15-01-2009 'İsrailliler Gazze'de olanların farkında'
Güney Yıldız
BBC Türkçe
Kamuoyu yoklamaları, İsrail halkının büyük çoğunluğunun Gazze'deki harekat konusunda ordunun ve siyasetçilerin arkasında durduğuna işaret ediyor.
Peki hem İsrailli hem de yabancı gazetecilerin Gazze'den haber geçmelerinin yasaklanması sonrası, acaba İsrail kamuoyu kendi medyasından hikayenin tamamını öğrenebiliyor mu?
Bu soruyu, İsrail ve Filistinliler arasındaki çatışmalarda başlangıçta asker sonra da gazeteci olarak uzun yıllar bulunmuş olan kıdemli gazeteci Ron Ben Yishai'ye sorduk.
Sabra ve Şatilla mülteci kamplarına 1982 yılında Falanjistler tarafından yapılan katliamdan sonra ilk giren gazeteci olan Ben-Yishai, katliamın İsrail kamuoyunun gündemine gelmesinde önemli rol oynamış.
Pek çok ülkenin yanı sıra Türkiye'de de çalışmış olan Ben-Yishai, Türkiye hükümetinden İsrail'e verilen sert tepkilerin kendilerini hayal kırıklığına uğrattığını da söylüyor ve Türkiye'nin de orantısız güç uyguladığını savunuyor.
Gazze'ye düzenlenen operasyonu, İsrailli Yahudilerin yüzde 95'i gibi kendisinin de desteklediğini söyleyen Ben-Yishai, krizin başlamasından Hamas'ı sorumlu tutuyor ve İsraillilerin Gazze'de neler olup bittiğini bildiğini söylüyor.
'İsrail medyası özgür'
Ron Ben Yishai: İsrail basını ve genel olarak medyası, bildiğiniz gibi özgürdür. Ayrıca aktif çalışmaktadır. Dolayısıyla hergün hem bölgenin geneli hakkında hem de özellikle Gazze'de olan biten hakkında ayrıntılı bilgi vermektedir.
İsrail medyası el Cezire'de ne yayınlandığını izliyor. Bunun da ötesinde ben dahil, pekçok İsrailli gazeteci Gazze'den insanlarla sürekli telefonla görüşüyoruz. Ben bizzat Gazze'ye gittim ve neler olup bittiğini yerinde gördüm. Evet, pek hoş manzaralarla karşılaşmadım ve İsrail halkı da gördükleri şeyleri pek beğenmiyor.
BBC: Yakında Türkiye'de gösterime girecek Beşir'le Vals filminde Sabra ve Şatilla katliamını ilk kez duyuran ve İsrail gündemine getiren gazeteci olarak görülüyorsunuz. O katliam sonrasında İsrail kamuoyu dönüp olanları değerlendirmiş ve bazı olayları mahkum etmişti. Siz Gazze saldırısından bir süre sonra da kamuoyununun yaşananları farklı bir gözle görebileceğini düşünüyor musunuz?
Ron Ben Yishai: Sabra ve Şatilla ile Gazze'de olanlar arasında bir karşılaştırma yapılmasına kesinlikle karşı çıkıyorum. Bir kez İsrailliler tarafından değil, Lübnanlı Hristiyan milisler tarafından yapılmıştır. Sabra ve Şatilla'da bir katliam yapılmıştır.
Gazze'de olan ise yalnızca Hamas değil, birden fazla terör örgütüyle İsrail ordusu arasında yaşanan bir çatışmadır. İsrail ordusu yalnızca, yıllardır yapılan roket saldırılarını durdurmak ve İsrail vatandaşlarını korumak için harekete geçmiştir.
'İsrail'in orantılı güç kullanması mümkün değil'
BBC: Fakat hem Gazze'de çatışan taraflar arasında hem de yaşanan ölümlerin oranında büyük bir orantısızlık gözlüyoruz. Bunun bir çatışma durumu değil saldırı olduğunu söyleyenler var. Bu görüşlere ne diyorsunuz?
Ron Ben Yishai: Hamas'ın güçsüz olması, İsrail'in güneyinde yaşayan neredeyse bir milyon kişinin yıllardır sürekli bir tehdit altında bulunmadıkları anlamına gelmiyor. Bu insanlar, sürekli bir şekilde sığınaklara 15 dakika uzağında yaşamak zorunda kalıyor.
İsraillilerin disiplinli bir şekilde Hamas saldırılarına karşı önlem alması, Hamas'ın saldırma hakkı olduğu anlamına gelmiyor. Siz bunun orantısız olduğunu söylüyorsunuz?
Peki orantılı davranmak için İsrail ne yapmalı, Hamas'ın isabet ettiremediği her füzeye karşı, isabet etmeyen bir füze gönderip, bir eve isabet ettiğinde de biz de mi Gazze'de bir evi bombalamalıyız?
"Türkiye de orantısız güç kullanıyor"
BBC: Siz dünyanın pekçok çatışma bölgesinden haberler geçtiniz ve birçok ülkeyle birlikte Türkiye'de de çalıştınız. İsrail'le iyi ilişkilere sahip ülkelerden biri olmasına rağmen Türkiye hükümetinden de Gazze'de saldırısına yönelik çok sert eleştiriler duyuyoruz. Bu eleştiriler İsrail'de nasıl bir etki yapıyor?
Ron Ben Yishai: Ciddi şekilde hayal kırıklığına uğradık. Ancak, Tayyip Erdoğan'ın bir Müslüman olduğunu biliyoruz. Bir Müslüman olarak yüreği Gazze'de acı çeken insanlarla olabilir.
Fakat, Erdoğan'ın roket fırlatmayı durdurması için Hamas'a baskı yapmak yerine İsrail'i suçlamasından hayal kırıklığına uğradık.
Belki farketmemiş olabilirsiniz ama Hamas roket fırlatmaya hala devam ediyor. Biz, herkesi memnun edemeyeceğimizi biliyoruz. Özellikle de güvenliğimizden feragat etmemiz gerekirse bunu yapmamamız gerektiğini biliriz.
Ayrıca şunu da söylemeliyim, Türkiye'de de çalışmış biri olarak, ülkenin, Kürtler Irak sınırında ya da Türkiye içlerinde saldırı düzenlediğinde orantılı güç kullandığına raslamadım.
Böyle saldırıların hem Türkiye içindeki Kürt vatandaşlara karşı, hem de Irak'ta yapıldığını kendi gözlerimle gördüm. Dolayısıyla Erdoğan'ın ifadelerinden pek etkilenmediğimi söylemek zorundayım.
**
'Sözler İsrail'i yaralamıyor'
Güney Yıldız
BBC Türkçe
Pakistan asıllı muhalif İngiliz yazar ve gazeteci Tarık Ali, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın İsrail karşısında sarfettiği sert sayılan ifadelere göndermede bulunarak, “Sözler İsrail’i yaralamıyor, somut adımlar gerekli,” dedi.
Yazar, gazeteci ve film yapımcısı Tarık Ali, 1968 hareketinin önde gelen isimlerinden
Gazze’deki krizin nedenlerini, olası sonuçlarını ve bölge ülkelerinin konumu hakkında konuştuğumuz Ali, krizin başlangıcı için Hamas'ın roket saldırılarının öncesine bakmak gerektiğini söylüyor.
'Krizi Hamas'ın roketleri başlatmadı'
Tarık Ali: İsrailliler saldırılarına başlamadan önceki 16 ay boyunca Gazze kuşatma altındaydı, çok az bir miktar dışında, ilaç girişine dahi izin verilmiyordu.
Mısırlılara da, Gazze’yle aralarındaki Refah sınır kapısını kapatmaları söylenmişti. İsrail'in propagandasına inanıp, olan bitenden Hamas'ın sorumlu olduğunu söylemek korkunç derecede anlamsız bir şey.
'İsrail propaganda başarısını kutluyor olmalı'
Dünya çapında yayın yapan pek çok yayın kuruluşunun da İsrail'in bu yöndeki propagandasını bu derece sahiplenmiş olmaları şok edici bir durum. İsrailliler bu başarılarından dolayı kendilerini kutluyor olmalılar.
Batı medyası Filistin'de ne olup bittiğini sürekli asıl bağlamından kopararak aktarıyor ve İsraillilerin görüşlerine orantısız bir şekilde, daha fazla yer veriyor. Bu BBC için de böyle. İsrail büyükelçisine verdikleri yerle, ciddi Filistinli siyasetçilere ayırdıkları süre aynı değil.
'Medya olayı bağlamından koparıyor'
Medya, Filistinden haber verdiğinde ise sürekli bağlamından koparıyor ve "Bakın Filistinliler roket fırlatıyor," Bakın intihar saldırısı düzenliyorlar" diye aktarıyor. Ancak, yıllarca İsrail'in kıskacı altında yaşayan insanların böyle eylemlere yönelmeleri çok doğal.
Geçmişte, bazı eski İsrailli generaller dahi, Filistinlileri anlayabildiklerini söylüyorlar. Çatışmanın nedenlerini ortaya koymadan bu sonuçları göstermek meseleyi bağlamından koparmaktır.
Hamas'ın Filistinlilerce iktidara seçildiği 2006 yılından bu yana, İsrailliler ve kendilerini destekleyen Amerika Birleşik Devletleri ile Avrupa Birliği bu hareketten kurtulmanın yollarına bakıyor.
Ama ilginç olan şey, bunun işlemiyor oluşudur. Bakın Avrupa'nın her kenti Gazze'nin işgaline karşı büyük gösterilere sahne oluyor. Medyanın istediği sonucu aldığı tek yer Amerika Birleşik Devletleri ki, orada kanallar Gazze'de olup bitenlerin görüntülerine dahi yer vermiyorlar.
BBC: Filistinliler dünyayı İsrail karşısında bir araya gelmeye çağırıyorlar, ancak kendileri dahi önemli bir bölünmeyi yaşıyorlar. Yaşanan çatışmada bu bölünmenin rolünü nasıl görüyorsunuz?
Tarık Ali: Filistinliler yönetimleri anlamında birlik halinde değiller bu doğru. Birlikte olmamalarının nedeni de, Mahmud Abbas yönetimindeki El Fetih hareketi'nin İsrail’le işbirliği yapmaları ve istedikleri her şeyi yerine getirmeleri. Hamas'ı şiddet ve zor yoluyla geriletmeye çalıştılar.
El Fetih'in güvenlik birimleri Gazze'deki İslam Üniversitesine saldırı düzenledi ve Hamas militanlarını işkenceden geçirdi. Sonrasında Hamas buna karşılık verip, Gazze'de kontrolü ele geçirince de bunu bir silahlı darbe olarak nitelediler.
Dolayısıyla, İsrail'in kabul etmeye hazır olduğu Filistinliler ancak işbirlikçi olanları.
Ancak üst düzeydeki bu bölünmeye rağmen, Filistinlilerin tabanda bütünlük içinde olduklarını görmek güzel. El Fetih güvenlik güçleri, başlarda durdurmaya çalışsalar da Batı Şeria'da büyük protesto gösterileri oldu.
Bölünmüşlüğün nedeni Hamas mı el Fetih mi?
BBC: Siz böl ve yönet politikasının Filistin'de de uygulandığını ve bu saldırıların da bu sayede mümkün olduğunu da söylüyorsunuz. Sizce, Filistin'de bölünmeyi en baştan yaratan, Hamas mı El Fetih mi?
Tarık Ali: Geçmişte sömürgecilik dönemi boyunca da sürekli bölüp yönettiler. Şimdi de, Irak'ta ne yaptıklarına, Afganistan'da ne yapmaya çalıştıklarına bakın, aynı şeyi göreceksiniz. 19. ve 20. yüz yıl boyunca uyguladıkları böl-yönet siyasetini Filistin'de de uyguladılar.
Uzun bir zaman boyunca bölemedikleri Filistinlileri en son Oslo anlaşmaları sırasında bölmeyi başardılar. Ama bence şimdiler de Filistinliler neler olup bittiğini ve liderlerinin ve diğer ülkelerin kendilerini hangi yöne götürdüklerini gördüler.
BBC: ‘Bölünme’den birinci intifada sırasında kurulan Hamas'ı sorumlu tutanlar ve İsrail'in kuruluşu sırasında Hamas'a hoşgörü gösterdiğini düşünenler de var. Siz Hamas'ın rolü konusunda ne düşünüyorsunuz?
Tarık Ali: Kuruluşu sırasında İsrail'in Hamas'ı cesaretlendirdiği konusunda bir şüphem yok. Bu o dönem böl ve yönet siyasetinin bir parçasıydı. Ancak bu çok ciddi biçimde ters tepti.
Bence, bölünme bahsettiğiniz birinci intifada sırasında, İsrail'in intifadanın liderleri yerine Tunus'taki liderlikle müzakere yürütmeyi seçmesiyle başladı. Ciddi bir şekilde ele alındığında bölünmenin nedeninin bu olduğu görülecektir.
'Mübarek, Filistinlilerin nefretini topladı'
BBC: Peki, Orta Doğu'da ve dışardan bazı ülkelerin Gazze'deki çatışmaları durdurmak için arabuluculuk çabalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Tarık Ali: Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek, bir diktatördür. Seçimle işbaşına gelmemiştir. Amerika Birleşik Devletleri de bu diktatörlüğü desteklemektedir.
Hüsnü Mübarek'in bu kriz konusunda oynadığı tek rol, işbirlikçilik rolüdür. Hamas'tan kurtulmak için ABD'yle işbirliği yapmıştır. Bu kişinin şimdi bağımsız bir arabulucu gibi ortaya çıkması ciddiye alınacak bir şey değil ve Filistinliler kendisinden nefret ediyor. Ramallah ve Gazze'de insanlar "Hüsnü Mübarek bekle senin mezarını kazıyoruz" diye slogan atıyorlar.
'İsrail'i sözler değil, somut adımlar etkiler'
BBC: Gazze'de yaşananlar Türkiye'de de siyasetçilerin gündeminin ilk sıralarında yer alıyor. Bugün partisine seslenen Başbakan Erdoğan, İsrail karşısında geçmişte sarf ettiği ve sert olarak yorumlanan açıklamalarını sürdürdü ve "Gazze'de çocuklarla birlikte insanlık ölüyor" dedi. Siz Türkiye'nin bu konudaki tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Tarık Ali: Türkiye hükümetine gelince; evet çok gürültü çıkarıyorlar, ama hiçbir şey yapmıyorlar. Venezuela'da Hugo Chavez, Gazze'deki yaşananların ardından İsrail büyükelçisini sınır dışı ederken, Türkiye hükümeti bunu yapmıyor ve elçiyi kabul ediyorlar. Dolayısıyla, her tür gürültü çıkarabilirler.
Ağır sözler İsraillileri yaralamıyor, buna alışkınlar. İsrail'i ancak somut adımlar etkiler ki bu anlamda hem Mısır'ın hem de Türkiye'nin Amerikan yanlısı hükümetleri oldukça zayıflar.
'Hamas'ı bitirememek saldırının başarısızlığı anlamına gelecek'
BBC: Gazze'deki operasyon sona ermedi ama önünde sonunda sona erecek gibi görünüyor ve İsrail Gazze'de uzun süreli işgal hedeflemediğini belirtiyor. Sizce, İsrail geri çekildikten sonra neler yaşanacak?
Tarık Ali: İsrail'in amacı Hamas'ı ortadan kaldırmak ve el Fetih'in Gazze'yi tekrar ele geçirmesini sağlayacak bir ortam yaratmaktı. Bunun işe yarayacağını sanmıyorum ve işe yaramaması durumunda, bu onlar için bir yenilgi olacak. Bence insanlar Mahmut Abbas yönetimindeki el Fetih'in işbirliğiyle İsrail'in kendilerine ne yaptığını unutmayacak. Dolayısıyla da İsrail'in ve batının istedikleri yola girmeyecekler.
Birçok Filistinli, eğer bize önerdikleri iki devletli çözüm buysa, yani İsrail mandasında bir devlet öneriliyorsa, bunu kabul etmeyeceğini düşünüyor. Konuştuğum pek çok Filistinli artık, tek çözümün Filistinliler ile İsraillilerin birlikte yaşadığı tek devletli bir çözümden yana olduklarını söylüyor.
Kaynak: Savaşkarşıtları.org
Peki hem İsrailli hem de yabancı gazetecilerin Gazze'den haber geçmelerinin yasaklanması sonrası, acaba İsrail kamuoyu kendi medyasından hikayenin tamamını öğrenebiliyor mu?
Bu soruyu, İsrail ve Filistinliler arasındaki çatışmalarda başlangıçta asker sonra da gazeteci olarak uzun yıllar bulunmuş olan kıdemli gazeteci Ron Ben Yishai'ye sorduk.
Sabra ve Şatilla mülteci kamplarına 1982 yılında Falanjistler tarafından yapılan katliamdan sonra ilk giren gazeteci olan Ben-Yishai, katliamın İsrail kamuoyunun gündemine gelmesinde önemli rol oynamış.
Pek çok ülkenin yanı sıra Türkiye'de de çalışmış olan Ben-Yishai, Türkiye hükümetinden İsrail'e verilen sert tepkilerin kendilerini hayal kırıklığına uğrattığını da söylüyor ve Türkiye'nin de orantısız güç uyguladığını savunuyor.
Gazze'ye düzenlenen operasyonu, İsrailli Yahudilerin yüzde 95'i gibi kendisinin de desteklediğini söyleyen Ben-Yishai, krizin başlamasından Hamas'ı sorumlu tutuyor ve İsraillilerin Gazze'de neler olup bittiğini bildiğini söylüyor.
'İsrail medyası özgür'
Ron Ben Yishai: İsrail basını ve genel olarak medyası, bildiğiniz gibi özgürdür. Ayrıca aktif çalışmaktadır. Dolayısıyla hergün hem bölgenin geneli hakkında hem de özellikle Gazze'de olan biten hakkında ayrıntılı bilgi vermektedir.
İsrail medyası el Cezire'de ne yayınlandığını izliyor. Bunun da ötesinde ben dahil, pekçok İsrailli gazeteci Gazze'den insanlarla sürekli telefonla görüşüyoruz. Ben bizzat Gazze'ye gittim ve neler olup bittiğini yerinde gördüm. Evet, pek hoş manzaralarla karşılaşmadım ve İsrail halkı da gördükleri şeyleri pek beğenmiyor.
BBC: Yakında Türkiye'de gösterime girecek Beşir'le Vals filminde Sabra ve Şatilla katliamını ilk kez duyuran ve İsrail gündemine getiren gazeteci olarak görülüyorsunuz. O katliam sonrasında İsrail kamuoyu dönüp olanları değerlendirmiş ve bazı olayları mahkum etmişti. Siz Gazze saldırısından bir süre sonra da kamuoyununun yaşananları farklı bir gözle görebileceğini düşünüyor musunuz?
Ron Ben Yishai: Sabra ve Şatilla ile Gazze'de olanlar arasında bir karşılaştırma yapılmasına kesinlikle karşı çıkıyorum. Bir kez İsrailliler tarafından değil, Lübnanlı Hristiyan milisler tarafından yapılmıştır. Sabra ve Şatilla'da bir katliam yapılmıştır.
Gazze'de olan ise yalnızca Hamas değil, birden fazla terör örgütüyle İsrail ordusu arasında yaşanan bir çatışmadır. İsrail ordusu yalnızca, yıllardır yapılan roket saldırılarını durdurmak ve İsrail vatandaşlarını korumak için harekete geçmiştir.
'İsrail'in orantılı güç kullanması mümkün değil'
BBC: Fakat hem Gazze'de çatışan taraflar arasında hem de yaşanan ölümlerin oranında büyük bir orantısızlık gözlüyoruz. Bunun bir çatışma durumu değil saldırı olduğunu söyleyenler var. Bu görüşlere ne diyorsunuz?
Ron Ben Yishai: Hamas'ın güçsüz olması, İsrail'in güneyinde yaşayan neredeyse bir milyon kişinin yıllardır sürekli bir tehdit altında bulunmadıkları anlamına gelmiyor. Bu insanlar, sürekli bir şekilde sığınaklara 15 dakika uzağında yaşamak zorunda kalıyor.
İsraillilerin disiplinli bir şekilde Hamas saldırılarına karşı önlem alması, Hamas'ın saldırma hakkı olduğu anlamına gelmiyor. Siz bunun orantısız olduğunu söylüyorsunuz?
Peki orantılı davranmak için İsrail ne yapmalı, Hamas'ın isabet ettiremediği her füzeye karşı, isabet etmeyen bir füze gönderip, bir eve isabet ettiğinde de biz de mi Gazze'de bir evi bombalamalıyız?
"Türkiye de orantısız güç kullanıyor"
BBC: Siz dünyanın pekçok çatışma bölgesinden haberler geçtiniz ve birçok ülkeyle birlikte Türkiye'de de çalıştınız. İsrail'le iyi ilişkilere sahip ülkelerden biri olmasına rağmen Türkiye hükümetinden de Gazze'de saldırısına yönelik çok sert eleştiriler duyuyoruz. Bu eleştiriler İsrail'de nasıl bir etki yapıyor?
Ron Ben Yishai: Ciddi şekilde hayal kırıklığına uğradık. Ancak, Tayyip Erdoğan'ın bir Müslüman olduğunu biliyoruz. Bir Müslüman olarak yüreği Gazze'de acı çeken insanlarla olabilir.
Fakat, Erdoğan'ın roket fırlatmayı durdurması için Hamas'a baskı yapmak yerine İsrail'i suçlamasından hayal kırıklığına uğradık.
Belki farketmemiş olabilirsiniz ama Hamas roket fırlatmaya hala devam ediyor. Biz, herkesi memnun edemeyeceğimizi biliyoruz. Özellikle de güvenliğimizden feragat etmemiz gerekirse bunu yapmamamız gerektiğini biliriz.
Ayrıca şunu da söylemeliyim, Türkiye'de de çalışmış biri olarak, ülkenin, Kürtler Irak sınırında ya da Türkiye içlerinde saldırı düzenlediğinde orantılı güç kullandığına raslamadım.
Böyle saldırıların hem Türkiye içindeki Kürt vatandaşlara karşı, hem de Irak'ta yapıldığını kendi gözlerimle gördüm. Dolayısıyla Erdoğan'ın ifadelerinden pek etkilenmediğimi söylemek zorundayım.
**
'Sözler İsrail'i yaralamıyor'
Güney Yıldız
BBC Türkçe
Pakistan asıllı muhalif İngiliz yazar ve gazeteci Tarık Ali, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın İsrail karşısında sarfettiği sert sayılan ifadelere göndermede bulunarak, “Sözler İsrail’i yaralamıyor, somut adımlar gerekli,” dedi.
Yazar, gazeteci ve film yapımcısı Tarık Ali, 1968 hareketinin önde gelen isimlerinden
Gazze’deki krizin nedenlerini, olası sonuçlarını ve bölge ülkelerinin konumu hakkında konuştuğumuz Ali, krizin başlangıcı için Hamas'ın roket saldırılarının öncesine bakmak gerektiğini söylüyor.
'Krizi Hamas'ın roketleri başlatmadı'
Tarık Ali: İsrailliler saldırılarına başlamadan önceki 16 ay boyunca Gazze kuşatma altındaydı, çok az bir miktar dışında, ilaç girişine dahi izin verilmiyordu.
Mısırlılara da, Gazze’yle aralarındaki Refah sınır kapısını kapatmaları söylenmişti. İsrail'in propagandasına inanıp, olan bitenden Hamas'ın sorumlu olduğunu söylemek korkunç derecede anlamsız bir şey.
'İsrail propaganda başarısını kutluyor olmalı'
Dünya çapında yayın yapan pek çok yayın kuruluşunun da İsrail'in bu yöndeki propagandasını bu derece sahiplenmiş olmaları şok edici bir durum. İsrailliler bu başarılarından dolayı kendilerini kutluyor olmalılar.
Batı medyası Filistin'de ne olup bittiğini sürekli asıl bağlamından kopararak aktarıyor ve İsraillilerin görüşlerine orantısız bir şekilde, daha fazla yer veriyor. Bu BBC için de böyle. İsrail büyükelçisine verdikleri yerle, ciddi Filistinli siyasetçilere ayırdıkları süre aynı değil.
'Medya olayı bağlamından koparıyor'
Medya, Filistinden haber verdiğinde ise sürekli bağlamından koparıyor ve "Bakın Filistinliler roket fırlatıyor," Bakın intihar saldırısı düzenliyorlar" diye aktarıyor. Ancak, yıllarca İsrail'in kıskacı altında yaşayan insanların böyle eylemlere yönelmeleri çok doğal.
Geçmişte, bazı eski İsrailli generaller dahi, Filistinlileri anlayabildiklerini söylüyorlar. Çatışmanın nedenlerini ortaya koymadan bu sonuçları göstermek meseleyi bağlamından koparmaktır.
Hamas'ın Filistinlilerce iktidara seçildiği 2006 yılından bu yana, İsrailliler ve kendilerini destekleyen Amerika Birleşik Devletleri ile Avrupa Birliği bu hareketten kurtulmanın yollarına bakıyor.
Ama ilginç olan şey, bunun işlemiyor oluşudur. Bakın Avrupa'nın her kenti Gazze'nin işgaline karşı büyük gösterilere sahne oluyor. Medyanın istediği sonucu aldığı tek yer Amerika Birleşik Devletleri ki, orada kanallar Gazze'de olup bitenlerin görüntülerine dahi yer vermiyorlar.
BBC: Filistinliler dünyayı İsrail karşısında bir araya gelmeye çağırıyorlar, ancak kendileri dahi önemli bir bölünmeyi yaşıyorlar. Yaşanan çatışmada bu bölünmenin rolünü nasıl görüyorsunuz?
Tarık Ali: Filistinliler yönetimleri anlamında birlik halinde değiller bu doğru. Birlikte olmamalarının nedeni de, Mahmud Abbas yönetimindeki El Fetih hareketi'nin İsrail’le işbirliği yapmaları ve istedikleri her şeyi yerine getirmeleri. Hamas'ı şiddet ve zor yoluyla geriletmeye çalıştılar.
El Fetih'in güvenlik birimleri Gazze'deki İslam Üniversitesine saldırı düzenledi ve Hamas militanlarını işkenceden geçirdi. Sonrasında Hamas buna karşılık verip, Gazze'de kontrolü ele geçirince de bunu bir silahlı darbe olarak nitelediler.
Dolayısıyla, İsrail'in kabul etmeye hazır olduğu Filistinliler ancak işbirlikçi olanları.
Ancak üst düzeydeki bu bölünmeye rağmen, Filistinlilerin tabanda bütünlük içinde olduklarını görmek güzel. El Fetih güvenlik güçleri, başlarda durdurmaya çalışsalar da Batı Şeria'da büyük protesto gösterileri oldu.
Bölünmüşlüğün nedeni Hamas mı el Fetih mi?
BBC: Siz böl ve yönet politikasının Filistin'de de uygulandığını ve bu saldırıların da bu sayede mümkün olduğunu da söylüyorsunuz. Sizce, Filistin'de bölünmeyi en baştan yaratan, Hamas mı El Fetih mi?
Tarık Ali: Geçmişte sömürgecilik dönemi boyunca da sürekli bölüp yönettiler. Şimdi de, Irak'ta ne yaptıklarına, Afganistan'da ne yapmaya çalıştıklarına bakın, aynı şeyi göreceksiniz. 19. ve 20. yüz yıl boyunca uyguladıkları böl-yönet siyasetini Filistin'de de uyguladılar.
Uzun bir zaman boyunca bölemedikleri Filistinlileri en son Oslo anlaşmaları sırasında bölmeyi başardılar. Ama bence şimdiler de Filistinliler neler olup bittiğini ve liderlerinin ve diğer ülkelerin kendilerini hangi yöne götürdüklerini gördüler.
BBC: ‘Bölünme’den birinci intifada sırasında kurulan Hamas'ı sorumlu tutanlar ve İsrail'in kuruluşu sırasında Hamas'a hoşgörü gösterdiğini düşünenler de var. Siz Hamas'ın rolü konusunda ne düşünüyorsunuz?
Tarık Ali: Kuruluşu sırasında İsrail'in Hamas'ı cesaretlendirdiği konusunda bir şüphem yok. Bu o dönem böl ve yönet siyasetinin bir parçasıydı. Ancak bu çok ciddi biçimde ters tepti.
Bence, bölünme bahsettiğiniz birinci intifada sırasında, İsrail'in intifadanın liderleri yerine Tunus'taki liderlikle müzakere yürütmeyi seçmesiyle başladı. Ciddi bir şekilde ele alındığında bölünmenin nedeninin bu olduğu görülecektir.
'Mübarek, Filistinlilerin nefretini topladı'
BBC: Peki, Orta Doğu'da ve dışardan bazı ülkelerin Gazze'deki çatışmaları durdurmak için arabuluculuk çabalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Tarık Ali: Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek, bir diktatördür. Seçimle işbaşına gelmemiştir. Amerika Birleşik Devletleri de bu diktatörlüğü desteklemektedir.
Hüsnü Mübarek'in bu kriz konusunda oynadığı tek rol, işbirlikçilik rolüdür. Hamas'tan kurtulmak için ABD'yle işbirliği yapmıştır. Bu kişinin şimdi bağımsız bir arabulucu gibi ortaya çıkması ciddiye alınacak bir şey değil ve Filistinliler kendisinden nefret ediyor. Ramallah ve Gazze'de insanlar "Hüsnü Mübarek bekle senin mezarını kazıyoruz" diye slogan atıyorlar.
'İsrail'i sözler değil, somut adımlar etkiler'
BBC: Gazze'de yaşananlar Türkiye'de de siyasetçilerin gündeminin ilk sıralarında yer alıyor. Bugün partisine seslenen Başbakan Erdoğan, İsrail karşısında geçmişte sarf ettiği ve sert olarak yorumlanan açıklamalarını sürdürdü ve "Gazze'de çocuklarla birlikte insanlık ölüyor" dedi. Siz Türkiye'nin bu konudaki tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Tarık Ali: Türkiye hükümetine gelince; evet çok gürültü çıkarıyorlar, ama hiçbir şey yapmıyorlar. Venezuela'da Hugo Chavez, Gazze'deki yaşananların ardından İsrail büyükelçisini sınır dışı ederken, Türkiye hükümeti bunu yapmıyor ve elçiyi kabul ediyorlar. Dolayısıyla, her tür gürültü çıkarabilirler.
Ağır sözler İsraillileri yaralamıyor, buna alışkınlar. İsrail'i ancak somut adımlar etkiler ki bu anlamda hem Mısır'ın hem de Türkiye'nin Amerikan yanlısı hükümetleri oldukça zayıflar.
'Hamas'ı bitirememek saldırının başarısızlığı anlamına gelecek'
BBC: Gazze'deki operasyon sona ermedi ama önünde sonunda sona erecek gibi görünüyor ve İsrail Gazze'de uzun süreli işgal hedeflemediğini belirtiyor. Sizce, İsrail geri çekildikten sonra neler yaşanacak?
Tarık Ali: İsrail'in amacı Hamas'ı ortadan kaldırmak ve el Fetih'in Gazze'yi tekrar ele geçirmesini sağlayacak bir ortam yaratmaktı. Bunun işe yarayacağını sanmıyorum ve işe yaramaması durumunda, bu onlar için bir yenilgi olacak. Bence insanlar Mahmut Abbas yönetimindeki el Fetih'in işbirliğiyle İsrail'in kendilerine ne yaptığını unutmayacak. Dolayısıyla da İsrail'in ve batının istedikleri yola girmeyecekler.
Birçok Filistinli, eğer bize önerdikleri iki devletli çözüm buysa, yani İsrail mandasında bir devlet öneriliyorsa, bunu kabul etmeyeceğini düşünüyor. Konuştuğum pek çok Filistinli artık, tek çözümün Filistinliler ile İsraillilerin birlikte yaşadığı tek devletli bir çözümden yana olduklarını söylüyor.
Kaynak: Savaşkarşıtları.org
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder