20 Mart 2009

AVRUPA GERÇEĞİ, Çocuktan katil yaratmak


AVRUPA GERÇEĞİ Çocuktan katil yaratmak

YÜCEL ÖZDEMİR-yucel@evrensel.de
19/03/2009

Winnenden’deki Albertville Lisesi’nde gerçekleştirilen ve 16 kişinin hayatına mal olan korkunç katliamın üzerinden bir hafta geçti. Bu süre zarfında basın ve politikacıların önemli bir bölümü, zengin bir ailenin 17 yaşındaki oğlu Tim Kretshcmer’in, bu hunharca katliamı işlemesini, temelinde içe kapanıklık, psikolojik hasta olmak gibi tekil nedenlere indirgeyerek, daha hayatın başında olan bir gencin neden böylesine büyük bir olaya karıştığını kendisince açıklamaya çalıştı.

Bu yüzden de sorunun tekil değil toplumsal bir yara olduğu, sadece bir tek Tim’in olmadığı gerçeği görmezden gelindi. Halbuki, sistemin gençliği içine çektiği karanlık labirent odaları, sanal dünyalar, aynı suçu işlemeye hazır nice Tim yaratmış durumda.
Neyse ki hafta başından bu yana bilgisayar oyunları, internet, televizyon gibi araçların gençliği, çevresine korku ve dehşet saçan bir canavara dönüştürdüğü, insanlığa ait en temel değerlerden uzaklaştırarak, sanal dünyalara çekerek yalnızlaştırdığı üzerinde kısmen de olsa durulmaya başlandı.
Kriminoloji Araştırmaları Enstitüsü tarafından 9. sınıfa giden 44 bin genç arasında yapılan araştırmaya göre Almanya’da gençlerin azımsanmayacak bir bölümü bilgisayar oyunu bağımlısı. Erkek öğrencilerin yüzde 15.8’i günde 4.5 saatten fazla bilgisayar oyunu oynuyor. Yüzde 29.8’i bir saatten fazla...
2005’te hafta içinde ortalama 91 dakika bilgisayar oyunu oynayan öğrenciler için bu süre şu an 130 dakikaya çıkmış. Hafta sonları bu süre günde 167 dakikaya kadar ulaşıyor.

Yine aynı araştırmaya göre gençlerin çok önemli bir bölümü, boş zamanlarında bilgisayar oyunu oymamayı tercih ediyor. Örneğin günde ortalama 141 dakika bilgisayar oyunu oynayan genç delikanlı, aile bireyleriyle konuşmaya 65 dakika, kitap okumaya 25 dakika; çevre, politika ve sosyal alanlara 9 dakika ayırıyor.
Yani, günümüzün gençliği açısından kitap okuma, toplumsal konulara zaman ayırma “out”, bilgisayar başında vakit geçirerek bağımlı hale gelmek “in”...
Bu durumun sorumlusunun tek tek gençler olmadığını, tersine; bunların, içinde yaşadığımız sistem tarafından dayatılan ve sürekli öne çıkarılarak “in değerler” olduğunu biliyoruz.

Genç kuşakları gerçek hayattan koparıp sanal dünyalara, ilişkilere, hayatlara ve oyunlara daldıran bu eğilim, yıldan yıla artıyor ve “ekran bağımlığı” çağımızın en büyük hastalıklarından biri olmaya aday görünüyor. Ama gelin görün ki gençler arasında ABD’den sonra “ekran bağımlılığı”nın en ileri düzeyde olduğu Almanya gibi bir ülkede, bu bir hastalık olarak kabul bile edilmiyor. “Ekran bağımlılığı”ndan kurtulmak için tedavi olmak isteyenlerin masrafları sağlık sigortaları tarafından karşılanmıyor.

Halbuki, saatlerce, hatta günlerce bilgisayar/televizyon karşısından ayrılmayarak şiddet içerikli sanal oyunlar oynayanlara, tıpkı uyuşturucu bağımlılığından kurtulmak isteyenlere olduğu gibi ciddi bir tedavi sisteminin geliştirilmesi kaçınılmazdır.
Bu arada, bağımlılık ilişkisi arttıkça bilgisayar oyunu üreten tekellerin kârlarını katladığını belirtmemiz gerekiyor. “Sadece 2008 yılında 1.57 milyar avroluk bilgisayar oyunu satıldı ve bu, bir önceki yıla göre yüzde 14 artış anlamına geliyor.” (Der Spiegel, 12/09)
En önemlisi de bu türden oyunların asıl olarak militarist, savaşçı anlayışlar tarafından üretilerek piyasaya sürülmesi... Bugün gençlerin en sık kullandığı “kiralık katil oyunları”, önce gerçek hayatta bir işe yaramak üzere üretiliyor, sonra piyasaya sürülüyor.
Daha önce ABD ordusunda askerleri savaşa hazırlamak üzere görev yapan askeri psikolog Dave Grossmann, en bilinen “Counter Strike” oyunu için şunları söylüyor: “Bu oyunlarla askerlerin hedefe vurma güvenliğini artırmak ve öldürmekten çekinmeyi ortadan kaldırmak amaçlanıyor.” (Der Spiegel)


İşte bütün bunlar, Tim Kretschmer gibi nice genci gerçek yaşamdan koparıp önce erken bağımlısı, sonra katil yapıyor. Bu yüzden her cinnet olayının arkasında, çocukları, gençleri katil yapan ilişkilerin bütününü, yani sistemi sorgulamak gerekiyor.

Evrensel

Hiç yorum yok: