3 Eylül 2009

Bir zamanlar bir Erdal İnönü vardı‏



Kendisini sinema çıkışında yakalayan bir gazeteci sorar:

- Sayın İnönü, sizi bu sıralar sinema salonlarında göremiyoruz pek?

- Tabii göremezsiniz sinema salonları karanlık oluyor.


Parti başkanı iken zaman zaman sevenleri onu omuzlara almak isterdi.

Bu tür gösterilerden hoşlanmayan İnönü, kıyafetine bulundu yere bakmadan hemen yere yatardı.

Kimse kendisini kaldıramasın diye böyle dururdu bir süre.


"Erdal yetiş fare var" diye çığlığı basan karısına gayet sakin "Bana ne Sevinç, ben kedi miyim?" diye yanıt vermiştir.


Gazeteci sorar:

-"Sizin için Norveç'e başbakan olur diyorlar"

Erdal İnönü cevap verir:

- "Çok teşekkür ederim. Bu herhalde sen bu işleri Türkiye'de beceremiyorsunun kibarca söylenmesi oluyor."


Bir miting öncesi SHP'li milletvekili, İnönü'ye çok sık yapılan bir eleştiriyi gündeme getirdi.

-"Sayın Genel Başkan'ım, siz iyi konuşamıyorsunuz. Bakın Özal'a esip gürlüyor.."

-"Peki ne yapmam gerekiyor" diye sorar İnönü

-"Sayın İnönü, konuşmaya başladığınızda şöyle yumruğunuzu masaya vuracaksınız. İşte biz böyle partiyiz.

Adamı şöyle yaparız, böyle yaparız" diye kükreyeceksiniz."

Erdal İnönü, miting alanındaki otobüsün üzerine çıkar ve kürsüye yumruğunu vurup konuşmaya başlar:

_"Biz öyle bir partiyiz ki, adamı" der ve durup yanında duran kendine akıl veren milletvekiline dönerek şöyle der:

-"Devamını arkadaş söyleyecek."


İzmir'i bir ziyaretinde balıkçılar etrafını çevirdi ve dert yanmaya başladı..

- Paşam burada bir komutan var. Bizi mahvetti. Balık avlatmıyor. Denize açılamıyoruz.

Balıkçıların şikayetlerini 15 dakika dinleyen İnönü sakin bir şekilde döner ve şöyle der:

- Merak etmeyin görürsem söylerim.


Seçmenlerden biri seçim otobüsünün önüne atılır ve Erdal Bey'e hitaben "Ölürüm yoluna" diye haykırır.

Erdal Bey cevap verir: Dur, ölme. Bir oy bir oydur.

(Resmin solundaki çirkin adam, İst. Esenyurt Bld. Bşk. Gürbüz Çapan'dır. HAG notu)


Erdal Bey bir gün İstanbul'da taksiye binmiş. Şoför:

"Sen ne kadar Erdal İnönü'ye benziyorsun" demiş.

"O, benim" diye cevap vermiş Erdal Bey...

Şaşırmış taksi şoförü...

"Yahu" demiş, "...birisi daha var. Harbiye'nin oralarda dolaşıyor. O da aynı Erdal İnönü".

Bunun üzerine Erdal Bey, espriyi patlatmış:

"O da benim....!"


SHP genel başkanlığı dönemimde diğer sol parti liderleri ve bürokratlarla bir restorana gider.

Garsonun "Birşey almak ister misiniz, efendim" sorusu üzerine "Teşekkürler biz birbirimizi yiyeceğiz" yanıtını verir.


SHP Genel Başkanıyken Sosyalist Enternasyonal toplantısı için Paris'e gitmişti.

Beraberinde SHP Genel Sekreter Yardımcısı İstemihan Talay da vardı.

Toplantıdan sonra Champs Elysees bulvarındaki bir sinemaya gittiler.

Filmin öyküsü, iki mafya ailesi arasındaki çatışmaydı. İki saat boyunca beyaz perdede silahlar konuştu.

İnönü film bittikten sonra koltuğundan kalktı. İstemihan Talay, "Filmi nasıl buldunuz?' diye sordu.

İnönü cevapladı: - Çok beğendim ama iyi ki bitti. Yoksa çok daha fazla adam ölecekti ." demiş
****************

Bilim kişiliği, Siyasetteki farkı ile dürüst ve alışılmadık renkli tavırlarıyla bir ilk olarak yaşamış ve aramızdan ayrılmış olan insan ile ilgili bilgileri bize ulaştıran değerli arkadaşım Sn: Fatma Boraka çok teşekür ediyorum..
*********************
Erdal İnönü ile ilgili bir konuyuda ben ilave etmek istiyorum..

Erdal beyin, hükümet ortağı Süleyman Demirel'in Cumhurbaşkanı olmasıyla kısa bir dönem Başbakan Vekilliği yaptığı dönemde, polis koruması istemiyor.
Bu konuyla ilgili, siyaset bana göre değil diyerek Milletvekilliğinden ve Türkiye siyasal ortamından uzaklaştıktan sonra ODTÜ. deki bir konferansta,
öğrencilerin sorusu üzerine şöyle anlatmıştı.

" ODTÜ. Öğrencileri; SN; Erdal İnönü, kırmızı ışıktan polis geçmiş siz geçmemişsiniz. Bu nasıl oldu anlatırmısınız?
*Erdal Bey: Başbakan Vekili olduğumda polis koruması istemedim. Çünkü ben halka birşey yapmadımki; halktan kendimi korutayım dedim. İçişleri bakanlığı, senin aklın yetmez, senin talebin olmasa bile biz sana bir eskort polis verelim dediler. Bende peki ne yapalım dedim ve polis eskortu makam otomobilimin önünden hep gitti..
Bir gün makam aracımda şöför ve ben önümüzde bize eskortluk yapan polis otosu kızılaydan geçerken, Hitit heykelinin yanına gelince Kırmızı ışık yandı. Öndeki polis, hemen bir siren çaldı ve yolu açın, yolu açın diye bağırarak ans yapınca yoldaki arabalar yolu açtı ve polis kırmızı ışıktan geçti. Ben şöföre dur kırmızı ışık yanıyor dedim.. Şöförde, efendim polis geçti ama... Bende, o polis geçer dedim..
Daha sonra yeşil ışık yandı biz geçtik.. Polis bakmış biz gelmiyoruz, sıhhıye köprüsünün yanında kenara arabayı çekmiş, yanıp sönen ışıkları söndürmüş bekliyor.. Bizim geldiğimizi görünce, yine ışıkları yakıp döndürerek önümüze düştü ve gideceğimiz yere gittik.. "

Böyle bir siyasetçi Türkiyede ilk olduğu için herhalde alışılmasıda kolay olmadı sanırım..

Haydar ATA

Hiç yorum yok: