26 Ekim 2009

Stres bağışıklık sistemine düşman

Prof. Dr. Osman MÜFTÜOĞLU

26 Ekim 2009

Stres bağışıklık sistemine düşman


Önümüzdeki günlerin domuz gribi tartışmalarıyla geçeceği belli oldu. Oysa, kış mevsimi yalnız gribin değil, nezle ve diğer enfeksiyonlara yakalanma riskinin de yükseldiği bir dönem. Ama iyi çalışan, sağlam ve güçlü bir bağışıklık sisteminiz varsa korkmayın! Çünkü her şey yolunda giderse, savaşı bu yıl da bağışıklık sisteminiz kazanacaktır.

BAĞIŞIKLIK sistemi bizi iç ve dış zararlardan korumak için görevlendirilmiş mükemmel bir organizasyondur.

İyi bir beslenme planı, düzenli bedensel aktivite, güzel bir uyku, düşük bir stres düzeyi, dinlenip eğlenmek, iyimser beklentiler içinde olup “beden ve ruha coşku yüklemek” ona iyi geliyor. Sistem özel görevler yüklenmiş hücreler ve bu hücreler tarafından görevlendirilmiş maddelerden oluşuyor. Yıldızlar takımının en önemli oyuncuları “T ve B lenfositleri”dir. Bu hücrelerin sağlığımızı tehdit eden mikroplara doğrudan saldırıp yok etmeleri ya da salgıladıkları maddeler –antikorlar- ile onları devre dışı bırakmaları çoğu zaman kendiliğinden ve tıkır tıkır işleyen bir süreçtir.
Bağışıklık sistemi otomatik bir süreç olsa da dış faktörlerden mutlaka etkileniyor. Bu faktörlerin başında stres, uyku, beslenme alışkanlıkları, bedensel aktivite geliyor.
Eğer “daha güçlü bir bağışıklık sistemim olsun” diyorsanız ona güç veren ya da ayağına çelme takan faktörleri bilmenizde yarar var.

İşte o faktörler…
Bağışıklık sistemini olumsuz yönde etkileyen faktörlerin en başında stres sorunu var. Özellikle yoğun ve ani stresler bağışıklık sisteminin bir anda çökmesine sebep olabiliyor. “Beyin-bağışıklık sistemi bağlantısı” özellikle son yıllarda daha iyi anlaşılan bir konu oldu. “Nöroimunomodülasyon” diye tanımlanan ve esas olarak “beynin ve nörolojik organizasyonun bağışıklık sistemi üzerindeki şekillendirici gücünü vurgulayan” yapının ne kadar etkili olduğunu son yıllardaki çalışmalarla çok iyi anlaşıldı. Beyniniz ne kadar rahat, düşünceleriniz ne kadar tekdüze, iç çatışmalarınız ne kadar az, keyfiniz ne kadar yerinde, mutlu anlarınız, huzurlu zamanlarınız ne kadar fazla, özgüveniniz ne kadar yüksek, beklentileriniz ne kadar iyimserse bağışıklığınız o oranda güçleniyor. Kötü bir haber, ani bir korku, yoğun bir endişe hali, ekonomik, sosyal ya da duygusal kayıplar, uzamış hüzünler ve daha pek çok şey ise bağışıklık sistemini biranda paramparça edebiliyor. Çok soğuk bir havada takımını izleyen bir seyirci topluluğunda tutulan takım kazanmışsa ertesi gün grip olanların sayısı çok az iken, takım yenilirse taraftarın neredeyse yarısı ertesi sabah nezleyle uyanabiliyor.
Bu nokta domuz gribi yönünden de çok önemli. Çünkü toplum basında çıkan yazılar, televizyonda yapılan tartışmalar, resmi otoritelerin verdiği demeçler arasındaki yoğun çelişki nedeniyle gereksiz bir korku ve bunalım sarmalına ve stres girdabına girdi gibi görünüyor. Ben sadece bu durumun bile, yani gereksiz yere yaratılan endişe, korku, telaş halinin bile gereğinden fazla kişinin hastalığa yakalandıracağını düşüncesindeyim.


Beslenmeye gelince... Bu nokta gerçekten çok önemli. Yeterli ve dengeli beslenme bağışıklık sisteminin yakıtı gibidir. Her şeyden önce her gün yeteri kadar protein kazanmaya çalışın. Özellikle hayvansal proteinlerden yararlanmayı unutmamayın. Balık, et, tavuk, yumurta, yoğurt, kefir, ayran, süt çok önemli besinler. Probiyotiklerden zengin oldukları için yoğurt ve kefiri özellikle öneriyorum. Bunlardan biri ya da birkaçı her gün sofranızda bulunsun. Sebze ve meyve yemeyi de ihmal etmeyin. Özellikle bol renkli, taze meyve ve sebzeleri tercih edin. Betakarotenden zengin havucu, antosiyadinlerden zengin narı, kateşinlerden zengin çayı –yeşil çay olması şart değil-, portakalı ve mandalinayı daha sık tüketin. Kış boyunca her gün bir elma yemeniz mükemmel bir seçim olur. B vitamini, magnezyum ve folik asitten zengin oldukları için ceviz, fındık, badem, yer fıstığından da yararlanmak iyi olur.

Sabah egzersiz gece uyku

Uyku da önemli bir faktör. İyi bir uyku bağışıklık sistemi için de bir tamirat zamanı, “onarım dükkânı” gibidir. Güzel bir uyku bağışıklık sisteminin eksiğini, gediğini gidermesi ve bir sonraki güne daha iyi, daha güçlü hazırlanması için iyi bir fırsattır. Uyku konusunda ciddi bir hassasiyet göstermenizi tavsiye ediyorum. Egzersiz de uyku kadar önemli bir bağışıklık düzenleyicisi. Düzenli egzersiz bağışıklık sisteminin gücünü arttırıyor. Düzenli egzersizin mesela sadece günde 30-45 dakika yürümenin, yüzme ya da bisiklete binmenin –hiç olmazsa haftada üç-dört kez yapmamız gerekiyor- bağışıklık sistemini desteklediği konusunda kimsenin kuşkusu kalmadı.

Destek alalım mı

Hangi destekleri kullanmamız faydalı olabilir sorusuna gelince… Eğer yeterli ve dengeli besleniyorsanız ayrıca bir besin desteğine para harcamanız gerekmez. Ama imkanınız varsa (veya yeteri kadar beslenmediğiniz düşüncesindeyseniz) selenyum (50 mikrogram), çinko (10-20 mg), C vitamini (500 mg) ve histidinden faydalanmayı düşünebilirsiniz. Betaglukan konusunda net bir fikrim yok ama ben betaglukanın çok etkili bir bağışıklık desteği olduğu kanaatinde değilim. Para verip almaya değer mi kararsızım. Doktorunuzla konuşmanız faydalı olabilir.

Benim tavsiyem

*Yoğurt/kefir
*Balık/et/tavuk
*Portakal/mandalina
*Nar/elma
*Fındık/ceviz
*Yeşil sebzeler
*Havuç
*Pancar
*Soğan/sarımsak
*Siyah ve yeşil çay
*Maydanoz

Bağışıklık desteği ürünler

*Umclaoba
*Sambucus
*Çinko
*C vitamini
*Histidin
*Selenyum
*Betaglukan

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/12776811.asp?yazarid=95

Hiç yorum yok: