SODEV: İzzettin Doğan'ın Safı Belli Olmuştur |
9 Kasım Pazar günü Ankara'da ABF'nin öncülüğünde yapılan mitinge SODEV olarak katılıp destek verdik. Bu mitingle ilgili birçok şey söylenebilir. Öncelikle bu miting Alevilerin yıllardan beri dillendirdiği, uğruna mücadele ettiği demokratik taleplerini binlerce ağızdan tekrar haykırması bakımından çok önemlidir. Aynı zamanda bu miting, yıllardan beri Alevilerin taleplerini görmezden gelen gerici güçlere verilmiş önemli bir cevap olmuştur. Bugüne kadar görmezden gelinen talepleri duymayanlara daha yüksek sesle söylemek, görmeyenlere daha görünür kılmak için on binlerin Ankara'da buluşmasını önemsemek gerekir. Alevilerin Ankara'da dillendirdiği talepler bu ülkenin aydınlarının, ilericilerinin, laiklerinin kısacası çağdaş düşünen tüm insanların talebidir. Peki nedir bu talepler? Gerçekçi midir? Karşılanması mümkün müdür? Alevilerin "ayrımcılığa karşı eşit yurttaşlık hakkı" için düzenlediği büyük Alevi yürüyüşünün öne çıkan talepleri şunlardı: -Zorunlu din dersi kaldırılmalıdır. -Alevi yerleşim bölgelerine cami yapılmasına son verilmelidir. -Cemevlerimize derhal "ibadet yeri" statüsü verilmelidir. -Hacı Bektaş Dergâhı ve diğer Alevi büyüklerine ait dergâhlar, Turizm Bakanlığından alınarak Türkiye Alevi Bektaşı Federasyonu'nun idaresine verilmelidir. -Diyanet İşleri Başkanlığı kaldırılmalıdır. Her inanç grubu demokratik bir şekilde çalışan ve kendi kendini finanse eden inanç kurumları haline getirilmelidir. -Alevilik kendi başına bir inanç kurumu olarak kabul edilmeli ve her alanda yasalarca güvence altına alınmalıdır. -Nüfus cüzdanlarındaki din hanesi çıkartılmalıdır. -Madımak Oteli müzeye dönüştürmelidir. -Yukarıda belirtilen taleplerin, ekmek kadar su kadar doğal ve gerçekçi talepler olduğu açıktır. Alevilerin bu taleplerinin karşılanması için destek vermek kendine ilericiyim, solcuyum, sosyal demokratım diyen kişi ya da kurumların vazgeçilmez görevlerindendir. Bu kadar haklı taleplerin karşısında duranların, bunları tartışma konusu yapanların kendilerini sol ilerici gibi nitelemelerde bulunması artık inandırıcı olmayacaktır. Bu mitingin öncesinde ve sonrasında bizim gibi destek verenler olduğu gibi karşı çıkanların olması anlaşılır bir şeydir. Çünkü gerici ve inkarcı güçler varlık gerekçelerini bu tür haklı taleplere karşı durmaktan alırlar. Ancak şaşılacak olan,yanımızda olması gerekenlerin gerici güçlerin sözcülüğünü yapmasıdır! Bunların başında, Alevilerin önderi gibi kendini göstermeye çalışan prof. İzzettin Doğan gelmektedir. Kendini Alevi olarak gören birinin gerici güçlerle ve onların sözcüsü basın kuruluşlarıyla hareket etmesi aslında bazı önemli gerçekleri göz önüne sermiştir. Bu sorumsuzca yapılan açıklamalar insanlarımızı derinden yaralamış ve artık gerçek saflar belli olmuştur. İzzettin Doğan'ın Alevilerin bu büyük yürüyüşüne katılmak yerine karalama kampanyasına alet olması en başta Alevi toplumuna yapılmış büyük bir haksızlıktır. Bu yaklaşımıyla Doğan, Alevileri yıllardan beri yok sayan bir anlayışın safına geçmiştir. Bu kadar kitlesel bir mitingi marjinal grupların organizasyonu olarak gösteren zihniyetin kendisinin marjinal olduğu açıktır. Zaten toplumda Alevilere karşı var olan ön yargıları besleyen bu zihniyet kabul edilemez. İzzettin Doğan'ın yeri, bu ülkede yaşayan Alevileri inkâr edenlerin yanı olmamalıydı. Kendine akademisyenim aydınım demekle aydın, akademisyen olunmayacağı bilinmelidir. İsimlerin önündeki ünvanların halkımız nazarında çok fazla bir değeri olmadığı bilinmelidir. Önemli olan, o ünvanın sorumluluğunu taşımaktır. Aydın olmak öncelikle gerçekleri söylemekten ezilenden, ötekileştirilenden yana tavır almaktan geçer. Aynı şekilde Ehl-i Beyt Vakfı Başkanı Ferman Altun'un açıklamasının Alevi toplumu açısından bir değeri olmadığı açıktır. Dün Pir Sultan'ı asan Hızır Paşa neyse bugün de Ferman Altun odur. Çünkü yüzünü şeriat ve gericiliğe çevirmiş olanların, Alevileri katledenlerle kol kola girmiş ve bu işi bir rant kapısı haline getirenler bugün olduğu gibi yarında tarih ibretle yazacaktır. Alevilerin "ayrımcılığa karşı eşit yurttaşlık hakkı" için düzenlediği miting bir anlamda kendi içindeki dost gibi görünenlerin gerçek yüzlerini de göstermesi bakımından öğretici olmuştur. Takke düşmüş, kel görünmüştür. Kısacası Aleviler kendi içinden çıkan bu kadar Hızır Paşa'ya rağmen haklı taleplerini dosta düşmana duyurmayı başarmıştır. Alevi demokratik hareketi kendi içindeki kişisel çelişkileri bir tarafa bıraktığı taktirde daha da güçlenecek ve Türkiye'nin demokratikleşmesi yolunda bir öncü rolü oynayacağı kesindir. Yeterki demokratik Alevi hareketi tarih boyunca yarattığı güçlendirdiği direnci daha da üst seviyelere çıkarması yolunda çaba sahibi olsun İktidarda ve muhalefette bulunan tüm siyasal partiler Alevilerin taleplerini dikkate almalıdır. Artık her seçim döneminde mavi boncukla insanlarımızı kandırmanın zamanı geçmiştir. Farklılıklarımızın bir düşmanlık sebebi gibi gösterilmesi yerine zenginlik olarak algılanması için sorumlu makamlarda bulunanların daha akılcı davranması gerekmektedir. Unutulmamalıdır ki Alevilerin ya da farklı inanç sahiplerinin eşit yurttaşlık temelinde bu ülkenin gelişmesine katkısı büyük olacaktır. Artık herkesin bilmesi gereken bir gerçek vardır: uyuyan dev uyandı,bunun arkası gelecektir! MEHMET TÜM SODEV GENEL SEKRETERİ
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder