13 Ocak 2011

SU VE KADIN

SU VE KADIN

Karadeniz kadınları doğası gibi zordur, inatçıdır ve mücadelecidir
.
Çay tarlasında fındık bahçesinde ekini biçen kaldıran doğanın zor şartlarında bile yılmadan çalışan kadınlar güçlerini artık ekmeklerini kazandıkları doğayı korumak için harcıyor.
Karadeniz’in dört bir yanında yapılmaya çalışılan HES projelerine karşı eylemlerde ön safları tutan kadınlar ellerinde bastonları ile kimi zaman şantiye
taşlayarak kimi zaman projeye onay verenlere beddua ederek yaptıkları mücadeleyi salonlara taşıdılar. Mimarlar Odası Büyükkent Şubesi Konferans Salonu'nda yapılan etkinlikte, Ayşenur Kolivar'ın moderatörlüğünde Senoz Vadisi'nden Gürgenli Nine ve Ayşe Sukas, Ardanuç'tan Nazime Yıldırım, Loç Vadisi'nden Güler Marazoğlu'nun katılımıyla HES'ler ve HES'lere karşı mücadele konuşuldu.

Kadınlar İsyanda
Başbakan Erdoğan'a gösterdiği tepki ile tanınan Ardanuç'tan Nazime Yıldırım HES'lere izin vermeyeceklerini söyledi, “Dereleri satıyorlar, bizi susuz bırakıyorlar. Şunu iyi bilsinler, biz suyumuzu sattırmayız. Biz alnımızın terini süze süze sağlıyoruz geçimimizi. Bizim suyumuza ellemesinler. İnsanın hayatı sudur” dedi ve “Ne yaparlarsa yapsınlar biz Artvin olarak suyumuzun peşindeyiz. Bizim suyumuzu ne alabilirler, ne de satabilirler. İlk de ben çıkarım karşılarına” dedi

Senoz Vadisi'nden Ayşe Sukas, derelerinin sularına el koyan hidroelektrik santrallerin sadece sularını değil, yaşamlarını, sağlıklarını ellerinden aldığına dikkat çekti. “Tarlalarımızda artık bir şey yetişmez oldu” diyen Sukas, “Biz isyan etmeyelim de kim isyan etsin” şeklinde konuştu

Senoz Vadisi'ndeki beli iki büklüm elinde bastonlar olmasına rağmen HES'lere ilk taşı atan Gürgenli Nine, derelerin, suyun Karadenizli için hayat olduğunu dile getirdi. Suyun ellerinden alınmasıyla değirmenlerinin çalışmaz olduğunu kaydeden Gürgenli Nine, “300 yıllık ağaçlarımızı, gürgen ağaçlarımızı kestiler” diyerek doğalarının yok edilmesine isyan etti.

Sarı yazmaları ile HES mücadelelerine yeni bir boyut kazandıran şehirdeki HES eylemeleri ile gündemden düşmeyen sarı yazmalı Güler Marazoğlu “oğlum 28 yaşında köye gitti çok sevdi, geçen yaz tekrar gittiğimizde derenin içinde makineleri görünce oturdu ağladı, çocuklarım köylerini yeni tanımaya başlarken derelerimin halini görünce içleri acıdı” diyen Güler hanım “derelerimizle birlikte kültürümüzde gidiyor” dedi..

Geçen yaz Milliyet gazetesinde yayınlanan “Karadeniz isyanda” yazı dizisi ile Karadeniz’deki HES mücadelesini konu alan gazeteci Mehveş Evin; Karadeniz gezisi boyunca HES projelerinden bölgenin nasıl etkilendiğini ve kadınların mücadeleci ruhundan nasıl etkilendiğini anlattı.

Konuklarında söz alarak katılım gösterdiği söyleşi, Ayşenur Kolivar’ın söylediği “GETMA” şarkısının ardından Mimarlar odasının kapısında konuklarında katılımı ile tulum eşliğinde horonla son buldu.

Suyu taşıyan kadınlar, Hayatı su ile taşıyan kadınlar…
Binlerce yıl;
kadınlar taşıdı suyu
tarlaya, evlere, hayata...
Şimdi ise suları ellerinden alınmak isteniyor
Bizlere: "yaşama!" deniyor…
Köylere, derelere, kuşlara, balıklara, kültürlere...

Suyu taşıyan kadınlar,
Hayatı su ile taşıyan kadınlar…
Su kenarında yosunların sardığı
eski bir değirmen gibi
yorgun, yalnız ama hala üreten...

Suyu taşıdıkları, toprağı işledikleri
Nasırlı elleriyle,
çıkıp geliyorlar vadilerin içinden
su ve yaşam mücadelelerinden…
Karadenizin isyanını bir ninni, bir ağıt gibi
fısıldayacaklar kulaklarımıza!

http://www.karadenizisyandadir.org/

EvcioğluHaber-13.01.2011- Perşembe

Hiç yorum yok: