28 Mart 2010

ALEVİ ÇALIŞTAYI BÜYÜK HAYAL KIRIKLIĞI YAŞADI

ALEVİ ÇALIŞTAYI BÜYÜK HAYAL KIRIKLIĞI YAŞADI

28.03.2010 15:48

Geçtiğimiz günlerde gerçekleştirilen Alevi Çalıştayı’na katılan Pir Sultan Abdal 2 Temmuz Kültür ve Eğitim Vakfı Bşk. Murtaza Demir, çalıştaya ilişkin görüşlerini anlatan bir mektubu Odatv’ye gönderdi.

Demir’in mektubunu aynen yayınlıyoruz:

Tüm kesimlerin farklılıklarından kaynaklı sorunları, “Anayasa Paketi” çerçevesinde yoğun olarak tartışılıyor ve herkes bir kanal bularak sorununa çözüm arıyor.

Cemaatler, “başörtüsü ve katsayı mağdurları”, Kürtler, “taş atan çocuklar”, Roman, Musevi, Ermeni, Rum azınlıkları, azınlık çocuklarının eğitim sorunları, Akdamar Kilisesinde ibadet meselesi… Ne güzel; kim ne derse desin, gerçekten olumlu gelişmeler: varsın her demokratik talep tartışılsın…

Şu iyi, şu kötü” demiyorum: o ayrı bir tartışma…

AKP, MHP, DTP, DSP, SP, DYP gibi siyasi partiler oy tabanlarının, diğer demokratik kitle örgütleri ve sendikalar ise temsil ettikleri kitlelerin istemlerine yasal-Anayasal çözüm önermek ve Anayasa Paketi içinde yer almasını sağlamak üzere yoğun bir çabaya girdiler.

CHP hariç!“CHP hariç” diyorum, çünkü CHP’nin Aleviler gibi her durumda hazır olan; sorunlarıyla ilgilenmese de oy veren, “bir arkadaş grubunun” her koşulda milletvekili ve “ana muhalefet” olmasını sağlayan sabit bir oy potansiyeli var. Dolaysıyla oy kaygısı gütmeyen tek parti CHP… Bu yüzden CHP, Alevilerin derdiyle değil, statükoyu nasıl kurtaracak onun peşinde…
Peki, Aleviler?

Hani derler ya, denize düşen yılana sarılır; bizim durumumuz o hesap… AKP, “Alevi Çalıştayı yapıyoruz buyurun” dediği için “devlettir, hükümettir, elbette gidip sorunumuzu anlatmamız gerek” diyerek, hatta itiraf etmeliyim ki, inanarak gittik; ciddi hazırlıklar yaptık. Raporlar verdik, konuştuk, edebimizle tartıştık, çözüm istedik… Akıl işte!

Sonuç?
Sonuç, büyük bir hayal kırıklığı… Bizim sorunlarımızı değil, bizim üzerimizden kendi önceliklerini çözmek istiyorlar. “Kaldırın” dediğimiz din derslerine bir de “uygulamalı din eğitimi” ilave ederek, iki katına çıkarıyorlar. İtiraz ettik: ilanlar verdik…Peki, biz ne yapacağız; kime, nereye başvuracağız?

Hadi siyasileri “anladık” ama medyanın, köşe yazarlarının, tv. programcılarının ilgisizliğine ne diyeceğiz?

Sorunumuzu gündeme getirmek için ille de cam çerçeve mi indireceğiz?

Zorla Sünni İslam öğretilen” ve bizim için zulüm haline gelen, hali hazır din derslerine dayanak teşkil eden, aynı zamanda bir 12 Eylül ürünü olan 24. Maddenin kaldırılmasını, imar yasasının “Cami, Kilise, Havra ve Sinagogu” ibadethane sayan cümlesine cemevimizin de ilave edilmesini istiyoruz… Hani bu AKP darbe yasalarına karşıydı? 24. Madde darbe yasası değil mi?
“Darbelere, onun yasalarına, vesayete karşı olduğunu, farklılıkları kucakladığını, din ve inanç özgürlüğü istediğini” söyleyen AKP Hükümeti ikiyüzlü davranıyor. “Ötekileştirdiklerine” hayat hakkı tanımıyor. Toplumun değil, cemaatin istemlerini, yani “cemaat anayasasını” kurguluyor.
Çocuklarımız asimilasyona tabi tutuluyor, KPS’de eleniyor, bürokrasi geçit vermiyor, inancımız tanınmıyor, vergilerimiz Sünni inancın giderlerinde ve Diyanetin saraylarında kullanılıyor, haklarımız gasp ediliyor; itiraz ediyoruz bağırıyoruz, bu kez de sesimiz duyulmuyor…

Bu zulme, tutsaklığa, hukuksuzluğa ve ilkelliğe daha ne kadar tahammül edeceğiz?
Değerli gazeteciler, köşe yazarları, arkadaşlar; biz de yurttaşız. Bu ülkede yaşıyoruz; hem de on milyonlarcayız. Sorunlarımız var. Lütfen biraz ilgi… İşi işten geçmeden; yara, kangrene dönüşmeden…

Saygılarımla,
*Pir Sultan Abdal 2 Temmuz Kültür ve Eğitim Vakfı Bşk.

Odatv.com

Hiç yorum yok: