KIZILDERİLİ REİSİ SEATTLE'IN, 1845'TE, KENDİSİNDEN TOPRAK SATINALMAK İSTEYEN ABD BAŞKANINA YAZDIĞI MEKTUPTAN... -Washington'daki Büyük Beyaz Reis... -Gökyüzünü, / toprağın sıcaklığını/ nasıl satın alabilir ya da satabilirsiniz?/ Bunu anlamak bizler için çok güç./ Bu toprakların her parçası halkım için kutsaldır./ Çam ağaçlarının parıldayan iğneleri, / vızıldayanböcekler, / ak kumsallı kıyılar, / karanlık ormanlar/ ve sabahları çayırları örten buğu, / halkının anılarının ve geçirdiği yüzlerce yıllık deneylerinin bir parçasıdır. / Ormanlardaki ağaçların damarlarında dolaşan su, /atalarımın anılarını taşır. / Biz buna inanırız. / Beyazlar için durum böyle değildir. / Bizim ölülerimizse, doğduğu toprakları unutmaz. / Çünkü Kızılderili, gerçek anasının toprak olduğunu bilir. Washington'daki Büyük Beyaz Reis bizden toprak almak istediğini yazıyor. / Bu bizim için çok büyük bir özveri olur. / Büyük Beyaz Reis; / bize, rahat yaşayacağımız bir yerin ayrılacağını, / bize babalık edeceğini, / biz Kızılderililerinse, / O'nun çocukları olacağımızı söylüyor. / Bu önerinizi düşüneceğiz, / ama; yine de önerinizi kabul etmemizin kolay olmayacağını itiraf etmek zorundayım. / Çünkü, bu topraklar bizler için kutsaldır. / Derelerin ve ırmakların suyu, bizim için, yalnızca akıp giden su değildir; / atalarımızın kanıdır aynı zamanda. / Bu toprakları size satarsak; bu suların, bu toprakların kutsal olduğunu çocuklarınıza öğretmeniz gerekecek. / Biz, dereleri ve ırmakları, kardeşimiz gibi severiz. / Onun bu ihtirasıdır ki; toprakları çölleştirecek ve herşeyi yiyip bitirecektir. Beyaz adamın kurduğu kentleri de anlayamayız biz Kızılderililer. // Bu kentlerde huzur ve barış yoktur. / beyaz adamın kurduğu kentlerde bir çiçeğin taç yapraklarının açarken çıkardığı sesler, / bir kelebeğin uçarken çıkardığı kanat sesleri duyulmaz. / Belki, ben vahşi olduğum için anlayamıyorum/ İnsan; bir su birikintisinin çevresinde toplanmış kurbağaların, / ağaçlardaki kuşların/ ve doğanın seslerini duymadıkça, / yaşamın ne anlamı, ne değeri olur? / Biz Kızılderiliyiz ve anlamıyoruz. / Biz Kızılderiliyiz ve anlamıyoruz. / Biz Kızılderililer, bir su birikintisinin yüzünü yalayan rüzgarın sesini ve kokusunu severiz. / Çam ormanlarının kokusunu taşıyan/ ve yağmurlarla yıkanıp gelmiş meltemleri severiz. Hava önemlidir bizler için. / Ağaçlar, hayvanlar ve insanlar aynı havayı solur. / Beyaz adam için, bunun da önemi yoktur. / Ancak, size bu toprakları satacak olursak; havanın temizliğine önem vermeyi de öğrenmeniz gerekecek. / Çocuklarınıza havanın kutsal Bir şey olduğunu, / havanın temizliğine önem vermek gerektiğini öğretmelisiniz. / Hem; nasıl kutsal olmasın hava?/ Atalarımız doğdukları gün ilk soluklarını; ölürken de son soluklarını bu havayla salomuşlardır. / Toprak satmamız için yaptığınız öneriyi inceleyeceğim. / Eğer önerinizi kabul edecek olursak; / bizim de bir şartımız olacak; Beyaz adam, bu topraklar üstünde yaşayan tüm canlılara saygı göstersin. / Ben bir vahşiyim ve başka türlü düşünemiyorum... Yaylalarda cesetleri kokan binlerce Buffalodan daha değerli olacağını aklım ermiyor. Biz Kızılderililier, yalnızca yaşayabilmek için öldürürüz hayvanları... / Tüm hayvanları öldürecek olursanız, nasıl yaşayabilirsiniz?/ Canlıların yok edildiği bir dünyada, insan ruhu, yalnızlık duygusundan ölür gibi geliyor bize. / Unutmayın; bugün canlıların başına gelen, yarın insanların başına gelecektir. / Çünkü, bunlar arasında bir bağ vardır./ Şu gerçeği iyi biliyorum; toprak insana değil, insan toprağa aittir./ Ve bu dünyadaki herşey; bir ailenin kişilerini birbirlerine bağlayan kan gibi ortaktır./ Ve birbirine bağlıdır. / Bu nedenle de; dünyanın başına gelen her felaket, insanoğlunun da başına gelmiş demektir.// Bildiğimiz bir gerçek daha var: Sizin Tanrınız, bizimkinden başka bir tanrı değil./ Aynı Tanrının yarattıklarıyız./ Beyaz adam, bir gün belki bu gerçeği anlayacak ve kardeş olduğumuzun farkına varacaktır. / Siz, Tanrınızın başka olduğunu düşünmekte özgürsünüz. / Ama Tanrı için / hepimizi yaratan Tanrı için, / Kızılderili ile Beyazın arasında fark yoktur. / Ve Kızılderililer gibi Tanrı da, toprağa değer verir. / Toprağa saygısızlık, Tanrı'nın kendisine saygısızlıktır. / Beyaz adamı bu topraklara getiren ve o'nun, Kızılderiliyi boyunduruk altına alma düşüncesini anlamıyorum. / Tıpkı, Bufalorın öldürüşünü, ormanların yakılışını, toprağın kirletilişini anlamadığım gibi... Bir gün bakacaksınız; gökteki kartallar, / dağları örten ormanlar yok olmuş/ Yaban atları ehlileştirilmiş ve her yer, insanoğlunun kokusuyla dolmuş.// İşte, o gün,/ insanoğlu için, yaşamın sonu, varlığını sürdürebilme savaşımının başlangıcı olacak.../ 23.06.2010 Düzenleme; Evcioğlu
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder