28 Eylül 2010

Hanefi Avcı, Ankara'da gözaltına alındı

Hanefi Avcı,Ankara'da gözaltına alındı

"Devrimci Karargah Örgütü" soruşturması kapsamında gözaltına alınan Hanefi Avcı, İstanbul Adliyesi'ne getirildi. Cumhuriyet Savcısı Kadir Altınışık'a ifade vermek üzere bekletiliyor.

Hakkındaki iddiaların bir cemaat operasyonu olduğunu öne süren Hanefi Avcı, "Zorla götürürüler ama asla kendi gönlümle gitmeyeceğim, cemaatin plan ve programı doğrultusunda hareket eden hiçbir kimse ve makamın önünde eğilmem, bu devletin yasalarına göre davrandığına inanmadığım adalet makamının hiçbir sorusuna da cevap vermem" dediği öğrenildi..




















ZORLA GÖTÜRÜLÜYORUM

Hanefi Avcı, bugün Ankara'da gözaltına alınmadan önce bazı basın mensuplarını yazılı açıklama gönderdi. Hanefi Avcı, açıklamada, alnının açık olduğunu ve adalete veremeyeceği hiçbir hesabının bulunmadığını söyledi. Hiç kimse ile suç içerecek, davranış, konuşma ve ilişkisinin olamayacağını ifade eden Hanefi Avcı, kitabını yazarken “Bana her şeyi yapmayı deneyeceklerdir dediğini ama bu kadarını da beklemediğini ifade etti.

BAKAN ATALAY: YARGI İSTEDİ

İçişleri Bakanı Beşir Atalay, 'Avcı'nın gözaltına alınmasıyla ilgili yargının talebi oldu' diye konuştu.

TELEFONU KULLANMIŞTI

İstanbul'da “Devrimci Karagah” örgütü üyesi oldukları iddiasıyla gözaltına alınan 17 kişiden 13’ü tutuklanmıştı.

Hanefi Avcı'nın, tutuklananlar arasında yer alan Necdet Kılıç’a ait telefonlardan birini kullandığı ortaya çıkmıştı.

Avcı'nın Necdet Kılıç'ı Mersin'de görev yaptığı 1980'li yıllardan beri tanıdığı belirtiliyor.

Bu arada, Hanefi Avcı'nın, sözkonusu operasyonla ilgili olarak bu hafta bir basın toplantısı yapması bekleniyordu.


http://haber.gazetevatan.com/ - 28.09.2010-pazartes

1 yorum:

* dedi ki...

Sınav itirafları hakkında: Geç kalmış bir hasbihal 3 Yazar Ahmet Dönmez ahmetdonmez.net ...nice insanlar haksız yere ‘soru çalma’ iddiası ile gözaltına alınıyor, tutuklanıyor.Neden?Eski Genelkurmay İstihbarat başkanı Emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin,Youtube’daki Neyin Nesi TV’de yaptığı açıklamada:“Bu çocuklar tam da komuta kademesinin istediği çocuklar.Yani zeki,‘emredersiniz’diyor,çok fazla eleştirmiyor,her türlü görevi yapıyor.Bunların hepsi çok çalışkan insanlar olmuşlar, yani bana da deseler şimdi‘Kimleri seçeceksin?diye, onlardan seçerim.“Soru verme de orada sistematik olarak yapılan bir uygulamaydı.Kesin konuşuyorum,evet.Çünkü ‘soru çalma’ iddiaları gerçek, biliyorum.Hem “Soruları aldım” diyen hem de “Soruları verdim” diyen onlarca isimle konuştum.Dinlediklerimin doğruluğunu farklı kaynaklardan teyid ettim.Müstear adıKerem’in kastettiği vicdan azabı veren bu işler arasında soru verme de vardı.“Mesela bir arkadaş GATA’ya girecekti.Sorular verildi” diyor.Peki sorular nasıl veriliyordu?Müstear adı Polat… Bu kısmını da ondan dinleyelim: Bu soru çalma meselesiYüzde yüz canım!Ben kendim kaç tane öğrenciye verdim.İçinde olmasam ben de komplo teorisi derim.İsmi bile var bu işin: ‘Fetih okuma’. Sınav sorularını vermenin şifreli adı ‘Fetih okuma’dır.”Polat,işleyen sistemle ilgili şu tür detaylar veriyor:“Ben kendi baktığım birim için söyleyeyim. Mesela kurum içi sınavlar oluyor. Terfi sınavları. Arkadaşlardan uygun gördüğümüze diyoruzki,‘Bu sınava başvur.Şu şu kitapları al, şu testleri al, çalış’.Bunu söylerken işyerinde çalışması özellikle vurgulanır.Böylece herkes onu çalışırken görür.O sınava gireceğini herkes bilir.Hiç bir zaman kişiye,‘Sana soru vereceğiz, rahat ol, sıkıntı yok’demeyiz.Arkadaş zaten sınava hazırlanır.Sınava bir veya iki gün kala Fetih okuma olayı gerçekleşir.Sorular bize yukarıdan dijital ortamda gelir.Diyelim ki 100 soruluk sınav; A paketinde 70 tane soru, B paketinde 70 soru, C paketinde 70 soru var ama bunlar aynı 70 soru değil. Birbirinden farklı 70 soru, ki aynı şıkları işaretlemeleri tedbirsizlik olur. Sonra dijital ortamda sorular verilir.Kağıt kalem kullanmak yasaktır.Arkadaş iki-üç saat bilgisayar ortamında sorulara ve cevaplarına bakar.Yüz sorudan yetmiş tanesi moda-mod sorudur.10 tane,15 tane de kendisi yapsa başarılı bir şekilde sınavı kazanır. 100 sorunun hepsi verilmez.Çünkü hepsini doğru yapar, bu da tedbir açısından sıkıntı doğurur.Zaten baraj70’tir.Belki sorular verilmese de arkadaş kazanacak ama riske edilmiyordu. Diyelim ki oraya 30 kişi alınacaksa 30’unun da bizden olması isteniyordu.17Aralık sürecinden sonra sorular dijital gelmemeye başladı.Peki bu sorular nereden geliyordu?Polat“Başımızdaki kişiden geliyordu.Ancak sadece askeri okul sınavları değil.KPSS,TUS,YDS(Yabancı Dil Sınavı) da geliyordu.ALES de geliyordu.Hepsi geliyordu.ÖSYM’nin yaptığı sınavların soruları da geliyordu.Ben konumum itibariyle bunların hepsini bilgi ile söylüyorum size.”cevabını veriyor.Müstear adı Halil“Ben bu göreve gelince hep merak ettiğim, ‘soru çalma’ şayialarının gerçeği yansıtıp yansıtmadığını öğrenmek istedim.Eskiden beri bu hizmetlerde bulunan bir arkadaşla yürürken,‘Sınav soruları meselesinin de amma suyu çıktı ha!’ dedim.Arkadaş beni o birimde eski zannetti ve dedi ki, ‘Hocam eskiden biz sinevizyondan yansıtır yemin ettirirdik, şimdi ise sorular elden ele dolaşmaya başladı’Ben meseleyi biraz daha kurcalayınca arkadaş dedi ki, ’17-25’ten sonraki yıl bile falanca sınavda bu iş devam etti. Bazı branşlarda 12-13 yıldır, bazılarında 7-8 yıldır soruları veriyoruz.’ diye anlattı.Meğer yıllardır bu iş yapılıyormuş.Başımızdaki arkadaş bana dedi ki,‘Abi bunlar konjoktürel şeyler.Türkiye’nin gerçekleri bunlar.Abiler mutlaka Hocaefendi’nin onayını almışlardır.’Bu son 4 yılda soru aldığını ve verdiğini bizzat söyleyen onlarca kişi ile konuştum.Tanıdığım bir aile, bu soru çalma mevzuundan dolayı travma yaşıyor.Başından beri iddiaların gerçeği yansıtmadığını savunan bu aile, geçtiğimiz günlerde kendi oğullarının,“Biliyor musunuz, polis akademisi sınavlarının soruları bana verilmişti” itirafı ile sarsıldı.