Maden ocağındaki patlamanın sorumlusu aynı: Güvenlik önlemi almadan çalıştıran taşeron ve maden ocaklarında artan kazalara rağmen önlem almayan yetkililer!.. Zonguldak’taki Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Karadon Maden Ocağı’ndaki grizu patlamasında eksi 540 metrede mahsur kalan 30 işçiye, aradan geçen 24 saat içinde ulaşılamadı. Endişeli bekleyişlerini sürdüren madenci yakınlarından sinir krizi geçirenler oldu. Kurtarma çalışmalarını yürüten madencilerden gazdan etkilenenler oldu. Sinir krizi geçiren madenci yakınlarından biri güçlükle sakinleştirilirken, patlamanın ardından olay yerine gelen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, Devlet Bakanı Hayati Yazıcı ve Enerji Bakanı Taner Yıldız, ailelerin tepkileriyle karşılaştı. Bakan Dinçer’in gazetecilere açıklama yaptığı sırada bazı madenciler, bölgede yol sorunu olduğunu belirterek tepki gösterdiler. Dinçer, yol problemini bildiklerini, bu konuları tekrar tekrar paylaşmaya gerek olmadığını belirtti. EKSİKLİK GÖRÜLMEMİŞ! Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Bakan Dinçer, şunları dile getirdi: “Şu anda sorumlu, sorunlu aramıyoruz. Teknik düzeyde herhangi bir ihmal gözükmüyor. Çünkü en son ekim ayında burada çok kapsamlı denetim yapılmış. İş güvenliği konusundaki denetimlerde herhangi bir eksiklik görülmemiş. Bu açıdan bakıldığında, burası kamu kurumu ve iş güvenliği konusunda profesyonelce çalışılan bir alandı. Bizim gördüğümüz bir şey yok şu anda. Ancak patlama sebebiyle bir ihmal, hata var mı, onu göçüğü kaldırdıktan sonra göreceğiz. Şimdiden bir şey söylemek mümkün değil.” Zonguldak’ın Kilimli beldesinde bulunan Türkiye Taşkömürü Kurumu’na bağlı Karadon Maden Ocağı’nda önceki gün meydana gelen patlama, bakanın aksine birçok kişide ‘Madenlerde neler oluyor’ sorusunu akıllara getirdi. Neredeyse rutin halde her üç ayda bir meydana gelen maden kazalarının ardından hiçbir önlem alınmamasına tepki gösteren sendika ve odalar, bir kez daha taşeron sisteminden vazgeçilmesi çağrısı yaptılar. Ağır çalışma koşullarının ve düşük ücretin hakim olduğu madenlerde, denetimlerin yeterince yapılmaması ve taşeronlaştırmanın artması nedeniyle patlamaya hazır daha binlerce maden ocağı bulunduğuna dikkat çeken sendika ve odalar, madenciliğin devlet eliyle yapılmasını istediler. GMİS Genel Başkan Ramis Muslu, bu tür kazaların önüne geçilmesi için bir kere taşeronlaştırmanın önüne geçilmesi gerektiğine dikkat çekti. “Bizler ciddi bir şekilde, yeraltı madenciliğinin taşeronla değil devlet eliyle yapılmasını istiyoruz. Taşeronun iş güvenliğine ne kadar önem verdiğini biliyorsunuz, denetimini yapamıyorsunuz. Aynı zamanda buralarda örgütlenemiyoruz. Örgütlenme faaliyetlerimiz engelleniyor” diyen Muslu, bu nedenle yapılan işin denetimini sağlayamadıklarını dile getirdi. Bursa’da yaşanan maden kazasından sonra yaptığı açıklamada patlamaya hazır binlerce maden ocağı olduğunu söylediğini hatırlatan Muslu, “Alın işte, göçüklerin ardı arkası kesilmiyor. Eğer ciddi bir şekilde önlem alınmazsa yeni patlamalar sürpriz olmayacak” şeklinde konuştu. İŞ GÜVENCESİ SAĞLANMALI “Elbette ki yeraltı kaynakları yeryüzüne çıkmalı. Ama bu insanlar ölerek o yeraltı kaynaklarının çıkmasına karşıyım. Eğer ölümler olacaksa madencilik yapılmasın” diyen Türkiye Maden-İş Genel Başkan İsmail Aslan, yaşamını yitiren insanların değerinin hiçbir şeyle ölçülemeyeceğini dile getirdi. Maden şirketlerinin bir an önce para kazanmaya dikkat ettiğine, ancak iş güvenliği için bu kadar dikkat edilmediğine değinen Aslan, her ölümlerde ‘Bu insanlara yazık oldu’ diyerek yüreklerin soğutulduğunu ifade etti. Madenlerde insanların 650-700 bin lira ücretle çalıştığını aktaran Aslan, “Orada çalışan insanlar, madene inerken vedalaşıp iniyor. Ağır bir işkolu, insanca çalışma koşullarından uzak bir ortamda çalışıyorlar. Bu ücretlerle, bu koşullar altında çalışılmamalı muhakkak. Bunları söylüyoruz, söylüyoruz ancak herhangi bir aşama sağlanmıyor. Taşeronlaştırma kaldırılmalı, iş güvencesi sağlanmalı” dedi. (Zonguldak/EVRENSEL) KURTARICI EKİP TOZDAN ETKİLENDİ Ocakta mahsur kalan 32 işçiyi kurtarma çalışmaları devam ederken, patlama nedeniyle oluşan tozdan etkilendi. Bu arada, patlama nedeniyle oluşan tozdan etkilenen işçilerden Özkan Yüksel, gazetecilere yaptığı açıklamada, “Birden patlama sesi duyduk. O anda her yer toz içinde kaldı. Benim önümde 10 kişi vardı. Gerisini hatırlamıyorum. Beni de şu baretimin içine sakladığım toz maskesi kurtardı. Maskeyi takmasam ölecektim” diye konuştu. Tozdan etkilenen İlhan Toprak, Ceyhun Girgin, Uğur Sayın, Şuayip Akdöngel, Kemal Aydın, Özkan Yüksel, Hayri Çınar, İbrahim Akyüz, Hakan Sorun, ocak ağzında bekleyen ambulanslarda muayene edildi. SİSTEM İŞ KAZALARI YARATIYOR Maden Mühendisleri Odası olarak madenlerde yaşanan sorunları defalarca dile getirdiklerini aktaran MMO Zonguldak Şube Başkanı Erdoğan Kaymakçı, ülkenin içinde bulunduğu sistemin dayattığı çalışma koşullarının, bu kazaların yaşanmasına neden olduğuna dikkat çekti. “Kurumun, kendi yapması gereken bir işi başkasına yaptırması, yani taşeronlaştırma, madenlerde kazaları hızlandıracaktır. Gerekli denetlemelerin mutlaka yapılması gerekiyor. İşçi sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili tüm tedbirlerin eksiksiz olarak alınması gerekiyor. İşçilerin çalışma koşullarının düzeltilmesi ve örgütlenmenin önündeki engellerin kaldırılması gerekiyor. Bu söylediklerimizin ve oradaki işçilerin taleplerinin yerine getirilmemesi durumunda, işte, görüldüğü gibi neredeyse her ay patlama ve göçük olayları yaşanıyor” diyen Kaymakçı, bu konunun asla şakaya gelmeyeceğini; iş güvenliği yatırımının yapılması, denetlemelerin sıklaştırılması gerektiğini ifade etti. Yoksulluk ocağa mahkum edince... PATLAMANIN meydana geldiği 75. Yıl Cumhuriyet Kuyusu önünde bekleyen ailelerin anlattıkları, insanların yoksulluk ve yoksunluktan, bile bile ölüm riski altında çalıştıklarını ortaya koydu. Eşinin Trabzon’dan geldiğini ve madencilik konusunda hiçbir bilgisi olmadığını ifade eden Gülşen Karabektaşoğlu, aynı zamanda anlattıklarıyla yoksulluğun işçileri ittiği durumu özetledi: “Eşim yaklaşık 4-5 yıldır firmada çalışıyordu. Kardeşimle maden ocağının aynı bölgesinde, yan yana çalışıyorlardı. Eşim, yeraltında defalarca yaralandı. Ancak çalışmasını istemediğim halde maden ocağındaki işine imkansızlıklar nedeniyle devam etti. Asıl mesleği aşçılık olan eşim, maden ocağında çalışmaya başlamıştı. Şu anda 6 yaşındaki kızım Ebral ile bekliyoruz. Çocuğum durumun farkına vardı, bana ‘Üzülme anne, babamın iş elbiselerini koklarız’ dedi.” Ayşe Aklin, grizu patlaması sonucu ocakta mahsur kalan oğlu ve damadı Ahmet Karabektaşoğlu’nun başına her an bu işin gelebileceğini bildiğini kaydederek, “Oğluma ‘Ocağa çalışmaya gitme, ben sana süt satarak bakarım’ dedim ama dinletemedim” dedi. HEPSİ FAKİR Gözü yaşlı Dilek Aslan da yaşanan kazayla ilgili kendilerine açıklama yapılmadığını söyleyerek, “Maden ocağında 3 kardeşim var. Biri kardeşim Erdem, diğerleri halamın çocuğu ve eniştem. Başbakan duysun bizi. Buraya gelsin. Yeraltında kalanların hepsi gariban, fakir” dedi. TTK’dan emekli maden işçisi Turan Kebabcı, maden mühendisi 28 yaşındaki oğlu Koray’ın 4.5 yıldır özel firmada çalıştığını, yüzde 1 umudu bulunmadığını belirterek şöyle dedi: “Ben maden ocaklarını çok iyi biliyorum. Oğlum da madenle ilgili bir iş kazanınca karşı çıkmadık. Özel firmada iş bularak çalışmaya başlamıştı.” İşçilerden, bir yıl önce evlenen Sadık Kocakaya’nın annesi Sebahat Kocakaya’nın, “Kimse yok mu? Allah bize yardım etsin. Sizin yakınınız yerin altında olsa ne isterdiniz?” feryatları hiç eksik olmazken, Kocakaya ailesi yakınları, sürekli sinir krizi geçirmeleri üzerine ambulansta bekletildiler. (Zonguldak/EVRENSEL) Tabelalarda kalan önlem! NEREDEYSE her üç ayda bir maden ocaklarında meydana gelen patlamalar yürekleri sarsıyor. Buna karşılık yetkililerin vurdumduymazlığı sonucu hiçbir önlem alınmıyor. Türkiye Taşkömürü Kurumu Genel Müdürlüğü istatistik verilerine göre kömür ocaklarında 1955-2009 yılları arasındaki iş kazalarında 2 bin 687 işçi öldü, 326 bin 321 işçi yaralandı. Özellikle 2000’li yıllardan itibaren önemli ölçüde azalan kazalar, son yıllarda artan taşeronlaştırma sistemiyle yeniden çoğaldı. Söz konusu tablo, iş güvenliği önlemlerinin sadece tabelalarda yazılı duran fiiliyata geçirilmeyen temenniler olduğunu gösteriyor. DUMAN VE MATEM EKSİK OLMUYOR Yaklaşık 4 bini aşkın madencinin hayatını kaybettiği kömür havzasında, ölümlü maden kazaları arasında yerin metrelerce altında yaşanan göçükler ilk sırada yer alıyor. Genel Maden İşçileri Sendikası’nın istatistik verilerine göre 1356 kişi göçük nedeniyle, 783 kişi de yaşanan grizu facialarından dolayı hayatını kaybetti. En fazla 1939’da toplam 55 madencinin ölümüne yol açan göçükler, özellikle 2000’li yıllardan itibaren önemli ölçüde azaldı. Türkiye Taşkömürü Kurumu’na (TTK) bağlı Kozlu Müessesesi Maden Ocağı’nda 1992’de 263 madencinin hayatını kaybettiği grizu faciasının, Türkiye’de en büyük can kaybı yaşanan iş kazası olarak tarihe geçtiği bölgede; nakliyat, patlayıcı madde, makine, elektrik ve malzeme taşınması ve zehirlenme ile boğulma gibi nedenlerle de işçiler yaşamını yitirdi. Taşkömürü kurumunda 2009'daki kazalarda 5 işçi öldü, 2 bin 657 işçi yaralandı. Kentteki özel kömür ocaklarında 2003-2009 arasında 41 işçi yaşamını yitirdi, kaçak ocaklarda da 2005-2009 arasında 22 kişi hayatını kaybetti. (Zonguldak/EVRENSEL) Daha önce 4 işçi ölmüştü TTK’nın galeri açma işini ihale ile alan taşeron Yapıtek Şirketi’nin yetkilileri, ocakta metangazı birikmesinin neden olduğunu söyleyerek kendilerinin suçsuz olduğunu iddia etti: “Patlamanın metan gazı kaynaklı grizu patlaması olduğunu düşünüyoruz. İşçiler 540 metre derinlikte birbirine yakın 3 ayrı noktada galeri açma çalışması yapıyordu. Ocağa her türlü gaz ölçümü yapılarak, önlem alınarak girildi. Tahminimize göre belli bir yerde gaz birikmesi oldu. Galeri açarken bu gaz açığa çıktı ve patlama meydana geldi.” TTK’nın Karadon Müessese Müdürlüğü’nün Kilimli’de bugün patlamanın meydana geldiği kömür ocağını yeni açılmıştı. İhaleyi alan Çinli firmanın kuyu açma çalışması sırasında tabanda biriken metan gazının kaynak yapımı sırasında sıçrayan kıvılcımla patlaması sarısanda Çinli 4 işçi parçalanarak ölmüştü. (ZONGULDAK) Evrensel |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder