25 Eylül 2010

TOPHANEDEKİLERİ BİZ MADIMAKTAN TANIYORUZ

TOPHANEDEKİLERİ BİZ MADIMAKTAN TANIYORUZ

EvcioğluHaber- İstanbul'un tophane semtinde Sanat Galerilerinin bilunduğu caddede, fotoğraf sergilerinin açılışı sırasında, iki Sanat Galerisine düzenlenen saldırıda onlarca insan yaralanmıştı.. Galerilerin camları, pencere ve kapılarının kırılarak içeriye de zarar veren saldırganlar daha sonra kayıplara karışmıştı.. Ertesi gün tesbit edilerek yakalanandığı iddia edilen 7 kişinin ise savcılak sorgularının ardından delil yetersizliğinden serbest bırakıldıkları öğrenildi..

Sanata karşı ve kendilerinin dışındakilere hiç bir tahamülü ve saygısı olmayanlar bunlar..

"İçki içiyorlar" diye 30-40 kişilik saldırgan bir grup; insanların yaşam haklarını tehdit ediyor ve hiç kimse tutuklanmıyor veya tutuklanamıyor..!

Hiç kimse yok ortada.. Düşünebiliyormusunuz..? Uzaydan geldiler öyle ise; bu saldırıları yapanlar..! Ankara'da "ben böyle heykelin üstüne tükürürüm " diyen belediye başkanı da uzaydan geldi..

Maraş'takiler, Çorum'dakiler, Sivas'ta adam yakanlar.. Uzaydan geldiler herhalde?
Yoksa ? Bizim ülkemizde böyle katillikler ve katiller olmaz..! Öyle değilmi? dostlar..?

Tophanedeki saldırı ile ilgili Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Sn; Ali BALKIZ, Kamuoyuna bir açıklama yaptı..
Bakın ne tesbitlerde bulundu..


25.09.2010- Cumartesi

TOPHANEDEKİLERİ
BİZ MADIMAK'TAN TANIYORUZ...


  • Tophanedeki Saldırıyı Kınıyoruz.
  • Saldırganları Tanıyoruz.
  • Biz Onları Madımak’tan Biliyoruz.
  • Kılıkları, Kıyafetleri, Düşünceleri, Sözleri, Sloganları Aynı.

Bu eylem; sanata, sanatçıya tahammülsüzlük değildir sadece. Şarap işin bahanesidir.
İyi ki “camiye bomba atacaklardı ” dememişler.
İşin özü: kendi yaşam anlayışlarını paylaşmayan, her kim olursa olsun onları, köylerinden, mahallelerinden, semtlerinden kovma, sonrasında ise, kendilerine şeriat kurallarına göre yaşayabilecekleri kurtarılmış bölgeler, gettolar yaratma çabasıdır.
Sakarya’da, Dolapdere’de Kürtler, Manisa’da Romanlar, Edirne’de solcular aynı nedenlerle saldırıya uğradılar.
Kahramanmaraş’tan, Sivas’tan, Malatya’dan, Çorum’dan Aleviler aynı nedenlerle göçe zorlandılar.
Biz bunları tanıyoruz.
Bir hayli yol aldılar.
Artık kendilerine mahsus, mahalleleri, marketleri, şirketleri, okulları, yurtları, üniversiteleri, tesettürlü otelleri, plajları, kasapları, pastaneleri bile var.
Ne yazık ki; AKP iktidarı ile başlayan bu tür yayılma ve ayrışma faaliyetleri hız kazandı. Şeriatçı yaşam anlayışına göre oluşturulan adacıklar, giderek genişliyor, giderek adalara, kentlere dönüşüyor.
Biz Aleviler şu olanları her gün yaşıyoruz. Sanatçıların da yaşamasını elbette istemeyiz; üzülerek; “Bir musibet bin nashiattan yeğdir” diyeceğiz. Uyuyanlar uyansın diye; “Bana değmeyen yılan bin yaşasın” anlayışında olanlar uyansın diye.
Anayasa referandumu sonucu, artık önlerinde engel kalmadığını düşünenlerin, bu tür girişimlerde bulunabileceklerini, giderek azgınlaşacaklarını beklemeliyiz. Çünkü; bu tür olayları önleyecek, kavuşturacak, yargılayacak kadroların da önemli bir kesimi ne yazık ki ;aynı anlayıştan kimselerdir.
Unutmayalım Tophane’de Gülen’in eli vardır. Gülencilerin emeği vardır. Onca teşekküre işte bu nedenle mazhar olmuştur. Durum bugün böyle de olsa; yarın bunun önüne geçmenin bir yolu mutlaka vardır. O yol bilinmiyor değil: Asgari müştereklerde buluşmak, örgütlenmek ve direnmek.
Tophane’deki sanat galerilerinin sahiplerine, ressamlarına, konuklarına geçmiş olsun.
24.09.2010

Saygılarımızla.


Ali BALKIZ
ABF Genel Başkanı



Hiç yorum yok: