11 Nisan 2009

Çalışma hayatına AB standartları geliyor



Çalışma hayatına AB standartları geliyor

Çalışma Bakanı, sendikalara ilişkin yasanın Perşembe çıkacağını umuyor. Yüzde 10’luk örgütlenme barajı kalkacak, işyerinde 50+1’lik eşik düşecek.

Sendikal hakları Uluslar arası Çalışma Örgütü (ILO) ve AB örgütlerine çıkaran yasa haftaya geçebilir. Çalışma Bakanı Çelik, “Aslında geçen yıl çıkarmalıydık” diyor. Ancak iş çevreleri karşı çıktı. Bakanlar Kurulu’nda bazı itirazlar oldu. Bir aksilik çıkmazsa, haftaya Meclis’ten çıkabilir, ona uğraşıyoruz” “Bu hükümetin lütfu değil” diyen CHP lideri Baykal, AB ve ILO standartlarına uyuma dair adımlara destek vereceklerini açıkladı.

Çelik’in sözünü ettiği yeni sendikalar yasası, Avrupa Birliği’nin Türkiye’den birinci öncelikle yapmasını beklediği reform şu anda. Radikal gazetesi köşe yazarlarından Murat Yetkin köşesinde bu süreci ve gelişmeleri anlatıyor:

AB Türkiye Temsilcisi Marc Pierini’ye göre daha önemli bir konu yok. Sendika reformu, Türkiye-AB müzakerelerinde ‘Sosyal Şart ve İstihdam’ başlığını taşıyan 19’uncu faslın açılması için önkoşul niteliğinde. Genişleme Sorumlusu Olli Rehn ise sendikal reformu diğer konulardaki AB uyum reformlarını destekleyen Türk iş çevreleri için bir “Samimiyet sınavı” olarak gördüğünü söylüyor.

AB işleri bakanı Egemen Bağış, “Sadece iş çevreleri için değil” dedi bu konu üzerine görüşmemizde, “Herkes için bir samimiyet sınavı bu. Muhalefet için de samimiyet sınavı. Reformlara destek bekliyoruz.”

Bağış, 8 Nisan akşamı Başbakan Tayyip Erdoğan tarafından İstanbul’da görüşmeye çağrılan bakanlar arasındaydı. Diğer bakanlar doğal olarak işin sahibi konumundaki Çalışma Bakanı Çelik ve Sanayi Bakanı Zafer Çağlayan idi.

Çağlayan’ın o toplantıdaki varlığı önem taşıyordu. Yıllarca Ankara Sanayi Odası Başkanı olarak TOBB yönetiminde yer alan Çağlayan, hükümetin işçi ve işveren sendikalarıyla oluşturduğu Üçlü Danışma Kurulu kararlarının oluşmasında katkısı alınmadığı için reform çalışmalarına mesafeli duruyordu. (Bakınız: Radikal, 12 Şubat 2009) Çağlayan bir anlamda hükümet ile TOBB arasında köprü de sayılırdı.

Yasa haftaya çıkabilir

Neticede o toplantıdan çıkan ilk kararı Başbakan Erdoğan açıkladı: 1 Mayıs işçi bayramı olarak resmi tatil statüsünde olacaktı. Ancak toplantıda AB’nin talebi olan sendika reformu konusu tartışılmıştı. 1 Mayıs kararı, aslında işçi haklarında artık kaçınılmaz hale gelen reform paketinin bir parçası idi.

Ertesi gün Ankara’da yapılan Üçlü Danışma Kurulu’nun gündemini sendika reformu belirledi. İşveren sendikalarının (TİSK) pakete dâhil edilmesini istediği kıdem tazminatı konusu 20 Mayıs’taki Danışma Kurulu toplantısına bırakıldı.

Çelik’in verdiği bilgiye göre işlem şöyle yürüyecek: Sendikalar 13 Nisan pazartesi günü yasa teklifi maddeleri üzerinde istedikleri değişiklikleri hükümete bildirecek. (Hatırlanabileceği gibi, geçen yıl Bakanlar Kurulu mutabakatı olmaması nedeniyle değişiklik bir yasa tasarısı değil, teklifi olarak bir grup milletvekili tarafından Meclis’e sunulmuştu. 21 Mayıs 2008’de Meclis’e sunulan teklif, muhalefet partilerinin desteğiyle beş gün sonra komisyondan geçip Genel Kurul’a inmişti; halen Genel Kurul gündeminde görüşülmeyi bekliyor.) 14 Nisan Salı günü Çelik, Meclis’teki siyasi parti gruplarıyla görüşüp onların tekliflerini alacak. Bakan, randevuların alındığını, partiler açısından sorun görünmediğini, bir aksilik çıkmazsa yasanın 16 Nisan Perşembe günü Meclis Genel Kurulu’nda oylanabileceğini söylüyor.

Muhalefet desteği

AB işleri bakanı Egemen Bağış, reformlara verilecek desteği muhalefet için de sınav sayıyorsa, bu ilk örneğinde muhalefet sınavdan başarıyla çıkacak gibi. Faruk Çelik
zaten sendika reformu konusunda muhalefet partilerinden sorun çıkmayacağına inanıyor.
CHP lideri Deniz Baykal ise dün yaptığı açıklamalarla, yalnızca 1 Mayıs’ın resmi tatil ilan edilmesi konusunda değil, işçi hakları konusunda AB ve Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) standartlarına uyum doğrultusunda atılacak adımlara destek vereceklerini açıkladı. Böylelikle daha önceki AB uyum reformlarının mümkün olması için desteğini vermiş olan
CHP, seçimler sonrasındaki ilk örnekte de kuralı bozmadı.

Baykal ise, işçi hakları reformunun hükümetin bir lütfu olmayıp AB reformlarının gereği ve 29 Ekim seçimlerinde hükümetin desteğinin düşmüş olmasının sonucu sayılması gerektiği vurgusunu yapmaya çalışıyor.

Çalışma Bakanı Çelik, MHP ve DTP’den de destek bekliyor. Belki çıkan yasa çalışanlar açısından yine eksiklikler içerecek. Ancak ILO standartlarının ilk kez bu ölçüde çalışma yaşamına hâkim kılınması ve 12 Eylül 1980 askeri darbesiyle kısıtlanan işçi haklarının AB reformlarıyla genişlemesi demokratik hakların da daha genişlemesi anlamına gelecek.
Bir başka nokta da AB reformlarının ilk kez Türkiye’de çalışan kesimlerin haklarında yaygın ve somut gelişme getirecek olması. Bu durum halkın AB’ye bakışını da olumlu yönde etkileyebilir.

Bağış’ın “Türkiye’nin önünde seçimsiz geçecek üç yıl var, bu süre iyi kullanılmalı” diyor. Haklı ama bu konuda girişimde bulunmak hükümete düşüyor. Muhalefetin reformlara ‘Her şeye itiraz’ mantığıyla yaklaşmadığı görülüyor.

Mutabakat konuları

Önceki gün Üçlü Danışma Kurulu’nda varılan mutabakatın ana hatları, Çelik’in verdiği bilgiye göre şöyle:

* ILO standartlarına aykırı olan işçi sendikaları için ülke çapında iş kolunda yüzde 10 örgütlenme barajı kaldırılıyor.
Çelik böylelikle üye sahteciliğinin ortadan kalkacağını ve her sendikanın kendi gerçek sayısıyla yüzleşeceğini söylüyor. (Türkiye’de garip bir durum var. Kâğıt üzerinde Türkiye’de sendikalaşma oranı Avrupa rekoru kırarak yüzde 58 görünüyor. Ama bu kâğıt üzerinde görünen bir yanılsama. Kâğıt üzerinde Türkiye’deki 5 milyon 400 bin kayıtlı işçinin 3 milyonu sendikalı. Oysa tahminlere göre gerçek sayıyı en fazla 1 milyon. Gerisi, yüzde 10 barajını yakalamak için şişirilmiş kayıtlar.)


* Sendikalara üye olmak ya da istifa etmek için noterden belge getirme şartı kaldırılıyor. Bu şart, ilk başta sahte, ya da şişirilmiş üye yapmaya bir önlem olarak düşünülmüş. Ama zaman içinde kendi başına bir sektör haline gelmiş. Örneğin yukarıda verilen şişirilmiş sayıların tamamı noter üzerinden yapılan kayıtlar.

Yüzde 10 ülke barajına ek olarak sendikaların işyerinde 50+1 örgütlenme eşiği düşürülüyor. Bunun hangi orana düşürüleceği henüz kesin değil. Bakan Çelik 30, ya da 40 olabileceğini söylüyor. (Bu durumda aynı işyerinde birden fazla sendikanın yetki alabilmesi mümkün hale gelebilir.) Çelik, bu konudaki uygulamanın ise 2011’den itibaren söz konusu olabileceğini vurguluyor. Nedeniyse sistemde yapılan köklü değişikliklerin kademeli uygulanmasına imkân tanımak olarak açıklıyor.

Danışma Kurulu’nda işçi sendikaları arasında tam mutabakat sağlanmayan konuların başında ise işkolu tanımı ve işkolu sayısı geliyor.
Halen 28 olan işkolu sayısının ILO standartlarına göre 19’a indirilmesi, yani bazı iş kollarının birlikte değerlendirilmeye başlaması öngörülüyor. Sendika konfederasyonları bu durumun bazı iş kollarında rakip konfederasyonlara avantaj sağladığı gerekçesiyle itirazlarını sürdürüyor. Bu konunun reformun haftaya kabulü önünde pürüz çıkarma olasılığı var, ama Bakan Çelik umutlu.


Kaynak: Tempo24

Hiç yorum yok: