Sol çözüm üretmeli
Dünyada yaşanan kriz ve ülkemizin içine girmekte olduğu yeni dönem solun önüne çözülmesi hayli zor, emek isteyen bir dizi sorunu koyuyor. Alıştığımız muhalefet hattının ve bunun üzerinden kurulan taleplerin bugüne kadar toplumu etkilemekte çok sonuç vermediği görülürken, bu yeni/yenilenmiş sorunları aşmayı nasıl başarabileceğimiz, üzerinde derinlemesine kafa yormamızı gerektiren bir konu olarak karşımızda duruyor.
Bu sorunlar ilk bakışta yeni olmayan, yıllardır var olan sorunlar olarak görülebilir. Ne var ki, çözüm bulabilmenin ilk adımı içeriklerin ve dolayısıyla çözümlerin değiştiğini görebilmekten geçiyor.
Bunların başında kalkınma, gelir dağılımı, istihdam gibi her biri başlı başına tartışma konusu olan ekonomik sorunlar var. Üretici güçlerin ulaşmış olduğu gelişkinlik düzeyi ile toplumun bundan yararlanması arasındaki uçurum giderek derinleşirken, gelir dağılımı bozuluyor, işsizlik artıyor.
Kalkınma ve büyüme, nüfusu hızla artan bir ülkede vazgeçilmez bir amaç olarak duruyor. Yabancı sermaye girişine ve özel sektör girişimciliğine dayalı modelin çökmekte olduğu, en azından toplumun geniş kesimlerinin taleplerine yanıt veremediği, 25 seneyi aşan deney sonucunda açıkça görülüyor.
Bu sorunların kazandığı yeni boyutların emek mücadelesinin taleplerinin ve örgütlenme modellerinin değişmesi sonucunu doğurması kaçınılmaz gözüküyor. Örneğin işsizlik sigortası değil, bütün işsizlere yurttaşlık ücreti talebine geçmek; sendikal örgütlenmeyi işsizleri de kapsayacak şekilde değiştirmek gibi çözümlere yönelmek gerekecek gibi gözüküyor.
Dine, cinsiyete ve etnisiteye bağlı eşitsizlikler ikinci önemli sorun alanı olarak ortaya çıkıyor. Bugüne kadar esas olarak demokratik konularda ortaya çıkan sorunların kapsamının farklılaşması kuvvetle muhtemel.
Yeni dönemde egemenler eliyle kimi açılımların gerçekleştirilmesi sonucunda sorunların ortadan kalkmayacağını, ancak değişik özellikler kazanacağını düşünmek ve bunlara uygun çözümler geliştirmek lazım. Demokratik talepleri kısmen de olsa karşılanacak Kürtler’in, Aleviler’in ve kadınların istihdam, gelir dağılımı gibi konularda karşılaştıkları adaletsizliklerin artmasını nasıl engelleyeceğimiz, bu adaletsizlikleri ortadan nasıl kaldıracağımız gibi sorulara fazla geç kalmadan yanıtlar bulmak zorundayız.
Dış politika bir dizi sorunun, çözülmesi gereken bir yumak haline geldiği bir diğer alan olarak karşımızda duruyor. Türkiye'nin üstlenmeye başladığı NATO'nun muharip gücü rolüyle birlikte, Kıbrıs ve Ermeni sorunları gibi gelenekselleşen konuların yanına ve onlardan daha önemli olarak Ortadoğu, Kafkasya, Afganistan ve Pakistan gibi bölgelerdeki halklarla ilişkiler sorunu yakıcı bir biçimde gündeme geliyor.
ABD emperyalizmine karşı slogan atmakla yetinirken, kendi ordumuza karşı slogan atan siyasal güçlerle ne tür bir ilişki kuracağımızı belirlemek gerekiyor. Bu güçlerin önemli bir bölümünün solla hiçbir alakası olmayan, demokrasiye inanmayan, radikal dinci ideolojilerin sahipleri olduğu düşünülünce, çözüm üretmenin zorluğu daha net olarak ortaya çıkıyor.
Bütün bunların çözümünü sağlamak için elimizde anahtar kavramlar var. Adalet, eşitlik ve sömürünün engellenmesi bunların en başında gelenleri, ama bunlar ulaşmamız gereken noktayı gösteren işaret fenerlerinden öteye değiller. Sol, karşı karşıya olduğumuz fırtınayı aşarak, bu işaret fenerlerinin gösterdiği yönde ilerlemeyi sağlayacak bir tekneyi inşa etmek zorunda.
Bütün bilgi ve birikimlerimizi bu amaçla seferber etmeli ve topluma başka bir hayatın mümkün olduğunu gösterebilmeliyiz. Emekçiler başta olmak üzere geniş toplumsal kesimlere umut verebilmenin ve iktidar alternatifi olabilmenin yolu buradan geçiyor.
Yazar | : | Ahmet Asena Kaynak: http://www.turnusol.biz/public/makale |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder