3 Mart 2009

'GAZZE İÇİN DÖKTÜĞÜN GÖZYAŞLARINI, IRAK İÇİN NEDEN DÖKMEDİN'

'GAZZE İÇİN DÖKTÜĞÜN GÖZYAŞLARINI,
IRAK İÇİN NEDEN DÖKMEDİN'.?

'GAZZE İÇİN DÖKTÜĞÜN GÖZYAŞLARINI, IRAK İÇİN NEDEN DÖKMEDİN'
CHP Lideri Deniz Baykal partisinin grup toplantısında konuştu


3 Mart 2009 17:32

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal partisinin grup toplantısıda konuştu.

İşte Baykal'ın açıklamaları:

1 MART TEZKERESİNİN REDDİNİN YILDÖNÜMÜ

Bugün 1 Mart'da ABD askerlerinin Irak'a yönelik askeri harekatı için sınırlarımızdan geçmesini talep eden tezkerenin CHP öncülüğünde reddedilmesinin yıl dönümüdür. 6 yıl geçti. 2003 de kimler ne söylüyordu, ne yapıldı ortaya ne çıktı? Biz bu tezkeler önümüze gelince, vatan topraklarının böyle bir operasyonun parçası olmasının ne kadar yanlış olduğunu görmüştük. Bu askeri harekata cephe olmamalıyız diyorduk. Uluslararası meşruiyet kazanmamış bir operasyona katılmasının doğru olmayacağını söylüyorduk. Bunun hem Türkiye için hem de ABD için doğru olmayacağını söylüyorduk. Şu anda ABD'de yeni bir yönetim var. Bu yönetim ABD askerlerinin Irak'tan çekilmesinin doğru olduğunu söylemektedir, bunu söyleyerek seçim kazanmıştır.

GAZZE İÇİN DÖKTÜĞÜNÜZ GÖZYAŞLARINI, IRAK İÇİN NEDEN DÖKMEDİNİZ?

Gazze'deki insanlara karşı hunharca bir saldırı gerçekleştirildi. Hepimiz buna büyük bir isyan duyduk. Ama Gazze'deki insanlar için duyduğumuz öfkeyi neden Irak'ta öldürü1en milyon insan için hissetmedik? Gazze'deki insanlar için gözyaşı dökeceksiniz ama Irak'ta insanlar için bunu hissetmeyeceksiniz bu büyük bir tutarsızlıktır.

SEÇMENE VATANDAŞLIK NUMARASI UYARISI

Sandığa gidince eğer nüfus cüzdanında vatandaşlık numaranız yok ise oy kullanamnıza yönelik zorluk çıkarılması muhtemeldir. Sıkıntı duymamaları için bütün vatandaşların nüfus cüzdanlarında vatandaşlık numarasına bakmalarını söylüyorum. Bu sorunu çözmenin iki yöntemi vardır.

Ya nüfus müdürlüğüne gideceksiniz oradan mühürlü vatandaşlık numarası alacaksınız, ya da nüfus kağıdına bu numarayı işletin. Maalesef seçime çok dağınık bir ortamda gidiyoruz. İnsanların çoğu oturduğu yerle alakası olamayan bambaşka yerlere yazılmışlardır.

SEÇİM HAZIRLIKLARI

Partimizin yerel seçime giderken bir çalışması var. CHP'nin yerel yönetimlere seçim kazanarak geldikten sonra neler yapacağını anlatan bir kitapçık hazırladık. Daha önce de benzer bir çalışmayı yapmıştık. Bu proje onun üzerine kurulmuştur. Sosyal demokrat bakış açısının yerel yönetimlere nasıl baktığını anlatan ciddi bir çalışmadır.

EKONOMİK KRİZ

Ekonomide çok önemli yeni bir döneme girdiğimizi görüyoruz. Ekonomik sorunların artık inkar edilemez bir aşamaya gelmiş olmasını izliyoruz. Hepimizi kaygılandıran, üzen yeni açıklamalar yapılıyor. Türkiye'de gidişin yönü gayet açıktır. Bu krizin sıradan, bizi teğet geçecek, bir geçici sıkıntı dönemi olmadığı tersine giderken daha derinleşen nihai noktasına ulaşamadığımız, insanları daha da korkutan bir krizle karşı karşıya olduğumuz ortaya çıkmıştır. Ocak ayında yüzde 25'lik bir ihracat azalması ie karşılaşmıştık bu rakam Şubat'ta yüzde 35'e çıkmıştır. Bu bizim övündüğümüz ihracat anlayışımın ne kadar temelsiz ve yapay olduğunu göstermiştir. Dolar 1.70'leri Euro 2.17'leri yaşamaktadır. Bu kaygı verici bir gelişmedir. Daha dün Başbakanlığın önünde bir emekli polis memuru tabanca ile eylem yaparak krize dikkat çekmeye çalıştı. Devletin emekli bir polisinin ne hale düştüğünü orada görmek durumunda kaldık. Bu tablo Türkiye'yi küçülen bir ekonomi gerçeğine götürmüştür. Bu tablo sürdürülemez. Bugün Türkiye'yi kendisi ile benzerlik gösteren ülkelerle kıyaslayınca, ülkenin krizi en ağır taşıyan ülke olduğu görülmüştür. Bunun bedelini de vatandaşlar ödüyor. Peki hükümet ne tedbir alıyor? Maalesef hiçbir şey yok.

BAŞBAKAN ERDOĞAN'A YANIT

Biz bu şikayetleri söyleyince Başbakan çıktı dedi ki "muhalefet partilerinin çözümü varsa söylesinler, yapmazsam siyasi hayatımı noktalamaya hazırım" dedi. Bunun söyleniş tarzında bir garabet var. "Sen söyle uygulamazsam siyaseti bırakırım" Bu nereden çıkıyor. Sana siyaseti bırak diyen yok. Burada bir sıkıntı var, tedbir umurunda değil. Kavga çıkartmak, hır çıkartmak istiyor. Bu garabeti gördük ama görmezden geldik. İktidar bizi çağırmış çare istiyor. Söylemeyelim mi? Hakkımız yok mu? Böyle bir çare aranacaksa elbette iktidar ve muhalefet bir araya gelecek, çok doğal değil mi? Bizde bu sorumluluk duygusu içerisinde önerilerimizi bir kez daha ortaya koyduk.

Biz meseleyi sadece siyaset olarak görmüyoruz. Bu sorumluluk bize verilirse ne yaparız diye sürekli meydan okuyoruz. Siyasette böylesi durumlarda genelde polemikler yapılır. Biz polemiğe girmedik. Şu anda Türkiye kritik bir noktada. İktidara geçerliliği olan, somut projeler lazım. IMF'ye sor demedik, git öğren de gel demedik, özelleştirmeyi bırak demedik. Yapılması gereken şey çok açık. Bu bütçeyi yeniden düzenlemek lazım. Bu çerçeve ile Türkiye'nin ekonomisi düzelmez. Yüzde 4 büyüme planı yapmışsın mümkün değil. Türkiye'nin şartlarını kabul et, uygulaması mümkün bir program yap. Kamu harcama öncelikleri değişsin dedik. Seçime yönelik harcama yapılıyor, bunu değiştirin dedik. Alt yapı yatırımı yapın, bunu yaparsan işsizliği engellersin dedik.

Otomotivde KDV'yi 6 aylığına kaldır dedik. Türk Lirası aşırı değerlenmekten çıkarılsın dedik. Bu madde zaten ekonominin doğal süreci olarak kendiliğinden gerçekleşmeye başladı. Şimdi 1.70'in üzerine çıkmıştır Dolar. Başbakan bu 7 maddeye dokunmuyor. Sadece diyor ki Türk Lirasını yerinden oynatmam. Ekonomik hamasetle yanıt veriyor. Sigorta primleri ile stopaj 10 puan indirilsin dedik. Türkiye'de dünya eşi benzeri olmayan şekilde stopaj vardır. Bu öneriler kamuoyunda ilgiyle karşılandı. Ama baktık başbakan uslubunu bozdu. Ne biliyorsanız söyleyin diyen başbakan çok yakışıksız bir uslupla yanıt verdi. Çok fırın ekmek yememiz lazımmış, git ehlinden öğren öyle gel gibi yanıtlar aldık. Bunun üzerine bende bildiğiniz gibi başbakana bir uslup ayarlaması yapma ihtiyacı hissettim. Başbakanın uslubuna yönelik bir ayarlama yaptım. Sanırım yararlı oldu. Başbakan sanırım heyecanlandı, söyleyeceklerim var ama söylemiyorum dedi, ben de çok memnun oldum, sanırım Başbakan olduğunu hatırladı. Başbakana bunu hatırlatmış olduk. Başbakan bize çok saygısız ve kırıcı bir uslupla yanıt verdi. Bu kızgın uslubunu kimse görmek zorunda değil. Saygı görmek istiyorsan saygı göstereceksin. Başbakana maganda uslubu yakışmıyor dedik. Onun kişiliği ile ilgili bir niteleme yapmadım yapmıyorum, uslubu ile ilgili değerlendirmemi yaptım yapacağım, cevabını alır. CHP'nin cibiliyeti yok dedi. Adından bunlar nesepsiz dedi, yerli yersiz alçak ve şerefsiz demeye çalıştı. Uslup ne uslubu herkes görsün istiyorum.

AKP'li bir görevliye beni şimdi küfrettireksiniz dedi, askerlik için yan gelip yatma yeri değildir dedi, Mersin'deki çiftçiye ananı da al git dedi. Çiftçinin halini soran vatandaşa devlet hep size mi çalışacak dedi. Bir başbakanın uslubu bunlar arkadaşlar. Bakın arkadaşlar bu usluba, kendisine demiyorum, bu usluba maganda uslubu demekten daha doğal ne olabilir.

Böyle bir usluba yaptığım değerlendirmenin ne kadar doğru olduğunu görüyorum. Başbakan beni 4 kez mahkemeyi verdi, dördü de reddedildi. Başbakana yalan söylüyor dedim, başbakan mahkemeye gitti mahkeme onu reddetti. Sahtekarlık yapıyor dedim, mahkeme bir şey yok dedi. 4 tane böyle dava çıktı arkadaşlar. Hepsi mahkemeden döndü. Ben kendisine bir kez dava açmadım. Başbakanın uslubu hepimizi ilgilendirir. Ancak başbakanın böyle bir konuyu açması demokrasimiz açısından oldukça iyidir. Başbakan artık sanırım daha nazik daha başbakanlığa yakışan bir uslubun içerisine girer.

Cumhuriyet gazetesi basına yapılan baskıyı protesto etmek için 4 sayfa beyaz çıktı.
Bugün basınımız, yargı organlarımız 7 yıl öncesinden daha bağımsız değildir, savcımız devletin savcısı değildir. Yolsuzluk 7 yıl öncesinden çok daha farklı bir yere gelmiştir. Telefon dinleme artık sistematik bir duruma gelmiştir.
Gidiş iyi değildir dedik.
Maalesef Türkiye'de sistematik bir aldatma vardır. Tutarsızlık bir siyasi uslup haline gelmiştir. Başbakan 'biz ağaç kesenin başı kesilir anlayışından geldik' diyor. Arkadaş sen ağaç kesmekten 10 ay mahkum oldun.
Böyle bir tablonun içerisindeyiz. Bu tabloyu çıkartacak tek güç milletin iradesidir. Çıkış milletin iradesi ve kararıdır.


(BG Editör: AEK)
Bizim Gazete-03.03.2009 17:32:32

Hiç yorum yok: