25 Şubat 2009

İRAN DEVRİMİ’NİN YAZGISI VE YÜKSELMEKTE OLAN DEVRİMİN KARAKTERİ

İRAN DEVRİMİ’NİN YAZGISI VE YÜKSELMEKTE OLAN DEVRİMİN KARAKTERİ
22 Şubat 2009

İran’da İslam Cumhuriyeti İslamcı karşıdevrimci güçlerin 1979 Devrimi’ni bastırmasıyla kuruldu. 79 Devrimi o dönem İran toplumunun kapitalist bunalımına karşı, işçi sınıfının öncülüğünde demokratik, sol istemlerle kuşanmış kitlesel bir yanıttı...

Siyaveş Azeri*

79 Devrimi iki ana sınıfın üç siyasal hareketinin karşı karşıya geldiği tarihsel bir uğraktı. Bir yanda Pehlevi monarşisinin egemenliğinde maddileşen Batı yanlısı sağ nasyonalist hareket yer alıyordu, diğer tarafta, sağdan sola birçok siyasi gücü içinde barındıran Batı-karşıtı, anti-modern ulusal-İslamcı güçler bulunuyordu, bir diğer taraftay ise son 30 yıllık dönemde kapitalist gelişme sonucunda belirleyici somut bir güce dönüşen işçi sınıfı duruyordu.
İran’da İslam Cumhuriyeti İslamcı karşı-devrimci güçlerin 1979 Devrimi’ni bastırmasıyla kuruldu. 79 Devrimi o dönem İran toplumunun kapitalist bunalımına karşı, başını işçi sınıfının çektiği temelde demokratik, sol istemlerle kuşanmış kitlesel bir yanıttı. Uluslararası ve yerel burjuvazi, burjuva ekonomik ve siyasal rejimin halkın devrimi yoluyla yıkılma tehditine karşı, siyasal İslam ve İslamcı karşı-devrim güçlerini son kart olarak ortaya sürdüler. 1980 İran-Irak Savaşı da bu bunalımlı dönemde İslamcı karşıdevrimci güçlere devrimi bastırmada daha büyük manevra alanı sağladı. (İran-Irak Savaşı’nı da ulusal-İslamcı hareketin genel siyasal ufkunu çizen Siyasal İslam hareketi ile Arap milliyetçiliğinin bölgesel çapta karşı karşıya gelişleri çerçevesinde anlamak gerekiyor) Sonunda devrimci yükseliş Haziran 1981’deki sola karşı kitlesel katliamla bastırıldı. Şah’ın 1978 Ağustos ‘Kara Cuma’ katliamıyla durduramadığı devrimci hareketin bastırılması görevini 1981 Haziranı’nda İslamcı güçler yerine getirdi. İşçi sınıfının devrim sürecine girerken siyasal örgütlenme ve siyasal erki ele geçirme ufkundan yoksun olması da Devrim’in yenilgiye uğramasında önemli bir etmendi.
1988’de yükselen halk muhalefeti karşısında bir yandan bir kez daha sol siyasal tutsakların kitlesel kıyımına girişen İslami rejim öte yandan durumun bütünüyle denetimden çıkmasına karşı Irak’la ateşkes, ardından da barış anlaşmasını imzaladı (Humeyni barışın İslami rejimi temelden sarsacak bir gelişme olduğunu bildiğinden, kendi deyişiyle, “barış zehrini” içmemek için son ana dek direndi). Rafsancani başkanlığı döneminde sözümona kapitalist restorasyon çabaları başladı. Ancak bir yandan rejimin geçici karakteri, öte yandan İran toplumundaki kapitalist bunalımın kapitalist çözümünün olanaksızlığı bu çabaları sonuçsuz bıraktı. Giderek keskinleşen ve kıpırdanmaya başlayan rejim karşıtı halk muhalefeti sonunda İslam Cumhuriyeti’ni ‘reform’ ve ‘ılımlı İslam’ adı altında Hatemi ve şürekasını öne sürmeye zorladı. Ancak rejimin ömrünü uzatmasının bu girişimi de fazla uzun sürmedi: 1999 Haziranı’nda ‘reformcu’ gazete Selam’ın kapatılmasına karşı protesto bahanesiyle Tahran Üniversitesi’nde başlayan hareket bir gün içinde açıkça rejimi hedef alan geniş katılımlı bir halk ayaklanmasına dönüştü. ‘İslam Cumhuriyeti’ni sarsan altı gün’ rejimi devirme aleni hareketinin de güçlü biçimde siyaset sahnesine girdiği uğrak oldu. İnsanlar, kitlesel boyutda, İslam Cumhuriyeti’ni istemediklerini, rejimi devirmekten daha azına razı olmayacaklarını açık biçimde ilan ettiler.

‘BU DEFTER SONSUZA DEK DÜRÜLECEK’
Bugün bir kez daha işçi sınıfı siyasal hareketi, kadın özgürlüğü ve gençlerin kültürel kurtuluş hareketini de yanına katıp toplumun özgürlük ve eşitlik isteklerinin radikal öncüsü olarak gerek batı yanlısı nasyonalist hareket ile, gerek ulusalcı-İslamcı hareket ile toplumsal bazda karşı karşıyadır. 1979 Devrimi’nin iki karşı-devrim kanadı yükselmekte olan devrimci hareketi bastırabilmek için var güçleriyle çabalıyorlar. Burjuvazi, Hatemi’nin projesinin yenilgiye uğramasından sonra rejimini kurtarabilmek için ‘ılımlı İslam’dan monarşinin iadesine ve doğrudan askeri müdahaleye kadar her türlü seçeneği yoklamaktadır. Bu doğrultuda burjuvazi eski İslami (Karşı) Devrim Muhafızı Akbar Genci’den, sözde ‘kültür devrimi’ mimarlarından, sosyalist üniversite öğrencileri ve öğretim görevlilerini katletme fermanını imzalayan Abdülkerim Soruş’a, İslami rejimin İstihbarat Bakanlığı’nın kurucusu Haccariyan’dan, İslam’la demokrasinin aslında çelişmediğini göstermeyi başgörevi bilen Nobel Barış Ödülü sahibi Şirin Ebadi’ye irili ufaklı çehrelerini alternatif olarak öne sürüyor. Ne var ki toplumun özgürlük ve eşitlik hareketinin karşısında duran bu çehreleri öne sürme manevrasının mayası toplumda tutmuyor. 1979 Devrimi’nin yenilgisinden de ders çıkaran, devrimin bastırılmasına karşın “yenilmeyenlerin” safı “Eşitlik, Özgürlük, İşçi Devleti” ve “Yaşasın Sosyalist Cumhuriyet” bayrağıyla emin adımlarla geleceğe yürüyor.
Yükselmekte olan, işçi sınıfının 1979 Devrimi’nin tamamlayamadığı görevi yerine getirip ötesine geçerek, eşit ve özgür bir toplum kurarak, iki karşı-devrim kanadının defterini sonsuza dek dürecektir.


*Bu makale, İran Komünist İşçi Partisi
Dış İlişkiler Bürosu Başkanı
Sivayes Azeri tarafından
solundogusu.net için kaleme alındı.

Birgün Gazetesi

Hiç yorum yok: