28 Mayıs 2008

Kırılamayan Gençlik+x

Kırılamayan Gençlik




Toplumsal mücadelenin kıvılcımını ateşleyen enerji birlikten doğar.
Bu birlikteliğin tüm bir toplumsal kesime yayılması zaman alır. İşte Aleviliğin bu toplumsal toparlanışında en çok genç kuşaklar geride kalmışlardı. Çünkü 12 Eylül'ün zindanlarıyla baş başa kalan kendilerinden önceki kuşak olan aileleri onlar için korkulu rüya olmuştu. İşkenceler, yıllarca hapis çekmeler, aile dağılmaları ve o günlerden şimdilere dek devam eden umutsuzluklar.



Demokratik mücadelenin yılgınlık dönemlerinin meyveleri olarak gençler ne yazı ki çok yönlü saldırının ilk hedefi oldular. Bu dönemlerden beslenen tüm toplumsal kesimler paramparça ve umutsuz olarak sürüklenmeye devam ediyor. Önce 1 Mayıs için alanlarda öğrenci olarak görmeye alıştığımız gençler artık Genç Sen'i kurarak örgütlü mücadelenin dönem dönem yükseltilmesinde öne çıktılar. Bu mücadeleye katılım sürecini çoğu dolgun cüzdanlı sendikalar cüzamlı görmüş gibi izliyorlar. Ancak görmek gerekir ki, bir başkaları da o sendikaları hala öyle görüyor. Yani gençler ötekinin ötekisi. Yenilikçi ve yaratıcı olanlar her zaman küçümsenme ile karşılaşmışlardır. Bu anlayışı kıracak güç ve günleri göreceğiz.

Alevi örgütlenmeleri içinde gençlerin varlığı her zaman önemli olmuştur. Bu önem mücadelede söz hakkı olarak değil, daha çok alanları kaplama ve dernek, vakıf gibi örgütlenmelerin salonlarında, odalarında semah, bağlama vb. kurslara katılma olarak değerlendirildi. Yani kültürel birikimin taşınması ve öğretilmesi için kurulan birçok dernek ve vakfın çalışma alanları ve amaçları arasında gençlerle ilgili program ve öneriler vardır. Amaçlarda, "Gençlerin asimilasyondan ve yozlaşmadan kurtarılması, eğitilmesi.." biçiminde karşımıza çıkan muğlak ve başı sonu olmayan tüzük maddeleri neredeyse hiç işlemez. İşletilmek istendiğinde ise onların söz hakları ya küçümsendi ya da kendilerince örgütlenmeleri biraz fazla talep ve belirlenime dönünce koptu. Çoğu dernek ve vakıfta bu nedenle gençler eksik malzeme olarak görülüp hep bir olgunlaşma sürecine tabi tutuldu. Ya da bu da olmadı, örgütlenme amacının dışına çıktıkları gerekçesiyle zaman zaman bulundukları kurumlardan sürgüne uğradılar. Bu sadece Alevi gençleri açısından böyle değil kuşkusuz. Buna en iyi örnekler üniversitelerdeki öğrenci topluluklarıdır. Ne gelmedi ki başlarına.

Ancak yeni bilişim sürecinde herkes etrafında bulunan gençlerine, çocuklarına muhtaçlar. Çünkü onlar sanal dünyanın kralları ve tüm dernek, vakıf, sendika, oda, partiler onlara muhtaçlar.Web sayfaları, forumlar vb. yeni iletişim ağları onlardan soruluyor. Her şey onların akılları ile gelişiyor neredeyse. Alevi örgütleri çevresinde bulunan gençler de bu anlamda en canlı örnekleri ve gelişmiş pratiğe sahipler. Gençler web forumlarında kendilerini yetiştirdikleri gibi, örgütlerle ilgili her tür durumun yansımasına da neşter atabiliyorlar. Bu nedenle o gençlerin önemli bir kısmı PSAKD ve HBVAKV/D' de etkin ve sorumludurlar. HBVAKV'da hiç beklenmeyecek bir hız ve çabayla atıl olan kütüphaneyi aktif hale getirdiler. Daha birçok projeleri ise heyecanla aktif olmayı bekliyor. Cafe ve barlarda olmalarına alışık olduğumuz gençlerin kütüphanede olmaları yeni gençlik tipine uymuyor. Ancak gençler sadece orada değiller ki, onlardan birkaç yaş büyük olanlar dernek, vakıf ve konfederasyonların başında. Bu nedenle Alevi örgütleri -şahıs vakıf ve derneklerini ayrı tutmak kaydıyla- her ne kadar kendileri de genç olsalar da, neredeyse tüm yönetim kurulları ve başkanları ya orta yaş ya da genç kuşaktan oluşuyor. Yani AB standartlarını bu özellikleri ile yakalamış durumdalar. Aleviliğin bu nedenle yaşlanıp ölmesi veya kirletilmesi mümkün değil. Bu nedenle siyasal duruşları ve tutumları da Türkiye ortalamasına göre sert, talepkar ve umut verici.


Sanaldan Gerçeğe
Sanal dünyanın mucize işlerinden biri olan forumlarda kendi yaşam kurallarını yeniden yaratmaya çalışan Alevi gençler, sanallıktan kurtulup, birbirlerinin görüşlerine bakmadan bir araya gelmeye karar verdiklerinde Abant'ta bahar yüzünü göstermeye başlamıştı. Yaşamlarının baharlarında olan bu genç beyinler hayatın tüm yoksunluk ve sorunlarını kaç kez forumlarda birbirlerine anlatmış veya paylaşmışlardır bilmek mümkün değil. Onların umutlu ve sevgi dolu bakışları gerçek işsizliğin %15'leri geçtiği, emekli olma hayalleri kursalar bile tabutlu günlerinde görebileceklerini bilmelerine karşın, kendilerini koruma ve kurma yörüngesine girmiş bulunmaktalar. O gençler, işsizliği en çok tadan, yoksulluğu ve sürekli yeni yaşamlara arzu ve sabır ile bakan kesimlerden geliyorlar. Onlar, biz olarak, eski deyimle "kırsaldan, gecekondulardan kent merkezlerine gelenler" gibi yüreklerinden ve umutlarından başka kaybedecekleri şeyleri olmadığından cesaretle bir araya gelebiliyorlar.

Bu durumlarına karşın, sanılmasın ki bilgisiz ve sıradan insanlar. Çoğunun eğitim seviyesi yüksek ve iyi iş koşullarını yakalamış durumdalar. Kendilerini anlatmaktan ve paylaşmaktan da bu nedenle korkmuyorlar. Ancak onları birleştiren noktalar birkaç şeyle sınırlandırılamaz. Öncelikle aidiyet duyguları ile pekişen öteki olma özellikleridir tüm sosyal ve siyasal statülerine rağmen. İnsanlığın umutsuzluğu onların umut ve arzularına asla ket vuracak kadar sindirebilmiş değil onları. Onlar kendilerini misyon olarak sanal olsun olmasın tüm toplumsal kesimlerin acıları, sorunları ve beklentileri ile bir arada görüyorlar. Dün Seatle'da, bugün 1 Mayıs alanlarında ve kendi başlarına ne yapabileceklerini konuşup tartışabilecekleri yerlerdeler. Bu nedenle özgüvenleri ile beklentileri sönmemiş durumda. Yaptıklarının ayrımında ve peşindeler. Kimseyi kandırmak, kırmak ve kullanılmaya açık değiller. Yaşıtları gibi başlarında sembol berelerle özendikleri mafya babaları, ağabeyleri yok. Öncelikle buna izin verecek kadar umutsuz ve bunalımda değiller. Onlar geleceğe gün ışığında bakabilmenin, sevgiyle kadın-erkek ayırmadan coşabilmenin maharetine sahipler.

Alevi örgütleri her ne kadar onları sahipleniyor olsalar da, onların hız ve beklentilerine yanıt verebilecek yenilenmeyi daha gerçekleştirebilmiş değiller. On yıl kadar önce PSAKD tarafından ilk kez gerçekleştirilen Alevi Gençlik Kurultayı'ndan bugüne hiçbir ciddi açılım olmaması önemli bir sorun olarak karşımızda beklemektedir. Şimdi gençler artık binlerle ifade edilen sayılarda gerektiğinde kolayca bir araya geldikleri forum ve internet sayfalarıyla hayata ve beklentilerine müdahale edebiliyorlar.

İşte yeni dönemin mucizesi budur. Kendi sorularını ve yanıtlarını aramanın ve bulmanın heyecanından daha büyük hedef olabilir mi. Baharın coşkusu ile bir araya gelen arzu ve beklentileri geleceğe ışık taşıyor. Onların bilinçleri ve hayat kurguları çoktan partileri, sendikaları, vakıf ve dernekleri aşmış durumda. O nedenle hiçbir kesim tarafından yok sayılacak durumda değiller. Dinamizmleri değişme ve değiştirme yeterliliğine sahiptir. Geleneğe saygılı olmaları yanında o geleneğin dar sınırlarını tartışarak özgürleştirme gücü kısmen de olsa ellerine geçmektedir. Ankara ve İstanbul'dan yola çıkarak Abant'ta şenlik, piknik ve forum tarzı buluşmayı gerçekleştiren gençler bu anlamda, en iyi öğretmenlerinin birbirleri ile tartışmak ve paylaşmak olduğunu gösterdiler. Hiçbir örgütte gençlerin eğitimi için kaynak oluşturulmazken, onlar bunun için gerekli kaynağı kendi kendilerine sağlayabildiler. O gençler söz yığını sayfalardan kendilerini kurtararak alanlara çıkmanın basamaklarını soluyorlar. Gençlik bir toplumun geleceği olduğu yargısından yola çıkıldığında, dönüm noktasında bulunan Aleviliğin gençliği de dönüm noktasındadır.



Hasan Harmancı

Hiç yorum yok: