EvcioğluHaber- Okuyacağınız bu hikayeyi çok beğendim. Bir Karafatma'nın gözünden kurgulanan hayatı sizlerinde beğeneceğine inanarak, paylaşmak istedim.
Okuyun ve varın siz karar verin.!
Beğendiğiniz de veya eleştirinizi de yorum yaparak yazabilirsiniz.
****
Karafatma'nın dramı
Dün gece yine ölümle burun buruna geldim. Kendime bir zarar geleceğinden değil ama karım Cemile ne yapar sonra.
Biz aksam yemegimizi genelde saat 11-12 gibi yerdik, ama ev sahiplerimizi. ...misafiri geldiğinden geç vakitlere kadar oturup, yatmadılar.
Neyse ki; konukların gitmesiyle birlikte uykuya daldılar.
Bir süre; ortalığın sakinleşmesini bekleyip, yiyecek toplamaya başladım.
Bugün misafirler geldiği için menü çok zengindi. Pasta ve börek kırıntılarına bayılırız.
Her neyse ben nevaleyi toplarken birden mutfağın ışığı yandı.
ve "Aaaaaa! Karafatma" diye bir ses duydum.
Salak adam, ben bir erkeğim, Fatma da nereden çıktı. Benim adım Ismail.
Böyle, şeyler delikanlıyı bozar. Hadi beni karımla karıştırdın diyelim. Sen ne kadar korkak bir adamsın. Benim kaç katım büyüklüğünde olmana ragmen bu bağırış da ne böyle?
O korkunç sesin kesilmesiyle birlikte, sanki ben ona bir bok yapmışım gibi beni kovalamaya başladı. İnanın o kadar da dikkat ediyorum, tabak, çanak, bardak üzerinde dolaşmamaya. Çünkü, bu dingilin karısı çok titiz.
Bazen diyorum ki; bu gıcıkların misafiri geldiğinde git ortalarda dolaş böylelikle utanılacak duruma düşsünler. Ama yapamıyorum işte. Ne olursa olsun, ekmek yediğin tekneye kötü gözle bakmamak gerekir.
Ben eve geldiğim ilk yılları hatırlıyorum da ne güzeldi o günler. Rahmetli kayınbabam ve kayınvalidem beni evlerine kabul etmişlerdi. O zamanlar rahattık, çünkü; ev sahibimiz Rıza amca kördü. Bu sebeple evin her yerinde serbestçe dolaşabiliyorduk. Hatta Riza amcayla ayni sofrada yemek yediğimiz günlerde oldu.
Gerçi bizleri görebilseydi nasıl davranırdı bilmem ama, o hep yüreğimizde yaşayacak.
Riza amcanın durumu pek iyi sayılmazdı, memur emeklisiydi. Bu evde rahmetli karısınınmış. Bu yüzden yiyecek konusunda bu kadar fazla seçeneğimiz yoktu.
Ama daha mutlu ve huzurluyduk.
Riza amca bir gün görünmez kazaya kurban gitti.
Gerçi onun için bütün kazalar görünmezdi.
Rıza amcanın toprağa verildiği gün biz de oradaydık. Karşı komşusu Osman Zeki bey bize geldiğinde ceketini asmıştı. Biz de bunu firsat bilip ceketin cebine girdik. Ardından Osman Zeki beyle birlikte mezarlığa doğru yola koyulduk. Rıza amcanın üç tane oğlu vardı. Ama; bugüne kadar sadece nüfusta gözüküyorlardı.
Hayırsızlar daha ilk günden evi satışa çıkardılar. Evi şu anda oturan adam ve karısı satın aldı.
Eve ayak basmalarıyla kayınbabam ve kayınvalidemi öldürmeleri bir oldu.
Adam, sonra iğrenerek cansız bedenleri kağıda sararak çöpe attı. Sanki kendisi çok temizmiş gibi. Halbuki tuvaletten çıktıktan sonra ellerini yıkamadığına defalarca şahit oldum. Şimdilerde kendine üzerinde rahmetli kayınvalidemin resmi olan bir ilaç almış, durmadan üzerimize sıkıp duruyor.
Kayınvalidem, Sultan hanım gençliğinde fotomodel olduğu için bu tür ilaçların üzerinde resmi bulunuyor. Hatta bir iki reklam filminde de oynamıştı.
Ama evlenince mecburen bıraktı. Çünkü, kayınbabam tam bir Osmanlı erkeğiydi.
Bugüne kadar rahmetli Rıza amcanın anısına bu evde oturduk, artık daha fazla dayanacak halimiz kalmadı. Eşe dosta haber saldık. Kendimize göre bir ev bulur bulmaz taşınacağız buradan. Belki, de sizin evinize yerleşiriz hayat bu belli mi olur? :))
Kaynak; http://www.facebook.com/cagdas.ata
EvcioğluHaber-28.08.2011-Pazar
|
1 yorum:
gerçekten harika olmuş. Bir kara Fatmanın gözün den anlatılan hikaye, ne de güzel kurgulanmış. ne kadar duygusal olmuş. Sanırım bu hikayeden sonra, hiç bir kara Fatmayı öldürmem herhalde.
Çok teşekürler
Aklınıza ve yüreğinize sağlık
Yonca Adıgüzel
Yorum Gönder