28. Yılında Maraş Yazı Dizisi - 1 |
| |||||||||||
BİRGÜN gazetesinde 2006 yılında Maraş için hazırlanan yazı dizisinin 1. bölümü Dış Mihraklar ve "Milliyetçi" Vatanseverler - Maraş İnsanlık tarihi, iktidarların hedefleri ve çıkarları için kendi yurttaşlarını katletmelerinin trajik örnekleriyle doludur. Hatta iktidarlar, hedeflerine ulaşmaya engel olabilecek güçte bir halk muhalefetiyle karşı karşıya olduklarını düşünüyorlarsa, resmi, gayri resmi ya da sivil tetikçilerle. Bu noktada hatırlamakta yarar var; "1 Mayıs 1977" kıyımında, halkın üzerine en yoğun ateş açılan merkezlerden biri olan o günkü, Taksim İntercontinental Oteli, bir grup Amerikalı subayı konuk etmiş, katliam sonrası ise konuklar, tanıkların gözü önünde ellerini kollarını sallayarak memleketlerine dönmüşlerdi. "DIŞ MİHRAKLAR"LA İŞBİRLİĞİ YAPAN "MİLLİYETÇİ", "VATANSEVER" DARBECİLER 12 Eylül darbesinin önemli kilometre taşlarından biri olan 1 Mayıs 1977'den bir yıl sonra Maraş"vatansever", "milliyetçi" darbecilerin en önemli "başarı"sıydı. Bu kez mezhep ayrımcılığını provoke ederek, aylar öncesinden hazırladıkları stratejiyi uygulamaya koymuşlar, ABD'nin bugün netleşen BOP dahilinde Türkiye'ye biçtiği rolü yerine getirebilmek için, Alevi yurttaşları kadın, çocuk, yaşlı demeden kurban etmişler, ülkücü /dinci 'milliyetçi'leri ise birer cellat, hatta kiralık katile dönüştürmüşlerdi. Nitekim bazılarının sonradan ödüllendirildiklerine tanık olduk. Katliam sanıklarından Ökkeş Kenger sonraki soyadıyla Şendiller MHP milletvekili, Haluk Kırcı işadamı oldu. Ünal Osman Ağaoğlu ise 12 Eylül öncesinin çok önemli katliamlarında, cinayetlerinde başrol oynamasına rağmen hiçbirinden cezalandırılamadı. Yurt dışına kaçırılıp, kurtarılan Ağaoğlu'nun yakın zamanda geldiği Türkiye'de tutuksuz yargılandığı tek dava ise Kemal Türkler cinayeti. 'MİT, CIA, KONTRGERİLLA İŞBİRLİĞİ' Amerika ve "milliyetçi" işbirlikçileri, istedikleri rejimi hayata geçirmek, gerekli bütün ekonomik ve siyasi kararları engelsiz uygulamaya koymakta kararlıydılar. Bu uğurda yalnız kitleleri imha etmekten değil, olup bitenlerin farkında olan herkesi de birer birer ortadan kaldırmaktan çekinmiyorlardı. Nitekim, Milliyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni, gazeteci Abdi İpekçi'nin öldürülmesi önemli bir örnekti. Hala tam olarak aydınlatılamamış olmasını da açıklayacak bilgilere göre; İpekçi, ülkenin CIA planı çerçevesinde adım adım askeri darbeye sürüklendiğini görüyordu. Türkiye'de görev yapan CIA ajanı Paul Henze'nin talebi üzerine yapılan görüşmede, İpekçi bildiklerini ve değerlendirmelerini aktarmaktan çekinmedi, ancak 13 Ocak'ta yapılan görüşmenin hemen ardından 1 Şubat 1979'da öldürüldü. Gazeteci, Kürşat Yılmaz ve Cihan Çelik'e göre; İpekçi, Maraş katliamının "Kontrgerilla" adlı CIA bağlantılı NATO kuruluşu tarafından örgütlendiğini, katliama bir CİA ajanının karıştığını belirlemiş, 'Özel Harp Dairesi' veya "Kontrgerilla" olarak adlandırılan NATO kuruluşunun Milliyetçi Hareket Partisi ( MHP ) ile iç içe çalıştığına dair ise kanıtlar elde etmişti. Yazar Çetin Altan da, İpekçi'nin ölümünden hemen sonra emekli Amiral Sezai Orkunt ile karşılaştığını söylüyor ve Amiral'in kendisine "Abdi, askerlerin arazide bazı sivillere kontrgerilla eğitimi verdiğini öğrenmiş. CIA şefi ile bunu konuşmuş. Ardından vuruldu. Halbuki Genelkurmay'ın haberi olmadan böyle talimler yaptırılmayacağını bilmesi lazımdı" dediğini aktarıyordu. Katliam hedefe ulaştı ve Alevi vatandaşların kanı üzerinden kurulan hakimiyet, önce 13 ilde sıkıyönetim ilan edilerek, 12 Eylül'de de "son darbe"yle generallerin, yani Kenan Evren ve arkadaşlarının eline geçti. Bir kez daha hafıza tazelemekte yarar var; 12 Eylül darbesinin başarıyla gerçekleştiğini "merkez"e yani Washington'a haber veren CIA'nın Türkiye Temsilcisi Richard Perle "our boys did it" diyordu. Yani, "BİZİM ÇOCUKLAR BAŞARDI." ABD Dışişleri Bakanı Muskie ise; Türkiye'den aldığı bu "müjde"yi, dönemin ABD Başkanı Carter'a şu sözlerle iletiyordu: İşte 'Maraş katliamı'nın siyasal zemini, stratejik ortakları ve hedefleri bunlardı. Böylece, Türkiye'de yeni bir düzen için ayarlar yapılmış, iktidarı ele geçiren iç ve dış güçler çıkarlarına uygun yeni bir toplumun inşası için her şeyi yerle bir etmişlerdi. Bugün ortaya çıkan bunca bilgi, MİT'in artık gün ışığına çıkan raporları, yani resmi belge ve bilgiler dahil bütün tanıklıklar bu dosyanın yeniden açılmasını gerektiriyor. 78'liler Girişimi, hazırladıkları "Maraş Dosyası"yla, katillerin ve azmettiricilerin yeniden yargılanabilmesini, hukuken olamasa da toplum vicdanında mahkum edilmelerini sağlamaya çalışıyor. DÖNEMİM EMNİYET MÜDÜRÜ: ABDÜLKADİR AKSU Dönemin bürokratları ve yöneticileri arasında en önemlisi Maraş Emniyet Müdürü'ydü. Günler önce hazırlığı yapılan, 4 gün boyunca da oluk oluk kan dökülen Maraş'ta, güvenlikten sorumlu en yetkili kişi, yani Emniyet Müdürü Abdülkadir Aksu'ydu. Olaylar sırasında İçişleri Bakanlığı koltuğunda oturan İrfan Özaydınlı ise istifa etti ve yerine Hasan Fehmi Güneş getirildi. Ancak, İrfan Özaydınlı, Maraş katliamının açığa çıkarılması için kurdurduğu özel bir ekibe yaptırdığı incelemede oldukça önemli bilgilere ulaştı. Bugüne dek gizli tutulan raporun bir bölümü 'Özgür Gündem' gazetesinde yayınlandı. Katliamın planlamasını Türkeş'in dünürü MİT hukuk müşavirinin de içinde olduğu 4 MİT mensubu yapmıştı. Dolayısıyla dönemin CHP hükümeti MİT'e hakim olamamış ve katliamı ancak olduktan sonra araştırabilmişti. Dönemin önemli aktörleri arasında AP Maraş İl Başkanı ve Kadıoğlu Çiftlikleri sahibi Faruk Kadıoğlu ile katliamın başlama vuruşunu yapan belediyenin Başkanı Ahmet Uncu da vardı. DAVA DOSYASI SESSİZCE KAPATILDI 22 Aralık 1978 günü başlayıp, yayılarak devam eden Alevi yurttaşlara yönelik katliamda, 23 Aralık 1978 Cumartesi günü Yörükselim, Madaralı, Serintepe, Yusuflar, Dumlupınar, Yenimahalle ve Sakarya mahalleleri ve şehrin ticaret merkezinde; 24 Aralık 1978 Pazar günü, Sakarya ve Namık Kemal mahallelerinde. 24-25 Aralık 1978 günlerinde bu mahallelerde devam eden ayrıca köylerde de tam bir kıyım yapıldı. Saldırganlar, dinamit lokumları, av tüfekleri, uzun namlulu silahlar, tabancalar, tahtalar, baltalar, balyozlar, zincirler, demir sopalar, tahta sopalar, kürekler, et satırları, benzin ve gaz bidonları ile oldukça donanımlı ve hazırlıklıydılar. Günlerce devam eden katliamda 200'den fazla kişi öldürülürken, binlerce kişi yaralandı. Olaylardan sonra, Alevilerin yüzde 8o'e ulaşan bir bölümü kenti terk etti. Öte yandan ölüm ve müebbet hapis cezaları dışındakilere 1/6 oranında cezai indirim uygulanarak cezaları indirildi. Ardından mahkemenin karan Yargıtay tarafından bozulurken yeni yargılama sonucunda idam cezalan uygulanmadı. Haklarında ceza verilenlerin cezaları, Nisan 1991 yılında çıkarılan Terörle Mücadele Kanunu nedeniyle, ertelendi ve serbest bırakıldılar. Böylece kanlı olaylarla dolu Maraş dosyası sessizce kapatılmış oldu... İnci Hekimoğlu / BİRGÜN gazetesinde 2006 yılında Maraş için hazırlanan yazı dizisinin 1. bölümü
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder