Mehmet Göcekli / Turnusol.biz
Alevilere Ses Verelim, Güç Verelim
Aleviler Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet tarihi boyunca hep horlanan, mağdur edilen bir toplum kesimimiz.
Kendilerini en özgür hissettikleri ve hep destekledikleri Cumhuriyet bile ibadethanelerini kapatmış, Sünni Hanefiliği devletin resmi dini haline getirmiş, zorunlu din dersleri ve Alevi köylerine cami yapma kampanyalarıyla sistemli bir asimilasyon politikası gütmüş.
Oylarıyla destekledikleri partiler Alevilerin sorunlarının çözümü için hiçbir adım atmamış. Bazı yurttaşlara çeşitli devlet kurumlarında sağladıkları iş imkanlarıyla yetinmelerini beklemiş, onlara kadrolaşma aracı ve oy deposu olmaktan öte bir değer vermemiş.
Yüzyıllardır Alevilerden beklenen makbul (onaylanan, kabul edilebilir) vatandaş olmaları. Yani mevcut hakim düzene uymaları, biat etmeleri. Aleviler ise her zaman kendi kimliklerinden, kültürlerinden ödün vermeden, bütün baskı, katliam ve asimilasyon politikalarına direnegelmiş.
'Makbul vatandaş' olmayacaklarının son örneğini Aleviler, geçtiğimiz yıl 9 Kasım’da Ankara’da demokratik hakları için onbinlercesi bir araya gelerek gösterdiler. Alevilerin bu çıkışı eşit yurttaşlık içindi. Onlar çok kimlikli, çok kültürlü ülkemizin diğer kimlik ve kültürleriyle eşit haklar istiyordu. Ama mitingin akşamında AKP’li Devlet Bakanı Said Yazıcıoğlu "bu tür uç fikirlere itibar etmiyoruz" diyerek, Alevileri yine makbul vatandaş olmaya çağırıyordu.
Eşit Yurttaşlık Solun Temel Değerlerindendir
Bu ülkede Kürt, Alevi, Ermeni, Kıbrıs gibi meseleleri yıllardır dile getiren ve bu konularda eşitlikçi, özgürlükçü, barışçı çözümler üretenler hep sosyalistler oldu. Yıllarca bu fikirlerinin bedellerini ödediler. Ancak şimdi gerek sistemin tıkanması nedeniyle, gerekse AKP’nin kendi yaşadığı sürecin dayattığı zorlamalar ile bu sorunların tartışılmaya başlaması solun bir kesiminde savrulmaya yol açtı. Bu tartışmaların AKP eliyle gündeme getirilmesi kaçış teorilerinin üretilmesini ve statükonun yedeğine düşmeyi getirdi. Oysa solun yapılacak açılımları desteklemesi, daha ileri adımların atılması için mücadele etmesi gerekiyor. Çünkü demokrasi ve özgürlük talepleri, geçmişe göre olumlu bir noktaya gelse de gel gitler içinde nerede duracağı belli olmayan AKP’nin insafına terk edilemez.
Maalesef solun bir kesimi etnik, dini ve kültürel kimlik taleplerinin emperyalizmin yaydığı mikro milliyetçiliğin sonucu olduğunu yazdılar. Asıl meselenin emek-sermaye çelişkisi olduğu, bu tür sorunları çözmenin liberallerin işi olduğunu ilan ettiler. Bu konuları işleyen yazarların yayın organlarında yer almamasını istediler. Böylece solun bu kesimi ürettiği teorilerle halkın ve ülkenin temel demokratikleşme taleplerine sağır bir pozisyona çekildi. Gittikçe statükocu güçlerin yedeğine girip, onların ürettiği ulusalcı söylem çerçevesinde hareket etmeye başladılar.
Aleviler “Biz de Varız” diyor
Türkiye Alevi- Bektaşi Federasyonu öncülüğünde 9 Kasım 2008 Ankara mitinginde “Biz de varız” diyen Aleviler, bir yıl sonra yine sokağa çıkıyor. 8 Kasım 2009 Pazar günü Kadıköy’de "Ayrımcılığa Karşı Eşit Yurttaşlık Hakkı" mitingi düzenliyor. Kendine demokrat olmanın revaçta olduğu ülkemizde Alevilerin “Eşit Yurttaşlık Hakkı”nı vurgulaması toplumsal barış için çok önemli ve birleştirici bir talep. Bu talep barış içinde birarada yaşamın da temel koşulu.
Alevilerin eşit yurttaşlık temelindeki bu çıkışı Alevi çalıştaylarında ipe un sermeye, Alevi taleplerini güdükleştirmeye çalışan ve bunu Alevilerin onayıyla yapıyormuş gibi göstermek isteyen hükümete bir uyarı olacaktır. Bu çıkış, her türlü demokratik talebin karşısına dikilen, Ergenekon’un avukatlığına soyunan CHP yönetimi ve kimlik taleplerini küçümseyen muhafazakar sosyalistlerle bir yüzleşme ve hesaplaşma yaratacaktır. Bu hesaplaşma emek ve kimlik taleplerini birleştiren, eşitlikçi, özgürlükçü, demokratik bir sol hareketin yaratılması için önemli bir işlev görecektir.
Çünkü, Türkiyenin demokratikleşme talepleri AKP’nin icazetine bırakılamaz. Emek, demokrasi ve özgürlük taleplerimizi daha güçlü dile getirmek, daha fazla örgütlenmek, iktidar alternatifi demokratik ve özgürlükçü bir sol seçenek yaratmak zorundayız. Pir Sultan Abdal’ın dediği gibi “bozuk düzene sağlam çark olmaz”, mevcut partilerle de solun önü açılamaz.
Bu nedenle bugüne kadar Türkiye’deki tüm emek, demokrasi ve özgürlük taleplerine destek veren, makbul vatandaş olmayacağını ilan eden, eşit yurttaşlık hakları için sokağa çıkan Alevilerin yanında “Hepimiz Aleviyiz” diyerek saf tutalım.
8 Kasım 2009 Pazar günü Kadıköy’de "Ayrımcılığa Karşı Eşit Yurttaşlık Hakkı" isteyen Alevilere ses verelim, güç verelim... Geleceğimiz için Hacı Bektaş-ı Veli’nin geçmişten gelen sesine kulak verip, “Bir olalım, iri olalım, diri olalım!”…
Mehmet Göcekli
mehmetgocekli@yahoo.com
Turnusol.biz - 28 Ekim 2009 Çarşamba
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder