9 Şubat 2010

Personel Rejimi Değişimi Yeniden Gündemde

Personel Rejimi Değişimi Yeniden Gündemde

http://cerkezkoytv.com/wp-content/themes/Haberci-Pro/images/memur_eylem_cerkez.jpg

İrfan Kaygısız - TÜM BEL-SEN Uzmanı

Bu yazı www.sendika.org'tan alınmıştır

Süreç nasıl gelişti?

Bugün güncel hale gelen kamu çalışanlarının istihdam ve çalışma koşullarının değiştirilmesi tartışması yaklaşık 10 yıl öncesine dayanıyor. Personel rejiminin değiştirilmesine yönelik ilk çalışma 1993 yılında "Devlet Personel Reformu İlkeler Taslağı" başlığı ile Devlet Bakanı Şerif Ercan döneminde yapıldı.

Daha sonra önce 1997 yılında daha sonra da 1998 yılında yasa tasarı-taslakları hazırlandı. Aradan geçen 10 yıla yakın sürede hazırlanan 3 taslak elbette farklılıklar içeriyor.
Şimdi yapılmak istenilen değişikliğe 98 yılında hazırlanan taslak kaynaklık etse de, yapılan açıklamalara bakıldığında bundan da olumsuz düzenlemelerle karşı karşıya kalınması söz konusu olacaktır.

1997 ve 98 yıllarında hazırlanan taslaklar 1996-2000 yılları dönemini kapsayan VII. Kalkınma Planı esas alınarak hazırlandı. Planda, Personel Rejimi başlığı altında; "657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu yürürlükten kaldırılacak", (s.101) "Devletin asli ve sürekli işlerini gören memurlar ile diğer kamu çalışanları arasındaki ayrımın kesin hatlarla belirlenmesi" (s.284),
"Devletin standart dışı çalışma biçimlerini kullanmasına imkan tanınacak" (s.100),
"Devletin genel idare esaslarına göre yürütmekle görevli olduğu, asli ve sürekli hizmetlerini gören memurlar ile işçiler arasındaki ayrımın yapılabilmesi amacıyla Anayasanın 51, 53 ve 128'inci maddelerinde değişiklik yapılması gerekmektedir." şeklinde bir çok ibare yer almaktadır.
VII. Planda çerçevesi çizilen devletin küçültülmesi politikası ile kamu çalışanlarının istihdam biçimi ve çalışma koşulları da yeniden düzenlenmek isteniyor.

98 yılında hazırlanan Kamu Personel Rejimi Reformu Taslağı ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ortadan kaldırılarak yerine, "Memurlar Kanunu Tasarısı" ve "Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Mali, Sosyal Hak ve Yardımlarına ilişkin Kanun Tasarısı" adıyla 2 yasa taslağı hazırlanmıştır.

1998 yılında hazırlanan ve meclise sunulamayan taslak esas olarak, kamu çalışanlarının esnek istihdamına olanak sağlamakta, taşeronlaşma yasal hale getirilmekte ve yemek, kreş gibi kullanılan haklar ortadan kaldırmaktaydı. Taslakta kamuda çalışanlar için istihdam şekilleri olarak; Memurlar, Diğer Kamu Görevlileri, Sözleşmeli Personel ve İşçileri saymaktadır.

Memur olarak, devletin asli ve sürekli işlerini yapanlar tanımlanmakta,

Diğer Kamu Görevlileri olarak :
-1) Hakim ve savcılar
-2) Öğretim elemanları
-3)Askeri personel,
Ayrıca; Sözleşmeli Personel ve İşçiler olarak, 4 istihdam biçimi öngörülmektedir.

AKP Ne Yapmayı Hedefliyor?

AKP'nin hükümet etmesi ile başlayan açıklamalar ağırlıklı olarak kamu çalışanlarının sözleşmeli ve 1475'e tabi olarak çalıştırılmasına yöneliktir.

AKP'nin Acil Eylem Planında; Yolsuzluğun önlenmesinde en önemli araç olarak, kamu hizmetlerinin sunumunda toplam kalite yönetimi anlayışı getirilerek bu hizmetlerin (tapu, emniyet, belediye, gümrük, teşvik, izin, ruhsat, ihale, hak ediş, nüfus vb. Hizmetler) sunum standartları ve süreleri, sorumlu olacak görevliler kurumlar ve birimler bazında açık ve net olarak belirlenecektir. Kamu görevlilerinin bu işlemlerle ilgili takdir hakları objektif kriterlere bağlanacaktır.

Devlet Personel Rejimi Reformu ile bütün kamu kurum ve kuruluşlarında norm kadro uygulamasına geçilecek, göreve alma ve yükselmede objektif kriterler getirilecek, statüler azaltılacak ve benzer statüler arasındaki ekonomik ve sosyal farklılıklar giderilecek, maaş ve ücret sistemi sadeleştirilecek ve dengesizlikler giderilecek, esnek çalışma usulleri getirilecektir." denilmektedir.

Acil Plan dışında bu konuda ilk açıklama Başbakan Abdullah GÜL'den geldi. Gül, Radikal Gazetesinde yapılan 21 Kasım 2002 tarihli söyleşide bir soru üzerine "Devlet ve memurluk anlayışını 'civil servant' diyorlar, onu getireceğiz. Memur bilecek ki, maaşımı alıyorum, görevim halka hizmettir." Radikal'in
"Devlet kadrolarında sadece kilit konumda olanların kadrolu, diğerlerinin sözleşmeli olmasına ilişkin proje üzerinde çalıştığınızı öğrendik"
sorusu üzerine Abdullah Gül, "Büyük projeleri çok dikkatli bir hazırlık yapmadan açıklayamıyoruz. Şu anda çok mesul bir kişi olduğum için söyleyemem. Ama çok hantal bir sistem vardır. Bu sistemi performans ölçümü sistemine ve belirli kriterlere bağlı hale getireceğiz. Böyle bir proje üzerinde çalışıyoruz. Ama bununla ilgili bir zaman isterseniz, veremem. Çünkü insanların şahsıyla ilgili değişiklik olacağı için memurları huzursuz etmeden yapmalıyız ama bir taraftan da sistem değişmeli." diyor.

Daha sonraki günlerde benzer konuda gazetelere çok sayıda açıklama yansıdı. Açıklamaların ortak yönü;

1- Esneklik uygulanacağı
2- Kamu çalışanlarının sözleşmeli hale getirileceği
3- Toplam Kalite Yönetimi uygulanacağı
4- Performansa bağlı ücret sistemi ve norm kadro uygulamalarının hayata geçirileceğidir.

Personel rejimine yönelik düzenlemelerin yapılacağı her dönem yapılamak istenilenin meşrulaştırılması için iki yöntem uygulanmıştır. -Birincisi kamuda çalışan sayısının fazla olduğu, memurların doğru dürüst iş yapmadığına ilişkin haberler gazete sayfalarını kaplamaktadır.
Bunun son örneği Başbakanın özel kaleminde 80 kişinin istihdam edildiği ancak bir kişinin işe geldiği şeklinde Abdullah Gül tarafından yapılan açıklamadır. Yapılan çoklukla kimi olumsuz örneklerin genelleştirilerek basın aracılığı ile yansıtılmasıdır. Kamu çalışanlarının iş güvencesinden kaynaklı ayrıcalıklı durumu toplumun diğer kesimleri tarafından "haksızlık" olarak görülmekte ve yapılacak düzenlemelerin meşruluğunun sağlanması kolaylaşmaktadır.

İkincisi yeni sistemin memurların yararına olduğuna yönelik açıklamaların yapılmasıdır. 1997 yılında hazırlanan taslakta memurlara yılda 2 maaş ikramiye verileceği yer almaktaydı (98'deki taslakta çıkarıldı). Gazetelere "memura yılda iki maaş ikramiye", "doğum izni artıyor", "kira yardımı 8 milyon 100 bin lira olacak" (bu rakam 97 yılı itibariyledir ve kira yardımı halen 200-600 bin lira arasındadır) başlıklarıyla başlayan ve ardından diğer düzenlemelere yer veren haberler yansıtıldı. Son dönemde de performansa bağlı ücrete atıfta bulunularak bazı gazetelerde "memura ödül geliyor", "zorunlu hizmet ve vardiya bitiyor" başlıkları yer aldı.

Bu yöntemlerle kamu çalışanlarının ve diğer kesimlerin tepkilerinin en aza indirilmesi ve yapılacak düzenlemelere yönelik ortam hazırlanmak isteniyor.

Memur Sayısı Fazla mı?

Memur sayısının fazla olduğuna ilişkin açıklamalar çok sık gündeme gelmektedir. Gerçekte durum nedir.
Bu konuda işveren örgütlerinin yaptığı araştırmalar dahil (TİSK'in raporu, TÜSİAD'ın Optimal Devlet kitabı) bütün araştırmalar kamuda istihdamın fazla olmadığı yönündedir.

Kamu çalışanı az mı, çok mu tartışmasında kıstas kamuda istihdam edilenlerin toplam istihdama ve nüfusa oranıdır. OECD'nin 2001 verilerine bakıldığında aşağıdaki tablo bize bazı sonuçlar verecektir.

Kamu Çalışanlarının Toplam İstihdama ve Nüfusa Oranı
Seçilmiş Ülkeler
İstihdama Oranı (%)
Nüfusa oranı (%)
Kanada 17,5 8,1
Almanya 12,3 5,3
İspanya 15,2 3,9
Finlandiya 24,3 10,4
Fransa 21,3 8,2
İrlanda 14,6 6,2
Türkiye 9,1 3,2
ABD 14,6 7,5
Çek Cumhuriyeti 15,4 6,9
Macaristan 21,4 7,8
İtalya 15,2 3,9

Kimler Memur Olacak?

Yeni sistemle memur tanıtımı yeniden düzenlenecek. Kamu adına erk kullanan ve devletin asli ve sürekli işlerini yapanlar memur olarak tanımlanacak. Bu tanım ILO sözleşmelerinde yer alan 'devlet memuru' tanımına denk düşmektedir. ILO sözleşmelerinde ve komite kararlarında devlet memuru olarak tanımlanacak kesimin "kamu adına erk kullananlar" olduğu belirtilmektedir. ILO'nun bu tanımı dar bir bürokrat kesimi kapsamaktadır.

Anayasanın 128. maddesinde "... kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür." hükmü yer almaktadır. Bu nedenle devlet, "memur" ve "kamu görevlisi" tanımı yapmak durumundadır. Anayasanın 128. maddesinin değiştirilmesi durumunda ayrıca kamu görevlisi tanımına ihtiyaç duyulmayacaktır.
Halen 4688 sayılı yasa kapsamında sendika üyesi olamayacakların memur ve kamu görevlisi olarak belirlenmesi sözkonusu olabilir. Bunlarda yargı mensupları, müsteşar genel müdür, müdür gibi bürokratlar, asker, polis gibi yaklaşık 400 bin kişiyi kapsayan bir kesimi oluşturacaktır.

Bu Almanya'da uygulanan sistemi hatırlatmaktadır. Almanya'da "beamte" statüsündeki kesim memurdur. Zaman zaman okul müdürlerinin de karnelere imza atmaları nedeniyle kamu adına erk kullandıkları tartışması yapıldığı bilinmektedir.

Halen Çalışanlarının Durumu Ne Olacak?

Kazanılmış olarak sayılan iş güvencesinin bir anda ve tümüyle ortadan kaldırılması hukuken mümkündür. Hükümet yasa değişikliği ile bir kesimi 657'ye tabi olmaktan çıkarıp, 1475'e tabi olarak çalıştırabilir.

Diğer yandan özelleştirilen kurumlarda olduğu gibi mevcut durumda kalmaları ya da sözleşmeli olmaları konusunda tercihte bulunmaları da istenilebilir. Sözleşmeliliği özendirmek için ilk dönemlerde daha yüksek ücret önerilebilir. Daha önce bazı kurumlarda böylesi örnekler yaşanmıştır. Zaten kamuda işçi ve memurlar arasındaki ücretlerde önemli farklılık söz konusudur ve bu durumda bir kesim için cazip olabilecektir. Bunun tam olarak aynı olmasa da benzer bir örneği Telekom'un özelleştirilmesinde yaşanmıştır. Telekom'da 40 bin çalışanın (657 güvencesindeki sözleşmeli ve kadrolu çalışanlar) 29 bini işçi oldu. Bunların yüzde 60'ıda kapsam dışı personel sayılıp işçi sendikalarını da üye olamadı. Eski statüde ise 17 bin kişi kaldı. Statü değiştirenlerin bir bölümünü emekliliği yaklaşanlar oluşturmuş ve bunlar emekli ikramiyelerini daha yüksek almak amacıyla işçi olmayı tercih etmişlerdir.

Norm Kadro Uygulaması

Bu uygulamaya yönelik çalışmaların yeni olmadı biliniyor. Bütün kamu kurumlarında norm kadro uygulamasına 2001 yılında başlanması ve bunun 2003 yılı sonunda tamamlanması için 2000 yılı sonunda dönemin Bakanlar Kurulunda karar altına alınarak bir Kanun Hükmünde Kararname Resmi Gazetede yayınlanmıştı. Norm kadro uygulaması sendikal kamuoyuna esas olarak eğitimde uygulanması ile girmiş olsa da bir çok kamu kurumunda uygulama sürmektedir.
Milli Prodüktivite Merkezinin verilerine göre 45 kamu kurumunda Organizel Yeniden Yapılanma, Norm Kadro, İş Değerlendirme, Ücretlendirme ve Performans Değerlendirmeye başlanmıştır.

Norm kadro için birinci aşamada teşkilat analizi yapılacak. Burada da öncelikle mevcut teşkilat yapısı ortaya konulacak. Ardından örgüt analizine gidilecek. Örgüt analizi sonucu mevcut teşkilat yapısının sürdürülmesi ya da değişiklikler yapılması suretiyle yeni bir teşkilat şeması önerilecek.

İkinci aşamada görev-iş tanımlaması yapılacak. İş analizleri ile kamu kuruluşunun faaliyetini sürdürebilmesi için hangi işlerin, memur, sözleşmeli ve sürekli işçiler kanalıyla yürütüleceği ve hangi nitelikle personel istihdam edileceği tespit edilecek. İlgili kuruluşun geçici işçiye ihtiyacı varsa bu da ortaya konacak. Son aşamada ise norm kadro ve pozisyon sayıları belirlenecek.

Eğitimde norm kadro uygulamasında asker ve polis eşlerinin bunun dışında tutulması düşündürücüdür. Doğaldır ki, olumlu sonuçlar yaratacak gelişmeden asker ve polis eşleri muaf tutulmazdı.

Norm kadro hem iş güvencesinde önemli bir gedik açıyor "hem de aynı paraya, daha çok iş" mantığı ile yoğun olarak geçinme sorunu ile karşı karşıya bulunanlar üzerindeki yükü arttırıyor. Aynı şekilde düzenli istihdamı ortadan kaldıran, çalışanların görev yerlerinin değişmesine neden olan, "ihtiyaç" halinde çalışanların farklı yerlerde, bazen birden fazla işyerinde görevlendirildiği, işyerinin parçalandığı bir uygulamadır.

Toplam Kalite Yönetimi (TKY) TKY felsefesinde "bireyleşme", "özgürleşme" olarak ifade edilen oysa bu şekilde çalışanların karşı karşıya getirildiği, çalışanlar arasında dayanışma duygusu kırılıp sınıf içi çatışma ve rekabetin gündeme geldiği, bütün bu uygulamaların doğal sonucu olarak bireyselleştirme ve örgütsüzleştirmenin istendiği TKY kamuda uygulanmaya başlanmıştır.

TKY ile, sınırlı alan içine hapsedilip sürekli birbirlerinin denetimine ve kontrolüne maruz kalan çalışanlar işverenin dıştan kendisinin yaptığını içten çalışanlara yaptırır ve böylece dayanışma, yardımlaşma duygusunu ortadan kaldırır.

TKY özellikle sağlık ve büro işkolundaki bir çok kurumda uygulanmaya başlanmıştır. Maliye Bakanlığı tarafından bu konuda çıkarılan bir Yönerge de söz konusudur. Bu uygulama şimdi bütün kamu kurumlarında hayata gerilecektir.

Performansa Bağlı Ücret

Bu sistemde aynı işi yapan iki kişinin kişisel performanslarının farklı olması gerekçesi ile farklı ücret alması söz konusu olabilecektir. Sistem, yine aynı kişinin de aydan aya, ya da yıldan yıla performansına bağlı olarak değişik ücret almasını sağlar. Ücretteki farklılık kişisel performansa bağlı olmakla birlikte, işyeri performansına da bağlı olabilir. İşyerinin karlılığı düşerse kişisel performans iyi bile olsa, ücret düşük olabilir.

Kamuda uygulanması konusunda zorlukla karşılaşan ancak TKY, norm kadro gibi uygulama örnekleri bulunan performansa bağlı ücret sistemi bugün örneğin TUBİTAK'ta uygulanmaktadır. Bu kurumda çalışanlar her yıl belli sayıda araştırma yapma zorunluluğu gibi bir çok uygulama ile karşı karşıyadır.

Bu uygulamada gazetelere "memura ödül geliyor" başlığı ile yansımıştır. Konuyla ilgili olarak Sağlık Bakanı, yaptığı açıklamada hekimlerin özlük haklarının iyileştirilmesinden çok, hekimlerin kişisel haklarının kişisel olarak iyileştirilmesini istediklerini belirterek, "daha çok çalışan daha çok hastayı kaydına alan, daha çok hizmet veren hekimler daha çok kazanabilecekler" demektedir.

Bu konuda kesinleşmeyen bir başka yaklaşım, performansa bağlı ücret sisteminin yalnızca "memur" olarak tanımlanacak kesime yönelik uygulanacağı şeklindedir.

Sonuç olarak; hükümet personel rejiminin değiştirilmesine yönelik yasayı 6 ay içinde çıkartmayı hedeflemektedir.
Bununla bağlantılı olarak merkezi idare tarafından yapılan eğitim, sağlık gibi bir çok kamu hizmeti önümüzdeki aylarda çıkarılması hedeflenen Yerel Yönetimler Reformu ile yerele aktarılacaktır. Ayrıca belediyelerdeki kamu çalışanları da sözleşmeli personel statüsüne geçirilecektir. Böylece bir bütün olarak kamunun istihdam biçimi yeniden düzenlenmiş olacaktır. Ciddi bir alt-üst oluşu gerektiren bu girişimin nasıl sonuçlanacağı öncelikle kamu çalışanları sendikalarının statü hukuku mu, sözleşme hukuku mu tercihini ortaya koymasına ve buna bağlı olarak mücadelesine göre biçimlenecektir.

Hiç yorum yok: