30 Haziran 2009

SAvaş mı istiyorsunuz?Savaşalım o halde...

SAvaş mı istiyorsunuz?Savaşalım o halde...

SAvaş mı istiyorsunuz?Savaşalım o halde...

İran Komünist Partisi (Marksist-Leninist-Maoist) gerici-faşist rejimin devrimcilere, muhaliflere yönelik vahşi saldırılarına ilişkin bildiri yayınladı:


28 Haziran 2009 19:20

İran Komünist Partisi (Marksist-Leninist-Maoist) gerici-faşist rejimin devrimcilere, muhaliflere yönelik vahşi saldırılarına ilişkin bildiri yayınladı: "Biz savaşın kadınları ve erkekleriyiz, gelin savaşalım!"
Rejime isyan, devrimci durum, ülkenin dört bir yanındaki milyonlarca insanın hissettiği nefretin bir patlaması: Son olayları nasıl adlandırdığınız önemli değil. Önemli olan yeni bir sürece girmiş olmamız. Pek çok köprü yıkıldı ve birçok alanda artık geçmişe dönüş yok. Sokaklarda cesurca dövüşen genç kadınlar ve erkekler, üç neslin kızgınlığını ve hoşnutsuzluğunu yansıttılar.
İran İslam Cumhuriyeti'nin seçim maskaralığında yaşadığı rezalet, herhangi bir politik tartışma ve muhakemeden çok daha hızlı ve etkili biçimde, "rejimin kendi içinde değişim ve düzelme ihtimaline" dair güveni sarstı. Egemen klik bu şekilde çok ciddi bir kumar oynadı. Ve şimdi isyancı gençlik rejimi defetmenin yolları üzerine düşünüyor.
Bunun açık bir örneği, öğrencilerin, onları sakinleştirmek için Tahran Üniversitesi'ne giden Zahra Rahnavard'a (Mir-Hüseyin Musavi ile evli) yanıtında vardı: "Biz Musavi'nin başkanlığı için savaşmaya gelmedik, darbeyi yenilgiye uğratmak ve diktatörlüğün tertibini ezmek için geldik."
Bu grup, "Allahu Ekber" sloganını ve İslam'ın sembolü yeşil rengi popülarize etmeye çalışarak halkın zihnini kendi zincirleri ile esir almaya çalışıyor. Onlar, halkın enerjisini ve hayallerini bir "Lider" aracılığıyla hâkim klikle olan pazarlıklarının çöplüğüne kanalize etmenin yollarını arıyorlar. Bu durum, cesur ve bilinçli tüm gençlerin, kadınların ve işçilerin omuzlarına acil bir görev yüklüyor: İsyancıların sloganları, diktatörleri (Ahmedinecad ve Hamaney) ve onların alçaklığını hedefleyen sınırlı ve genel sloganları aşmalı ve isabetli başka sloganlar eklenmelidir:
Biz savaşın kadınları ve erkekleriyiz! Savaş mı istiyorsunuz; buyrun savaşalım o halde!
İslami monarşi istemiyoruz!
İslam Cumhuriyeti İstemiyoruz!
Özgürlüğün tek yolu sonuna kadar direnmek, yılmamak!
Yoksulluk, yolsuzluk, işsizlik eşittir İslam Cumhuriyeti!
Zorunlu başörtüsü istemiyoruz!
Kalkışmanın sivri ucu Ahmedinecad'ın suç çetesini ve onun arkasındaki esas yönetmenleri (büyük kapitalistlerin bir bölümü, ordu ve gizli servisin başındakiler ve Şii din adamlarının bir bölümü) hedef alıyor. Ancak bütün sistemi bugünün darbecileri ile sınırlarsak bu büyük bir hata olur. Reformistler de dahil olmak üzere bu devlet sisteminin bütün klikleri, 30 yılı cinayet ve hırsızlıkla geçirdiler. Kurtların şimdi birbirinin boğazını sıkıyor olması gerçeği, bu kliklerin halk karşıtı doğalarını değiştirmez. Ancak İslam Cumhuriyeti'ndeki çatlak emsalsizdir. Rejimin iç tutarlılığı bozuldu ve rejim halkın gözünde zayıfladı. Ahmedinecad ve avanesinin güç gösterisi çaresizliğin göstergesidir.
Ne var ki, Musavi ve reformist kliğin kitlelerin mücadelesinin merkezi haline gelmesine izin veremeyiz. Eğer bu klik halkın "temsilcisi" haline gelirse bu, şu anki kurtuluş dalgası açısından büyük bir zarar olacaktır.
Bir önceki neslin komünistleri ve kurtuluş savaşçıları ise ilk olarak halkın görüşlerini reformistlerin dar ufkundan kurtarma görevi ile karşı karşıyalar. İkinci olarak ise sokaklarda ve mücadelenin ateşi içerisinde kurulan ilk ilişkileri, hücrelerle ve çeşitli ağlarla uzun vadeli ilişkilere çevirmeliler. Bu ilerici ve devrimci politik projenin aktif çekirdeğinin ve savaşçı gücünün üniversitelerde, semtlerde ve fabrikalarda genç öğrenciler ve işçilerden oluşacağına kuşku yok.
Halk, Musavi, Hatemi, Rafsancani ve genel olarak rejimin tüm "reformist" kliğinin perde arkasında "Liderle", ordu ve gizli servislerin başkanlarıyla halkın öfkesi karşısında İran İslam Cumhuriyeti yapısının yıkılmamasını önlemek için pazarlık yaptığını bilmeli. Halk, İran İslam Cumhuriyeti'nin başındakiler ile bölgesel ve uluslararası güçler (Çin, AB, Türkiye ve ABD gibi) arasında "olayları" barışçıl bir biçimde sona erdirmek için perde arkası anlaşmalar olduğunu bilmeli.
ABD'nin esas kaygısı, Afganistan ve Pakistan'daki sorunlarını çözmek için İslam Cumhuriyeti ile müzakereleri başlatmaktır. İslami başörtüsünü methettiği Mısır'daki kilit konuşmasında Barack Obama İslam Cumhuriyeti'yle hiçbir sorunu olmadığını vurguladı. Şu anda ABD, İslam Cumhuriyeti yönetim yapısına engel olma taraftarı değil.
Tüm bunlardan bir önemli ve belirleyici sonuç çıkarılabilir: Halk kendi gücünü anlamakla karşı karşıya. Bu gücün örgütlü olmaya ihtiyacı var. Halkın farkındalığı süratle gelişiyor. Kavrayışları gelişebilir-gelişmeli ve İran İslam Cumhuriyeti'nin yıkılması ve gerçek bir devrimin yapılması, İran halkının büyük çoğunluğunun baskı altına alınmış hayallerine ve özlemlerine yoğunlaşma perspektifine ulaşmalı.
Ahmedinecad Vali Asr Meydanı'ndaki konuşmasında seslerini yükselten kitleleri "peş para etmez kişiler" olarak nitelendirdi ve "halkın temiz ırmağının" onları bir kenara iteceğini söyledi. Bu tür konuşmalar savaşın ciddi şekilde devam ettiği anlamına geliyor biz bunu sonuna kadar götürmek istiyorsak hazırlanmalıyız. Rejim ve onun farklı klikleri politika belirlemek, sloganlar geliştirmek ve halkı manipüle etmek için kendi politik merkezlerine sahipler. Politik durumu analiz etmek, politikalar tasarlamak ve bilinci yükselterek mücadelemizi sürdürmek için halkın kendi merkezlerine ihtiyacı var.
Rejim, kitleleri baskı altına almak için personele ve merkezlere sahip. Halk, koordinasyon, dayanışma ve kendi güçlerimizin organizasyonu için kendi merkezlerine sahip olmalıdır.

* Bu bildiriyi Sarbedaran.org'dan Türkçeleştiren
'Halkın Günlüğü'ne teşekkür ederiz – SD


28.06.2009 19:20:00 Birgün

Hiç yorum yok: