İsrail'in her saldırısının ardından sorulan, git gide de daha çok sorulan bir soru. Soru da değil aslında. Bir yaklaşım. Hitler faşizmi ile İsrail'in politikasını karşılaştırma yaklaşımı. İşi abartıp "Hitler haklı mıydı?" diye sormaya niyetlenenler bile var.
Öyle ya. Ortadoğu'da bir devlet. Hiç bir uluslararası uyarıya aldırmayan, BM kararlarını hiçe sayan, bizim kokoreççimize bile karışan AB'nin notalarını hiç umursamayan bir devlet. Attığı bombaların ardından ölü çocuk bedenleri yansıyor kameralara. Bu vahşeti seyreden halkın beynindeki öfke büyüyor. Kimi bu yaklaşımı, konuyu "milliyetler" penceresine taşıyıp "Hitler haklı mıydı?" sorusunu sormaya dek götürüyor...
İSRAİL'İN DOĞUŞUŞu gerçeği sanırım hepimiz biliyoruz. İsrail bugünkü varlığını, Nazi saldırganlığına borçlu. Avrupa'da hep dışlanan, "öteki" olan Yahudiler; Sanayi Devrimi ve kapitalizm ile birlikte ticarete yatkın kültürlerinin avantajını sonuna kadar kullandılar. Yerel halk, yeni ekonomik şartlar altında hızla kentleştirilip işçileştirilirken, ticaret sektörüne tutunan ve üretim sektörüne kaynak sağlayan Yahudi toplumu yüzyıllardır taşıdığı "ikinci sınıf" kimliğinden kurtulmaya başladı. Fransız Devrimi ile onlara sağlanan "eşit yurttaşlık" hakkı, Sanayi Devrimi ile birlikte "zenginleşme" fırsatlarını da yanında getirdi.
Gelecek yazımda milliyetçilik kavramının aslında sadece bir aidiyet aracı olduğunu anlatmaya çalışacağım kendimce. Burada detayına girmiyorum. Ama kafanızda şimdi bir şablon canlandırın. Yüzyıllardır toplumdan dışlanmış komşularınız var. Atalarınızın itip kaktığı, çarşıda pazarda pek umursanmayan "ikinci sınıf" saydığınız bir toplum. Yeni Avrupa'da siz fakirleşiyorsunuz, o toplumun fertleri ise palazlanıyor. Genç kapitalizmin Avrupa'sında kötü koşullarda gelişen işçi sınıfı, bilinçli ve sağlıklı bir büyüme gösteremeyince sorunlarının çözümünü en eski dostunda arıyor. Aidiyet. Bu aidiyette hep iki temel kavramın etrafında dönüp dolaşıyor. Din ve milliyetçilik. Yahudiler için ikisi de kullanılabilir olunca; yerel Avrupa toplumunda bir tür anti-semitizm canlanmaya başlıyor. Kısa sürede münferit kalmak kaydıyla büyüyen anti-semitizm akımı; tüm milliyetçi akımlarda olduğu gibi karşıtını da çabucak yaratıveriyor. 19. yüzyılın sonlarında toplanan bir grup Yahudi elit, "siyonizm" idelojisini ortaya atıyor.
Gel zaman, git zaman; münferit düzeyde kalan anti-semitizmin gelişmesine paralel olarak siyonizm de gelişme çabaları gösteriyor. Ama fakirleşen ve dışlanan Avrupalı topluluklar arasında anti-semitizmin gördüğü ilgiyi, refah içindeki Yahudi toplumu tarafından siyonizm göremiyor. "Kaybedecek çok şeyi olan" Yahudiler macera aramıyorlar. Trajik bir olaya kadar.
SİYONİZM'İN BÜYÜME NEDENİ: HİTLERO trajik olayın geldiği adım adım görülmektedir aslında. Yeni bir çağa, yeni bir toplum düzenine geçen Avrupa'da kaos hüküm sürmektedir. Bunun üzerine araya bir de dünya savaşı girer. Avrupa'da o dönemde iki "yaramaz" çocuk türer. İki güç. Birincisi sosyalizm. İkincisi faşizm. Sosyalizm, kapitalizme karşı son derece kararlı bir biçimde Doğu'dan gelmektedir. Faşizm ise teoride hem sosyalizme, hem kapitalizme karşı; pratikte ise neye karşı olduğu bile belli olmayan, kaotik bir sistem olarak Batı'da yükselmektedir. Bütün faşist akımlarda olduğu gibi de gücünü öfkeden alır. Hemen hemen her öfkeli toplumsal harekette olduğu gibi, öfkenin kökenlerini de ya etnik farklılıklarda, ya da dini farklılıklarda arama eğilimindedir.
Avrupa'nın doğusunda savaşı sosyalizm kazanır. Ekim Devrimi gerçekleşir. Ancak Batı'da, özellikle Almanya'daki devrim denemeleri başarısız olur. Sosyalist ve komünist hareketler ezilir. Diğer yaramaz rakibin ortadan kalkmasıyla rahatlayan faşizm, anti-semitizmi dinamo güç olarak kullanıp yükselir. Büyük bir kıyım başlar. Yahudiler, komünistler, sosyal demokratlar ve sonra da komşu uluslar...
Ne trajiktir ki; bu kıyımın en büyük mağdurları en az direnenleridir aynı zamanda. 2. Dünya Savaşı deyince; herhalde ilk akla gelen Yahudi Soykırımı'dır. Çekilen filmler en çok Yahudiler'in çektiği acılar üzerinedir. Piyanist veya Hayat Güzeldir filmlerini izleyip de gözleri dolmayan var mıdır aramızda? Olmamasını ümit ederim. Filmler gerçeği anlatıyor. En çok Yahudiler katledilmiştir 2. Dünya Savaşı sırasında. Ama hiçbir direnişleri de yoktur, çok ironik olarak. İşgal edilen ülkelerde direnen milliyetçi hareketlerden vardır örneğin. İşgale uğrayan Avrupa ülkeleri direniş gösterebilmiştir. Veya Faşizm'in diğer büyük düşmanı Komünistler için "direnmedi" diyemez kimse. Özellikle Balkan ülkelerinde destansı "Partizan" direnişleri vardır. Hala o direnişlerin şarkıları gelmiştir günümüze (Çav Bella). Ancak kayda değer hiçbir Yahudi direnişinden söz edilmez 2. Dünya Savaşı deyince.
TEHLİKELİ SENTEZ: MİLLİYETÇİLİK ve KOMPLEKSİşte İsrail'in kökenlerinde Nazi katliamının yarattığı iki değer yatmaktadır. Bir araya gelince çok tehlikeli olan, her zaman Dünya'nın başına sorunlar açmış iki parametre. Birincisi katliama duyulan öfkeye karşı oluşturulan aidiyet duygusu. Yani milliyetçilik. İkincisi ise katliama "direnmemenin" yarattığı kompleks.
1948 yılında Nazilerin katlettiği Yahudiler'e Ortadoğu'nun göbeğinde bir devlet hediye eden Batılı ülkeler, muhtemelen Ortadoğu'yu ne gibi bir kaosa sürüklediklerinin farkındaydılar. Ve muhtemelen de bu kaostan şikayetçi değillerdi. Ancak Hitler'in gözü dönmüş "nasyonel sosyalizminin", yani milliyetçi toplumculuğunun en büyük kurbanları; yanlarında o vahşetin kriptolarını da taşıyorlardı aynı zamanda.
KORKTUĞU ŞEYE DÖNÜŞMEK"Hitler haklı mıydı?" diye soran "sivri" düşünürlere, Ortadoğu'daki savaşın Hitler'in eseri olduğunu söyleyebiliriz. Sizler Yahudi toplumunun "lanetli bir topluluk" olduğu safsatasına inanma kolaycılığını seçebilirsiniz. Ama aklı başında bir insan, insanların psikolojisi olduğu gibi, toplumların psikolojisi olduğunu da düşünmelidir. Ve Yahudi toplumunun bilinçaltında ne yatıyor dersiniz?
Şöyle bir düşünelim. Eşlerine şiddet uygulayan erkeklerin çoğunda rastlanan ortak özellik ne biliyor musunuz? Babalarının annelerine şiddet uygulamaları. Siz şimdi o çocukların "Oh. Babam annemi ne güzel dövüyordu. Hak ediyordu zaten kadın. Ben de şu karımı bir güzel döveyim." diyerek bunu yaptığını mı sanıyorsunuz peki? Hayır! Tam aksine. O çocuk babasına büyük bir öfke duyuyordu. Ama korkuyordu da babasından. Öfke ve korku birleşince; acımasızlık ortaya çıkıyor. Ve o çocuk aslında korktuğu şeye dönüşüyordu fark etmeden. Hayır! Sihirli bir değnek yok. Çocuk oturup "Ben babam mı oldum?" diye düşünse, her şey düzelmeyecek. Çünkü ona göre; dövdüğü kadın annesi gibi değil. Kendisi de babası gibi değil. Babası haksızdı, kendisi ise haklı. Annesi masumdu, kendi karısı ise değil.
İşte öfkeli ve kompleksli bir toplumun psikolojisi de aynen buna benziyor. Yahudi halkı, Filistinli çocukların öldürülmesinden çok mu memnun sanıyorsunuz? Bana inanın, onlar "kötü teröristlere" karşı devletlerinin kendilerini koruduğunu düşünüyorlar. Onlara gidip Hitler örneği de veremezsiniz. Hayır! Onlara göre kendileri Naziler değil, Filistinliler Yahudiler değil, Filistin'de yapılanlar da soykırım değil. Acı çekmiş, öfkelenmiş ama bir direniş gösterememiş bir toplum; dünyaya böyle bakabiliyor.
YAHUDİ TOPLUMUNU MOBİLİZE ETME ARACI: NAZİLEŞTİRMEDedik ya... Yahudi toplumu kendisine yaşatılan büyük vahşetten sonra acı çektirilmiş bir toplum. Tıpkı sizin mahalledeki arkadaşınızdan sağlam bir dayak yemeniz gibi. Ancak dayak yerken karşı koymamanız da gerek. Bu örnek ona benziyor. Belki karşı koyup dayak yeseniz; mahallede bir-iki hafta siz geçerken "Şu geçen hafta Ali'den temiz bir dayak yiyen Veli değil mi?" dediklerinde acı çekeceksiniz. Ama bir süre sonra unutulacak. Ancak Veli sizi döverken; korkup karşılık veremezseniz bu hep sizin bilinçaltınızda kalacak. Korktuğunuz ve bunu bildiğiniz için çok daha büyük acılar çekeceksiniz. Yahudi toplumunun ruh hali de buna benziyor. Yahudi toplumu Naziler tarafından vahşi bir katliama uğramış bir toplum. En kötüsü de katliama uğrarken korkmuş ve karşılık verememiş bir toplum. Bunun acılarını yaşıyor.
İşte o yüzden Yahudi toplumunu Filistinlilere veya herhangi bir düşmana karşı mobilize etmek, Filistin'i bombalarken o toplumun desteğini almak bu kadar kolay. Nasıl mı? Nazi korkusunu kullanarak. Örnek mi lazım. İşte örnekler:
İSRAİL'İN BÜTÜN DÜŞMANLARININ ORTAK ÖZELLİĞİ: NAZI BAĞLANTISISiz İsrail'i Nazilerle karşılaştırıyorsunuz ya; ironik olarak onlar da bütün düşmanlarıyla Naziler arasında bağlantı kurma eğilimindeler. Bilinçaltlarındaki Nazi korkusu ve kompleksi, bütün düşmanları "Nazileştirmek" istiyor. Zaten böylesine saldırgan bir politikayı da normal koşullarda anlamlandırmak oldukça güç.
İsrail ne zaman hangi karşıt güçle bir anlaşmazlık yaşasa; İsrail basınında, internet sitelerinde o gücün "Nazi bağlantısı" hakkında yazılar yer alır, bu bağlantıyı ortaya çıkardığı öne sürülen deliller yayınlanır, bazı fotoğraflar servis edilir. Dünyanın her tarafında İsrail bayrağı gamalı haç şeklinde çizilirken, İsrail'i protesto eden milyonlarca insan İsrail'i Nazilere benzetirken; çok traji-komik bir biçimde İsrail halkı bunlardan habersiz, düşmanlarının "Nazilerle ne kadar bağlantılı" olduklarını okurlar.
Gazze çatışmasının en sıcak günleri. 9 Ocak 2009 tarihli Jewish Journal internet sitesi. Bir yazı. Başlığı: "Nazi comparisons and Hamas bathrooms". Yani "Nazi bağlantıları ve Hamas banyoları".
16 Ocak 2009, Columbia Journalism Review internet sitesi. Yazı başlığı "Hamas <> Nazis (or Hamas = Nazis=)" Yani "Hamas Nazilere mi, değil mi?"
Buraya bu konuyla ilgili veriler aktarırsam inanılmaz yer kaplar. Sizden azıcık bir zahmet istiyorum. Son operasyon öncesinde ve sırasında Hamas'la Nazi bağlantısı hakkında yayınlanan yüzlerce yazı ve fotoğraf için Google'a sadece Hamas ve Nazi kelimelerini girin. Ne demek istediğimi kesin olarak anlayacaksınız.
Sadece Hamas değil. İsrail devletinin karşı karşıya geldiği, gerginlik yaşadığı her kişi, örgüt veya devlet hep Nazilerle ilişkili olarak sunuluyor Yahudi toplumuna. Saddam'ın kökenlerini araştıran ve "Hitler'in oğlu" olduğunu iddia eden araştırmayı hatırlarsınız. Bu kadar uçmak bile mümkündü.Veya (juif.org/go-blogs-11970.php) adresine girip İran ile Naziler arasında bağ kuran doküman ve resimlere ulaşabilirsiniz. Bunların hepsi, İsrail'in her düşmanının Yahudi toplumuna nasıl "Nazi bağlantılı" olarak servis edildiğine örnekler.
Bu iş bazen o kadar traji-komik bir hal alıyor ki; İsrail yıllarca görüştüğü, şuanda da Filistin'in resmi temsilcisi kabul ettiği El-Fetih'in lideri ile de geçtiğimiz yıllarda gerginlik yaşamıştı. Arafat'ın İsrail askerleri tarafından ev hapsine alındığı günlerde dünyanın ayağa kalktığını hatırlarsınız. Şimdi küçük bir zahmete daha girişiverin. Google'a sadece Arafat ve Nazi kelimelerini yazın. Kaç tane sonuç çıkacak bir bakın. Yazanları okuyun. "Arafat ve Nazi bağlantısı", "Arafat'ın Nazi Amcası", "Nazi Arafat" gibi benzer başlıklarla onlarca yazı bulacaksınız. Tarihlerine de lütfen dikkat edin. Arafat'ın ev hapsine alındığı, uzun süre İsrail'in Arafat'la gerginlik yaşadığı yıl 2002. 2002 tarihinde Arafat'la ilgili yazılara bir göz gezdirin. Ben bir tanesinin adresini vereyim (christianactionforisrael.org/isreport/aug02/arafatnazi2.html, 14 Ağustos 2002)
SORULARBir çok soru sorulabilir. Örneğin;
- Naziler gibi başka bir ülkenin toprağını işgal eden kim? a) Arafat, b) Hamas, c) İsrail
- Naziler gibi kendi ülkelerinde yaşayan azınlık bir topluluğa karşı saldırgan bir politika yürüten kim? a) Arafat, b) Hamas, c) İsrail
- Naziler gibi üstün silahlarla zayıf topluluklara karşı "savaşa" girişen kim? a) Arafat, b) Hamas, c) İsrail
"HİTLER HAKLI MIYDI?" DİYE SORAN SİVRİLERE YANITŞimdi "Hitler haklı mıydı?" diye soran veya ima eden, sağa sola "Yahudiler buraya giremez" yazan ve durumdan vazife çıkaranlara sormak gerekiyor. Kim haklı? Veya kim haksız? "Yahudiler'den kurtulacağız" diye vaatlerde bulunmuş Hitler'e oy veren fakir Alman işçisi Hans mı? Teröristlere ve Nazi bağlantılı güçlere karşı devletinin yaşam mücadelesi verdiğine inanan İsrailli oto tamircisi Joseph mi? Daha bıyıkları terlemeden bir İsrail bombasıyla hayatını kaybeden Filistinli çocuk Ahmet mi? Bunlardan hangisi haksız?
Onlardan hangisinin haksız olduğu bilinmez ama; toplulukları birbirine karşı terörize eden; insanları ırkından, dilinden, dininden dolayı birbirine karşı kışkırtanların haksız oldukları kesin. Alman işçisi Hans'a Yahudilerin onun ekmeğini elinden aldığını fısıldayan işgüzarlar örneğin. Filistinli çocukların ölümünü "Nazi bağlantılı teröristlere karşı savaşıyoruz" diye İsrailli tamirci Joseph'e servis edenler. Ya da dükkanına "Buraya Yahudiler giremez" yazanlar. Nazilerle Yahudiler, Yahudilerle Hamas, Hamas'la bilmem kim hakkında benzerlik olup olmadığını bilmem. Ama toplulukları birbirine karşı kışkırtanlar; hangi ırktan, hangi ülkeden olursa olsun bana hep "aynı kişi" gibi görünüyorlar.



Ceyhun Günal

23.01.2009 04:58:40

Hiç yorum yok: