5 Kasım 2008

Nazım Hikmet, devam ediyor hâlâ…

Nazım Hikmet, devam ediyor hâlâ…

Nazım Hikmet, devam ediyor hâlâ…


Nazım Hikmet'i vatandaşlıktan çıkaran düzenlemenin geçersizliğini isteyen ailesinin istemini, Danıştay reddetti




…Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet.
…Amerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira.
'Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet.


Amerika, bir terör saldırısını bahane ederek önce Afganistan'ı vurdu. Saldırının sorumlusu olarak da devlet başkanı Bush'un yakın aile dostlarına mensup bir kişi gösterildi. Plana göre Afganistan'a girilip bu kişi bulunacak ve Amerikan askerleri çekilecekti. Afganistan'a girildi, yönetim devrildi. Devlet başkanlığına petrol zengini ve Beyaz Saray dostu bir kişi oturtuldu. Ülke güvenliği Amerikan askerlerine emanet edildi. Onlara yardımcı olarak uluslararası güç görevlendirildi. Bu güce destek için Türk Askeri de bölgeye gönderildi. Terör zanlısı kişi halen bulunamadı, "aranıyor. "
Bu durum Bush'u kesmedi. Muhterem, Irak'ın işgaline karar verdi. BM Kararlarına göre işgal hukuksuzdu. BM Güvenlik Konseyi bu işgale karşı çıktı. O tınmadı! Irak işgal edildi. Türkiye, Irak işgal edilmeden önce para yardımı yapması için iki bakanını Bush'un ayağına gönderdi. Bush; "beyler at pazarlığını bırakın ülkenize dönün, " dedi. Yani azarladı. Para yardımı IMF aracılığı ile yapıldı. Türkiye Irak işgalinde Amerika'nın yanında yer aldı.

…bir Ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında Amiral Vilyamson'un,
66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, Amerikan amirali.

İsrail, ülkesine yönelik terör faaliyetlerinde bulunan gruplara destek olduğunu öne sürdüğü Lübnan'a savaş açtı. Başkent Beyrut günlerce bombalandı. ABD saldırıda İsrail'in yanında yer aldı. Sonra İsrail'e BM adeta yalvardı. Lübnan'da İsrail'in güvenliğini sağlayacak bir "Barış Gücü" oluşturuldu. Dünya barışını s-ağlayan ABD'ye katkı olsun diye, bu güce Türkiye de asker gönderdi. Başka ülkelerin güvenliğini sağlamada usta olan "güzel ve yalnız ülke" Türkiye, kendi asker ve vatandaşlarının güvenliğini bir türlü sağlayamıyor. Diğer ülkelerin bu konudaki desteği de hak getire…

. . . vatan çiftliklerinizse, kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan.

Geçen ay Meclisteki kapışmayı canlı olarak izledik. Tartışmadan akıllarda kalan iddiaları şöyle bir anımsayalım: İktidar partisi grup başkanvekilinin yönetim kurulu üyesi olduğu şirketin mahkeme kararıyla teyit edilmiş hayali ihracat suçu. Aynı şirketin bir aracının uyuşturucu kaçakçılığında adının geçmesi… Aynı şirketin tırlarına gümrüklerde getirilmek istenen arama muafiyeti.
Yine o tartışmada geçen sözcüklerden birkaçı şunlardı: Yalancı, üçkağıtçı, sahtekar, Sülün Osman, aile terbiyesinden mahrum, dalavereci…
Geçelim…

…fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,


Geçtiğimiz günlerde ağadan kaçan ya da ağaya isyan edip ölen ya da yaralanan köylü haberlerine tanık olduk. Van'ın bir köyünde ağa zulmünden kaçan 12 ailenin göçle başlayan bilinmeyene yolculuğu da bu haberlerden biriydi. Gazetelerin yazdığına göre 45 kişilik yolcu otobüsüne 62'si çocuk olmak üzere 92 kişi binen köylüler, yol boyunca zor anlar yaşadılar. Özellikle çocuklar büyük sıkıntı çekerken otobüsün koridoru yatak olarak kullanıldı. Kadınlar ise yol boyunca, kendilerini evlerinden etmekle suçladıkları ağaya isyan edip, ağladı.

vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,

Engin Ceber adlı yurttaş basın savcılığından izinli bir dergiyi satarken polis tarafından dövülerek gözaltına alındı. Ardından tutuklanarak cezaevine gönderildi. Orada da devam eden ağır işkence sonucu Ceber, yaşamını yitirdi. Ceber'in cenaze töreninde en önde tekerlekli sandalyeli Ferhat Gerçek vardı. Ferhat Gerçek de aynı dergiyi satarken polis kurşunuyla vurularak on yedisinde felç olup tekerlekli sandalyeye mahkum edilmişti. Adalet Bakanı bir ilki gerçekleştirdi ve işkenceyle ölümden dolayı, devlet adına özür diledi. On altı yaşındaki çocukların yaşının büyütülerek idam edildiği günleri de gören bu millet için özür, önemli bir adımdı. Ancak Ceber ölmüş, çocuk yaştaki Gerçek, felç olmuştu. Onu vuran polisler hakkında henüz hiçbir işlem yapılmamıştı. Adalet için sesini duyurmaya çalışan masum yüzlü Ferhat 'Gerçek', gerisi yalandı!. .

…vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla:
Nâzım Hikmet 'vatan hainliğine' devam ediyor hâlâ.

Bu olayların yaşandığı sırada Nazım Hikmet'i vatandaşlıktan çıkaran düzenlemenin geçersizliğini isteyen ailesinin istemini, Danıştay reddetti.
Nasıl ret etmesindi ki? Yukarıda gördüğümüz üzere, Nazım Hikmet durmuyor, devam ediyor hâlâ…

Coşkun Ongun: Avukat, İstanbul Barosu Yayın Kurulu Yazmanı


05.11.2008 -Alevionline

Hiç yorum yok: