Selin vurduğu Nesin Vakfı’nın Çatalca’daki mekânında hem içerisi hem dışarısı su ve balçık içinde. Selden; vakfın tiyatro salonu, kütüphanesi, kitaplarla dolu depoları ve tüm elektrikli eşyaları etkilenmiş. Vakıfta yaşayan ve buradan mezun vakıf çocukları, Ali Nesin’in “Burayı eskisinden daha iyi yapacağız” sözünü doğrularcasına canla başla çalışıyor
MAHMUT HAMSİCİ
Hayli meşakkatli geçen uzun yolculuğumuzun ardından vardığımız Çatalca’daki Nesin Vakfı’nın bahçesinde karşılaştığımız ilk dikkat çekici manzara, ekip ruhuyla canla başla çalışan bir grup insan oluyor. Bu görüntü vakıf bina ve bahçesinin hali karşısında insanın içini rahatlatıyor. Gönüllüler ekibi, zincir oluşturmuşlar içerideki su yemiş eşyaları elden ele çıkarıyorlar. Çalışanların çoğu vakfın eski mezunları ve vakfın çocukları. Vakıfta yetişmiş olanlar işlerinden izin alarak gelmişler buraya. Hepsi ayaklarından çizmeleri elleri, yüzleri çamura batmış olarak çalışıyorlar. Aralarında gönüllü olarak vakıfta çalışanlar da var. Hem Alman hem Türk vatandaşı olan, vicdani retçiliğinin karşılığında Alman yasalarına göre ‘askerliğini yapmak’ üzere gönüllü olarak burada çalışan Murat gibi.
BAHÇEDE ULUS, DEMOKRAT, POLİTİKA
Vakıf bahçesi içinde turluyorum. Elma ağaçlarının, sebze fidelerinin donattığı bahçe balçıkla kaplanmış durumda. Islanıp bahçeye konmuş bir grup dergi yığınının ardından Aziz Nesin’in yıllarca biriktirdiğini öğrendiğim eski gazeteleriyle karşılaşıyorum. Islanmış gazeteler yığın halinde bahçeye konmuş. Bir süre okumaktan kendimi alamıyorum. İlk gözüme çarpan 25 Şubat 1976 tarihli Politika gazetesi oluyor. İronik biçimde gazetenin güneş karşısında parlayan manşeti İstanbul Belediyesi’nden kopartılan rantlarla ilgili. Bir diğer köşede manşetinde “Tariş’te operasyon” üst başlığı “16 işçi 9 polis yaralandı yüzlerce işçi gözaltında” başlığı bulunan 23 Ocak 1980 tarihli Demokrat gazetesi var. Ulus, Halkçı, Haber, Cumhuriyet, Hürriyet gazeteleri aradan kendini gösteriyor. Aziz Nesin’in gazete arşivinin önemli kısmı ciltlendiği için
TİYATRO SALONU ÇAMUR İÇİNDE
Bahçe tarafından binaya doğru ilerlediğimde ilk dikkatimi çeken, içimden beni kendisine “dede” diye hitap etmek isteğine düşüren yaşlı ve ak sakallı, yabancı bir amca oluyor. Ayaküstü sohbetimizde Theo Hasselo’nun Hollanda’da yaşarken Aziz Nesin’le tanışıp dost olduğunu, emekli olunca da eşiyle gelip vakfın mekânına yerleştiğini, burada yaptığı oyuncaklarla da vakfa destek olduğunu öğreniyorum. (Ayrıca daha sonra duyuyorum ki Hasselo’nun vakıftaki lakabları “Theo Dede” ve “Oyuncakçı Dedeymiş” vakıf çocuklarının nezdinde). 80’ini aşmış olan Theo Dede inatla oradan oraya koşturuyor, bu arada ıslanmış ayakkabılarını sıkıp çizmelerini giyiyor. Vakıf çocuklarının yüzdüğü, içi balçıkla dolmuş havuzu gösteriyor durumun vahametini anlatmak için.
Theo Dede’nin direktifleri doğrultusunda Vakıf binasının içini geziyorum. Vakfın alt katında her yer çamur içinde. En fazla etkilenen bölüm tiyatro salonu olmuş. Bunun dışında Aziz Nesin’in birçok eşyasının yer aldığı müze, kütüphane, mutfak ve kitapların da bulunduğu depo olarak kullanılan bölümler de selden nasibini almış. Bu arada çamaşır makinelerinden buzdolaplarına tüm elektrikli ev aletleri çalışamaz duruma gelmiş halde.
Ali Nesin: Daha iyisini yapacağız
Alİ Nesin de ayağında terlikleri faaliyetin ortasında. Nesin ana binanın önceden beri depreme karşı güçlendirilmeye ihtiyacı olduğunu, bu selle birlikte zeminin daha da zayıfladığını, ortada 300 bin TL’lik bir maddi hasarın olduğunu söylüyor. “Eğer böyle bir sel, dedikleri gibi 100 yılda bir gelecekse razıyız, gelecek sene olmasın da” diyor yazmamızı özellikle isteyerek. Canlar çok sıkkın olsa da vakfı temizlemek ve yenilemek yolunda herkes hevesli, inatçı. Nesin kısa bir süre sonra maddi hasarları gidermek için bir kampanya başlatacaklarını duyuruyor. “Eskisinden daha iyi hale getireceğiz burayı” diyor Nesin ve ekliyor: “Mücadele ediyoruz, edeceğiz, bu da mücadelenin parçası.”. Vakıf çocuklarının ruh hali Nesin’in bu dediğini kanıtlıyor.
Müdür Ulutaş’tan acil ihtiyaç listesi
Vakıf müdürü Nuran Ulutaş da giydiği çizme ve yağmurluğu, elinde sürekli dışarıyla iletişim kurduğu cep telefonuyla çalışmaları düzenlemek için yoğun bir koşturma içinde. Ulutaş yaşları 12’ye kadar olan çocukların yanlarında bakıcıların bulunduğu evlere gönderildiğini kalanlarınsa binada bulunduğunu belirtiyor. Ulutaş şu an için insan gücüne fazla ihtiyaçları olmadığını ancak çok acil olarak birçok malzeme ihtiyacı içinde olduklarını belirtiyor. Acil ihtiyaçları sıralıyor ve aciliyetlerinin altını çiziyor:
»Su tankı
»Çöp konteynırı
»El arabası
»Ev tipi hidrofor
»Elektrikli çaydanlık
»İlk yardım çantası
»Tuvalet kağıdı ve kağıt temizlik malzemeleri
»Eldiven
»İçme suyu
»Benzin
»El temizlik malzemeleri
Birgün Gazetesi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder