15 Haziran 2011

Fazıl Hüsnü Dağlarca ve 15-16 Haziran Şiiri





Fazıl Hüsnü Dağlarca ve 15-16 Haziran Şiiri


EvcioğluHaber- "15-16 Haziran İşçi Direnişi" olarak Emek Mücadele Tarihine geçen "1970 işçi eylemleri" hakkında bir araştıma yapmak istediğimde; Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın yıllar önce yazdığı şiir ile karşılaştım.
Böylece hem, Yazın Tarihimizin unutulmaz şairini tanıyacağız, ayrıca 15-16 Haziran İşçi Direnişinin yıl dönüm dolayısı ile kısa bir çalışma yapmak ihtiyacı hasıl olmuştur..
Bu şiir hem yazıldığı döneme ilişkin bilgi verirken, hemde bu günde neler yapılabileceğine ışık tutmaktadır.
Ayrıca; sömürüye karşı emek mücadelesi veren işçilerin yaşamına "sanatsal" bir bakışta getirmektedir..

FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA
KİMDİR?


26 Ağustos 1914 İstanbul doğumlu. Süvari yarbayı Hasan Hüsnü Bey'in oğludur.
İlköğrenimini Konya, Kayseri, Adana ve Kozan'da, ortaöğrenimini Tarsus ve Adana ortaokulundan sonra girdiği Kuleli Askeri Lisesi'nde 1933 yılında tamamladı.
Aile, Ataç, Çağrı, Devrim, İnkılapçı Gençlik, Kültür Haftası, Türkçe, Türk Dili, Türk Yurdu, Varlık, Vatan, Yeditepe, Yücel, Yenilik, Yön, gibi dergi ve gazetelerde şiirlerini yayımladı. 1935'te piyade subayı göreviyle Doğu ve Orta Anadolu'nun, Trakya'nın pek çok yerini dolaştı.

Ordudaki hizmeti on beş yılı doldurunca, ön yüzbaşı rütbesiyle askerlikten 1950'de ayrıldı.
1952-1960 yılları arasında Çalışma Bakanlığı'nda iş müfettişi olarak İstanbul'da çalıştı. Buradan ayrıldıktan sonra İstanbul Aksaray'da "Kitap" kitapevini açtı ve yayıncılığa başladı.
Ocak 1960-Temmuz 1964 yılları arasında dört yıl Türkçe isimli aylık dergiyi çıkardı. İlk yazısı 1927'de Yeni Adana gazetesinde yayınlanan bir hikâyedir, İstanbul dergisinde 1933'te çıkan "Yavaşlayan Ömür" adlı şiiriyle adını duyurmaya başladı. Varlık, Kültür Haftası, Yücel, Aile, İnkılâpçı Gençlik, Yeditepe ve Türk Dili dergilerinde şiirleri çıktı. Bugüne kadar kendisine bir çok ödül verilen şair 1967'de ABD'deki Milletlerarası Şiir Forumu tarafından "En iyi Türk Şairi" seçilmişti. Türk Dil Kurumu Yönetim Kurulu üyesiydi. Dil Devrimine ilişkin düşüncelerini Türk Dil Kurumu Koçaklaması'nda şöyle dile getirmiştir:
"Türk Dil Kurumunu kurarken/ Mustafa Kemal’in/ Tek mutsuzluğu vardı/ Türkçeyi sevdiğini/ Daha Türkçe söyleyememek/ Kimilerinin/ Şimdi/ Tek mutluluğu var/ Türkçeyi sevdiklerini/ Daha Osmanlıca söylemek. ..."
Toplumculuğunun temelinde insana ve insan hayatına saygı yatan Dağlarca, bu yüzden hiç bir edebî akım ve kişiden etkilenmeden kendi kozasını örer.Çok yazan ve üreten bir şair kimliğiyle, bağımsız kalarak hiçbir şairden etkilenmemiş, hiçbir akımın etkisinde kalmayarak şiirlerini yazmıştır. Onun sanat anlayışını şu cümlesi özetler:


"Sanat eseri hem bir saat gibi içinde bulunduğumuz zamanı, hem de bir     pusula gibi gidilmesi gereken yönü işaret etmelidir."

Türkçeye bakışını ise "Türkçem, benim ses bayrağım" diyerek Türkçe Katında Yaşamak adlı şiirinde sergilemiştir.
"Türk şiirinin büyük şairi" olarak tanımlanan Dağlarca, 94 yaşında zatürre tedavisi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi.[2] Şair Fazıl Hüsnü Dağlarca, bu yılın ilk aylarında yaptığı bir röportajda ölümünden sonra Kadıköy'de yaşadığı evin müze haline getirilmesini vasiyet etmişti. Evini Kadıköy Belediyesi'ne bağışlayan Dağlarca, Mühürdar Caddesi'ndeki evinde kendisini ziyaret eden Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk'e, evinin müzeye dönüştürülmesi için vasiyette bulunmuştu. 20 Ekim 2008'de Karacaahmet Mezarlığına defnedilmiştir.
ŞİİRLERİNDEN BİR KAÇ ÖRNEK

15-16 Haziran 1970- Emek Tarihinin ilk Şanlı İşçi direniş Günleridir.
Yürüyen İşçiler Kapılarında İstanbul’un

"Yürürüz devrim gününde
Bütün Ulusun önünde
Toprak bu yurt denen toprak
Bu yurt benim elim aya’m
Bu yurt benim elim aya’mla kurtulacak.

İşçi yürür mü yürür ya
Koca illere varır ya
Ağayı beyi görür ya
Kalmadı gerçeğe uzak
Bu yurt benim elim aya’m
Bu yurt benim elim aya’mla kurtulacak.
Ölü girer gecesine
Ulaşır dağ yücesine
Bittim dedim nicesine
Sustular taşlar gibi bak
Bu yurt benim elim aya’m
Bu yurt benim elim aya’mla kurtulacak.

Kişi kişiye kul değil
Neden karanlık al değil
Yeryüzü uzun yol değil
Varılır gökler aşarak
Bu yurt benim elim aya’m
Bu yurt benim elim aya’mla kurtulacak.

15-16 Haziran İşçi Direnişi"


15-16 Haziran 1970'te başlayan ve yayılan, Türkiye tarihindeki en büyük işçi eylemlerinden biri.

Türkiye tarihindeki ilk işçi ayaklanması olması özelliğini taşımaktadır. 


"TÜRKİYE DEMOKRASİSİNİN KÖŞE TAŞLARINDAN OLAN BU BÜYÜK İSYAN, 1980 DARBESİ SÜRECİNDE EVİNİN ÖNÜNDE ÖLDÜRÜLEN DİSK GENEL BAŞKANI KEMAL TÜRKLER'İN 16 HAZİRAN 1970 AKŞAMI ÜZERİ RADYODA, O DÖNEMİN SAĞCI POLİTİKACILARLA AĞIZ BİRLİĞİ ETMİŞÇESİNE, OLAYLARI BÜYÜTENLERİN İŞÇİLERİN ARASINA SIZAN KOMÜNİSTLERİ HEDEF GÖSTEREN KONUŞMASINDAN SONRA BASTIRILDI.."
DAHA SONDRA TÜRKİYE VE İŞÇİ SINIFI 1970 ASKERİ DARBESİNİN AYAKLARI ALTINDA EZİLDİ..
Arkaplanı

1970'te, çalışma yaşamını ve temel sendikalar mevzuatını düzenleyen 274 sayılı İş Yasası ile 275 sayılı Sendikalar Yasası'nda değişiklik yapan tasarı, Adalet Partisi ve Cumhuriyet Halk Partisi'nin işbirliğiyle önce TBMM ardından Senato'dan geçirildi.Yapılan değişiklik, işçilerin sendika seçme özgürlüğünü önemli ölçüde kısıtlamakta, sendika değiştirmeyi güçleştirmekteydi[1].
Yasa taslağı 11 Haziran 1970'te cumhurbaşkanı Cevdet Sunay'ın onaylamasıyla yürürlüğe girdi.1963'te yasalaşan sendika, toplu iş sözleşmesi ve grev hakkı yaslarını dönemin hükümeti tarafından değişiklikler yapılması için 13 Haziran 1970'de Meclise sunuldu. Tasarıda işçilerin istedikleri sendikaya serbestçe üye olmalarını ve beğenmedikleri sendikalardan ayrılmalarını güçleştiren toplu sözleşme ve grev haklarını kısıtlayan hükümler içermekteydi. Türkiye genelinde faaliyet gösterebilmesi için işkolunda sigortalı çalışan işçilerin üçte birini örgütlenmesi barajı getiriliyordu ve konfederasyon faaliyeti gösterebilmesi için sigortalı işçilerin üçte biri kadar üyeye sahip olması isteniyordu. Bu oranın DİSK'in sahip olduğu üye sayının üstünde olduğu tespit edilerek konulduğu iddia edildi.Kanunlaşan tasarı esas olarak Türk-İş'ten DİSK'e işçi akışını önlemeyi amaçlamaktaydı.DİSK ve bağlı sendikalar yeni yasaya tepki gösterdiler.Türkiye İşçi Partisi ise sözkonusu yasa değişikliklerini Anayasa Mahkemesi'ne götüreceğini açıkladı ve iptal davası açtı.

15 Haziran
DİSK'li sendikacıların ve yöneticilerin tepkileri, 15 Haziran 1970 sabahı, İstanbul'un belli başlı merkezlerine doğru yürüyüşe geçmeleriyle yeni bir evreye girdi.
Son bir buçuk yıldır bazı büyük fabrikalarda çeşitli işçi hareketleri ve direnişleri sürmekte olduğundan birçok fabrikada ve işçi semtinde gerginlik artmıştı.Kentin Anadolu yakasında başlayan yürüyüş Kartal İlçesi'nden yürüyüşe katılan işçilerle Ankara Asfaltı (E-5 karayolu) boyunca ilerlerken, kendilerine başka fabrikalardan da katılanlar oldu.Avrupa Yakası'nda ise 15 Haziran 1970'te, Bakırköy - Topkapı - Sağmalcılar güzergahında yürüyüş yapıldı. Göztepe dolaylarında, Otosan Fabrikası işçileri ile DMO işçileri de onlara katıldı ve yürüyüş saat 17:00'ye kadar sürdü.Bir başka yürüyüş kolu da Beykoz ve Paşabahçe'den Üsküdar'a doğru oluştu.

16 Haziran
16 Haziran'da ise Gebze'den başlayan işçi yürüyüşü, Kartal'dan katılan işçilerle birleşerek Bağdat Caddesi üzerinden Kadıköy İskele Meydanı'na kadar ulaştı.
16 Haziran'da da, kentin Topkapı dışındaki kesimlerinden gelen kollar birleşip, Aksaray üzerinen önce Sultanahmet'e, oradan Cağaloğlu ve vilayetten (valilik) geçip Eminönü'ne geldiler.Valilik Haliç üzerine yer alan o zamanki iki köprüyü de açtırarak, eylemcilerin Beyoğlu tarafına geçmesini engelledi.Levent ve Beyoğlu'nda da küçük yürüyüş kolları oluşmuştu. Gösterilere pekçok fabrikadan 75,000 dolaylarında işçi katıldı.Gösterilen tepki esas olarak DİSK üyesi işçilerden geldiği halde, yürüyüşlere çok sayıda Türk-İş işçisi de toplu halde katıldı.Olayların birinci günü akşamı Bakanlar Kurulu 60 günlük bir sıkıyönetim ilan etti.DİSK ve bağlı sendikaların yöneticilerinin pek çoğu sıkıyönetim mahkemelerince tutuklandılar ve yargılandılar.16 Haziran'da Ankara, Adana, Bursa ve İzmir'de de küçük çaplı olaylar yaşandı.
Eylemler sırasında ve sonrasında hayatını kaybedenler

16 Haziran günü ölenler;
"Yaşar Yıldırım, Mutlu Akü Fabrikası işçisi
Mustafa Bayram Vinleks işçisi
Mehmet Gıdak, Cevizli Tekel Fabrikası işçisi
Doğukan Dere, esnaf
ismi belirlenmeyen bir polis memuru"

Eylemle bağlantılı direnişlerde ölenler
Hüseyin Çapkan, eylemlerden sonra direniş başlatan Gıslaved işçilerinden Lastik-İş sendikası üyesi işçi.

Necmettin Giritlioğlu, Aliağa rafinerisi inşaatında çalışan ve greve giden Yapı-İş Sendikası Genel Başkanı.

Yararlanılan Kaynaklar;
haberruzgari.com
tr.wikipedia.org

EvcioğluHaber-15.06.2011-Çarşamba

Hiç yorum yok: