7 Nisan 2009

Ilımsız İslam dönemi

Ilımsız İslam dönemi

7 Nisan Salı 2009

Çok değil iki yıl önce “Kurtlar Vadisi-Irak”ı izlediğim sinemayı hatırlıyorum:
Polat, çoluk çocuğa zulmeden Amerikan gâvurunu tek başına dize getirdikçe salon alkıştan inliyordu. Herkes Amerika’ya karşı öylesine nefret doluydu.
Sam Amca, “Türklerin en nefret ettiği simge” tahtına böyle oturmuştu.
Şimdi Obama’ya gösterilen sempati dalgası iki şeyi gösteriyor:
1) Kindar değiliz (iyi ki de öyleyiz). Bir çift güzel laf, hassasiyetlerimize biraz dikkat, savaş baltalarımızı hemen toprağa gömmemizi sağlayabiliyor.
2) Tepkimiz, anti-Amerikan bilince değil, anti-Bush hislere, ve Irak halkıyla dayanışma duygularına, yani hayli duygusal nedenlere dayanıyordu. “Kötü Bush” gitti, bizim “Müslüman oğlu Hüseyin Obama”, Irak’tan çekilme kararı verince, ülkesini yeniden “Türkiye’nin dostu” safına taşıdı.
* * *
Amerikan Başkanı’nın dünkü konuşması birçok açıdan ilişkilerde yeni milat değeri taşıyacaktır.
PKK ile El Kaide’yi aynı cümle içinde telaffuz etmesi bile Ankara’da yürekleri ferahlatacaktır.
Ama herhalde yeni döneme dair en önemli ipuçlarından biri Obama’nın Türkiye için “ılımlı İslam” tanımı yerine “Atatürk’ün inşa ettiği laik-demokratik ülke” vurgusunu seçmesidir.
Bu, Türkiye’yi yerli yerine oturtan ve ilişkileri rahatlatan bir yaklaşım...
Eğer Başkan’ın ilk 100 günde İslam dünyasına yönelik vermesi beklenen mesajın bir parçası, Türkiye’nin İslamı ılıtmasıyla değil, laik demokrasisiyle bir model olması ise; bu mesaj, en doğru yerde ve en iyi şekilde verilmiş demektir.
* * *
Ama Obama’nın cömertçe dağıttığı iltifatlar Ankara’da başları döndürmemeli...
Çocuklara verilen acı ilaçları, çikolata drajelerine benzetiyorlar artık... (Sezen Cumhur tabiriyle) “Çikolata renkli Başkan”ın mesajlarının içinde de, iktidar için hazmı zor demir leblebiler var.
Demokrasi vurgusu...
Geçmişle barışma çağrısı...
Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılması talebi...
Kıbrıs’ta çözüm desteği...
Ermenistan sınırının açılması daveti...
Demokratik reformların durağanlık kaldırmayacağı mesajı...
“Kürt sorunu silahla çözülmez” yaklaşımı...
Bunlar nezaket ve dostluk mesajlarının içine ustaca yerleştirilmiş beklentiler...
Yıllar yılı Ankara’da, darbe dönemlerinde, ara rejimlerde, işine geldiğinde, Washington’la ilişkilere “Amerika, demokrasiye, insan haklarına vs. değil, stratejik ortaklığa bakar” rehavetiyle bakanlar için, yeni döneme uyum sağlamak zor olacağa benzer...
Ama böyle olması, Türkiye için de Amerika için de hayırlıdır.
Polat Alemdar’ı yarın Heybeliada Ruhban Okulu’nun ya da Türk-Ermenistan sınırının açılışında görürsek enteresan olmaz mı?

Milliyet

Hiç yorum yok: