19 Aralık 2010

CHP DEVRİMCİ ÖZÜNE DÖNEBİLECEK Mİ?..

CHP DEVRİMCİ ÖZÜNE DÖNEBİLECEK Mİ?
Fikri SAĞLAR

17 Aralık 2010, 00:13

18 Aralık'da yapılacak CHP’nin Olağanüstü Kurultayından herkes bir şey bekliyor..

Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu cesaretle “blok liste” yaparak geleceğe yön vermek istiyor.

Sadece partinin değil, Kılıçdaroğlu Türkiye’nin de “geleceğinde iddialı!”


Olması gerekende bu! 15 yıldır CHP iktidar olmayı istemedi!.


****


Türkiye AKP’nin baskıcı,tekçi idaresinde değişiyor,ancak nereye doğru eviriliyor?.


Uzun zamandır, değişim konusunda çatışma var.

Demokrasiye mi? Yoksa otoriteye mi gidiliyor?


****


Tek parti döneminin muhalefet dinlemez, halkın sesine kulak vermez, otoriteye baş kaldıranları sindiren, Başbakana karşı gelenleri yargıya teslim eden,


ancak adaletin vicdanlarda oluşmasını da engelleyen tavırlar içinde bulunan bir hükümet var!..

Hukuku yok sayan bir anlayış iktidarını sürdürüyor!..


****


Demokrasinin en önemli özelliği “muhalefettir.”


Muhalefetin gücü ise, iktidar değişiminin ”umudu” olmalıdır!.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun başa gelmesiyle, CHP’nin sempatizanları dışındaki halk yığınları arasında da önemli bir “umut uyanışı” oluşmuştur!.


****


CHP devlet vesayetinden kurtulmalı!.

Sorunları çözen devrimci,değişimci bir parti haline gelmeli!.

Dünyayı ve Türkiye’yi takip etmeli,

siyasal,sosyal ve ekonomik değişimi özümsemeli!

****

Siyasi, Ekonomik, sosyal ve kültürel projeleri olan,
Kürt, Alevi, Roman gibi dışlanan, köylü, işçi, memur, esnaf, dul yetim gibi ezilen, Siyasetin “verdiği sadakaya” muhtaç bırakılan, Kısaca emeğin, çalışanın, dar gelirlinin yok sayıldığı kitleler sahip çıkan bir parti haline gelmeli!, Sosyal Demokrat ilkeleri öne çıkara,sermaye ile emek çelişkisinde insandan yana taraf olmalı!..

Özgürlük ve eşitlik, hak ve hukukla özdeşleşmeli!


Zenginlik paylaşımında adaleti kuracağına toplumu inandırmalı!

****


İlkeleri olan, bu ilkelere uygun kadroları bulunan CHP,

Türkiye’yi layık olduğumuz yaşam standardına ulaştırabilir!..

Dünyanın örnek olduğu ülke haline getirebilir!.

Yeter ki, eski alışkanlıkları, hastalıkları, hizipsel çelişkileri
ve dayatmacı tuzakları tekraren yaşamasın!..

Toplumumuz tarafından sicilleri bilinen aynı kişilerle yola devam etmesin!.

Topluma “güven veren, önderlik yapan insanlar” partiye katılmalı!


****


CHP ile ilgili ciddi bilgiye Kurultayda ortaya çıkacak kadrolarla ulaşabileceğiz!.


Tabii hemen her şey değişmeyecektir!


Ancak gelecek için umut vermesi açısından Kurultay bir “dönüm noktası” olacaktır!..


****


Bu doğrultuda çok mektup ve e-mail alıyorum.

Binlercesinin içeriği aşağıdaki mektupla örtüşüyor!.

Sizinle paylaşmak istiyorum.

“” Sayın Sağlar,


Düşüncelerimi size açmak benim için mutluluk.


Vaktinizi almadan aktarmak isterim.


Sayın Baykal ve Sayın Sav’a seslenmek isterim.


Kurultay neden çarşaf liste ile olmaz!

Çünkü; Ebedi genel başkan ve ebedi genel sekreter olmak için kendilerine göre tüzük hazırlayan, partiyi çaycısından genel başkan yardımcısına,
belediye meclis üyesinden milletvekiline kadar her kademeyi kendileri belirleyen bir yönetim, "bütün anti-demokratik tutum ve tavırlarını unutup bugün parti içi demokrasinin gerekliliğini dillendiriyorlar".

Ne kadar acı, ne kadar hazin ve ne kadar büyük bir utanç.


Bugüne kadar parti içi demokrasi taleplerini "kavgalı eve kız vermezler" anlayışına

indirgeyen sayın Baykal, bugün parti içi demokrasinin gereğine vurgu yapıyor.

Başkasına, örgütünüze, ülkenize saygınız olmayabilir ama insan kendisine olan saygıyı hesaba katmaz mı?


Dün ne yaptım bugün ne yapıyorum demez mi?


Dün ne söyledim bugün ne söylüyorum diye düşünmez mi?


Deniz Baykal ve Önder Sav üstü kapalı bir biçimde Kemal Kılıçdaroğlu'nu tehdit ediyorlar.


Parti bölünür "endişesini" dile getiriyorlar.


Yani sayın Kılıçdaroğlu'na 'sen seçime kadar genel başkanlık yap, o zamana kadar örgüt bizim denetimimizde olsun, seçimden sonrada seni yerinden ederiz' diyorlar.


Bunu söyleyenler 15 yıldır bu partiyi yönetip, hiçbir başarı göstermeyen ve 80'nine

merdiven dayamış iki "kurt siyasetçi".

Kemal Kılıçdaroğlu bir kadirşinaslık gösterip nezaket ziyareti gerçekleştiriyor, hal ve

hatırlarını soruyor, onlar neyin hesabını yapıyor.

Hem Deniz Baykal hem de Önder Sav 'Kemal bey 6 ay sonra seçim var.
İstediğiniz kadroyla seçime girme hakkına sahipsiniz. Eğer başarısız olursanız halk ve parti bunun hesabını sizden soracaktır. Bizim sizi desteklemekten başka hiçbir çabamız ve gayretimiz olamaz' deselerdi,

partiye ve ülkeye ne kadar büyük bir iyilik yapmış olurlardı değil mi?


Ama yok Kemal Kılıçdaroğlu'nun nabzını ölç sonra alttan alta delege oyunlarını
başlat.

Sayın Baykal ve Sayın Sav bu taktiklerle ne kazandınız bugüne
kadar?

Ülkeyi baştan aşağı AKP'ye teslim ettiniz.


Savunduğunuz hiçbir politikada başarı göstermediniz. Her seçimde başarısızlığı başarı olarak gösterdiniz. İnsanları küstürdünüz. Halkı umutsuz bıraktınız.

Sıcak evlerinizde, parti binasında ve konforlu makam araçlarında saltanat sürdünüz. Bu parti ve ülke için neyi değiştirdiniz?
Neyi başardınız?
Ülkenin yarısında CHP'yi sildiniz. Nasıl bir politika izlediğinizi hiç kimse anlamadı.
Örgüt size olan korkusundan konuşmaktan, parti binalarından çıkmaktan imtina etti. Sosyal demokrat bir partinin hiçbir özelliğini partiye katmadınız, var olan kırıntıları da kaldırıp attınız.

Belki haberiniz yoktur diye söylüyorum, tek karşı olduğunuz türban üniversiteye girdi, AKP istediği adayı Cumhurbaşkanı seçtirdi.


Yani mücadele ettiğiniz şeylerin hepsini kaybettiniz. Bütün seçimleri kaybettiğiniz gibi.

Çünkü sizin tek istediğiniz partide iktidar olmaktı. Bunun için her şeyi yaptınız. Her türlü ayrıntıyı düşündünüz ama bir gün araba devrildi ve sizin kendiniz için hazırladığınız düzen başkasının işine yaradı.

Hayır! Kemal Kılıçdaroğlu asla ve asla çarşaf liste uygulamasına gitmemeli.


Blok listeyle kurultaya gitmeli. Çünkü siz ve sizin gibi düşünenler nasıl bir yapı yarattığınızı görmelisiniz!.

Demokratlığından asla kuşku duymadığım sayın Kılıçdaroğlu hayatında bir kez olsun anti-demokrat olmalı.

Çünkü bunun sonucunda demokrasi gelecek.


Halk siyaset yapacak. Delege oyunları olmayacak ve parti içi
demokrasinin kültürü ve kurumları oluşacak ve olgunlaşacak.

Şimdi sayın Baykal ve sayın Sav, bugünden sonra bu partiye yapacağınız tek
katkı, açık ve dürüst bir biçimde Kemal Kılıçdaroğlu'nu desteklemektir.

Bu halkın kalbinde ne kadar yer edindiğinizi çevrenizdekilere bakıp anlayamazsınız. Ama çıkın ve Çankaya'nın sokakları dışında gezin ve insanlarla sohbet edin.


Nasıl bilindiğinizi birde oralarda görün. Gözünüz arkada kalmasın. Emin olun ki sizin
göstermeyi hayal edemeyeceğiniz bir performans ortaya çıkacak ve parti
iktidara ne kadar yaklaştığını gün be gün ortaya çıkacaktır.

Bu yazıyı bütün kalbimle yazıyorum.


Şöyle bir korkum yok: ya Baykal ve Sav geri gelirse?

Ne böyle bir olasılık görüyorum ne de böyle bir olasılığın

olması durumunda partinin ayakta kalacağı gibi bir gerçekliği.

18 Aralık'ta delegelerinin seçimi ya Kemal Kılıçdaroğlu'nu koşulsuz
şartsız desteklemek ya da sayın Baykal ve Sayın Sav'ın denetiminde yeni bir kaosa kapı açacak parti meclisi yapısını ortaya çıkarmaktır.
Ama bunun hesabını halk sorar, tarih sorar, gelecek sorar!.

Siyasi hayatlarında hiç demokrat olmamışlar şimdi demokrasi istiyorlar.

Parti içi barışı önemsemeyenler şimdi barış istiyorlar.

Hiçbir zaman ülkenin iktidarını istemeyenler tutarlı bir biçimde yine partinin iktidarını
istiyorlar.

Bu düzeni siz kurdunuz sayın Baykal ve Sayın Sav.


Yeni kurulan her düzen (aslı devrimdir) önce kendi çocuklarını yer!.

Korkuyla size bağlı olan delegeler sevgiyle Kemal Kılıçdaroğlu'na destek vereceklerdir.

19 Aralık'ta Cumhuriyet Halk Partisi seçimler için çalışmaya başlayacak.

Muhtemeldir ki sizde gelecek kurultay için çalışacaksınız.


Bu bildiğimizi unutmayın! Yani artık bizi aldatmaya çalışmayın!


Hayırlı başarılar.

Ali Haydar Fırat

Gazi Ün. Doktora öğrencisi


****

Artık geldiğimiz zamanda her şey ortada!.

İstenildiği kadar “farklı konumda” kendinizi göstermeye çalışın,

insanlar kararlarını çoktan vermişler!.

CHP zoru başarmak zorunda!..

gazeteyol.com

EvcioğluHaber-19.12.2010

Hiç yorum yok: