3 Şubat 2009

Gerçeklerin açığa çıkması için...






































03/02/2009
Gerçeklerin açığa çıkması için...
Eylem Lodos / Sevim Kahraman
Levent Tüzel, demokrasi güçlerinin ve Ergenekon’un mağdurlarının sürece müdahil olması için çağrı yaptı
Emek Partisi Genel Başkanı Levent Tüzel, Ergenekon davası ve halka karşı işlenmiş binlerce suçun aydınlatılması için bağımsız bir komisyon kurulması gerektiğini söyledi.
Ergenekon soruşturmasıyla başlayan sürece ve bu sürece nasıl müdahale edileceğine dair görüşlerini belirten Emek Partisi Genel Başkanı Levent Tüzel, Türkiye Gazeteciler Cemiyetinde, çok sayıda sendikacı, yazar, şair ve sanatçının katılımı ile basın toplantısı gerçekleştirdi. Toplantıda, Ergenekon davasına, kayıpları, faili meçhullerin, baskı ve şiddetin mağduru ve tanığı olarak müdahillik talebi istenirken, devlet sırlarının ve örtülü ödeneklerin olmadığı bağımsız ve demokratik bir Türkiye mücadelesi için çağrı yapıldı.
Demokrasinin bir dayanağı
Türkiye’nin uzunca bir süredir siyasi bir süreçten geçtiğini belirten EMEP Genel Başkanı Tüzel¸ bu sürecin en önemli bileşenlerinden birisinin de, kamuoyuna Ergenekon Davası olarak yansıyan ve devlet içindeki çeteleşmelerin soruşturulmasıyla başlayan gelişmeler olduğuna dikkat çekti.
Tüzel, dava süreci ilerledikçe, çete organizasyonlarının ve çeteleşen devlet kurumlarının halka karşı işlediği suçları da kapsama imkanlarının ortaya çıktığı soruşturmanın, Türkiye’nin demokratikleşmesinin bir dayanağı olacak olguların ortaya çıkmasına da yol açacağını vurguladı.
‘Devlet korunuyor’
Tüzel, kısa aralıklarla sürdürülen yeni dalga operasyonların, mahkemede ortaya atılan iddialar, yeni tanıklar ve kanıtların sadece batı illerinde değil bölge illerindeki kayıplar ve faili meçhullerin gündeme gelmeye başlamasının, toplumun davaya olan ilgisini de arttırdığını ifade etti.
Geçmiştekilerden öte ortaya çıkan silah depoları gibi somut kanıtların, istenirse birçok şeyin bu kez aydınlatabileceğine olan umudu beslediğini söyleyen Tüzel, yargılamadaki gelişmelere bakıldığında, sanıklar ortada delil ve belge de olsa, devlet görevlisi olarak bu suçları da işlese yargılamanın ‘devletin görevi’ dışında sürdürüldüğüne dikkat çekti. Tüzel, devletin, kontrgerillayla, çeteleşmelerle bağlantıları özenle korunmaya devam ettiğini vurguladı.
‘Müdahil olalım’
“Bu ülkenin işçileri ve emekçileri, onurlu aydınları, halkın gerçek çıkarlarını savunan partisi olarak bu davanın peşindeyiz, takipçiyiz” diyen Tüzel, binlerce faili meçhul cinayetin ortaya çıkarılması, suikastların aydınlatılması, kayıpların bulunması için bu davanın tanıkları ve mağdurları olarak davaya müdahil olmak istediklerini ifade etti.
Ergenekon’da yargılanan bazı devlet görevlilerinin bu işleri kendi başlarına yapmadıklarının ortada olduğunu söyleyen Tüzel, “Her sıkışanın ‘emir verdiler yaptım’, ‘Devlet için bin operasyon yaptık’ diyenlerin üzerine gidilmemesi bundandır” diye konuştu.
Halka karşı işlenmiş suçlar
Maraş Katliamı, 1 Mayıs 1977, 16 Mart Beyazıt Katliamı, 6-7 Eylül olayları, Abdi İpekçi, Uğur Mumcu, Musa Anter suikastleri gibi bir dizi kontgerilla eyleminin ortada durduğunu dile getiren Tüzel, yasa ve kural tanımayan bu karanlık örgütün halka karşı işlediği binlerce suçunun bulunduğuna dikkat çekti. Tüzel, Gölbaşı’nda silah deposu kazılırken televizyona çıkan eski bir Özel Harp Dairesi komutanı emekli tümgeneralin ‘Bunlar özel harp dairesinin gömdüğü silahlar değil, bizimkileri balmumuna sararız’ diyerek, gizli silah depolarının varlığını itiraf ettiğini vurguladı.
‘Devlet sırrı’ açıklansın
Tüm cinayetlerin failleri ve kayıpların nerede olduğunu, kimler tarafından kaybedildiğini, silah depolarının nerelerde gizlendiğini devlet görevlilerinin bildiğini söyleyen Tüzel, “Ama bu gerçekler, ‘devlet sırrı’ arkasına saklanmaktadır. Ve bu cinayetler, cinayetlerde kullanılan silahlar, ‘örtülü ödenek’ denilen devletin örtülü faaliyetlerinin finanse edildiği bu ‘gizli bütçe’den karşılanmaktadır. Günümüzde, devletlerin başka devletlere karşı sırrı kalmamıştır” dedi.
Tüzel, ülkenin demokratikleşmesinin koşullarından birinin de, ‘devlet sırrı’nın kaldırılıp, devletin denetlenemeyen faaliyetlerinin finanse edildiği örtülü ödeneğin kaldırılması olduğunu söyledi.
Bağımsız bir komisyon
Davanın sonuca varması için yeterli delilin olduğunu söyleyen Tüzel, davanın demokrasi mücadelesinin bir parçası haline getirilmeden sonuç alınamayacağını vurguladı. Halkın, kendi gerçek demokrasi talepleri doğrultusunda davada taraf olabilirse, davanın Türkiye’nin demokratikleşmesinin bir dayanağı olabileceğine dikkat çeken Tüzel, “Demokratik bir Türkiye için bu ülkenin işçileri, emekçileri, onurlu aydınları da bu davanın tanıklarıdır. Tarafsız kişilerden oluşturulacak bir ‘Gerçekleri Araştırma Komisyonu’ bunun için atılabilecek ilk adım olabilir” dedi.
“Bu davanın konusu olan ve olması gereken suçların, Kürt sorununun demokratik çözümünün reddedilmesinden laisizm karşıtlığına, siyasi suikastler ve cinayetlerden hortumculuğa, kara para vurgunculuğuna kadar halk düşmanlığıdır” diyen Tüzel, Emek Partisi olarak, Ergenekon davasının mağdurlarının sesi, demokrasi mücadelesinin bir gücü olarak gerçeklerin ortaya çıkarılması için tüm çabayı göstereceklerini duyurdu.
Basın toplantısına, Yazar Adnan Özyalçıner, Şair-Yazar Sennur Sezer, Tüm Bel Sen 1 No’lu Şube Yöneticisi Kadir Kılıcı, ESM İstanbul Şube Başkanı Gürsel Ümit Sever, Eğitim Sen 4 No’lu Şube yöneticisi Adil Taşkıran, Eğitim Sen 1 No’lu Şube Yöneticisi Hüseyin Özey, Haber İş 1 No’lu Şube Başkanı Levent Dokuyucu, 78’liler Türkiye Sözcüsü Celalettin Can, Yazar-Yönetmen Yılmaz Onay, DİSK Gıda İş Genel Sekreteri Seyit Aslan, Sarıgazi Belediye Meclis Üyesi Serpil Tanrıverdi, Cam Keramik İş Sendikası’ndan İbrahim Demirci, SES Aksaray Şube Başkanı Songül Beydilli, Kenan Bilgin’in kardeşi İrfan Bilgin gibi çok sayıda sendikacı ve yazar katıldı. (İstanbul/EVRENSEL)

Soruşturma derinleştirilmeli
Yıllardır demokrasi, emek ve hak arama mücadelesine katılanların devlet içinde örgütlenmiş kimi insanlar tarafından tehdit edildiğini söyleyen ESM İstanbul Şube Başkanı Gürsel Ümit Sever, bundan sendikal mücadeleye katılanların da nasibini aldığını belirtti. Bir şekilde bunların açığa çıkarılmasının olumlu olduğunu ifade eden Sever, sendikaların, siyasi partilerin, demokrasi mücadelesi veren herkesin bu sorunun üzerine gitmesi gerektiğini vurguladı. Bazı kaygılar nedeniyle sosyalist solun Ergenekon’a mesafeli durduğunu ifade eden BirGün Gazetesi Yayın Danışmanı Ahmet Tulgar, “Ama bu çok büyük bir problem. Bugün Ergenekon soruşturmasının sembolize ettiği süreçte en çok arkadaşını kaybedenler bizleriz. Bu yüzden de başından beri bu meseleye sahip çıkanların bizler olması gerekiyordu. Bence çok çok yerinde bir karar, bundan sonra Emek Partisi’nin öncülüğüyle beraber diğer kuruluşlar da, diğer partiler de bu mesele ile daha yoğun ilgilenirse, soruşturma ivme kazanacaktır” diye konuştu. Ergenekon’da yargılamanın derinleştirilmesi gerektiğini dile getiren 78’liler Girişimi Sözcüsü Celalettin Can da, bunun için yargılamanın desteklenmesi gerektiğini ifade etti. Ergenekon’a ilişkin kamuoyunda yaratılan bilgilenmenin gerçek anlamda yeterli düzeyde olmadığını belirten Tüm Bel-Sen İstanbul 1 No’lu Şube Yöneticisi Kadri Kılıcı, sorumluların gerçek anlamda açığa çıkarılması için soruşturmanın genişletilmesi gerektiğini vurguladı. “Sendikalar, emekçiler olarak ülkenin demokratikleşebilmesi, halkların kardeşliğini savunabilmesi açısından bu yapılanmanın tamamıyla açığa çıkarılması gerektiğine inanıyoruz” diyen Kılıcı, gerçeğin tam anlamıyla ortaya çıkarılması gerektiğine dikkat çekti. Abisi Kenan Bilgin’i faili meçhul cinayete kurban veren İrfan Bilgin ise EMEP’in bu çağrısının aslında kayıp yakınlarının da çağrısı olduğunu söyledi. Çağrının hayata geçirilebilmesi için demokratik kitle örgütlülüğünün yaratılması gerektiğini kaydeden Bilgin, “Bu örgütlerle de bir baskı yaratmak gerekiyor. Yoksa bunu AKP’ye, iktidar partilerine bırakırsak, çözülmeyeceği besbelli” diye konuştu.

Evrensel



Hiç yorum yok: