11 Aralık 2008

İHB./60.Yılında Umut Ve Yoksulluk İç İçe

60.Yılında
Umut Ve Yoksulluk İç İçe
11 Aralık 2008

İnsan Hakları Bildirgesi"nin temel dertlerinden biri korku ve yoksulluktu.

60 yıl oldu; resmi rakamlara göre dünya nüfusunun beşte biri yoksul; korkudan kurtulmuş değiliz. Bir de unutulan maddeler var; "emek" diyenlerden başlamaya ne dersiniz?

60 yıl önce, Birleşmiş Milletler"de kabul edilen, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi"nin yola çıkış cümleleri, "korkudan ve açlıktan kurtulmuş insanların, içinde söz söyleme özgürlüğüne sahip olacakları bir dünya"ydı.
60 yıl sonra, dünya nüfusunun yaklaşık beşte biri yoksul. Hem de Dünya Bankası"nın birçok iktisatçı tarafından yanıltıcı, gerçek yoksulluğu daha az gösterdiği söylenen ölçütlerine göre. Banka, bu yıl gözden geçirdiği yeni istatistikleriyle, dünyada 1,4 milyar yoksul olduğunu söylüyor.
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), ekonomik kriz nedeniyle, 2009 sonunda işsizlerin sayısının 20 milyon, çalıştığı halde günde 1 doların altında kazanan yoksulların sayısının 40 milyon, 2 doların altında kazanan yoksulların sayısının da 100 milyon artabileceğini açıkladı.
Korkuya gelince, 11 Eylül saldırılarını bahane eden Bush yönetiminin önderliğinde, neredeyse bütün dünya kaynakların birkaç şirketin hesabına aktarılmasını sağlayan savaşların/çatışmaların alanı olurken, halklar "özgürlük-güvenlik" ikilisi yalanına ikna edilmeye çalışılıyor. Hükümetler, özgürlükleri kısıtlamada bir adım önde olan bir başkasını örnek gösterip hak ihlallerine zemin hazırlayan yeni yasaları çıkarmanın peşine düştüler.
60 yıl sonra, "barış hakkı"ndan söz etmek daha gerekli.
Gezegenin iklim değişikliğiyle birlikte giderek daha az yaşanabilir bir yer haline gelmesi de gündeliğin gündeminde bazen yer bulabiliyor.

BİLDİRGENİN UNUTULAN MADDELERİ
Bugün, Bildirge"nin üç maddesini anımsamak elzem.
Madde 23: (1) Herkesin çalışmaya, işini özgürce seçmeye, adil ve elverişli çalışma koşullarına ve işsizlikten korunmaya hakkı vardır.
(2) Herkesin hiçbir ayrım gözetilmeksizin, eşit çalışma karşılığı eşit ücrete hakkı vardır.
(3) Çalışan herkesin, kendisine ve ailesine insanlık onuruna uygun bir yasayış sağlayan, gerekirse her türlü sosyal güvenlik araçlarıyla da desteklenen bir ücrete hakkı vardır.
(4) Herkesin, çıkarlarının korunması için başkaları ile birlikte sendika kurmaya ve kurulu bir sendikaya katılmaya hakkı vardır.
Madde 24: Herkesin, çalışma saatlerinin makul ölçüde sınırlandırılması ve belirli aralıklarla ücretli izin dahil olmak üzere, dinlenme ve boş zamanlarını değerlendirme hakkı vardır.
Madde 25: (1) Herkesin gerek kendisi, gerek ailesi için yiyecek, giyecek, konut, sağlıksal bakım, gerekli toplumsal hizmetler de içinde olmak üzere sağlığına ve esenliğine uygun bir yaşam düzeyine; işsizlik, hastalık, sakatlık, dulluk, yaşlılıkta ya da geçim olanaklarından kendi iradesi dışında yoksul kaldığı başka durumlarda, güvenliğe hakkı vardır.
(2) Analık ve çocukluk özel bakım ve yardım hakkı doğurur. Bütün çocuklar, ister evlilik içinde, ister evlilik dışında doğsunlar, eşit sosyal güvenlikten yararlanırlar. *****

ÜÇ ÖNEMLİ GELİŞME
Türkiye"de emek haklarıyla ilgili son dönemde gerçekleşen üç önemli, olumlu gelişmeyi de anımsatalım.
Sendikalı oldukları için işten çıkarılan Yörsan işçileri, direnişlerinin 352.gününde, işe iade davalarını Yargıtay"da kazandılar.
Türkiye"de yeni ceza yasasının yürürlüğe girmesinden sonra, ilk kez bir işveren temsilcisi, "sendikal haklarının kullanımının engellenmesi" suçlamasıyla sanık sandalyesine oturacak. Aylık Forbes dergisi grafikeri Ender Ergün"ün "sendikal haklarını engellediği" gerekçesiyle şikayet ettiği Turkuvaz Medya Grubu genel müdürü Levent Tayla"nın yargılanması yılbaşında başlıyor.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Tüm Bel-Sen"in açtığı davada, Türkiye"yi mahkum ederken, sendika hakkının yalnızca örgütlenme özgürlüğünü değil, toplu sözleşme hakkını da içerdiğini vurguladı. Böylece hükümetlerin, kamu çalışanlarıyla toplu sözleşme masasına oturmamak için bahanesi kalmadı.
TOLGA KORKUT

BİA Haber Merkezi - İstanbul
tolgakorkut@bianet.org

***

Türkiye insan hakları dersinde sınıfta kaldı
İnsan hakları savunucuları, aradan geçen 60 yıla karşın, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin uygulanmadığını ve Türkiye’nin uluslararası sözleşmelerin gereğini yerine getirmediğini belirtiyor. İHD raporlarına göre de son bir yılda 9 kişi polis kurşunu ile öldü...
Türkiye İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 60. yılı nedeni ile ortak bir basın toplantısı gerçekleştirdi. TİHV’de düzenlenen toplantıya, İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, TİHV Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Önen ve TİHV Yönetim Kurulu Üyesi Coşkun Üsterci katıldı.

KRİZ HAK İHLALİNİ GETİRECEK’
Katılımcılar adına hazırlanan ‘’60. yılında insan hakları günü’’ başlıklı ortak metni İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan okudu. Türkdoğan, aradan geçen 60 yıla karşın, Evrensel Bildirge’de yer alan hak ve özgürlüklere dayalı uluslar arası bir düzen oluşturulmadığını belirtti. Tüm dünyayı etkisi altına alan ekonomik krize dikkat çeken Türkdoğan, yoksulluğun hak ve özgürlüklerin kullanımını zorlaştıracağını ifade etti.

‘ANAYASA DEĞİŞMELİ’
Türkiye’nin yıllardır değişmeyen temel sorununun demokrasi sorunu olduğunu belirten Türkdoğan, Türkiye’nin uluslar arası bir çok sözleşmeye taraf olduğu halde gereğini yerine getirmediğini, demokrasiyi tesis edemediğini kaydetti. Türkdoğan, Türkiye’de başta Anayasa olmak üzere bir çok yasanın değişmesi gerektiğini vurguladı.

‘İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ İHLAL EDİLDİ’
TCK’nın düşünce ve ifade özgürlüğünü kısıtladığını belirten Türkdoğan, 2008 yılının düşünce ve ifade özgürlüğüne yönelik hak ihlalleri bilançosunu açıkladı. Türkdoğan bir yılda 291 dava açıldığını, açılan bu davaların 84’ü için 301’inci maddenin dayanak gösterildiğini kaydetti. İletişim özgürlüğü alanında yaşanan sorunları da aktaran Türkdoğan, 2008 yılında, 27 gazete hakkında 44 kez yayın durdurma ve toplatılma kararı verildiği, 47 kitapla ilgili dava açıldığı ve 38 internet sitesine erişim yasağı getirildiğini bildirdi.

GELİR DAĞILIMINDA UÇURUM’
Türkdoğna, Türkiye’de sosyal adalet ilkesi açısından da ciddi sorunlar yaşandığını belirtti. Sınıflar, sosyal tabakalar ve bölgeler arasındaki gelir dağılımı adaletsizliğine işaret eden Türkdoğan 2007 yılı rakamlarını veri olarak göstererek, ‘" Rakamlara göre, Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde kişi başına ortalama gelir yıllık 4 bin 600 ABD doları iken bu rakam Marmara’da, Kocaeli ve Bursa’da, 15 bin dolara yakındır. Arada üç kat fark bulunmaktadır’’ dedi.

‘İŞ KAZALARINDA’ 103 KİŞİ ÖLDÜ
Türkiye’deki iş kazalarına da dikkat çeken Türkdoğan, 2008 yılının ilk beş ayında meydana gelen iş kazalarında 103 kişinin yaşamını yitirdiği, 479 kişinin ise yaralandığını kaydetti. Türkdoğan, engellilere yönelik hak ihlallerine de dillendirdi. Türkeye’de nüfusun yüzde 13’ünün engelli olduğunu belirten Türkdoğan, ‘’Engelliler sosyal dışlama yaşamaktan ve ayrımcılığa maruz kalmaktadır’’ diye konuştu.

POLİS 9 KİŞİNİN YAŞAMINA SON VERDİ
Türkdoğan, son dönemde sıkça gündeme gelen polis şiddetine de dikkat çekti. ‘’Dur’’ ihtarına uymadıkları gerekçesi ile polisin açtığı ateş sonucu, son bir yılda, 9 kişinin, hapishanelerde ise 38 kişinin yaşamını yitirdiğini hatırlatan Türkdoğan, ‘’Artık Türkiye, güvenlik güçlerinin insanlara işkence yaptığı, karakolda, sokakta, hapishanede işkence ile insanların öldürüldüğü bir ülke olmaktan kurtulmalıdır’’ dedi.

KÜRT SORUNU ÇÖZÜMSÜZ BIRAKILDI’
Türkdoğan, Türkiye’de çözümsüz bırakılan Kürt sorununa da dikkat çekti. Demokrasi sorununun en büyük halkasının Kürt sorunu olduğunu ifade eden Türkdoğan, sorunun bugüne kadar terör ve asayiş sorunu olarak nitelendirildiğini, ekonomik, sosyal, kültürel, siyasal, hukuksal boyutlarının ihmal edildiğini savundu. Türkdoğan, insan hakları savunucuları olarak; hukukun üstünlüğünü, çoğulcu demokrasiyi, ayrımcılığı ortadan kaldıracak bir anayasa ve şiddetin son bulmasını istediklerini söyledi.

TÜRKİYE POLİS DEVLETİ’
TİHV Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Önen de, Yunanistan’da bir gencin polis kurşunu ile yaşamını yitirmesi olayındaki halk duyarlılığına ve ayaklanmaya dikkat çekti. Yunanistan’ın ‘’polis devleti’’ olmadığını söyleyen Önen, ‘’Türkiye’deki insanlar korku içerisinde yaşıyor; çünkü Türkiye polis devleti olmaktan hiçbir zaman kurtulmadı’’ diye konuştu. Önen, Türkiye’de yaşananların asıl sorumlusunun hükümet olduğunu belirtti.


Birgün Gazetesi-AYSEL KILIÇ

Hiç yorum yok: