25 Eylül 2008

İnkılap Tarihi 8. Sınıf Ders Kitabına Göre Emperyalizme, Sömürüye Karşı Olmak Suç

İnkılap Tarihi 8. Sınıf Ders Kitabına Göre Emperyalizme, Sömürüye Karşı Olmak Suç, Karşı Çıkanların Sonu Saddam Gibi Olur! - 2008-09-11

Eğitim Sen Genel Başkanı Zübeyde Kılıç’ın açıklaması.

Yeni bir eğitim öğretim yılının daha başladığı şu günlerde, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından bastırılarak okullarda ücretsiz dağıtılan ders kitaplarının içeriği de gündemde yerini almıştır. Bu konuda önemli materyallerden birisi de, 8. Sınıf öğrencilerine okutulan T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük ders kitabıdır.

Sözü edilen ders kitabında emperyalizme, kapitalist sömürüye karşı olmak, kitapta terör örgütlerinin kendilerini ifade etme biçimleri arasında sayılmakta ve emperyalizm-kapitalizm karşıtlığı ile terör arasında bir eşitlik yaratılarak zihinler bulandırılmaktadır. Nitekim aynı durum, diğer bir kriter olarak kitapta yer bulan “insan emeğinin önemsenmediğini öne sürerler” ifadesi için de geçerlidir. Bu doğrultuda kitapta, kapitalizme, sömürüye, neoliberal emek sömürüsü mekanizmasına karşı çıkmak da terör suçu kapsamında değerlendirilmektedir. İfade şöyledir: “devletimizin sömürge devleti olduğunu, insan emeğinin önemsenmediğini, emperyalizme karşı olduklarını iddia ederler.” Terör kapsamında sayılan her kriterin aynı zamanda iktidara, kapitalist-emperyalist sisteme muhalif güçlerin eylemlerini de itham altına almayı amaçlaması, bu noktada oldukça dikkat çekicidir, ancak şaşırtıcı değildir. Zira bu dil, ABD Ulusal Güvenlik Stratejisi belgelerinden aşina olduğumuz bir dildir.

Bilindiği üzere ABD’nin 11 Eylül sonrası geliştirdiği yeni savunma ve güvenlik doktrini çerçevesinde temel tehdit “küresel terör”dür ve ABD Ulusal Güvenlik belgelerinde bu tehdit, ABD’ye karşı gelişebilecek emperyalizm karşıtı hareketleri de içine alarak Latin Amerika’dan Asya’ya uzanan coğrafyayı kapsayacak şekilde ifade edilmiştir.

Öte yandan, Soğuk Savaş döneminin önemli isimlerinden ABD eski Dışişleri Bakanı Henry Kissinger da, 31 Mayıs 2007 tarihinde İstanbul’da bir banka tarafından düzenlenen sempozyumda yaptığı konuşmada “Biz Amerika olarak, uluslar arası sistemi reddeden kişilere terörist adını veriyoruz” diyerek ABD açısından terörizmin ölçütünün Amerika Birleşik Devletleri önderliğindeki emperyalist girişimlere karşı çıkmak olduğunu belirtmiştir. Nitekim bu durum ABD’nin Soğuk Savaş döneminde kullandığı önemli taktiklerden birisidir. Kendisi gibi olmayanı terörist olarak damgalayan bu emperyalist devletin başkanı George W. Bush’un “ya bizimlesiniz ya da karşı tarafta” sözleri çok uzakta değildir. Ders kitabında yer alan ifade, açık biçimde ABD Ulusal Güvenlik Stratejisi çerçevesinde, emperyalizme karşı olmak ile terör arasında bir özdeşlik kurmaya hizmet etmektedir.

Kitapta, bu çerçevede bir diğer terör kriteri ise şöyle ifade edilmektedir: “Milletimize, tarihimize ve kültürümüze ait değerlere sahip çıkmayı geri kalmışlık olarak gösterirler.” (s.205)
Bu ifade de, AKP iktidarının kendisine yöneltilen gericilik suçlamaları karşısında her fırsatta sarıldığı tezlere oldukça yakındır. Sözler neredeyse Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in ağzından dökülmüş gibidir. AKP’ye yöneltilen her türlü eleştiriyi bu demagojiye dayanarak püskürtmeye çalışanların, bu eleştirileri karşımıza terör kriteri olarak getirmelerinin ardındaki diktatörlük hevesi ve her türlü muhalefeti sindirme telaşı gözden kaçmamaktadır.

Dünyanın hangi ülkesinde böyle bir terör kriteri vardır? Bunu Eğitim Sen olarak soruyoruz. ABD’ye ve AKP’ye karşı çıkan her barışçıl hamleyi de terör suçu kapsamında öğrencilere belletmeyi amaçlayan ve bu haliyle de Türk-İslam sentezci ve NATO’cu eğitim ideolojisinin tamamlayıcısı olan bu kriterler, açık biçimde emperyalizme, kapitalist sömürü mekanizmasına karşı durmayı suç kapsamına almakta ve emperyalizme karşı genç kuşakları uysallaştırmayı amaçlamaktadır. Deyim yerindeyse ders vermenin de ötesinde, sopa gösterilmektedir.

Nitekim, bu tezimizi güçlendiren bir diğer olgu da, kitapta yer verilen bir karikatürdür. Ekte dikkatinize sunulan karikatürde, Bush tarafından devrilen Saddam heykeline yer verilmektedir. Karikatürde George W. Bush’un yüzü muzaffer bir edayla gülmekte, kendisine karşı olacakların durumu ise, düşen Saddam heykeli ile simgelenmektedir. Bu da yetmiyormuş gibi karikatürün altında, şu sorulara yer verilmektedir: “Yukarıdaki karikatürde gördükleriniz kimlerdir? Bu karikatürde ne anlatılmak istenmiş olabilir?”

Biz karikatürde ne anlatılmak istendiğini açıklayalım: “ABD emperyalizmine olur da karşı çıkmayı düşünürseniz sonunuz bu olur.” İnkılap tarihi ders kitabında verilen mesaj, emperyalizme karşı çıkmanın nelere yol açacağıdır. Aynı ders kitabında, 2003 yılında gerçekleşen Irak işgalinden bu yana 1 milyonun üzerinde Irak yurttaşının işgal nedeniyle hayatını kaybettiğine ilişkin tek bir satır bulunmaması ise yukarıdaki resmi tamamlamaktadır.
Mesaj açıktır: Emperyalizme, kapitalist sömürüye karşı olanlar teröristtir, buna rağmen karşı olmayı sürdürenlerin sonu ise Saddam’ın sonudur.” Emperyalizme, sömürüye karşı olmak terörist ya da Saddam olmakla özdeşleştirilmektedir. Bu kitap, İnkılap tarihi ders kitabı mıdır yoksa ABD Milli Güvenlik kitabı mıdır? Yetkililer bunu derhal açıklamalıdır.

Diğer bir nokta da, misyonerlikle ilgili olarak yer verilen ifadelerdir. Örneğin kitapta 204. sayfada, “misyonerler deprem, terör saldırısı, açlık gibi, toplumları etkileyen olayları çıkarları doğrultusunda kullanırlar” ifadesine yer verilmektedir. Bu ifade, “Hedef Türkiye” başlığı altında yer almakta ve büyük doğal ve toplumsal sorunlarla karşılaşan ülkelere dünyanın diğer bölgelerinden gelen yardımlara karşı önyargı, dolayısıyla insanlığın evrensel değerleri hakkında kuşkular oluşturmayı amaçlar niteliktedir. Halbuki, dünyanın çeşitli ülkelerinde kurulan ulusal ve uluslar arası yardım örgütleri, yalnızca ortak bir insanlık anlayışıyla da faaliyet yürütebilmektedir. Bu bağlamda Kızılay’ın da dünyanın çeşitli bölgelerinde, yardım faaliyetleri üstlendiği belirtilmelidir. Bu durumda, bu faaliyetler de misyonerlik faaliyetleri kapsamında mı yer almaktadır? Her türlü uluslar arası dayanışma ve yardımlaşma faaliyetinin altında misyonerlik izi aramanın komplo teorileri açısından gördüğü işlev, bu kitapta da sürdürülmektedir.

Öte yandan kitabın hiçbir yerinde ortak bir insanlık anlayışı, insanların eşit olduğu düşüncesi ve bu amaçla yürütülen yardım faaliyetlerine değinilmez, farklılıklara ilişkin evrensel bir saygı kültürünün benimsetilmesi amaçlanmazken, “Hedef Türkiye” başlığı altında “misyonerlik faaliyetleri” anlatılmakta ve bu faaliyetlerin tamamının kuşkulu bir duruma sokulması yoluyla da bir “psikolojik savaş” yürütülmektedir.

Yine kitapta darbelerin artan huzursuzluk ve toplumsal, siyasal karmaşa ortamlarında birer çare olarak gündeme gelmeleri aktarılmakta, ancak bu konuda hiçbir olumsuz yargının bulunmaması da örtülü biçimde darbeleri destekler bir içerik kazanmaktadır. 12 Eylül darbesinin yıldönümü olan şu günlerde darbeler konusunda ders kitaplarında ortaya konulan bu haklılaştırmacı, darbelere eleştiriden uzak tutumun anlamlı olduğunu düşünüyoruz. Kitap bu haliyle, 12 Eylül’ün ve darbelerin etkisinin her alanda devam ettiğini bir kere daha gözler önüne sermektedir.

Sonuç olarak, anılan ders kitabının, Soğuk Savaş sonrasının ABD merkezli yeni tehdit algılarını eğitim aygıtı yoluyla geniş toplum kesimlerine yayma işleviyle donatıldığı anlaşılan, emek, bağımsızlık, demokrasi, hak ve özgürlükler konusunda gelişecek her türlü hareketi terör faaliyeti kapsamında değerlendirmeyi amaçlayan totaliter bir yönelimin uzantısı olduğu söylenebilir.

Kitaptan: s. 211
Eğitim Sen

Hiç yorum yok: