Yunus Emre HAYATI VE ŞİİRLERİ Yunus Emre'ye göre insanlar, din, mezhep, ırk, millet, renk, mevki, sınıf farkı gözetilmeksizin sevilmeyi hak etmektedirler. Türk halk şairlerinin tartışmasız öncüsü olan ve Türk'ün İslam'a bakışını Türk dilinin tüm sadelik ve güzelliğiyle ortaya koyan Yunus Emre, sevgiyi felsefe haline getirmiş örnek bir insandır. Yaklaşık 700 yıldır Türk milleti tarafından dilden dile aktarılmış, türkü ve ilahilere söz olmuş, yer yer atasözü misali dilden dile dolaşmış mısralarıyla Yunus Emre, Türk kültür ve medeniyetinin oluşumuna büyük katkılar sağlamış bir gönül adamıdır. Bazı kaynaklarda Anadolu'ya gelen Türk boylarından birine bağlı olup, 1238 dolaylarında doğduğu rivayet edilirse de bu kesin değildir; tıpkı 1320 dolaylarında Eskişehir'de öldüğü yolundaki rivayetlerde olduğu gibi. Batı Anadolu'nun birkaç yöresinde "Yunus Emre" adını taşıyan ve onunla ilgili görüldüğünden "makam" adı verilen yer vardır. Bir garip öldü diyeler / Üç gün sonra duyalar / Soğuk su ile yuyalar / Şöyle garip bencileyin./ diyen Yunus,belki de doğduğu ve yaşadığı topraklardan çok uzaklarda bu dünyadan göçüp gittiğini anlatmak istemektedir. Türkiye'nin pek çok yerinde Yunus Emre'nin mezarı olduğu iddia edilen pek çok mezar ve türbe vardır. Bunlardan başlıcalar şöyle sıralanabilir: Eskişehir'in Mihalıççık ilçesine bağlı Sarıköy; Karaman'da Yunus Emre Camii avlusu; Bursa; Kula ile Salihli arasında Emre Sultan köyü; Erzurum, Duzcu köyü; Isparta'nın Keçiborlu ilçesi civarı; Aksaray; Afyon'un Sandıklı ilçesi; Ordu'nun Ünye ilçesi; Sivas yakınında bir yol üstü. Görüldüğü gibi sayı ve iddia hayli kabarıktır. Bazı belgeler, Yunus Emre'nin asıl mezarının Karaman veya Sarıköy'de olduğuna işaret etmektedir. Nitekim, 1970'li yılların başında Sarıköy'deki mezarın Yunus'a ait olduğuna kesin gözüyle bakılarak bu köye Yunus Emre adı verildi ve oradaki bir bahçe içine anıt dikildi. 1980'li yıllarda ise, 1350'de yapılmış olan Karaman'daki Yunus Emre Camii'nin yanındaki mezarın onun gerçek mezarı olduğu iddia edildi. Aslında bu durum, Yunus Emre'nin Türkler tarafından ne kadar sevildiği ve benimsendiğinin çarpıcı bir örneğidir. Gerçekten de halktan biri olan Yunus Emre, halkın değer, duygu ve düşüncelerini dile getirişi itibariyle tarihimizin en halkla barışık aydınlarından biri olma özelliğine sahiptir. Türk tasavvufunun dilde ve şiirde kurucusu olan Yunus Emre'nin şiirlerinde ahlak, hikmet, din, aşk gibi konuların hemen hepsi tasavvuftan çıkar ve tasavvuf görüşü çerçevesinde bir yere oturtulur. Mısralarında didaktik ahlak telkinlerinde bulunan Yunus Emre, "gönül kırmamak" konusuna ayrı bir önem verir ve "üstün bir değer" olarak şiirlerinde bu konuyu özenle işler. Bu arada Yunus Emre'yi öne çıkaran bir başka önemli özelliği de, şiirlerinde işlediği konuları ve telkinleri bizzat kendi hayatında uygulamasıdır. "Din tamam olunca doğar muhabbet" diyen Yunus, İslam'ın sabır, kanaat, hoşgörürlük, cömertlik, iyilik, fazilet değerlerini benimsemeyi telkin eder. Yunus'un sanat anlayışı, dini ve milli değerleri bağdaştırdığı mısralarında kendini gösterir; millileşen tasavvufa, Türkçenin en güzel ve en güçlü özelliklerini kullanarak tercüman olur. Gerçekten de 11,12 ve 13. asırlarda Türkistan ve Anadolu Türkleri arasında çok yayılan tasavvufun Türk şairleri arasında iki büyük sözcüsü vardır: Türkistan'da Ahmet Yesevi, Anadolu'da Yunus Emre.. Yunus Emre'nin tasavvuf anlayışında dervişlik olgunluktur, aşktır; Allah katında kabul görmektir; nefsini yenmek, iradeyi eritmektir; kavgaya, nifaka, gösterişe, hamlığa, riyaya, düşmanlığa, şekilciliğe karşı çıkmaktır. Yunus Emre aynı zamanda bütün insanlığa hitap eden büyük şairlerdendir. Bu anlamda Mevlana'nın bir benzeridir. O'nun Mevlana kadar çok tanınmayışı ise, bir yandan kullandığı dil olan Türkçe�nin Batı�da Farsça kadar bilinmemesi, öte yandan da Türk aydınlarının O'nu ihmal etmesindendir. Yunus'taki insanlık sevgisi, neredeyse kendisiyle özdeşleşmiş "sevgi felsefesinin bir parçası ve hatta sonucudur. Nitekim Yunus'un insan sevgisini ilahi sevgi ile nasıl bağdaştırdığını gösteren en çarpıcı mısralarından birisi "Yaradılanı hoş gör / Yaradan�dan ötürü"dür. Yunus Emre'ye göre insanlar, din, mezhep, ırk, millet, renk, mevki, sınıf farkı gözetilmeksizin sevilmeyi hak etmektedirler. Madem ki insanoğlu ruh yönüyle Allah'tan gelmektedir; öyleyse insanlar hiçbir şekilde birbirlerinden bu anlamda ayrılamazlar. Yaşadığı çağın gerçekleri göz önünde bulundurulduğunda Yunus'un bir başka önemli tarafı ortaya çıkar: Yunus Emre, hükümetsizlik içinde çalkalanan ve Moğol istilaları ile mahvolan Anadolu topraklarında ortaya çıkan sapık batınî cereyanların hiçbirine kapılmadığı gibi, bu akımların Türklerin bütünlüğüne zarar vermesi tehlikesi karşısında da engelleyici bir rol üstlenmiştir. Bu bakımdan bakıldığında Yunus Emre, hem Türk şiirinin kurucusu, hem de milli birliğin önemli tutkallarından biridir. Yunus Emre, kelimenin tam anlamıyla milli bir sanatçıdır. Tıpkı, Nasrettin Hoca, Köroğlu, Dadaloğlu veya Karacaoğlan gibi.. Yunus Emre�nin şiirlerinde en fazla işlenmiş temalar;İlahi aşk, Din, Ahlak, Gurbet, Tabiat, Ölüm ve faniliktir. http://www.yunusemre.gov.tr/ YUNUS EMRE ŞİİRLERİ ************************************
BEN YÜRÜREM YANE YANE Ben yürürem yane yane, Aşk boyadi beni kane Ne akilem ne Divane, Gel gör beni aşk neyledi Gah eserem yeller gibi, Gah tozaram yollar gibi Gah akaram seller gibi, gel gör beni aşk neyledi Akan sulayın çağlaram, Dertli cigerem dağlaram Şeyhim anuban ağlaram, gel gör beni aşk neyledi Ya elim al kaldır beni, ya vaslına erdir beni Mecnun oluban yürürem, ol yari düşte görürem Uyanıp melul oluram, gel gör beni aşk neyledi Miskin Yunus biçareyem, baştan aşağı yareyem Dost ilinden avareyem, gel gör beni aşk neyledi Akıl : Akıllı Divane : Deli, Meczup Melül : Elem NİCE BİR BESLEYESİN Nice bir besleyesin, bu kadd ile kameti Düştün dünya zevkine unuttun kıyameti Dürüs, kazan, ye yedir, bir gönül ele getir Yüz KABEden yiğrektir, bir gönül ziyareti Uslu değil delidir Halka Salusluk satan Nefsin müslüman etsin var ise kerameti Yunus imdi sen dahi, gerçeklerden olagör Gerçek erenler imiş, cümlenin ziyareti Kadd : Boy,pos Kamet : Boy Dürüs : Toplayıp biraraya getirme Yiğrek : Daha iyi Salusluk: Hilekarlık Keramet : Olağanüstü işler, haller BU BİR ACAİB HALDİR Bu bir acaip haldir bu hale kimse ermez Alimle davi kılar, Veli değme göz görmez İlm ile hikmet ile, kimse ermez bu sırra Bu bir acaib sırdır, ilme kitaba sığmaz Alem ilmi okuyan, dört mezhep sırrın duyan Aciz kaldı bu yolda, bu aşka el uramaz Yunus canını terk et, bildiklerini terk et Fena olmayan suret, şahına vasıl olmaz Davi : Savunulan sey Veli : Amma lakin Fena : Benliği terkedip yokluk halinde olma HAK BİR GÖNÜL VERDİ Hak bir gönül verdi bana, ha demeden hayran olur Bir dem gelir şadan olur, bir dem gelir giryan olur Bir dem gelir söyleyemez, bir sözü şerh eyleyemez Bir dem cehalette kalır, nesne bilmez nadan olur Bir dem dev olur ya peri, viraneler olur yeri Bir dem uçar BELKIS ile sultan-ı ins u can olur Bir dem varır mescitlere, yüz sürer anda yerlere Bir dem varır deyre girer, incil okur ruhban olur Bir dem gelir İSA gibi ölmüşleri diri kılar Bir dem girer kibr evine, Firavn ile Haman olur Bir dem döner CEBRAİLE rahmet saçar her mahfile Bir dem gelir gümrah olur, miskin Yunus hayran olur Hayran : Şaşkın Şadan : Sevinçli Giryan : Ağlayan Beşaret: Mujdelenmek Şerh : Açıklama Nadan : Cahil Deyr : Kilise Ruhban : Rahip Mahfil : Toplantı yeri Gümrah : Sapmış AŞKIN ALDI BENDEN BENİ Aşkın aldı benden beni, bana seni gerek seni Ben yanarım dün ü günü, bana seni gerek seni Ne varlığa sevinirim, ne yokluğa yerinirim Aşkın ile avunurum bana seni gerek seni Aşkın aşıklar öldürür,Aşk denizine daldırır Tecelli ile doldurur,bana seni gerek seni Aşkın şarabından içem,Mecnun olup yola düşem Sensin dün ü gün endişem, Bana seni gerek seni Sufilere sohbet gerek, Ahilere ahret gerek Mecnunlara Leyla gerek, bana seni gerek seni Eğer beni öldüreler, külüm göğe savuralar Toprağım anda çağırır, bana seni gerek seni Cennet dedikleri ne ki, bir kaç köşkle birkaç huri İsteyene ver onları, bana seni gerek seni Yunus-durur benim adım, gün geçtikce artar ödüm İki cihanda maksudum, bana seni gerek seni Tecelli: Allah eserlerinin mevcut olanda görünmesi Sufi : Derviş Maksud : Amaç BİR KEZ GÖNÜL YIKTIN İSE Bir kez gönül yıktın ise Bu kıldığın namaz değil Yetmişiki millet dahi Elin yüzün yumaz değil Yol odur ki, doğru vara Göz odur ki, Hakkı göre Er odur ki alçak dura Yüceden bakan göz değil İLİM İLİM BİLMEKTİR İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir Sen kendini bilmezsin, ya nice okumaktır Okumaktan mani ne, kişi Hakkı bilmektir Çün okudun bilemedin, ha bir kuru emektir Okudum bildim deme, çok taat kıldım deme Eri hak bilmez isen, abes yere yelmektir Dört kitabın manisi, bellidir bir elif te Sen elif dersin hoca, manisi ne demektir Yunus der ki Ey hoca Gerekse var bin Hacca Hepisinden iyice Bir gönüle girmektir Taat : İbadet Abes : Boş yere, boşuna Yelmek : Ardından gitmek Manisi : Anlamı ACEP N'OLA BENİM HALİM Bir korku düştü canıma, acep n'ola benim halim Derman olmaz ise bana, acep n'ola benim halim Canım tenimden üzüle, gitmek yararı düzüle Bu suret nakşı bozula, acep n'ola benim halim Dünya donların soyucak, yuyucu tenim yuyucak İletip kabre koyucak, acep n'ola benim halim Eller gidip ben kalıcak, sinde yalnız olucak Münkerle Nekir gelicek, acep n'ola benim halim Ne ayak tuta, ne elim, ne aklım kala, ne bilim Cevap vermez ise dilim, acep n'ola benim halim Mezardan duru gelicek, hak terazi kurulacak Amelimiz görülecek, acep n'ola benim halim Miskin Yunus eydür sözü, kan yaş ile dolu gözü Dergahına tutar yüzü, acep n'ola benim halim EY BENİ AYIPLAYAN Ey beni ayıplayan, gel beni aşktan kurtar Elinden gelmez ise, söyleme fasid haber Hiç kimsene kendinden, halden hale gelmedi Cümlemizin halini, maşuk eder mukarrer Aşıkların her hali, Maşuk katında biter Sözün var ona söyle, benim elimde ne var Her kim aşk kadehinden,içti ise bir cura Ona ne yad ne biliş, ona nesrik ne humar Dost yüzünden nikabı, her kim giderdi ise Hicap kalmadı ona, ayruk ne hayr u ne şer Şeriat edebinden korkaram söylemeye Yokise eydeyidim daha ayrıksı haber Dost kılıçından Yunus ölürse gam değil Dost göğünden uyanan, Maşuk burcundan doğar Fasid : Bozucu, fesat Mukarrer : Kararlaştırılmış Cur'a : Yudum Yad : Yabancı Biliş : Tanıdık Humar : İçkinin verdiği başağrısı Nesrik : Sarhoş Ayrıksı : Aykırı Nikap : Perde, yüz örtüsü HABER EYLEN AŞIKLARA Haber eylen aşıklara, Aşka gönül veren benem Aşk bahrisi oluban denizlere dalan benem Gördüm göğün meleklerin, her biri bir işteymis Hak Calabın zikrin eden İNCİL benem KURAN benem Gördüm diyen değil, gören Bildim diyen değil, bilen Bilen O'dur, gösteren O, Aşka esir olan benem Deli oldum adım Yunus Aşk oldu bana kılavuz Hazrete değin yalınız Yüz sürüyü varan benem BU ZAMANDA MÜSLÜMANLAR Müslümanlar zamane yatlı oldu Helal yenmez, haram kıymetli oldu Fakirler miskinlikten çekti elin Gönüller yıkıben heybetli oldu Peygamber yerine geçen hocalar Bu halkın başına zahmetli oldu Yunus gel aşık isen tevbe eyle Nasuh'a tevbe ucu kutlu oldu Nasuh tevbesi : Bir daha bozmamak üzere edilen tevbe AŞIKLAR ÖLMEZ Ya rab bu ne derttir derman bulunmaz Benim garip gönlüm aşktan usanmaz Aşık ki cana kaldı aşık olmaz Canın terketmeyen, ma'şukun bulmaz Aşk pazarıdır bu canlar satılır Satarım canımı kimseler almaz Aşık, bir kişidir, Bu dünya malın Ahiret korkusun bir pula saymaz Bu dünya ol ahiretten içeri Aşıkın yeri var kimseler bilmez Yunus öldü diye sela verirler Ölen hayvan imiş, AŞIKLAR ÖLMEZ GÖNÜL CALABIN TAHTI Miskinlikte buldular, kimde erlik var ise Merdivenden ittiler, yüksekten bakar ise Gönül yüksekte gezer, dem-be-dem yoldan azar Dış yüzüne o sızar içinde ne var ise Ak sakallı pir hoca, bilemez hali nice Emek vermesin hacca, bir gönül yıkar ise Sağır işitmez sözü, gece sanar gündüzü Kördür münkirin gözü, alem münevver ise Gönül Calabın tahtı, CALAP gönüle baktı İki cihan bedbahtı, kim gönül yıkar ise Sen sana ne sanırsan ayrugada onu san Dört kitabın manası budur eğer var ise Bildik gelenler geçmiş, konanlar geri göçmüş Aşk şarabından içmiş, kim mana duyar ise Yunus yoldan azuban, yüksek yerde durmasın Sinle sırat görmeye, sevdiği didar ise Dem-be-dem : Zaman zaman Münevver : Bilgili, aydın Calap : ALLAH Pir koca : İhtiyar Bedbaht : Talihsiz Sin : Mezar Sırat : Cennet yolu Didar : Allaha kavusma, hakkın yüzü KİME GÖNÜL VERİR İSEM Kime gönül verir isem, benim ile yar olmadı Halim bilip derdim sorup bana vefadar olmadı Haktan meğer takdir idi, Aşık oldu gönlüm sana Hiç kimseler bencileyin, aşka giriftar olmadı İbrahime Nemrud odunu, aşktır gülistan eden Aşktan nazar ericeğiz, gülzar oldu nar olmadı Aşkta kahırlar çok olur, Aşıklara gayret gerek Yunus aşık oldun ise, aşıklarda ar olmadı Giriftar : Tutkun olmak, tutulmak Gülistan,gülzar : Gül bahcesi Nar : Ateş Ar : Utanma AŞK VER BANA İlahi bir aşk ver bana, kandalığım bilmeyeyim Yavı kılayım ben beni, isteyiben bulmayayım Al gider benden benliği, doldur içime şenliği Diriliğimde öldür beni, varıp orda ölmeyeyim Bülbül olup öteyim, dost bahçesinde yatayım Gül oluben açılayım, ayruk dahi solmayayım Aşkdır derdin dermanı, aşk yoluna koydum canı Yunus Emre eydur bunu, bir dem aşksız olmayayım. Kanda : Nerede Yavı kılmak: Kaybetmek Ayruk : Artık, baska Eydur : Söylemek Dem : An,vakit AŞK işitin ey yarenler, kıymetli nesnedir aşk Sultanları kul eyler, hikmetli nesnedir aşk Akilleri şaşırır deryalara düşürür Kayaları söyletir, kuvvetli nesnedir aşk Aşksızlara verme öğüt, öğüdünden ala değil Aşksız adem hayvan olur, hayvan öğüt bilir değil SUFİYİM HALK İÇİNDE Sufiyim halk içinde, tesbih elimden gitmez Dilim marifet söyler gönlüm hiç kabul etmez Söylerim marifeti, saluslanırım katı Miskinliğe dönmeye gönlümden kibir gitmez Görenler elim öper, tac u hırkaya bakar Söyle sanırlar beni, zerrece günah etmez Dışımda ibadetim sohbetim hoş taatım İç pazara gelince bin yıllık ayyar etmez Dışım derviş içim boş, dilim tatlı sözüm hoş Amma ettiğim işi dinin değişen etmez Yunus eksikliğini Allah'ına arz eyle Onun keremi çoktur sen ettiğin o etmez Saluslanmak : Hilekarlık, düzenbazlık. DERVİŞLİK DEDİKLERİ Dervişlik dedikleri hırka ile tac degil Gönlün derviş eyleyen hırkaya muhtaç değil Durmuş marifet söyler, erene Yunus Emrem Yol eriyle yoldadır, yolsuza yoldaş değil HİÇ BİR KİŞİ BİLMEZ BİZİ Hiç bir kişi bilmez bizi, biz ne işin içindeyiz Ne hırsımız baydır bizim, ne nefsimiz içindeyiz Bir kimsenin devletine, ta'nediben biz gülmeyiz Ne munkiriz alimlere, ne tersanın Hacındayız Yunus eydur hey sultanım, özge şahım vardır benim Ko dünya altın gümüşün, ne bakır-u tacındayız Bay : Zengin Ta'netmek : Yermek, kınamak Özge : Başka Tersa: Hıristiyan Munkir : İnkar eden ERENLER YOLU Canım erenler yolu inceden ince imiş Süleymana yol kesen şol bir karınca imiş Eydürler idi bana aşık avare olur, Geldi başıma gördüm, ol söz yerince imiş Dört kitabın manisin okudum hasıl ettim Aşka gelicek gördüm, bir uzun hece imiş İki kişi söyleşir Yunus'u görsem diye Biri eydur ben gördüm bir AŞIK koca imiş ÇAĞIRAYIM MEVLAM SENİ Dağlar ile taşlar ile çağırayım mevlam seni Seherlerde kuşlar ile çağırayım mevlam seni Sular dibinde mahi ile, sahralarda ahu ile Abdal olup ya hu diye çağırayım mevlam seni Gökyüzünde İSA ile Tur dağında MUSA ile Elindeki asa ile çağırayım mevlam seni Derdi okus EYYÜP ile, gözü yaşlı YAKUP ile Ol MUHAMMED mahbub ile çağırayım mevlam seni Hamd u şükrullah ile, vasf-ı kulhuvallah ile Daim zikrullah ile çağırayım mevlam seni Yunus okur diller ile, ol kumru bülbüller ile Hakkı seven kullar ile çağırayım mevlam seni Mahi : Balık Ahu : Ceylan Abdal : Derviş ya hu : Allah Okus : Çok Mahbub: Sevgili LA ŞERİKE OKURSUN La şerike okursun, sonra şerik katarsın Bire iki demegil, fitne kimden tutarsın Cun KURAN gökten indi, Onu Allah buyurdu Ondan haber ver bana, ha kitaptan ötersin İlim okumaktan gerek kendözünü bilmektir Kendözünü bilmezsen bir hayvandan betersin Kılarsın riya namaz, günahın çok hayrın az Dinle neye varır söz, Cehennemde bitersin Halka fetva verirsin, Ne için sen tutmazsın İhlas ile gelirsen bizden nesne utarsın Sen fakihsin ben fakir, sana hiç tan'umuz yok İlmin var amelin yok, günahlara batarsın Utarsın : Kazanırsın Tan : Kınama CANIM KURBAN OLSUN Canım kurban olsun senin yoluna Adı güzel kendi güzel Muhammed Şefaat eyle bu kemter kuluna Adı güzel kendi güzel Muhammed Mu'min olanların çoktur cefası Ahirette olur zevk u sefası Onsekiz bir alemin Mustafa'sı Adı güzel kendi güzel Muhammed Yedi gökleri seyran eyleyen Kürsi'nin üstünde cevlan eyleyen Mi'racda ümmetini dileyen Adı güzel kendi güzel Muhammed Dört caryar anun gökçek yaridur Anı seven günahlardan beridur On sekiz bin alemin sultanıdur Adı güzel kendi güzel Muhammed Aşık Yunus nider dünyayı sensiz Sen hak Peygambersin şeksiz şüphesiz Sana uymayanlar gider imansız Adı güzel kendi güzel Muhammed Kemter : Değersiz Cevlan : Dolaşma Şek : Şüphe Şefaat : Bağışlanmasını dileme CANLAR CANINI BULDUM Canlar canını buldum bu canım yağma olsun Assı ziyandan geçtim dükkanım yağma olsun Ben benliğimden geçtim gözüm hicabın açtım Dost vaslına eriştim gumanım yağma olsun Benden benliğim gitti hep mülkümü dost yuttu La-mekana kavm oldum mekanım yağma olsun Taalluktan üzüştüm ol dosttan yana uçtum Aşk divanına düştüm divanım yağma olsun İkilikten usandım birlik hanına kandım Derd-i şarabın içtim dermanım yağma olsun Varlık cun sefer kıldı dost andan bize geldi Viran gönül nur doldu cihanım yağma olsun Geçtim bitmez sağınçtan usandim yaz u kıştan Bostanlar başın buldum bostanım yağma olsun Yunus ne hoş demişsin bal u şeker yemişsin Ballar balını buldum kovanım yağma olsun Assı : Kar, kazanç Hicab : Perde, örtü, utanç Vasl : Kavuşma Guman : Şüphe La-mekan : Mekansız Kavm : Kavim, yaşanılan yer, topluluk Taalluk : Alaka, ilgi Üzüşmek : Kesilmek, koparılmak Sağınç : Emel, istek DERVİŞLİK DER Kİ BANA Dervişlik der ki bana sen derviş olamazsın Gel ne diyeyim sana sen derviş olamazsın Derviş bağrı taş gerek gözü dolu yaş gerek Koyundan yavaş gerek sen derviş olamazsın Döğene elsiz gerek söğene dilsiz gerek Derviş gönülsüz gerek sen derviş olamazsın Dilin ile şakırsın çok maniler dokursun Vara yoğa kakırsın sen derviş olamazsın Kakımak varmışsa ger Muhammed de kakırdı Bu kakımak sende var sen derviş olamazsın Doğruya varmayınca Murşide ermeyince Hak nasib etmeyince sen derviş olamazsın Derviş Yunus gel imdi ummanlara dal imdi Ummana dalmayınca sen derviş olamazsın Kakımak : Kızmak, öfkelenmek Umman : Büyük deniz, okyanus ****************************** Değerli ziyaretçiler, Yunus Emre ile ilgili böyle bir çalışmayı bizlerin hizmetine sunduğu için Eskişehir Valiliği'ne minnettarız.. Çünkü: elimizde ;Yunus Emre'ye ilişkin yeterli kaynak mevcut değildir.. Bu nedenle bu hizmet azda olsa bizlere bir bilgi sunmaktadır.. Umuyoruzki; bundan sonrada bu yönde çalışmalar yapılır ( bu aynı zamanda devletin kültürümüze yapacağı yatırımlarında bir göstergesi olacaktır) ve başta ülkemiz insanı olmak üzere tüm dünya insanlığına da önemli değerlerimiz tanıtılmış olur.. Site yöneticisi Kaynak:http://www.yunusemre.gov.tr |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder