3 Eylül 2008

“KIRMIZI BAŞLIKLI KIZ” Kurdun Ağzından


“KIRMIZI BAŞLIKLI KIZ”


Masalını birde kurdun ağzından dinleyelim:

“Hergün yaptığım gibi ormanı temizlemeye çıkmıştım.
Orman benim evim, temiz tutmakta benim görevim.
Derken,bir kız beliriverdi.
Kırmızı başlık ve pelerinleriyle çok kuşkulu bir görünümü vardı.
Kimin aklına gelir, bu tuhaf kıyafeti giymek.?
Bir süre dikkatle izledim bu tuhaf kızı. Elindeki üzeri örtülü sepette kim bilir ne taşıyordu.?
Yanına yanaşıp; ne yaptığını sorunca, bana büyükannesinin evine gittiğini söyledi.
Gelde inan.!
Yinede bıraktım peşini kendi işime döndüm.
Ama aklım o kıza takıldı kaldı bir kez…
Bir gidip bakayım doğrumu söyledikleri.? Dedim kendi kendime. Gerçekten böyle bir büyükanne var mı?
Siz olsaydınız gerçekliğini denetlemek istemez miydiniz.?
Orman benim evim. Ben hem ev sahibiyim, hem de öteki orman sakinlerine karşı sorumluyum.
Neyse uzatmayalım….
Gittim, baktım ve gerçekten bir büyükanne buldum. Sorduğumda; ”evet o küçük kız benim torunum” dedi büyükanne.

Bende sorumlu bir kişi olarak; “bu küçük kız yabancılarla konuşulmayacağını öğrenmemiş daha..! " dedim ve anlattım küçük kızla karşılaşmamı…
Büyükanne de ürperdi ve birlikte küçük kıza bir ders vermeye karar verdik.
O yatağın altına saklandı, ben onun geceliğini giydim, başlığını taktım ve yatağına yattım. Küçük kız birazdan içeri girdi. Seslendi yanıt verdim. Ne şaşkın bir çocuk.! Beni büyükannesi sanıvermişti. Neyse bunlar bir şey sayılmaz, daha neler yaptı bilseniz.
Kulaklarımın niçin büyük olduğunu sordu. Ne ayıp şey, hiç sorulur mu.! Yine de çocukluğuna verip yumuşak bir sesle ‘seni iyi dinlemek için’ dedim.
Ama bu kez kalkıp da burnumun niçin büyük olduğunu sormaz mı.! Yine aldırmamaya çalışırken bu kez de ağzımın kocaman olduğunu yüzüme vurmaz mı.! O sinirle ayağa fırlayıp peşinde koşturmaya başladım.
Birden ne olsa beğenirsiniz.! Bir avcı elinde tüfek kapıdan dalıverdi.
Beni ‘ seni hain kurt, büyükanneyi yedin değimli.?’ Diye suçlamaz mı.!
Oysa, büyükannenin kılına bile dokunmadım, o da saklandığı yerden çıkıp beni korumaya çalışmadı.
Yaşlılık işte, kulakları iyi duymuyor. Bende canımı yitireceğimi anlayıp pencereden zor attım kendimi.
Geçirdiğim büyük korkunun sarsıntısı yetmiyormuş gibi o gün bu gün ormanda bile yüzümü rahat gösteremez oldum.
Adım haine çıktı…
Yeter artık, ben suçsuzum…!”der

Şebnem TİRKEŞ
Bütün Dünya dergisi
2005/10


Değerli dostlar yukarıda anlatılan hikayeden alınabilecek birden çok ders vardır.
Değil mi? Ne dersiniz..!
Değerli, Şebnem Tirkeş arkadaşımızın kalemine, yüreğine sağlık..


H. ATA
03.08.2008



Hiç yorum yok: