4 Kasım 2010

BARIŞSEVERLER CEMİYETİ'NİN TARİHİ BİLDİRİSİ, 28 Temmuz 1950

BARIŞSEVERLER CEMİYETİ'NİN
TARİHİ BİLDİRİSİ


28 Temmuz 1950


EvcioğluHaber- 'BARIŞ ÖLDÜRMEZ BİRLEŞTİRİR, SAVAŞ ÖLDÜRÜR, BÖLER...' diyen ve 60 yıl önce Behice Boran ve arkadaşlarınca, Kore savaşına karşı 'Şavaş Öldürür' başlığıyla karşı çıkan ve Türk halkını bu emperyalist savaşa karşı çıkmaya çağırdıkları bildirinin dağıtılmasının 60.yılında da aynı yerde bildiri dağıtıldığı çalışma ve bu konunun, tarihi bir nitelik kazanmış olması sebebiyle, bu bildiri metninin sizlere ulaşması gayesiyle burada alıntı yapılarak sizlerle paylaşmak istedik..
Barışseverler Cemiyeti kurulduktan iki ay önce genel seçimleri kazanmış olan Demokrat Parti’nin Adnan Menderes başbakanlığındaki hükümeti, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) liderliğindeki Birleşmiş Milletler (BM) güçleri arasında çarpışmak üzere Kore’ye asker gönderme kararı aldı.
BM Güvenlik Konseyi savaş kararını, ABD’nin bastırması ile Sovyetler Birliği’nin katılmadığı bir toplantıda almıştı.
Haziran 1950’de başlayan Kore
Savaşı Temmuz 1953’te sona erdi ama savaş, Kore’nin bölünmüşlüğünü sona erdiremedi. Her savaşın sonunda öyle ya da böyle bir “barış anlaşması” mutlaka imzalanır. Kore’de de öyle oldu. Ama anlaşma ne ölenleri geri getirdi ne de barışı.

Barışseverler
Cemiyeti, Kore Savaşı’na karşı çıkmakta elbette haklıydı. Çünkü, savaşa karşı barış istemek, ölüme karşı hayatı savunmak insanlığın en temel erdemi, insanın en haklı eylemiydi.

03.11.2010

.............................................................................

BEHİCE BORAN 100 YAŞINDA ÇALIŞMA GRUBU DÜZENLEDİ.


Behice Boran ve arkadaşlarının 28 Temmuz 1950'da dağıttığı savaş karşıtı bildiriyi, 28 Temmuz 2010'da aynı yerde dağıtmaya hazırlanan 'Boran 100 Yaşında İnisiyatifi'nin çağrı metni şöyle:

'60 yıl önce aynıydı, 60 yıldır hep aynı, 60 yıl sonra da değişen bir şey yok!'

"60 yıl önce bu ülkede bir Başbakan, Kore'ye asker gönderme kararını eleştiren Barışseverler’i “kökü dışarıda, sözde barışseverler'' diye hedef gösteriyordu. Bu durum, 60 yıldır bütün başbakanlarda böyle devam etti. Bugün, yine bu ülkede bir başka Başbakan, muhtemel bir iç savaşın yaşanmaması için barış isteyen ve bu nedenle hükümet kararlarını eleştirenlerin “teröristlerden farkı olmadığını” iddia ediyor. Başbakanlar ne derse desin, 60 yıl önce olduğu gibi bugün de Türkiye’de ve Dünya’nın dört bir yanında Barışseverler
“savaşa hayır” diyor, yarın da “savaşa hayır” diyecek. Taa ki savaşsız, sömürüsüz, barış içinde bir başka dünyayı el birliğiyle kurana dek… Biz barışseverler, 28 Temmuz'da Boran’ın bildiri dağıttığı yerdeyiz! Doğumunun 100. yılında Türk Barışseverler Cemiyeti Başkanı Behice Boran’ı, barışsever arkadaşlarını ve onların eylemini, Boran’ın bildiri dağıttığı yerde saygıyla anacağız" diyerek, 28 Temmuz 2010 da

'60 yıl önce aynıydı, 60 yıldır hep aynı, 60 yıl sonra da değişen bir şey yok!'



BARIŞSEVERLER CEMİYETİ'NİN
TARİHİ BİLDİRİSİ
28 Temmuz 1950


Aziz Türk Halkına;

Adnan Menderes Hükümeti, Kore'de harp etsin diye 4500 Türk çocuğunu General Mac Arthur'un emrine veriyor.

Adanan Menderes Hükümetinin bu kararı Türk Milletine nasıl gösterilirse gösterilsin Amerikan menfaatleri uğuruna harbe katılmamız demektir. Hükümet bu kararını Amerika'nın zoru ile vermiştir. Çünkü:

15 Temmuz'da Birleşmiş Milletlerden gelen telgrafla hükümet, Birleşmiş Milletler Anayasasının bu gibi işlerde üyelere tanıdığı haklara dayanarak doğrudan asker gönderemeyeceğini ima yollu bir karşılık vermişti. Zaten Birleşmiş Milletlerin bu müracaatını 52 üye devletten en az 12'si cevaplandırmış ve onlar da bir tek kara askeri göndermemişlerdir.

Dahası var: Kore’de harp etmek için gönüllü toplamaya kalkıştığı zaman Dış İşleri Bakanı Fuat Köprülü bir Fransız gazetecisine mülakat vererek bazı komşularımıza karşı bir tahrik olur diye gönüllü göndermeye hükmüne razı olamayacağını söyledi. Demek oluyor ki Adnan Menderes Hükümeti kara askeri göndermeyi ilk önceleri doğru bulmuyor, kendisini buna mecbur saymıyordu.

Derken, Amerikan senatörü Cain 23 Temmuz'da Ankara'ya geldi. Dış İşleri Bakanı Fuat Köprülü, Milli Savunma Bakanı Refik İnce ve Genel Kurmay Başkanı Nuri Yamut ile konuştu. Bu konuşmalardan sonra memleketin muhtelif yerlerinde bulunan Bakanlar alelacele Ankara'da toplanarak Kore'ye 4500 Türk çocuğunu göndermeye karar verdiler. Ardından da senatör Cain gazetecilere verdiği bir mülakatta (Bu harpte piyade kuvvetlerinin rolü büyüktür. Diğer milletlerden kara kuvveti istememizin tek sebebi Amerika'nın yıpranmamasının teminidir) diyerek işi içyüzünü meydana koydu, yani bu işin Amerika'nın zoru ile yapıldığını açıkladı.

Kore'deki savaşa, Türk Milletinin katılmasında istikbalimiz ve güvenliğimiz bakımından hiçbir fayda yoktur. “Biz şimdi Kore'ye asker göndermezsek, bizim başımız dertte kaldığı zaman Amerika da bize yardım etmez” diyenlere yakın zamana kadar Dışişleri Bakanlığı yapmış ve milletler arası işleri içinden takip etmiş olan Necmeddin Sadak cevap veriyor : “Bu işler bir menfaat işidir, hissi sebepler rol oynamaz, eğer o gün Amerika'nın çıkarı varsa bize yardım eder, yoksa etmez” diyor.

Kaldı ki, bugün karşılaştığımız hadise de gösteriyor ki, mesele bize Amerika'nın “yardım” edip etmemesi değil, fakat bir üçüncü cihan harbine yol açacak maceralara sürüklemek istemesidir. Bundan da anlaşılıyor ki, Kore'ye asker göndermekte Türk Milletinin herhangi bir menfaati yoktur. Türk Milletinin istiklali ve güvenliği dünya barışına sıkı sıkıya bağlıdır. Kore'ye asker göndermek ise Türk Milletinin nasıl bildirilirse bildirilsin, herhalde barışçı bir hareket değildir.

Bütün dünya milletleri ve bu arada Türk milleti de barışseverdir. Türk halkının menfaati dünya barışının bozulmamasındadır. Bu barışın bozulmaması için de Kore'de ki iç savaşın barışçı yollar bulunarak hemen sona erdirilmesi gerekir. Türk Milletine yaraşan ve gerçek menfaatlerine uygun düşen Şeymasala Hindistan Başbakanı Nehru'nun yaptığı gibi barışçı teklifler yapmaktır.

Biz Türk Barışseverler Cemiyeti, bunları tüm halk efkârına bildirirken onun en samimi düşüncelerini belirttiğimizi her Türk vatanseverinin bizimle aynı fikirde olduğuna inanıyoruz. Adı söylenmeden, bir harp ilanı demeye gelen Adnan Menderes hükümetinin bu kararını, Türkiye Büyük Millet Meclisinin rededeceğini umuyoruz. Çünkü anayasamıza göre, gerekince harp ilan etmek yetkisi sadece Büyük Millet Meclisine aittir.

Milli menfaatlerimize ve dünya barışının korunmasına tamamen aykırı olan bu kararı şiddetle protesto ederiz.

Türk Barışseverler Cemiyeti


Fotoğraflar:
1. Barışseverler Cemiyeti Davası (1950-1951) Behice Boran, Muvakkar Güran, Adnan Cemgil, Vahdettin Barut
2. Behice Boran


http://www.turnusol.biz/



Hiç yorum yok: