NE AKP’NİN SEÇİM YATIRIMLARININ, NE DE SGK YÖNETİMİNİN BASİRETSİZLİĞİNİN BEDELİNİ EMEKÇİLER ÖDEMEYECEKTİR… | | |
19 Ocak 2009 |
SSK Hastanelerinin Sağlık Bakanlığına devri ve SSK İlaç Fabrikalarının kapatılmasıyla başlayan ve 5502 ve 5510 sayılı yasaların yürürlüğe girmesiyle derinleşen kaos büyümeye devam ediyor. Gelinen noktada; "Sosyal Güvenlik Reformu", sadece Halkın ve Emekçilerin Sağlık ve Sosyal Güvenlik Hakkının piyasalaştırılmasına neden olmakla kalmıyor; SGK çatısı altında birleştirilmeye çalışılan Emekli Sandığı, Bağ-Kur ve SSK Emekçilerinin özlük haklarını, çalışma koşullarını ve söz haklarını da yok sayan belirsizliklerle dolu bir süreç olarak işlemeye devam ediyor. Sağlık ve Sosyal Güvenlik sisteminin piyasalaştırılmasıyla, Uluslar arası İlaç Tekelleri, Tıbbi Cihaz ve Medikal Firmaları, Özel Hastaneler karlarını hızla artırırken, Emekçiler ve Yoksul Halk Kesimleri gittikçe Sağlık ve Sosyal Güvenlik Hizmetlerinden yoksun bırakılmaya, ya da geçmişte çok daha ucuza elde ettikleri bu hizmetler karşılığında daha fazla para ödemeye mahkum edilmiştir. Bugüne kadar, SGK bünyesinde yer alan Genel Müdürlükler, Daire Başkanlıkları, İl Müdürlükleri ve Sağlık Sosyal Güvenlik Merkez Müdürlükleri kadrolarına atamalar yapılmış olmasına karşın, bu birimlerde yürütülecek olan hizmetlerin "kaç kişiyle", "hangi personelle" yapılacağı, "hangi fiziki mekanda hizmet sunulacağı" hususları hala belirsizliğini korumaktadır. Bazı illerde SGK birimlerinin taşındığı ya da taşınacağı yerler kent merkezine çok uzak ve/veya "mücavir alan sınırları dışında" olmasına rağmen, oralarda çalışan ya da çalışacak olan SGK Emekçilerinin "Servis ve Yemek" gibi en temel ihtiyaçları konusunda bile gerekli çalışmalar yapılmamış, SGK Emekçileri mağdur edilmiştir. Hizmet binalarının bir çoğunda fiziki imkanlar yetersiz, özellikle Fatura Kontrol ve Arşiv birimlerinde çalışma koşulları son derece kötü durumda, tüm SGK birimlerinde Büro Emekçileri "Dosya Dağlarının" altında ezilmektedir. Yoğun iş yükü ve yetersiz fiziki mekanlar nedeniyle, SGK Emekçileri Meslek Hastalıkları riskiyle karşı karşıya bırakılmakta, SGK yöneticileri tarafından "Meslek Hastalıkları" riskine karşı herhangi bir önlem alınmamakta ve risk altındaki SGK Emekçilerine yönelik olarak "Sağlık Taraması" dahi yapılmamaktadır. Yeni açılacak olan Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezlerine kimlerin, hangi kriterlere göre Atanacağı ya da Görevlendirileceği hususları SGK Yönetimince açıklanmıyor, bu durum SGK Emekçilerinde "Siyasi Kayırmacılık" kaygılarının artmasına yol açıyor. Kimi makamlarda oturan yönetici pozisyonundaki kişiler SGK Emekçilerini açılacak olan Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezlerine göndermekle tehdit ediyor, özellikle emeklilik hakkını elde etmiş olan SGK Emekçileri bu yöntemle sık sık karşı karşıya kalıyor, SGK Emekçileri yetkililerce sessiz sedasız Hükümete yakın olduğu ifade edilen "Yandaş Sendikalara" üye olmaya zorlanıyor. Yandaş Sendikalar tarafından "Kendilerine Üye Olanların" girdikleri "Görevde Yükselme Sınavlarını Kazanacakları", kendi üyelerinin "Yeni Açılan Birimlere Görevlendirilmeyeceği ve/veya Tayin Edilmeyeceği" yönünde beyanlarda bulunulup taahhütler veriliyor. Devredilen kurumların birçok birimi kaldırılmış, o birimlerde çalışanların bir bölümü kendi talepleri göz ardı edilerek Sosyal Güvenlik Kurumu Merkez Binalarında istihdam edilmiş, geri kalan SGK Emekçilerinin durumu ise hala belirsizliğini koruyor. 5502 sayılı Yasa'nın geçici maddesi gerekçe gösterilerek, Açıktan Atama yapılmaması, emekli olan personelin yerine yeni personel istihdam edilmemesi nedeniyle her geçen gün personel sayısı azalan kurumda ?iş yükü? giderek artıyor. Yeni açılan birimlerin personel ihtiyacı da, mevcut personel ile karşılandığından ?iş yükü? had safhaya ulaşmış durumda. Bina yok, bilgisayar yok, evrak dolu çuvallar yerlerden tavanlara doğru yükseliyor, bu koşullarda SGK Emekçileri toz duman arasında, sağlıksız koşullarda, Halkın Sağlık ve Sosyal Güvenlik Hakkı için büyük bir özveriyle çalışıyorlar. Halka ve Emekçilere sürekli olarak bu gidişatın sonuçlarının daha iyi olacağı söylendi, ama gelişmeler hem Halk, hem de SGK Emekçileri açısından sürekli olarak daha da kötüye gidiyor. SGK Emekçileri bu karmaşıklıklarla dolu süreçte, giderek daha da kötü çalışma koşullarına mahkum edildiler. SGK'nın oluşumundan bu yana olumlu anlamda değiştiği söylenebilecek tek şey, 5502 sayılı yasayla birleştirilmeye çalışılan kurumların kapısında asılı olan tabelaların değişmesinden ibarettir. YEREL SEÇİMLER ÖNCESİNDE AKP'NİN SİYASİ NİYET VE AMAÇLARININ BEDELİ SGK EMEKÇİLERİNE ÖDETTİRİLMEYE ÇALIŞILIYOR, BU BEDELİ ÖDEMEYECEĞİZ... Şimdi ise Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, AKP'nin Yerel Seçimler öncesindeki Siyasi Niyet ve Amaçlarına uygun olarak belirlenen 15 İlde "Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezleri" açılmasını onaylamış bulunuyor. Mevcut Sosyal Güvenlik İl Müdürlüklerine bağlı, Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezlerinde görev yapmakta olan Tabip, Uzman Tabip, Diş Tabibi ve Eczacı kadrolarından başlamak üzere, yeni açılan Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezlerinin açılmakta olduğu Afyonkarahisar, Balıkesir, Çorum, Denizli, Elazığ, Erzincan, Kahramanmaraş, Malatya, Rize, Şanlıurfa, Siirt, Sivas, Tekirdağ, Tokat, ve Van illerine doğru, 2 Şubat 2009 tarihinden itibaren 31 Aralık 2009 tarihine kadar "Yerlerine yeni personel gelip göreve başlamadan önce görevden ayrılmamak kaydıyla Birer Aylık Geçici Süreli Görevlendirmelerle" istihdam edilmek istenmektedir. Yukarıda ifade edilen durum nedeniyle, Tabip, Uzman Tabip, Diş Tabibi ve Eczacı kadrolarından başlamak üzere binlerce SGK Emekçisi 2 Şubat 2009?dan 31 Aralık 2009'a kadar sürekli olarak görev yerlerinin değiştirilmesi tehlikesiyle karşı karşıya kalacak, bir aylık Geçici Süreli Görevlendirmeyle başka bir kente gönderilen personel, yerine yenisi gelip göreve başlamadan geriye dönemeyecek, Siyasi Kayırmacılık had safhaya varacak ve bu nedenle de; hem iş barışı bozulacak, hem de Kurumun bu uygulaması nedeniyle personel arasında da kişisel tutum alışlar yaratılacaktır. Her ne kadar SGK Başkanlığı bu tür iş ve işlemlerde kesinlikle tarafsız davrandığını/davranacağını beyan etmekteyse de, SGK Başkanlığına bağlı birimlerde bugüne kadar yapılan Genel Müdür, Genel Müdür Yardımcısı, Daire Başkanı, SGK İl Müdürü, SGK Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezi Müdürü, SGK Sosyal Güvenlik Merkezi Müdürü kadrolarına Atanan ya da Görevlendirilen kişilerin seçimi, SGK Başkanlığının bu yöndeki söylemlerinin gerçek dışı olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. SGK YÖNETİMİ KABUL ETMESE DE, SGK'DA AKP KADROLAŞMASI DEVAM EDİYOR... Zaten Sayın Fatih ACAR'ın Merkez Yönetim Kurulumuzla 12 Ocak 2009 tarihinde yapmış olduğu toplantıda sarfetmiş olduğu: ?Ben Genel Müdür, İl Müdürü vb. kadrolara ilişkin atamalara karar verir, onların atamalarını yaparım, ondan sonrası benim göreve getirdiğim arkadaşlar tarafından belirlenir. Doğaldır ki; her idari birimin amiri kendi çalışma arkadaşlarını seçme hakkına da sahiptir? mealindeki sözleri SGK'daki tutumun ne olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Önce SGK Başkanı kendisini bulunduğu göreve getiren siyasi iktidarın taleplerine uygun üst düzey atama ve görevlendirmeler yapmakta, ardından onun tarafından görev getirilenlerce de esasen daha önceden belirlenmiş olan siyasi projenin devamını uygulayacak işlere imza atacak olanlar bulundukları pozisyona ve "Liyakat" ilkesine uygun olup olmadığına bakılmaksızın, daha üst görev ve pozisyonlara atanmakta veya görevlendirilmektedir. Üstelik birer aylık sürelerle ve dönüşümlü olarak yapılması kararlaştırılan Geçici Görevlendirmelerin, esasen bu işlemlere karşı açılması beklenen İdari Davaların sonuçlanmasını engellemek üzere birer aylık sürelerle sınırlandırıldığı anlaşılmaktadır. Zira, bulunduğu yerden başka bir yere bir ay süreyle Geçici Göreve gönderilen bir personel aynı gün İdare Mahkemesine başvursa dahi, İdarenin Savunma süresi bitmeden Geçici Görev süresi sona ereceğinden, "Geçici Görevlendirme işleminin Hukuka Uygunluğunun İdare Mahkemesince Denetlenmesi de mümkün ol(a)mayacak"tır. Esasen, Aylık Rotasyonlarla, Tabip, Uzman Tabip, Diş Tabibi ve Eczacı kadrolarından başlamak üzere binlerce SGK Emekçisinin 2 Şubat 2009?dan 31 Aralık 2009'a kadar Geçici Görev adı altında bulundukları illerden ayrılmaya zorlanması "Sosyal Güvenlik Reformunun yükünün bir kez daha SGK Emekçilerine yüklenmesi" anlamına gelmektedir. NE AKP?NİN SEÇİM YATIRIMLARININ, NE DE SGK YÖNETİMİNİN BASİRETSİZLİĞİNİN BEDELİNİ EMEKÇİLER ÖDEMEYECEKTİR... SGK Yönetimi görev başına geldiği tarihten bu yana SGK?nın ülkenin her yerinde bulunan yurttaşlarımıza nitelikli, eşit ve ulaşılabilir Sağlık ve Sosyal Güvenlik Hizmeti sunabilmek için gerekli olan "Yeni ve Kadrolu Personel İstihdamı" konusunda gereken adımları atmamıştır. Kurumun ihtiyaçlarına uygun olarak açıktan yeni ve kadrolu personel istihdamının neden sağlanmadığı yönündeki eleştirilere karşı sürekli olarak bunun yasadan kaynaklanan bir sorun olduğunu ifade eden SGK Yönetimi, Sosyal Güvenlik Kontrol Memurluğu ve Sosyal Güvenlik Uzmanlığı kadrolarına Açıktan Atama yapıldığı gerçeğini ise görmezden gelmektedir. Halkın yerinden Sağlık ve Sosyal Güvenlik hizmetine kolayca ulaşması, bu hizmetlerin yurt sathına yaygınlaştırılması, birer yurttaş olarak elbette ki, bizim de talebimizdir. Ancak yeni SGK birimlerinin açıldığı yerlerin seçimi ve planlanmasında böylesi bir amacın güdülmediği, planlamanın tamamen "Siyasi Kadrolaşma" ve "Seçim Yatırımı" hesapları üzerinden gerçekleştirildiği bilinen bir gerçektir. SGK Emekçileri ne AKP'nin Seçim Yatırımlarının, ne de SGK Yönetiminin basiretsizliğinin bedelini ödemek zorunda değildir. SGK Başkanının kendi ifadesiyle "Biriken fatura ve reçete yığınlarının ortadan kaldırılması, eczanelerin birikmiş alacaklarının sonuçlandırılması vb. amaçlarla yapılan Geçici Görevlendirmeler" sorunu çözmeyecek, daha da derinleştirecektir. Zira; biriktiği söylenen faturalar zaten mevcut SGK Sağlık Merkezi Müdürlüklerine ulaşmış ve kontrolde olan faturalardır. Yani Doktorların, Eczacıların bulundukları yerde Fatura Kontrol işlemlerini yapması yerine, Faturaların kesildiği illere Doktor ve Eczacıların gönderilmesiyle sorunun çözüleceğini iddia etmek tam bir aymazlık örneğidir. Üstelik, bulundukları yerden, başka yerlere gönderilecek olan personele ödenecek olan Geçici Görev Yolluğu ve Harcırah miktarları da tamamen Kamu Zararına yol açacaktır. SGK EMEKÇİLERİ AYAKTA, SOSYAL GÜVENLİK REFORMUNUN BEDELİNİ ÖDEMEYECEĞİZ, ÖDETMEYECEĞİZ... Buradan Başbakanlığa, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına ve SGK Başkanlığına sesleniyoruz "Bu hukuk dışı Geçici Görevlendirmeleri derhal durdurun", SGK birimlerinde istihdam edilmesi gereken sayıda, Memur, Tabip, Uzman Tabip, Diş Tabibi, Eczacı vb. "Yeni ve Kadrolu Personel İstihdamı" için gereken işlemleri derhal başlatın ve sonuçlandırın, yasal hiçbir dayanağı olmayan "Sağlık Güvenlik Merkezlerinin 5510 sayılı yasada tanımlanması" için gereken işlemleri yürütün ve tamamlayın, "Halkın Eşit, Ulaşılabilir ve Nitelikli bir biçimde Sağlık ve Sosyal Güvenlik Hizmetlerinden yararlanmasını" sağlayın, 1 Ekim 2008 tarihinden bu yana tüm yurttaşlardan adeta haraç alır gibi almaya başladığınız "Katkı Payı" uygulamasına son verin, Türkiye Eczacıları Birliği ile kavga etmekten vazgeçin. Aksi takdirde, Geçici Görevlendirmeler durdurulana, Performans Esaslı Yönetim Modeli uygulamaları son bulana, Halkın ve Emekçilerin Sağlık ve Sosyal Güvenlikle ilgili eşit, ulaşılabilir ve nitelikli Kamu Hizmeti talepleri karşılanana kadar, tüm SGK birimlerinde, yan yana gelip, omuz omuza vereceğimizden ve "Hizmet Üretiminden Gelen Gücümüzü" kullanmak da dahil, her türlü Fiili ve Meşru Mücadele yöntemleriyle bu haksız uygulamalara karşı Direneceğimizi ilan ediyor, Bu "Uyarı Eylemimizin" dikkate alınmaması ve taleplerimizin gerçekleştirilmesi noktasında gerekli adımların atılmaması halinde; 28 Ocak 2009 tarihinde "Türkiye genelinde tüm SGK İl Müdürlüklerine Siyah Çelenk" koyarak eylemlerimizi sürdüreceğimizin bilinmesini istiyoruz. MERKEZ YÖNETİM KURULU Not: 19.01.2009 tarihinde SGK Başkanlığı önünde okunan basın açıklaması metnidir. |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder