14 Ağustos 2009

Nicelik mi nitelik mi; sol ve yenilik

Nicelik mi nitelik mi; sol ve yenilik

Audience : Herkes

Yayınlanma Tarihi: 11/08/2009 22:22:54

Dilaver Demirağ


Uzun bir ara verdim bu esnada bir kitabın yazımına giriştim, iş koşullarım değişti vb tüm bunlar zihinsel performansımı da etkileyince yazma konusunda biraz tembellik oluştu.

Elbette benim sizlerle olmadığım süreçte dünya dönmeye devam etti, ülkemizde de bir yığın şey oldu. Bu esnada geçmişte kendisine sol adına çokça umut bağlanan ve ilk çıkışı ile de gerçekten güzel rüzgârlar estiren ÖDP, Ufuk Uras’ın özellikle darbe girişimleri ve Ergenekon konusunda Birgün de ortaya çıkan ve ne yazık ki “aman bu işe bulaşmayalım” biçiminde anlaşılmasına neden olan eğilimin tersine, net pozisyon takınması ve o çevrelerde AKP yandaşları olarak görülen kesimlerle de birlikte hareket etmekten imtina etmemesi gibi nedenlerden dolayı olduğunu sandığım ayrışma rüzgârları sonucu, ÖSP (Özgürlükçü Sol Platform) ayrılarak yeni bir siyasal oluşumun zeminini yoklamaya başladı.

Bilebildiğim ve görebildiğim kadarı ile ÖSP yoğurdu üfleyerek yeme gibi tavır içinde. Son derece dikkatli, olabildiğince geniş bir toplumsal muhalefet dinamikleri blogu ile bu süreci oluşturma çabalarındalar. Kürtler, aleviler, sol sosyal demokratlar, cinsel azınlık grupları, kadın hareketi gibi kesimler yanında, sol da bambaşka bir siyasal hareket olan yeşilleri de bu yapının içinde görmek isteyen bir tavra sahipler.
ÖSP “Daha Beyaz mı Yıkayacak?

Ancak bilebildiğim kadarı ile ÖSP sürecinde başörtüsü mağduriyetini yaşayan kadınlar yok, bu kesimin en özgürlükçü platformu olan henüz özgür olmadık grubu ile temas sağlanmış, bu kesimin bana göre hayli sol diyeceğim (onlar bu sıfatı kabul etmiyorlar ama, ben bu platform içinde tanıdıklarımın sol duyarlık diyeceğim bir tavır içinde olduğu kanısındayım, bunun nedenlerini ayrı bir yazıda ele alacağım) belli isimleri (mesela ÖSP’ nin organik olmasa bile zihnen haber sitesi olarak gördüğüm, değerli Yalçın Ergündoğan’ın editörü olduğu sesonlinde yazan Neslihan Akbulut ile temasa sağlanıp onun bu platforma dâhil olması söz konusu oldu mu tam bilgi sahibi değilim, ama sanırım böyle bir temas olmadı) platforma davet etmediler.
Bu da solda gerçekten özel bir yeri olduğunu düşündüğüm ÖSP ve Ufuk Uras’ın ne yazık ki solda egemen olan beyaz ya da bir başka deyimle modernleştirmeci küçük burjuva solculuğunun ufkunu aşamadığı izlenimi veriyor bana.

Oysaki sol, modernleşmenin soğurucu olay ufkunu aşmadıkça, sol bu ülkenin yerli dinamikleri ile temas kurarak bunca yıldır siyasette marjinal olmaktan kurtulamamasına neden olan kurtulma yoluna girebilmeliydi.

Bunun ötesinde ÖSP’nin bilebildiğimce-bu ifadeyi sık kullanıyorum, çünkü bu hareketin neler yaptığı, şu ana kadar kimlerle temas kurdukları yönünde elimde sağlam bilgiler mevcut değil, o yüzden tahmini olmaktan öteye gitmeyen kimi değerlendirmeler için kayıt düşüyorum-Latin Amerika deneyiminden çıkarılmış dersler ekseninde, toplumsal derinliği olan hareket tarzı bir partileşme dinamiği için de ciddi denecek girişimleri yok sanırım.

Yine ÖSP’nin mesela bana göre sistemin omurgasına basan ve sistemin hiç de hazzetmediği anti militaristlerden vicdani reddi nedeni ile mağdur olmuş isimlerini bu platforma katmak, onların da sinerjisinden faydalanmak yönünde bir girişiminin olduğu yönünde haberler de almış değilim.

Ha keza ÖSP, Kürt Kadın hareketi ile de güçlü bağları olan farklı bir feminist çevre olduğunu düşündüğüm Amargi çevresi ile ciddi bir temas kurdu mu bunu da bilmiyorum.

Ancak ÖSP bu ülkede gerçekten sol duyarlıkların önemli bir bölümünün bir araya gelerek önemli bir sinerji oluşturacak bir siyasal yapı olacaksa, bildik unsurlardan çok farklı dinamikleri bir araya toplamalı ve bu konuda da dengeci değil cesur olmalı, olabilmeli.

Bunu başaran bir sol hareket niceliksel değil niteliksel bir dönüşüm yaratacağından gerçekten ezilenlerin umudu olur. Yine ÖSP anarşist çevreler ile de yakınsak dostane ilişkiler kurarak yeni solun asıl temsilcisi olan bu hareketle de temas kurarak hem zihni, hem siyasal sinerjisi ile umut olur.

Oysaki bana göre Türkiye de ki sol hareket için bunlar elzem olan şeyler. Solun bu ülkede kara halkın solu yerine beyaz türk orta sınıfın steril solculuğunun ötesine geçebilmesi solun ciddi bir zihinsel dönüşüm yaşamasına, sınıfsal tabanını gerçekten ezilenlerden yana kurması gerekiyor.

Muhafazakârlardan Uzaklar

Kuşkusuz ÖSP, Leninist sol ve TKP gibi üçüncü dünya milliyetçisi geleneksel solculuğu ile kıyaslandığında çok daha sivil ve bana göre çok daha sol denecek bir tavra sahip olduğu, dünyada sol düşüncede yaşanan zihinsel değişimden en çok etkilenen ve bu anlamda kendini yenilemiş olan bir kanadı olarak takdir edilecek bir siyasi hareket. Kendi adıma ÖSP’yi sol adına önemli bir adım olarak görüyorum.
Ama açık söylemem gerekirse çok da umutlanamıyorum çünkü solun modernist mantıkla, bu modernist duyarlıkla güçlü bir zihinsel ilişki içinde olan orta sınıflara dayalı siyasal geleneği ÖSP’nin cesur bulduğum girişimcilerinin ileri adımlar atıp, bu ülkede solu halka yaklaştırma girişimlerine engel oluşturacaktır. ÖSP muhafazakâr olmasa bile temas içinde olduğu toplumsal siyasal taban son derece tutucu.

Dolayısıyla bu ülkede solun maküs talihini yenerek ezilenlerin umudu olması daha uzun bir süre zor gözüküyor. Çünkü; sol AKP tabanına açılacak yerde CHP tabanının sığ sularında kulaç attıkça sınıfsal olarak söylem düzeyinde sol olsa da fiilen sağda durmaya devam edecektir.
Kendi görüşümü ilan etmekten de çekinmeyerek şunu söylemiş olayım. Bu ülkede yeni bir sol dinamik ÖSP’nin toplumsal tabanında akmıyor, henüz özgür olmadık grubu (bu gruba dönük fikirlerimi bir başka yazıda yazacağım) gibi, Müslüman Sol gibi şu an geleneksel İslami tabanda bir azınlık gibi dursalar bile fikri düzeyde geleceğe oynayan siyasal dinamiklerde ve belli bir takım kısıtlarını aşma başarısı gösterirse çokça umut bağlanması gerektiğini düşündüğüm Yeşillerde saklı. Bu dinamikler bundan 20 yıl sonrasının sol manifestosunu yazıyorlar.

Bu grupların durumu Ho Chi Minh’in şu ünlü sözünde gizli bugün bir pire filin karnını tekmeliyor, yarın o filin bağırsakları dökülecek, ben umutluyum eninde sonunda bu ülkede solun cılız bir dereden gürül gürül akan bir nehre dönüştüğüne tanık olacağız.

Kaynak:http://www.kuyerel.com/modules/AMS/article.php?storyid=3613

Hiç yorum yok: