16 Ekim 2009

AÇLIK ve YOKSULLUK SINIRI"EYLÜL 2009"


TÜRK-İŞ Haber Bülteni

Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu

Bayındır Sokak No:10 Kızılay – Ankara – Tel:433 31 25-29 – Faks:433 85 80 – 433 68 09

28 Eylül 2009

EYLÜL 2009

AÇLIK ve YOKSULLUK SINIRI

TÜRKİYE’DE YOKSULLUK IMF-DB POLİTİKALARIYLA ARTTI.

DÖRT KİŞİLİK AİLENİN AÇLIK SINIRI 750.- TL, YOKSULLUK SINIRI 2.442.- TL

MUTFAK HARCAMASI AYLIK YÜZDE 1,20 ve YILLIK YÜZDE 4,89 ORANINDA ARTTI.

RAMAZAN BİTTİ, FİYAT ARTIŞI BAŞLADI.

Ramazan ayında bazı marketlerde yürütülen kampanya ve promosyon ile duraklayan fiyat artışları bayram sonrası yükselmeye başladı. Özellikle et ve yumurtadaki fiyat artışı çalışanların mutfağını olumsuz etkiledi. Ancak sebze-meyve fiyatlarındaki gerileme aile bütçesine gelen yükü nispeten azalttı.

Çalışanların geçim koşullarını ortaya koyan önemli bir gösterge olan “TÜRK-İŞ Açlık ve Yoksulluk Sınırı” çalışmasının Eylül 2009 ayı sonucuna göre; dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması zorunlu gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) bir önceki aya göre yüzde 1,32 oranındaki artışla 749,81 liraya tırmandı. Gıda ile birlikte yapılması zorunlu olan kira, yakacak, elektrik, su gibi konut, ulaşım, giyim, sağlık, eğitim vb harcamalar da dikkate alındığında, insan onuruna yaraşır bir yaşama düzeyi sağlamak yapılması gereken harcama tutarı (yoksulluk sınırı) ise, bir önceki aya göre 29 lira yükselerek 2.442,39 lira olarak hesaplandı.

Kaldı ki, önümüzdeki aybaşından geçerli olmak üzere konutlarda tüketilen elektriğe yapılan yüzde 10’a ulaşan zam henüz harcamalara yansımadı.

Tablo 1: Dört Kişilik Ailenin Açlık ve Yoksulluk Sınırı (TL/Ay)


Eylül

2008

Aralık

2008

Ağustos 2009

Eylül

2009

Yetişkin İşçi

202,89

205,28

205,98

207,32

Yetişkin Kadın

167,85

170,31

171,09

172,67

15–19 Yaş Grubu Çocuk

212,21

216,40

216,97

219,82

4–6 Yaş Grubu Çocuk

143,51

147,67

146,86

150,00

Açlık Sınırı

726,47

739,67

740,90

749,81

Yoksulluk Sınırı

2.366,34

2.409,35

2.413,35

2.442,39

* Gıda harcaması tutarı, yuvarlama nedeniyle, toplamda farklı olabilmektedir.

Dört kişilik ailenin insan onuruna yaraşır bir geçim düzeyi sağlayabilmek için yapması gereken bu tutar, kuşku yok ki, ücret düzeyi olmayıp haneye girmesi gereken gelirin toplamıdır. Ancak yaşanan ekonomik kriz nedeniyle yaygınlaşan işsizlik, gerileyen enflasyonun da altında kalan ücret-maaş artışları nedeniyle elde edilen toplam gelir yetersiz kalmaktadır.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) yeni açıklanan hanehalkı tüketim anketinin 2008 yılı sonucuna göre, özellikle en düşük gelirli kesimler, yaşanan geçim sıkıntısı ve artan fiyatlar karşısında “boğazlarından kısarak” tasarruf yapmak durumunda kalmaktadır. Elde edilen gelirin yetersiz ve çoğunlukla birden çok hanehalkı bireyinin tek gelir kaynağı olması yoksulluk sorununu yakıcı hale getirmektedir.

Ülkede uygulanmakta olan IMF-DB patentli ekonomik politikaların yoksulluğun artmasında önemli etkisi bulunmaktadır. İstanbul’da 6-7 Ekim 2009 tarihlerinde yapılacak IMF ve Dünya Bankası yıllık toplantıları, yaşanan yoksulluk boyutunun -diğer sorunlarla birlikte- dile getirileceği bir platform olmak durumundadır.

Konfederasyonumuz hesaplamasına temel olan gıda maddelerinin fiyatları doğrudan piyasadan, market ve semt pazarları dolaşılarak belirlenmektedir. Yapılan hesaplama sonuçları her ayın son haftası açıklanmaktadır. TÜİK tarafından yapılan çalışmanın sonuçları ise izleyen ayın ilk haftası açıklanmakta ve açıklanan bu veriler benzeri çalışmayı yapan kuruluşların temel girdisi olmaktadır. Konfederasyonumuz çalışması bu niteliğiyle bağımsız ve tüketici fiyatlarındaki artış eğilimini yansıtan “öncü gösterge” olarak kabul edilmektedir.

TÜRK-İŞ’in verileri temel alındığında Eylül 2009 ayı itibariyle “mutfak enflasyonu”ndaki değişim şöyle olmuştur:

· Ankara’da yaşayan dört kişilik bir ailenin “gıda için” yapması gereken asgari harcama tutarı bir önceki aya göre yüzde 1,20 oranında artmıştır.

· Gıda enflasyonunda yılın dokuz ayı itibariyle fiyatlarda yüzde 1,37 oranında artış gerçekleşmiştir.

· Gıda harcaması tutarındaki artış son oniki ay itibariyle sadece yüzde 3,21 düzeyinde olmuştur.

· Yıllık ortalama artış oranı ise gerilemesini sürdürerek yüzde 4,89 oranında gerçekleşmiştir.

Tablo 2: Gıda Harcamasındaki Değişim


Eylül

2006

Eylül

2007

Eylül

2008

Eylül

2009

Bir önceki aya göre değişim oranı (%)

1,72

4,46

-0,46

1,20

Bir önceki yılın Aralık ayına göre değişim oranı (%)

7,54

6,57

5,58

1,37

Bir önceki yılın aynı ayına göre değişim oranı (%)

10,88

12,29

10,80

3,21

12 aylık ortalamalara göre değişim oranı (%)

7,48

11,70

13,29

4,89

TÜİK ve TÜRK-İŞ gıda endeksi değişiminin yer aldığı grafikten de görüleceği üzere, son aylarda gerileme gösteren gıda fiyatlarındaki yıllık artış hızı, TÜRK-İŞ endeksinden de görüleceği üzere bu ay yerini yükselmeye bırakmıştır. Bu eğilimin devam edip etmeyeceği önümüzdeki aylarda daha belirgin olacaktır.

Gıda harcaması çalışmasına temel alınan beslenme kalıbında yer alan bazı ürünlerin fiyatlarında Eylül 2009 itibariyle gözlenen değişim ana hatlarıyla şöyle olmuştur:

· Süt, yoğurt, peynir grubunda; bu ay bir fiyat değişikliği tespit edilmemiştir.

· Et, tavuk, balık, sakatat, bakliyat gibi ürünlerin bulunduğu grupta; balık mevsiminin başlaması ile birlikte ürün çeşitliği olmakla beraber fiyatlarda rahatlatıcı bir etkisi görülmemiştir. Bu aya damgasını et fiyatlarındaki yüzde 8,48 ile yüzde 10,26 oranındaki artış damgasını vurmuştur. Yumurta fiyatındaki artış ise yüzde 25 olarak hesaplanmıştır. Et ve yumurta fiyatındaki artışın mutfak harcamasına getirdiği ek yük yaklaşık 20 lira olarak hesaplanmıştır. Bu ay sakatat fiyatı aynı kalmıştır. Aynı şekilde, bakliyat ürünleri (kuru fasulye, nohut, yeşil ve kırmızı mercimek, barbunya) fiyatı da bu ay aynı kalmıştır.

· Mevsim şartlarının olumlu etkisi meyve-sebze fiyatlarında bu ay devam etmiş, özellikle et ve yumurtadaki fiyat artışının aile bütçesine getirdiği ek yük, sebze-meyve fiyatlarındaki gerileme ile azalmış ve mutfak harcamasını rahatlatan unsur olmuştur. Dar gelirlinin mutfağında sıklıkla tüketilen patatesin geçtiğimiz ay artan fiyatı bu ay ucuzlamıştır. Ortalama olarak meyve-sebze kilogram fiyatı geçen ay 1,85 lirayken bu ay 1,81 lira olarak hesaplanmıştır. Eylül ayı genelinde ortalama kilogram fiyatı hem sebzede hem meyvede biraz gerilemiştir. Hesaplamada -her zaman olduğu gibi- pazarda yoğun olarak bulunan ve satılan ürünler temel alınmıştır.

· Ekmek, pirinç, un, makarna gibi ürünlerin bulunduğu grupta; ürünlerin fiyatı genelde aynı kalmıştır.

· Son grup içinde yer alan gıda maddelerinden; tereyağı, margarin, zeytinyağı ve ayçiçeği yağı fiyatı bu ay değişmemiştir. Aynı şekilde zeytin (siyah-yeşil) fiyatı yanı sıra şeker, bal, pekmez, tuz, çay, ıhlamur fiyatı da değişmemiştir. Baharatlardan (kimyon, nane, karabiber, vb) fiyatı aynı kalırken, yağlı tohumlardan (ceviz, fındık, fıstık, ayçekirdeği vb) fındık ve ayçekirdeği fiyatı artmıştır. Bazı salça markalarında ise fiyat indirimi tespit edilmiştir.

enisbagdadioglu@gmail.com

AÇIKLAMALAR

Çalışanların, kendilerine ve ailelerine saygın yaşam düzeyi sağlayacak bir gelir elde atmaları esastır. Yoksulluk, genel anlamıyla, insanların temel ihtiyaçlarını karşılayamama durumu olarak tanımlanmaktadır. Yoksulluk sınırı tutarı, bir ailenin, insan onurunun gerektirdiği zorunlu ihtiyaçları karşılayabilmesi için yapması gereken harcama düzeyidir.

Türkiye’de bu konuda düzenli bir çalışma bulunmamaktadır. TÜRK-İŞ, varolan bu eksikliği gidermek amacıyla, Aralık 1987’dan bu yana düzenli olarak her ay, gıda harcaması tutarını ve buradan hareketle açlık ve yoksulluk sınırını açıklamaktadır.

Türkiye’de yoksulluk sınırı ve yoksulluğun boyutları ile ilgili ilk resmi çalışma TÜİK tarafından 14 Nisan 2004 günü açıklanan “2002 Yoksulluk Çalışması”dır.

Çalışanların, kendilerine ve ailelerine yetecek bir ücret almaları gereği açıktır. Ancak temel ihtiyaçların karşılanabilmesini sağlayacak ve refahtan pay almasını mümkün kılacak ücretin hesabı nasıl yapılacaktır? İşçinin yaşam standardını sürdürmesi ya da iyileştirmesi için gerekli olan tutar ne kadar olmalıdır? Kuşkusuz bu ve benzeri soruların cevabını vermek kolay değildir. Gerekli olacak tutarın hesabı, yaşam standardı ve tüketim alışkanlıklarına da bağlı olarak kişiden kişiye, hatta ülkeden ülkeye farklılıklar göstermektedir.

İşçinin ailesiyle birlikte, insan onuruna yaraşır bir yaşam düzeyi sağlayabilecek harcama tutarını belirlemek için yapılabilecek hesaplamalardan biri, beslenmeye ilişkin ihtiyaçların belirlenmesidir.

Dengeli beslenebilmek için, yetişkinlerin ihtiyaç duyacağı kalori miktarı ile çocukların yaşlarına göre gerekli olan kalori miktarının ne olması gerektiği hakkında bilimsel araştırmalar yapılmıştır. Sağlığın korunabilmesi için bu kalorileri sağlayacak besin miktarları yanısıra, gerekli protein, yağ ve karbonhidrat miktarları konusunda da belirlemelerde bulunulmuştur. Bu kapsamda, farklı büyüklükteki aileler için toplam besin ihtiyacı hesaplanabilmektedir.

TÜRK-İŞ’in bu çalışmasında, dört kişilik bir ailenin, bilimsel olarak belirlenmiş beslenme kalıbı temel alınmaktadır. Anılan beslenme kalıbı, Hacettepe Üniversitesi Sağlık Teknolojisi Yüksek Okulu’ndan sağlanmıştır. Günlük kalori ihtiyacının hesabında, hem yetişkin kişiler hem de genç ve çocuk nüfus dikkate alınmaktadır. Buna göre yetişkin işçi için 3500, yetişkin kadın için 2300, 15–19 yaş grubundaki erkek çocuk için 3200 ve 4–6 yaş grubundaki çocuk için 1600 kalorilik liste temel alınmıştır.

Çalışmada kullanılan besin grubunda şu besin maddeleri yer almaktadır:

Birinci grupta süt, yoğurt, peynir… İkinci grupta et, tavuk, balık, sakatat ürünleri, yumurta, kuru bakliyat (nohut, mercimek, kuru fasulye, barbunya vb)… Üçüncü grupta meyve ve sebze… Dördüncü grupta ekmek, makarna, pirinç, bulgur, un, irmik, diğer tahıl unları… Beşinci grupta tereyağı, margarin, ayçiçek yağı, zeytinyağı, zeytin, yağlı tohum (ceviz, fındık, fıstık vb), şeker, reçel, marmelat, bal, pekmez, tuz, baharat (kimyon, karabiber, pul biber, nane vb), çay, ıhlamur, salça…

Araştırmada, dört kişilik bir ailenin fizyolojik ihtiyaçları ile tutarlı, yeterli ve dengeli beslenmesini sağlamak için gerekli olan kalori sayısı ve bunu karşılayacak besinlerin cins ve miktarı temel alınmaktadır. Ankara’da çalışanların yoğun olarak alışveriş yaptıkları market ve semt pazarları ayda iki-üç kez dolaşılarak fiyatlar derlenmekte ve yapılması gereken asgari düzeydeki gıda harcaması tutarı hesaplanmaktadır.

“Açlık Sınırı” dört kişilik bir ailenin, sağlıklı ve dengeli beslenebilmesi için bir ayda gıda için yapması gereken asgari harcama tutarını tanımlamaktadır.

İnsan onuruna yaraşır düzeyde yaşam sürdürebilmek için gereken harcama tutarı, hiç kuşku yok ki, gıda ile sınırlı değildir. Gıda harcaması yanında giyim, konut, ulaşım ve diğer ihtiyaçlar için gerekli tutarın da ayrıca hesaplanması gerekmektedir. “Yoksulluk sınırı” zorunlu ihtiyaçlar için yapılması gereken toplam harcama tutarını ifade atmaktadır.

Gıda dışındaki zorunlu harcamaların tutarını ayrıntılı olarak ve tek tek hesaplamak için kullanılabilecek, “beslenme kalıbı” benzeri bir bilimsel ve objektif yöntem -maalesef- mevcut değildir. Bu tutarın hesaplanmasında, genellikle aile bütçesi yöntemi kullanılmaktadır. Ailelerin elde attığı geliri ve temel ihtiyaçları için yaptıkları harcamaları gösteren çalışmalardan yararlanılarak bir hesaplama yapılabilmektedir. Diğer bir ifadeyle, ailelerin toplam harcamaları içindeki “gıda” payı temel alınarak gıda dışı harcamalara ulaşılmaktadır.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından, aile bütçesine yönelik anket çalışması yapılmaktadır. TÜİK, ülke genelinde yaptığı anket ile ailelerin elde attığı geliri ve tüketim harcamalarını bulmaktadır. TÜİK’in 2003–2004 Hanehalkı tüketim Harcamaları Anketi’ne göre “gıda harcamaları”nın toplam tüketim harcamaları içindeki payı yüzde 30,70 oranındadır.*

TÜRK-İŞ çalışması sonucu açıklanan yoksulluk sınırı tutarı, işçinin eline geçmesi gereken ücret düzeyi değildir. Bu değerlendirme eksik bir yaklaşımın ifadesidir. Yoksulluk sınırı tutarı, ailenin yapması gereken insan onurunun gerektirdiği harcama düzeyidir ve bir bakıma, haneye girmesi gereken toplam gelirin alt sınırını ortaya koyan önemli bir göstergedir. Ancak çoğu zaman, ücretli çalışan ailenin tek gelir kaynağı olduğundan yoksulluk sınırı tutarı olması gereken ücret düzeyi olarak görülmektedir.

TÜRK-İŞ’in bu çalışmasıyla hesaplanan gıda harcama tutarında, aylar ve yıllar itibariyle meydana gelen değişimi yansıtan oranları enflasyon verisi olarak değerlendirmek de ihtiyatlı bir yaklaşımı gerektirmektedir.

Konfederasyonumuzun yirmibir yıldan bu yana her ay düzenli olarak yaptığı gıda harcaması tutarındaki değişim, bir bakıma TÜİK’in açıkladığı tüketici fiyatlarındaki değişimin yönünü ortaya koyan öncü gösterge niteliğindedir. Nitekim 1988–2007 yıllarını kapsayan dönemdeki TÜİK “tüketici fiyatları endeksi”ndeki artış ile birlikte tüketici fiyatları içinde önemli alt harcama grubu olan “gıda harcamaları”ndaki yıllık ortalama değişim TÜRK-İŞ’in “gıda harcaması ile kıyaslandığında -neredeyse- paralel bir gelişme hemen dikkati çekmektedir.

Ancak, yinelemek gerekir ki, bu çalışma, tüketici fiyatları endeksi olarak değerlendirilmemelidir.

Dar gelirli ailelerin elde ettiği gelirin yeterli ve dengeli beslenme için gerekli harcamaları bile karşılayabilecek düzeyde olmadığı açıktır. Aileler, düşük düzeydeki geliriyle beslenme ve beslenme dışı harcamaları karşılayabilmek için çeşitli malların fiyatlarını da dikkate alarak tüketim malları arasında tercihte bulunmak zorunda kalmaktadır. Çoğu zaman fiyatı yüksek olan gıda maddeleri yerine fiyatı düşük olan gıda maddelerini seçmektedir.

Bu durumda olan aileler, büyük bir olasılıkla beslenme dışı harcamalarının (kira, ulaşım, yakıt, elektrik ve benzerleri) bir kısmını da beslenme harcamalarından kısarak elde edebilmektedir. Sonuçta, gelir düzeyinin düşük ve yetersiz olması, dar gelirli kişi ve ailelerin sağlıksız ve dengesiz beslenme yapmasına yol açmaktadır.

TÜRK-İŞ tarafından hesaplanan açlık ve yoksulluk sınırı tutarları ile elde edilen gelir arasındaki fark, çalışanların içinde bulunduğu geçim sıkıntısının boyutlarını ortaya koyan önemli bir gösterge olmaktadır.



* TÜİK 2005 yılı için bu oranı yüzde 28,3, 2006 yılı için yüzde 28,5 ve 2007 yılı için yüzde 28,4 olarak hesaplamıştır.

Hiç yorum yok: