14 Haziran 2010

Türkiye kara listeye alındı


Türkiye kara listeye alındı



Fotoğraf: Evcioğlu, 1 Mayıs

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Konferansı'nda Türkiye, temel sendikal haklar, yasa ve uygulama düzeyinde sözleşmelerine uymadığı için, Aplikasyon Komitesi'nin "Kara Liste" olarak bilinen listesine alındı.

17:58 | 14 Haziran 2010

DİSK Genel Başkanı Çelebi: "Türkiye yine temel sendikal hakları ihlal ettiği, yasa ve uygulama düzeyinde sözleşmelerine uymadığı için ILO'nun Aplikasyon Komitesi'nin gündemindeydi. Biz Türkiye'nin böyle bir tabloyla karşı karşıya kalmasından asla hoşnut değiliz" "Türkiye sendikal hak ihlallerinde dünyada ön sıralarda yer alıyor. İşsizliğe karşı çözümü patronlarla arayanlardan, işçiler lehine bir şey beklemek hayal olur. Ancak hükümeti uyarıyoruz emekçilere dayattıkları acı reçete, kendileri için acı sonuçlar doğurabilir" Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Süleyman Çelebi, DİSK Genel Merkezi'nde Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) 99. Genel Konferansı'nın sonuçlarını değerlendirdi. ILO Konferansı'nda Türkiye için utanç verici bir tablo ile karşı karşıya kaldıklarını söyleyen Çelebi, "Türkiye yine temel sendikal hakları ihlal ettiği, yasa ve uygulama düzeyinde sözleşmelerine uymadığı için ILO'nun Aplikasyon Komitesi'nin gündemindeydi. Biz Türkiye'nin böyle bir tabloyla karşı karşıya kalmasından asla hoşnut değiliz. Daha önce de söyledik, yine söylüyoruz, hükümet Türkiye'nin Aplikasyon Komitesi'ne alınması konusunda hiçbir ders çıkarmamaktadır. Ülkemizde sendikal hak ve özgürlüklere ilişkin önemli adımların atılmamasının, 12 Eylül'den kalma baskı ve yasakların devam etmesinin utancını bizlere yaşatmaktadırlar" dedi.
Çelebi, Aplikasyon Komitesi'nin, Türkiye Hükümeti'nden talep ettiklerini şöyle sıraladı: "Yapılacak yasal düzenlemelerle ilgili nihai tarihleri açık ve net olarak belirlenmiş bir eylem planını çıkarmasını, 2821, 2822 ve 4688 sayılı yasalarla ilgili reformlar ile bu reformların eksiksiz ve ayrıntılı bilgileri ve bunların yanı sıra anayasa reformu ile ilgili bilgileri ILO'ya vermesi, ILO'nun daimi yardımını kabul edeceğini taahhüt etmesi, bu yılın sonunda elde edilen sonuçları uzmanlar komitesine sunmasını istemiştir."

ILO'NUN HÜKÜMETTEN TALEPLERİ

Aplikasyon Komitesi'nin taleplerinde Türkiye Hükümeti'nin, emekçilerin hak ve özgürlüklerini tanıyacığına dair duyulan kaygıların ne denli arttığının gözlendiğini belirten Çelebi, "Gerçekten de bu kararlarla hükümetten talep edilen şey, sendikalaşma hakkı ve örgütlenme özgürlüğü alanında atılacak bütün adımlarda hem sosyal taraflarla istişare halinde olmasını hem de bunların ILO'nun teknik gözetimi altında yapılmasını taahhüt etmesidir. Başka bir deyişle Türkiye ILO'nun periyodik incelemesi anlamına gelen 'sürekli teknik yardım'ı almayı taahhüt etmek zorundadır. Komite aynı zamanda, sağlık ve eğitim sektörlerinde çalışanların konuşma ve düşünce özgürlüğünü ciddi anlamda kısıtlayan düzenlemelerden rahatsızlık duyduğunu belirtmiş, en temel hak ve özgürlüklere saygının son derece vaz geçilmez olduğunu tekrarlamış ve hükümeti hiçbir baskı ve şiddetin söz konusu olmadığı bir ortamı yaratmak için gerekli bütün önlemleri almaya mecbur etmiştir" dedi.

AVRUPA'DAKİ EN UZUN ÇALIŞMA SAATİ TÜRKİYE'DE

Çelebi, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer'in, ikinci istihdam paketi ile ilgili açıklamalarına değienerek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Yine acı reçeteden bahsedildi. Ne zaman bir istihdam paketi gelse, o zaman acı reçete dillere yapışıyor. Kıdem tazminatının kaldırılması, güvencesiz, esnek çalışma koşullarının yaygınlaştırılması, kiralık işçi uygulamalarına hukuki meşruiyet sağlanması bir çözümmüş gibi sunuluyor. Bakan'ın açıklamalarının satır aralarına iyi bakın. Amaç herkese insan onuruna yaraşır iş değil. Amaç, işsiz sayısını düşük göstermek, istatistiklerde oranı aşağılara çekmek. Peki bu nasıl olacak? İnsanlar güvencesiz, düşük zamanlı, en kötü koşullarda, sendikasız ve asgari ücretin de altında çalışacaklar ve ayda 1 saat çalışsalar bile işsiz sayılmayacaklar. Sonra da, cehenneme çevirdikleri çalışma yaşamında insanlara iş bulmakla övünecekler. Bakan diyor ki, 'Haftada 45 saat çalışması gerekirken, 53 saat çalışan var. Fazla mesai uygulaması olmasa 1 milyon kişiye iş buluruz'. Çalışma süreleri ile ilgili denklem doğru, ama reçete yanlış. Bakan samimi ise önce Avrupa'da 35-40 saat olan çalışma sürelerini esas alsın. Avrupa'da en uzun çalışma süreleri 45 saatle bizde. O zaman işsizliğe karşı en büyük yanıtı vermiş olurlar. Biz de kararı destekleriz. Yoksa insanların gelirlerini düşürerek, istihdamı azaltmak adına eksik istihdamı körükleyerek, rakamlarla oynayabilirsiniz ancak insanların hayatlarına açtığınız yaralar büyür. Çalışma yaşamında hükümetin tutumu ne yazık ki yıllardır değişmiyor. Sendikal haklarda, işçi haklarında Arap ülkelerini, Afrika'yı, Güneydoğu Asya'yı örnek alıyorlar, ancak üretimde esneklik modelleri denince yüzlerini Japonya'ya ve Batı'ya çeviriyorlar. Türkiye sendikal hak ihlallerinde dünyada ön sıralarda yer alıyor. İşsizliğe karşı çözümü patronlarla arayanlardan, işçiler lehine bir şey beklemek hayal olur. Ancak hükümeti uyarıyoruz emekçilere dayattıkları acı reçete, kendileri için acı sonuçlar doğurabilir."

"VATAN HAİNİ İLAN EDİYORLAR"

15-16 Haziran tarihlerinin işçi sınıfı açısından son derece önemli olduğunu dile getiren Çelebi, bu yıl 16 Haziran saat 20.00'da Kartal Meydanı'nda işten atılan, işsiz kalan, mağdur edilen bütün işçilerle bir "Emek Kürsüsü" yaratacaklarını anlattı. Çelebi, "Çok net söylüyorum, DİSK ve KESK dışındaki örgütler, sanki bu Anayasa Değişikliği'nin çok önemli değişimler getireceği, sendikal reformaların temel taşını oluşturacağı gibi bir yaklaşım içerisindeler. Şunlar söyleniyor, 'Ya Türkiye'yi dışarıda jurnallemeyin, Türkiye'nin hakkında dışarıda konuşmayın', neredeyse vatan hainliği gibi görülüyor. Oysa aynı ülkenin temsilcileri orada cirit atıyorlar. 'Bizim ülkemizde herşey çok güzel' diyorlar ilgili bakanların temsilcileri, Anayasa değişiklikleri, 1 Mayıs'lar herşey güllük gülistanlık deniliyor, sendikal hak ihlalleri ile ilgili birşey söylenmiyor. Biz buna itiraz ettiğimizde burada neredeyse hain ilan ediliyoruz. 'Dışarıda bizi suçlayanlar yanlış yapıyorlar, yanlış uygulama içerisindeler, onları kınıyoruz' diyorlar. Biz de, bize bu cümleleri söyleyenleri kınıyoruz., Türkiye'yi bu utancın içinde tutanları buradan kınıyoruz." diye konuştu.

http://www.milliyet.com.tr/

Hiç yorum yok: