18 Eylül 2009

SENDİKAL HAK YOKSA MÜZAKERE DE YOK

SENDİKAL HAK YOKSA MÜZAKERE DE YOK

Aziz Çelik
azizcelik@birgun.net / 13:10 17 Eylül 2009
Avrupa Komisyonu’nun Genişlemeden Sorumlu üyesi Olli Rehn‘in sendikalaşma, toplu pazarlık ve grev hakkıyla ilgili açıklamaları dün BirGün’ün manşetindeydi. Ancak bu çarpıcı açıklamalar diğer gazetelerin hiçbirinde iç sayfalarda bile yer bulamamıştı.
Oysa bu açıklama toplu pazarlık ve grev hakları ısrarla reddedilen 2 milyonu aşkın kamu çalışanının toplugörüşme adı altında oyalandığı günlere denk gelmişti. Öte yandan AB şampiyonluğunu kimselere bırakmayan AKP kamu çalışanlarının sendikal haklarını tanımamakta ısrar ederken, AB kamu görevlilerinin grevli toplusözleşmeli sendikal hakları müzakere için ön şarttır diyordu. Konu neresinden bakılırsa bakılsın haber değeri taşıyordu ama Anka mahreçli bu haberi BirGün dışında kimse haber yapmadı.
Avrupa Parlamentosu’nun Sosyalist ve Demokrat İlerici Grubu üyesi İngiliz parlamenter Glenis Willmott’un yazılı sorusunu yanıtlayan, Olli Rehn Türkiye’deki sendikal hak ihlalleri konusunda oldukça net açıklamalar yaptı. 31 Temmuz 2009 tarihli yazılı sorusunda Avrupa Komisyonuna KESK’e yönelik operasyonları soran Willmott, Komisyonun Türkiye’nin 87 sayılı ILO sözleşmesi konusundaki ihlallerini inceleme arzusunda olup olmadığını, Türk hükümetinden katılım sürecinde Türkiye’nin temel sendikal haklara saygı göstermesi konusunda açık güvenceler istenip istenmeyeceğini sormuştu.
Rehn, 7 Eylül 2009 tarihinde bu sorulara verdiği yazılı yanıtta şunları belirtti: “AB’nin Sosyal politika ve istihdam başlıklı 19. başlığı açmasından önce sendikal haklara ilişkin mevzuatını gözden geçirilmesi Türkiye’nin yerine getirmesi gereken koşullardan biridir. Bu konuda Türkiye, özel sektörde ve kamuda özellikle sendikalaşma hakkı, grev hakkı ve toplu pazarlık hakkı üzerinde var olan kısıtlamaları kaldırmalıdır.”
Rehn’in bu açıklamaları AB müzakere süreci belgelerinde; İlerleme Raporlarında, Katılım Ortaklığı Belgelerinde ve Müzakere Çerçeve Belgesinde defalarca dile getirilen AB pozisyonun bir devamıdır. AB ilerleme raporları yıllardır Türkiye’deki sendikal hakların ILO ve Avrupa Konseyi standartlarına uygun hale getirilmesini talep etmektedir. Ancak AB’nin bu ısrarlı taleplerine karşın hükümet konuyu geçiştirmekte ve sendikal haklar konusunda adım atmamaktadır. Rehn’in son açıklamaları bu kez çok daha açık bir biçimde 19. Başlığın açılmasının önkoşullarını ortaya koymaktadır. Sendikal mevzuat ILO normlarına uygun hale getirilmeden 19. başlık müzakereleri açılmayacaktır.
Rehn’in açıklaması kamu çalışanları açısından ciddi önem taşımaktadır. Bu açıklama KESK’in toplugörüşmelerde takındığı tutumun haklılığını teyit etmektedir. KESK’in ısrar ettiği tutum bir kez daha haklı çıkmıştır. Bu sonuç sadece KESK için değil kamu çalışanlarının tümü açısından kazanımdır. Şimdi zaman yitirmeden, bu açıklamaların da verdiği olanaktan yararlanarak tüm kamu çalışanı konfederasyonları ortak bir tutumla grev ve toplu pazarlık için ortak mücadele etmeli ve hükümet üzerinde baskı oluşturmalıdır.
AB’den gelen son açıklama son derece olumlu olmakla birlikte, hükümetin yıllardır bu talepleri savuşturduğunu ve uluslararası sendikal standartları göz ardı ettiğini unutmamak gerek. O yüzden sendikal haklarda demokratikleşme sadece Brüksel baskısıyla gerçekleşmez. Konunun muhatabı olan sendikal örgütler ciddi bir talep ortaya koymazsa ve bu doğrultuda mücadele etmezse Rehn’in son açıklamaları da arşivlerde kalmaya mahkûmdur.
Rehn’in açıklamaları yıllardır sendikal hakların AB’nin konusu olmadığını söyleyenler için bir kez daha soğuk duş etkisi yaratacaktır. Umarım bu açıklama “toplugörüşmelerden” medet uman sendikalar için de uyarıcı olur ve kendi meselelerine Olli Rehn kadar sahip çıkarlar.

Birgün

Hiç yorum yok: