'Devlet gerekmediği yerde çoktu'
İshak ALTON
ŞELALE KADAK
11.10.2008
GE'nin efsane CEO'su Welch'e "Marx'ı yeniden tartışmalı mı" diye sorduğunda kriz şiddetli esmiyordu. Sistemin sorgulandığı bugünlerde sorunun sahibi Alaton, kapitalizme ince ayar gerektiğini söylüyor ve ekliyor "Devlet gerektiği yerde yoktu, gerekmediği yerde çoktu"..
Hafızanızı şöyle bir yoklayın. ABD'de ilk kriz mortgage piyasalarında bundan tam bir yıl önce yani Ekim 2007'de patladı. Fazla gürültü kopmadı. Mayıs 2008'e gelindiğinde dünyanın en başarılı CEO'larından biri olarak kitaplara konu olan GE'nin efsanevi yöneticisi Jack Welch Türkiye'de bir konuşma yaptı. İşte o konuşmanın bitiminde, Türkiye'nin duayen sanayicisi ve âkil adamı İshak Alaton söz aldı ve Welch'e, yaşananları kastederek, 'Adam Smith öldü. Çözüm için insanlığın Karl Marx'ı yeniden mi keşfetmesi gerekiyor' diye sordu.
Salondan alkış kopunca; Welch, soruyu pek de anlamadığını bugün daha net gördüğümüz şu cevabı verdi: "Salondakiler sorunun içeriğine değil akıllıca ve komik olmasına alkış tuttu. Yoksa burada bulunan hiç kimsenin serbest piyasa ekonomisine bir inaçsızlığı olduğunu zannetmiyorum." Geldik Ekim 2008'e. Öylesine bir kriz yaşanıyor ki, ABD'deki gazeteler boyutları itibariyle 1929 buhranının dahi çok ötesinde, derin bir çöküşten söz ediyor. Kapitalizm de sorgulanıyor. İşte biz de bu toz duman içinde, olayları ta bir yıl öncesinden görüp, sezip dikkat çekmeye çalışan isme, yani duayen sanayici İshak Alaton'un şimdi ne düşündüğünü merak ediyoruz ve Ortaköy'de Boğaz'a nazır ofisinde ilginç bir sohbete koyuluyoruz
* ABD ve Avrupa derinden sarsılırken krize alışık Türkiye'nin durumu ne olur ? Biz bu bakımdan çok şerbetliyiz. O kadar çok kriz gördük ki. Bu yüzden belki halen nispeten bu krizi Türkiye daha az zararla atlatma yolunda. İnşallah böyle devam ederiz.
* Peki Türkiye olarak bizi bekleyen en büyük tehlike nedir? Türkiye'deki en büyük tehlikeli rehavete kapılmak, 'bize bir şey olmaz abi' fikriyatı, felsefesinin iyice yer etmesi ve ondan sonra küt iki seksen kendimizi yerde bulmamız. İşte bunu önlemek için hem dikkatli, hem gerçekçi olmalıyız. Biz son yıllarda biraz fazla kendimize güvenir olduk.
* Havaya mı girdik? Çok güzel söylediniz. Yani bu havanın tehlikesini de iyi anlamak lazım ki ileride çok iyi fırsatlar da çıkacak. Bunu görmek lazım. Türkiye çok önemli jeostratejik noktada. Ortadoğu'da büyük bir para birikimi var. Türkiye'nin dinamik, üretken zihniyeti var. Türkiye insanının son yıllarda bu sıkıntılarının yarattığı birikimle, Türk insanı dünyayı fethetmeye hazır bence. Görüyoruz bunu, Sibirya'nın en ücra köşesinde, adını duymadığımız bir Afrika ülkesinde girişimci Türklere rastlamamız bundan. Türkiye iyi bir yolda olmaya devam edebilir. Yeter ki yanlış yollara götürmeyelim ekonominin dümenini. Yanlış yollar derken, aşırı reaksiyonlardan çekiniyorum. Bu olursa tehkileli durum yaşanabilir.
YANLIŞ KARAR ALINABİLİR
* Aşırı durumla neyi kastediyorsunuz? Bu krizden paniğe kapılıp devletin bazı kuralları bir gecede alması. Bunları çok yaşadık. Madem ki örnek istiyorsunuz, mesela Tansu Çiller. Çiller'in ekonomide o dengelerle oynaması tipik bir olaydır. Türkiye'nin ekonomisini sıkıntıya sokan ve bana sorarsan çok yapay bir krizdi... Gereksizdi. Neydi sebep? Tansu Çiller'in bir inadı. Şimdi bu hükümet aynı şeyi yapar mı? Sanmıyorum. Bu hükümetin başında özellikle ekonomiye bakan insanlara çok güvenim var. Bu insanların böyle hatalara düşeceğine inanmıyorum ama hiç belli de olmaz. Politik bir rüzgar esebilir, anormallik olabilir ve yanlış karar alınabilir
* Seçimlerin yakın olması kimilerini tedirgin ediyor bu açıdanİşte onu söylemek istememiştim. Ama malum. 'Seçim geliyor' diye hükümet yanlış karar alır mı? Buna dikkat edilmeli.
* Bu fırtınanın iyi sonucu olur mu? 21'inci asrın devamında kuralların geçerli olduğu, saygın insanların ve şirketlerin ön plana çıktığı, saygınlığa yönelik kuralların geçerli olduğu sistem çıkacak. Çok iyi oldu. Finlandiya, İsveç ve Norveç gibi ülkelerin sistemlerinin ne kadar insancıl olduğu ortaya çıktı.
* Nasıl olacak bu? Yeni bir sistem olarak düşünmüyorum. 'Kapitalizm öldü' de demiyorum. Devam edecek, çünkü kapitalizmin gerisinde Smith'in felsefesi yatıyor. Mesele ince ayarların yapılması. Kastım, devletin gerektiği yerde olması. Şimdiye kadar devlet gerektiği yerde yoktu, gerekmediği yerde çoktu. İflas eden Lehman'ın CEO'sunun sorguya çekilmesinde bunu görüyoruz. Adam tamamen sorumsuz şekilde şirketini risklere soktu. Bu sadece o adamda değil, sıkıntıya giren şirketlerin başındakiler de aynı hatayı yaptı.
* Devlet ne yapmalıydı? Bunun gerisinde gereksiz risklerin alınmış olması var. Devletlerin yapması gereken aşırı risklerin alınmasını önleyici kuralların ortaya konması. Yoksa bırak kapitalist sistemi tekrar devletçiliğe dönsek hayalcilik olur, bu sefer yeni bir problemle karşılaşırsınız. Verimlilik ortadan kalkar, rüşvet çoğalır, yolsuzluk artar... Aynen Sovyet döneminde olduğu gibi küçük bir sınıfın büyük kitleyi sömürdüğü sisteme dönüş olur. O zaman bunu hemen reddetmek lazım. Rusya da savunmuyor zaten.
Zenginle fakir arasındaki bu dengesizliğin dünyayı sarsacağını, o 2007 türbülansında görmüş ve 'Buna bir çare getirmek lazım' demeye başlamıştım. Neden çünkü, petrol ve gıda fiyatları da aşırı yükseliyordu. Bu da fakirleri büsbütün sıkıntıya sokuyordu. Bu arada zengin ülkelerin -ki başında ABD geliyor- zenginliği katlanıyordu. Balon şişmeye devam ediyordu. Düşünün, ABD'nin yani 305 milyon kişinin yarattığı artı değer, 14 trilyon dolardan fazla. ABD'nin bugüne kadar biriktirdiği borç birkaç yıllık milli hasılaya tekabül ediyor. ABD imkânlarının çok üstünde bir yaşam standardına sahip oldu. Dünya nüfusunun yüzde 4'üne sahip ABD harcamanın yüzde 48'ini yapıyor. Harcama sarhoşluğuna girdiler üstelik borçlanarak...
Sabah- Ekonomi-12.10.2008
Salondan alkış kopunca; Welch, soruyu pek de anlamadığını bugün daha net gördüğümüz şu cevabı verdi: "Salondakiler sorunun içeriğine değil akıllıca ve komik olmasına alkış tuttu. Yoksa burada bulunan hiç kimsenin serbest piyasa ekonomisine bir inaçsızlığı olduğunu zannetmiyorum." Geldik Ekim 2008'e. Öylesine bir kriz yaşanıyor ki, ABD'deki gazeteler boyutları itibariyle 1929 buhranının dahi çok ötesinde, derin bir çöküşten söz ediyor. Kapitalizm de sorgulanıyor. İşte biz de bu toz duman içinde, olayları ta bir yıl öncesinden görüp, sezip dikkat çekmeye çalışan isme, yani duayen sanayici İshak Alaton'un şimdi ne düşündüğünü merak ediyoruz ve Ortaköy'de Boğaz'a nazır ofisinde ilginç bir sohbete koyuluyoruz
* ABD ve Avrupa derinden sarsılırken krize alışık Türkiye'nin durumu ne olur ? Biz bu bakımdan çok şerbetliyiz. O kadar çok kriz gördük ki. Bu yüzden belki halen nispeten bu krizi Türkiye daha az zararla atlatma yolunda. İnşallah böyle devam ederiz.
* Peki Türkiye olarak bizi bekleyen en büyük tehlike nedir? Türkiye'deki en büyük tehlikeli rehavete kapılmak, 'bize bir şey olmaz abi' fikriyatı, felsefesinin iyice yer etmesi ve ondan sonra küt iki seksen kendimizi yerde bulmamız. İşte bunu önlemek için hem dikkatli, hem gerçekçi olmalıyız. Biz son yıllarda biraz fazla kendimize güvenir olduk.
* Havaya mı girdik? Çok güzel söylediniz. Yani bu havanın tehlikesini de iyi anlamak lazım ki ileride çok iyi fırsatlar da çıkacak. Bunu görmek lazım. Türkiye çok önemli jeostratejik noktada. Ortadoğu'da büyük bir para birikimi var. Türkiye'nin dinamik, üretken zihniyeti var. Türkiye insanının son yıllarda bu sıkıntılarının yarattığı birikimle, Türk insanı dünyayı fethetmeye hazır bence. Görüyoruz bunu, Sibirya'nın en ücra köşesinde, adını duymadığımız bir Afrika ülkesinde girişimci Türklere rastlamamız bundan. Türkiye iyi bir yolda olmaya devam edebilir. Yeter ki yanlış yollara götürmeyelim ekonominin dümenini. Yanlış yollar derken, aşırı reaksiyonlardan çekiniyorum. Bu olursa tehkileli durum yaşanabilir.
YANLIŞ KARAR ALINABİLİR
* Aşırı durumla neyi kastediyorsunuz? Bu krizden paniğe kapılıp devletin bazı kuralları bir gecede alması. Bunları çok yaşadık. Madem ki örnek istiyorsunuz, mesela Tansu Çiller. Çiller'in ekonomide o dengelerle oynaması tipik bir olaydır. Türkiye'nin ekonomisini sıkıntıya sokan ve bana sorarsan çok yapay bir krizdi... Gereksizdi. Neydi sebep? Tansu Çiller'in bir inadı. Şimdi bu hükümet aynı şeyi yapar mı? Sanmıyorum. Bu hükümetin başında özellikle ekonomiye bakan insanlara çok güvenim var. Bu insanların böyle hatalara düşeceğine inanmıyorum ama hiç belli de olmaz. Politik bir rüzgar esebilir, anormallik olabilir ve yanlış karar alınabilir
* Seçimlerin yakın olması kimilerini tedirgin ediyor bu açıdanİşte onu söylemek istememiştim. Ama malum. 'Seçim geliyor' diye hükümet yanlış karar alır mı? Buna dikkat edilmeli.
* Bu fırtınanın iyi sonucu olur mu? 21'inci asrın devamında kuralların geçerli olduğu, saygın insanların ve şirketlerin ön plana çıktığı, saygınlığa yönelik kuralların geçerli olduğu sistem çıkacak. Çok iyi oldu. Finlandiya, İsveç ve Norveç gibi ülkelerin sistemlerinin ne kadar insancıl olduğu ortaya çıktı.
* Nasıl olacak bu? Yeni bir sistem olarak düşünmüyorum. 'Kapitalizm öldü' de demiyorum. Devam edecek, çünkü kapitalizmin gerisinde Smith'in felsefesi yatıyor. Mesele ince ayarların yapılması. Kastım, devletin gerektiği yerde olması. Şimdiye kadar devlet gerektiği yerde yoktu, gerekmediği yerde çoktu. İflas eden Lehman'ın CEO'sunun sorguya çekilmesinde bunu görüyoruz. Adam tamamen sorumsuz şekilde şirketini risklere soktu. Bu sadece o adamda değil, sıkıntıya giren şirketlerin başındakiler de aynı hatayı yaptı.
* Devlet ne yapmalıydı? Bunun gerisinde gereksiz risklerin alınmış olması var. Devletlerin yapması gereken aşırı risklerin alınmasını önleyici kuralların ortaya konması. Yoksa bırak kapitalist sistemi tekrar devletçiliğe dönsek hayalcilik olur, bu sefer yeni bir problemle karşılaşırsınız. Verimlilik ortadan kalkar, rüşvet çoğalır, yolsuzluk artar... Aynen Sovyet döneminde olduğu gibi küçük bir sınıfın büyük kitleyi sömürdüğü sisteme dönüş olur. O zaman bunu hemen reddetmek lazım. Rusya da savunmuyor zaten.
'2007'de dengesizliği görmüştüm'
Siz 1 yıl önce ilk sinyalini veren krizi görmüş ve Welch'e, 'Marx'ı yeniden keşfetmenin zamanı geldi mi' diye sormuştunuz...Zenginle fakir arasındaki bu dengesizliğin dünyayı sarsacağını, o 2007 türbülansında görmüş ve 'Buna bir çare getirmek lazım' demeye başlamıştım. Neden çünkü, petrol ve gıda fiyatları da aşırı yükseliyordu. Bu da fakirleri büsbütün sıkıntıya sokuyordu. Bu arada zengin ülkelerin -ki başında ABD geliyor- zenginliği katlanıyordu. Balon şişmeye devam ediyordu. Düşünün, ABD'nin yani 305 milyon kişinin yarattığı artı değer, 14 trilyon dolardan fazla. ABD'nin bugüne kadar biriktirdiği borç birkaç yıllık milli hasılaya tekabül ediyor. ABD imkânlarının çok üstünde bir yaşam standardına sahip oldu. Dünya nüfusunun yüzde 4'üne sahip ABD harcamanın yüzde 48'ini yapıyor. Harcama sarhoşluğuna girdiler üstelik borçlanarak...
'Komünistim' diye MİT'e rapor verildi
* Marx'ı ilk ne zaman okudunuz? 22 yaşındaydım. İsveç'te kaynak işçisi olarak çalıştığım fabrikada, çok inançlı bir arkadaşım vardı. O bana tanıttı Karl Marx'ı ilk. Kitaplarını verdi, sonradan daha iyi kitaplar da aldım. Ama buraya geldiğim zaman Marx'tan çok söz etmek istemedim.
* Bir de kapitalist olma yolundaydınız herhaldeEvet o yoldaydım. Hatta bir de maceram var. Benim hakkımda, 'İsveç'ten gelmiş komünist' diye Milli İstihbarat Teşkilatı'na bir rapor verilmişti. Neden? Çünkü işçilere fazla iyi bakıyormuşum. Güzel bir yemekhane, paslanmaz çelik bir mutfak yapmıştık. Lokantayı da pembeye boyamıştık. O pembe boya bir anda kızıl oldu! Kızıl renge boyanmış lokanta, kızıl komünist olduk. Oysa biz kapitalist olma yolundaydık.
Ekonominin Dümeni Yanlış Yola Çevrilmesin
* Bir de kapitalist olma yolundaydınız herhaldeEvet o yoldaydım. Hatta bir de maceram var. Benim hakkımda, 'İsveç'ten gelmiş komünist' diye Milli İstihbarat Teşkilatı'na bir rapor verilmişti. Neden? Çünkü işçilere fazla iyi bakıyormuşum. Güzel bir yemekhane, paslanmaz çelik bir mutfak yapmıştık. Lokantayı da pembeye boyamıştık. O pembe boya bir anda kızıl oldu! Kızıl renge boyanmış lokanta, kızıl komünist olduk. Oysa biz kapitalist olma yolundaydık.
Tüketim sarhoşu ABD şimdi yandım Allah diyor!
* Bugün yaşananlara Marx'ı okumuş, özümsemiz biri olarak sizin yorumunuzu merak ediyoruz
Adam Smith 230 yıl önce bunun prensibini ortaya koydu. Dedi ki piyasanın görünmez eli, bütün dertleri, ekonominin bütün sorunlarını çözebilecek ki haklıdır. Hâlâ da öyledir. Bundan ayrılmamalı. Ancak bu görünmez el bazen aşırılıklara gidebiliyor. Ve bunu önlemenin teorik olarak yolu, devletlerin koyduğu kurallar.
Yani şeffaflık, hesap verebilirlik ve gereğinden fazla risk almama yolunda baskı koymaları... Son zamanlarda ekonomi de aşırı ısındı. Bunun gerisinde Çin ve Hindistan, Rusya ve Ortadoğu gibi yükselen yıldızların ABD ekonomisi üzerinde yarattığı baskıyı da göz ardı etmemeli.
ABD buna cevabı daha fazla dolar basarak yaptı. Ama aşırıya gitti. Bu cenneti devam ettirmeyi yararlı buldu ama balon fazla şişti ve patladı. Bu olunca herkesin ayakları suya erdi ve şimdi herkes 'Yandım Allah' deyip, kendini kıyıya atmaya çalışıyor ama boğulanlar çok oluyor.
Adam Smith 230 yıl önce bunun prensibini ortaya koydu. Dedi ki piyasanın görünmez eli, bütün dertleri, ekonominin bütün sorunlarını çözebilecek ki haklıdır. Hâlâ da öyledir. Bundan ayrılmamalı. Ancak bu görünmez el bazen aşırılıklara gidebiliyor. Ve bunu önlemenin teorik olarak yolu, devletlerin koyduğu kurallar.
Yani şeffaflık, hesap verebilirlik ve gereğinden fazla risk almama yolunda baskı koymaları... Son zamanlarda ekonomi de aşırı ısındı. Bunun gerisinde Çin ve Hindistan, Rusya ve Ortadoğu gibi yükselen yıldızların ABD ekonomisi üzerinde yarattığı baskıyı da göz ardı etmemeli.
ABD buna cevabı daha fazla dolar basarak yaptı. Ama aşırıya gitti. Bu cenneti devam ettirmeyi yararlı buldu ama balon fazla şişti ve patladı. Bu olunca herkesin ayakları suya erdi ve şimdi herkes 'Yandım Allah' deyip, kendini kıyıya atmaya çalışıyor ama boğulanlar çok oluyor.
Welch, Marx'ı hiç okumamış sorunca adam küplere bindi
Dünyayı alt üst eden krizde sizin Welch'e sorduğunuz soruyu hatırladık. O gün onu çok sinirlendirmiştiniz. Nedenini düşündünüz mü?
Adam küplere bindi. Buradan şunu çıkardım. Welch, Karl Marx'ı hiç okumamış. Neden? Onu da kendime göre şöyle izah ediyorum. Onu okuyacak yaştayken ABD'de bir yasak vardı. McCarty diye bir politikacı vardı ve korkunç bir kampanya başlatmıştı. Komünist avını tüm ABD'ye yaymıştı. Yani o dönemde bu kitapları okumak suçtu. Welch'in hiçbir zaman fırsatı olmadı, olmayınca da kafasında şöyle bir fikir oluştu. Marx kötü, tehlikeli. Oysa hiç ilgisi yok. Karl Marx bir felsefe ustası. Onu iyi analiz edersen çok iyi bir ekonomist, muhteşem bir ekonomist ama aynı zamanda insancıl bir filozof. İnsanların daha iyi ve adil yaşamaları için çırpınmış. Bugüne dönecek olursam, o günün şartları yok tabii şimdi. Bütün mesele sil baştan bütün kuralların ele alınması ve devletlerin yeni kuralları ortaya koyarken, Adam Smith'in felsefesini unutmamaları.
Adam küplere bindi. Buradan şunu çıkardım. Welch, Karl Marx'ı hiç okumamış. Neden? Onu da kendime göre şöyle izah ediyorum. Onu okuyacak yaştayken ABD'de bir yasak vardı. McCarty diye bir politikacı vardı ve korkunç bir kampanya başlatmıştı. Komünist avını tüm ABD'ye yaymıştı. Yani o dönemde bu kitapları okumak suçtu. Welch'in hiçbir zaman fırsatı olmadı, olmayınca da kafasında şöyle bir fikir oluştu. Marx kötü, tehlikeli. Oysa hiç ilgisi yok. Karl Marx bir felsefe ustası. Onu iyi analiz edersen çok iyi bir ekonomist, muhteşem bir ekonomist ama aynı zamanda insancıl bir filozof. İnsanların daha iyi ve adil yaşamaları için çırpınmış. Bugüne dönecek olursam, o günün şartları yok tabii şimdi. Bütün mesele sil baştan bütün kuralların ele alınması ve devletlerin yeni kuralları ortaya koyarken, Adam Smith'in felsefesini unutmamaları.
Ekonominin Dümeni Yanlış Yola Çevrilmesin
Türklerin son zamanlarda fazla kendilerine güvenir olduklarına dikkat çeken duayen sanayici İshak Alaton, "İleride çok iyi fırsatlar da çıkabilir. Bunu görmek lazım. Türkiye önemli bir noktada. Yeter ki ekonominin dümenini yanlış yollara götürmeyelim" diyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder